Uydu üniversiteler

Uydu üniversiteler
26 Aralık 2012 00:10

“Atatürk Bilim Ve Üniversite Üzerine” başlıklı yazısında hukuk dışı Ergenekon tutuklaması mağduru Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran şöyle demiş:


Mustafa MERSİNOĞLU H&H YORUM


“Bir ulusun çağdaşlaşmasında öncü rol oynayan kurumların başında, üniversiteler gelir. Türk Ulusu için de bu böyledir. Mustafa Kemal Atatürk, üniversitelerin Türk çağdaşlaşmasında temel faktör olduğuna inanmıştır.


Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran

O, bu konuda:
‘Üniversite kurmaya verdiğimiz önemi söylemek isterim. Yarım tedbirlerin kısır olduğuna şüphe yoktur. Bütün işlerimizde olduğu gibi maarifte ve kurulan Üniversitede de (İstanbul Üniversitesi) radikal tedbirlerle yürümek kat’i kararımızdır’ demektedir.

Ulu Önder, yine aynı konuda:
‘Memleketi şimdilik üç büyük kültür bölgesi halinde düşünerek; batı bölgesi için, İstanbul Üniversitesinde başlamış olan düzenleme programını daha köklü bir tarzda tatbik ederek Cumhuriyete cidden modern bir üniversite kazandırmak; merkez bölgesi için, Ankara Üniversitesini az zamanda kurmak lâzımdır. Ve doğu bölgesi için Van Gölü sahillerinin en güzel bir yerinde, her şubeden ilkokullarıyla ve nihayet üniversitesiyle modern bir kültür şehri yaratmak yolunda, şimdiden fiiliyata geçilmelidir. Bu hayırlı teşebbüsün, doğu vilayetlerimiz gençliğine kazandıracağı verim, Cumhuriyet Hükümeti için ne mutlu bir eser olacaktır.’ demiştir.

Atatürk’ün gösterdiği hedeflere ulaşmakta, Uludağ Üniversitesi olarak üzerimize düşen görevin bilincindeyiz.

Üç yıldan beri kutlamakta olduğumuz Cumhuriyet Haftası boyunca amacımız; yetişmekte olan gençlerin Cumhuriyetimizin temel ilkeleri ile Atatürk ilke ve devrimlerini özümsemelerine yardımcı olmaktır. Diğer bir deyişle, Atatürk’ü anlamak işlevimizi yerine getirmektir.”

A Terrible Beauty: The People and Ideas that Shaped the Modern Mind, Peter Watson. Bu kitabın Türkçe adını, ‘Korkunç Güzellik: Modern Düşünceye Şekil Veren İnsanlar ve Düşünceler’ diye aktarabiliriz. 

Bu iki tuğla ağırlığındaki 847 sayfa kitabı bir kaç yıl önce  eşimden Noel hediyesi olarak aldım. Bir kaç yüz sayfa okuduktan sonra aklıma “Atatürk var mı?” diye bakmak geldi ve Atatürk karşıma İstanbul Üniversitesini yeniden yapılandıran   ve Hitler’in hüsranına uğrayan Alman bilim adamlarına kucak açan kişi olarak çıktı. 

Bu bilim adamlarına İngiltere ve Amerika yayın olanağı vermediği için, Türkiye Cumhuriyeti’nin yardımı ile Dermatology’den Sansikirtçe’ye yazılarını yayınladıkları Almanca bilimsel bir dergi çıkarttıklarını ve bu derginin bugün  kolleksiyoncularca arandığını okudum.  


Nazi Almanyasından kaçıp Türkiye’ye sığınan Alman bilim adamları…

Atatürk 1935’te İstanbul Üniversitesi’ni yeniden yapılandırdı ve Nazi Almanyası’nda Hitler’in çalışmaktan alıkoyduğu, işlerinden attığı bir çok bilim ve sanat insanını Türkiye’ye davet etti. Einstein bu bilim adamları adına Atatürk’e bir mektup yazmıştı.  
 

Üniversite reformunun Anadolu aydınlanmasında büyük katkısı olmuştur. Çoğunluğu Atatürk’ün düşünce yapısını benimsemiş aydınlar yetiştirmekle birlikte bir çok dinci, sol ve Kürtçü muhalif de yetiştirmiştir. 

İstanbul Üniversitesi mezunları; Ahmet Altan ve Mehmet Altan (bunlara ne muhalif ne aydın denilebilir), Murat Belge (bir zamanların sol muhalifi ve yayıncısı), Musa Anter (Kürtçü, Cumhuriyetin kurduğu parasız yatılıda okudu), Mehmet Şevket Eygi (Kanlı Pazar olarak bilinen Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan’ın katledildikleri 6. Filoya karşı protestoya karşı dinci saldırganları provoke eden gazeteci)

Ankara Siyasal İlimler  mezunları: Fikret Başkaya (sol liberal, Paradigmanın İflasının yazarı), Bilim kuramcısı Kuhn’dan alınma adla bilimsel görünme havasında,  Emperyalizme karşı Kurtuluş savaşı olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti kurulup o  paradigma oluşmasa idi nerede okuyacaktı acep?
Bir diğeri de önce Cumhuriyetin toprak anlaşmazlıklarını  bilimsel olarak çözmek ve düzene sokmak için kurulan Ankara  Tapu ve Kadastro Meslek Lisesi’nde okuyup sonra İstanbul Üniversitesi’nde, en son da  bursla Ankara Siyasal İlimler’de okuyan Abdullah Öcalan. 

Hürriyet gazetesinde Sefa Kaplan 21 Ekim 2003’te yazdığı bir yazıda gazeteci Avni  Özgürel’in, Mahir Sayın’ın ‘Erkeği Öldürmek’ (Zelal Yayınları) adlı kitabında   Öcalan’ın, 1969’da Yargıtay Başkanı İmran Öktem’in cenaze namazının kılınmaması için gösteri yapan Büyük Doğu yanlısı sağcı gruplarda yer aldığının altını çizdiğini de hatırlattı.

İmran Öktem’in suçu 7 Eylül 1967 de laikliği yorumlarken Voltaire’in bir sözünü tekrarlayarak “Tanrı’yı da ‘insan yaratmıştır”   demesi olmuş ve Anadolu’nun aydınlanmasını istemeyenlerin tepkisine uğramıştı.

Konuşmasında şöyle demişti:

“Türkiye’de bir İslâm Devleti ve hilâfet rejimi kurmak, Türk Milleti’ni dini esaslara dayanan bir hukuk düzenine sokmak isteyen ve bunun için gizli ve açık çalışan mistik hezeyan halindeki bir avuç meczûb, ruh hastası veya dini, kazanç metaı haline getirmiş kimseler, saf ve cahil yurttaşın en temiz varlığını, itikadını, imanını geçim vasıtası yapmış olan bezirganlar – o bezirganlar ki, dinin emrettiğini yerine getirmezler, yasak ettiklerini gizli gizli yaparlar ve fakat dindar gö­rünürler – evet bunlar ve bir takım hurafeleri dini esaslar gibi göstermeye kalkan ve bu suretle halkı uyuşturan kökü dışardaki yurt düşmanları daima hüsrana uğrayacaklardır.”


İmran Öktem

Atatürkçü bilim insanlarımız bir çoğu öldürülmek dahil her türlü saldırı ve eziyetle karşılaşmışlar yinede aydınlık yollarından dönmemişlerdir.

Bunlardan Sosyoloji Profesörü Cavit Orhan Tütengil, İstanbul Üniversitesine giderken hem de çapraz ateşle 1978 yılında öldürülmüştür. 10 Kasım 1958 yılında yazdığı Atatürk ve Doğu Üniversitesi adlı yazıda: “Van Gölü kıyılarında bir üniversite kurulmasının Atatürk’ün özlemleri arasında yer aldığını biliyoruz. 1937 yılındaki Büyük Millet Meclisi Açış konuşmasında bu özlemini dile getirmişti. Ölümünden önceki son konuşmasında da dileğini tekrarladığını görüyoruz…. Bugünlerde Erzurumda kapılarını açacak olan ‘Atatürk Üniversitesi’ gene hızını Atatürk’ten almakta olan büyük bir kültür adımı olmaktadır.” demişti. (Ağrı Dağındaki Horoz’ (Derlemeler) Cavit Orhan Tütengil, Çan Yayınları, 1968.)
 
Bu kıymetli bilim insanımızın neden katledildiğini 1966 yazdığı Temeldeki Çatlak adlı  yazıdan anlıyabiliriz:

“Atatürk Türkiye’sinin tasfiye etmeye savaştığı Tanzimat’ın ikinciliği yeniden hortlatılmıştır. Sağdan yazı, peçe ve fes, şeriat hukuku ve kadın anlayışı, ahrete ve Şark’a yönelen bir dünya görüşü, teokratik devletin erdemleri açık pazarlara sürülür metalar olmuştur. Böylece, kendi çıkmazlarına bir çözüm yolu bulduklarını sanmaktadırlar. Halbuki bölme ve parçalama üzerine kurulan, kısa vadeli kazançlar uğruna temeldeki çatlak üzerine oynanan oyunlar tekin değildir”

Atatürk’ün 1982’de isteği gerçekleşmiş ancak Van Üniversitesinin Rektörü kıymetli bilim adamı Yücel Aşkın gericilere karşı çıktığı için yakın zamanda haksızca suçlanmıştır. Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde 1977 yılında öldürülen bilim adamı Doç. Dr. Orhan Yavuz’u anmadan geçmeyelim.  
 

Atatürkçü Düşünce Derneğinin öldürülen üç kurucu üyesi Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kışlalı çok kıymetli akademisyenlerdi. Her  anlamı ile aydındılar ve Anadolu aydınlanmasının şehitleri oldular.  
 
Tabii son Ergenekon davası gerekçesiyle tutuklanan İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu, diğer üniversite rektörleri, öğretim üyeleri  aydınlamaya karşı en son saldırı.


Kemal Alemdaroğlu 

Anadolu aydınlanması burada adını anamayacağımız kadar daha nice şehit verdi. Hepsini burada saygı ile anıyoruz. Nicesi de ülkelerinden uzaklaşmak zorunda kaldı.

Dünyada üniversiteler bilim yapmaları için özgür olmaları gereken kurumlardır. Bu özgürlükler için çok mücadele verilmiştir. Ülkemizde yıllardan beri öğretim görevlilerimiz ve öğrencilerimiz öldürülüyor, hapse atılıyor işten çıkarılıyor ve her türlü baskı altında eziliyorlar.  
 
12 Eylül ile başlayan baskı AKP hükümeti tarafından da devam ediyor. Bütün bunlar uydu üniversiteler yaratmakta, uyduruk demeçler ve fahri diplomalar vermekte kullanılıyor. Ayrıca tüm bu baskılar kendi uydumuzu kendimiz yapmamamız için. Eskiden montaj sanayi yerli üretim diye yutturulurdu, şimdi ileri demokraside sözüm ona sınırlarımızdan kuş uçurmayacak montaj uydular. Bunun da montajını ve gerçekten yerli yapılan parçalarını yine bilimsel ve teknik üniversitelerimizde yetişenler yapıyor, imam hatip ya da ilahiyat fakültesi mezunları değil. 

Aralık 2012 Brighton UK

Kaynak: Atatürk Bilim Ve Üniversite Üzerine http://www.webhatti.com/egitim-kultur/107424-ataturk-bilim-ve-universite-uzerine.html#ixzz2G1Y6ooEv  

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


Yazarın Son Yazıları:
İngiltere’deki yeni korona variyantının yayılmasına neoliberalizm dogmasının etkisi oldu mu?
Başımız sağ olsun! Halkın Habercisi’nin vicdanlı, vatansever yazarını kaybettik
Yabancı basında Karadeniz gazı