Türkiye'de kadın olsaydınız…

Türkiye'de kadın olsaydınız…
23 Ekim 2012 20:01

AB İlerleme Raporu'ndan 2011-2012…

 

(Yorumsuz)


Nuriye ATABEY H&H YORUM

-Kadınlar çoğunlukla kötü koşullar altında kayıt dışı ve ücretsiz aile işlerinde çalışmaktadırlar.

-Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün kadın istihdamının görece yüksek olduğu eğitim sektörü ile ilgili raporuna göre, okullardaki  
58.835 yönetici pozisyonunun yaklaşık sadece % 9'unda kadınlar görev yapmaktadır.

""

-Yükseköğretim kurumlarında, rektörlerin yaklaşık sadece % 5'i, dekanların ise % 15'i kadındır.

-İşe alımlarda ayrımcılık yapıldığı bildirilmiştir; araştırmalar beyaz yakalı kadınlar arasında işsizliğin geçen yıl arttığını göstermektedir.

-Orta öğretimde cinsiyetler arasındaki fark artmıştır (Bkz. Çocuk hakları bölümü). Kız çocuklarının daha ileri düzeyde eğitime devam etmelerinin sürdürülebilirliği konusu sorun teşkil etmektedir.

-Tüm eğitim seviyelerindeki okul kitaplarından cinsiyetle ilgili önyargıların kaldırılması için gösterilen çabalar henüz arzu edilen sonuçları vermemiştir.  

""

-Cinsiyetle ilgili önyargılar medya aracılığıyla sürmektedir.

-Cinayet dahil olmak üzere kadına yönelik şiddet vakalarının arttığına ilişkin kanıtlar bulunmaktadır.

Resmi istatistikler,  

2003 yılında 83,  
2004 yılında 164,
2005 yılında 317,  
2006 yılında 663,  
2007 yılında 1011,
2008 yılında 806 ve  
2009 yılının ilk yedi ayında 953
kadının öldürüldüğünü göstermektedir.

""

Bu artışta bilgi toplama imkanının gelişmesinin de payı olmakla birlikte, rakamlar Türkiye'nin karşı karşıya olduğu problemi gözler önüne sermektedir. Bu durum çok defalar dile getirilmiş ve tartışılmıştır. Bazı kadınlar, polis memurlarının koruma kararı çıkartılması konusunda yardımcı olmak yerine, evlerine, kendilerini istismar ettiği iddia edilen kişilerin yanına dönmeye ikna etmeye çalıştıklarını, bunun yanı sıra, savcı ve hâkimlerin koruma kararı taleplerine karşılık vermekte yavaş davrandıklarını veya gereksiz kanıt talep ettiklerini belirtmişlerdir. Polis tarafından standart formların kullanılmasının aile içi şiddet vakalarında normal bir uygulama haline gelmesi gerekmektedir.

-Belediye Kanunu, nüfusu 50.000 veya daha fazla olan belediyelerde kadın sığınma evlerinin kurulmasını öngörmektedir.
Söz konusu Kanunun bu hükmü, tam olarak uygulanmamaktadır.

""

Sığınma evlerinin sayısı ve diğer koruyucu ve önleyici mekanizmalar ihtiyaçları karşılamaktan uzaktır. Bu durum, mağdurları risk altında bırakmaktadır. Sığınma evlerinin ve belediyelerin çalışmaları üzerinde hâlâ etkili bir denetim bulunmamaktadır; sığınma evi sağlamayan belediyeler hakkında bir yaptırım uygulanmamaktadır.

-Tanınmış kişiler tarafından yapılan bazı açıklamalar ve yargı kararları, kadınları, davranış veya giyimleri nedeniyle taciz, tecavüz veya şiddet vakalarında kısmen sorumlu göstermiştir.
 
İyileştirmeler

Kadınların, 2009 yılında % 26 olan iş gücüne katılım oranı, 2010 yılında % 27,6'ya yükselmiştir.

İlköğretimde cinsiyetler arası dengesizlik ulusal düzeyde azalmaya devam etmiş ve neredeyse kapanmıştır.  

2011 seçimlerinde, kadınların Meclise girme oranı toplam milletvekili sayısının yaklaşık % 9'undan % 14'üne yükselmiştir.
 
TÜRKİYE'DE ÇOCUK KALSAYDINIZ!
 
-Çocuklar arasındaki yoksulluk oranı orantısız şekilde yüksektir. Altı yaşın altında olanlar için, tüm yoksulluk vakalarında bu oran % 24 civarında iken, kırsal kesimdeki tüm yoksulluk vakalarında ise % 49 civarındadır.

-Çocuklara yönelik aile içi şiddetle mücadele edecek etkili bir mekanizma mevcut değildir.

""

-Çocuk işçiliği ile mücadele konusunda henüz ölçülebilir bir ilerleme kaydedilmemiştir.


Mevsimlik tarım ve göçmen çocuk işçiliği ile ilgili saha çalışması devam etmektedir. Bu alanda idari kapasite yetersiz kalmıştır ve ulusal düzeyde izleme ve teftiş sistemi bulunmamaktadır.

-Çalışan çocukların sayısı
ve durumu ile ilgili güncel veri eksikliği bulunmaktadır. Çocuk işçiliğini ortadan kaldıracak entegre bir sistem mevcut değildir.

""

-Çocuk adaleti ile ilgili olarak, Haziran 2010'da Terörle Mücadele Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve diğer yasal düzenlemelerde yapılan değişikliklerden sonra, çocukların, kolluk kuvvetlerine mukavemet etmeleri veya terör örgütlerini destekleyen gösterilerde propaganda suçu işlemeleri halinde, terör suçu veya terör örgütü üyesi olma suçuyla cezalandırılamayacağı öngörülmektedir. Söz konusu Kanun aynı zamanda, Terörle Mücadele Kanununda yer alan “ağırlaştırıcı nedenlerin” çocuklara uygulanmayacağını ve çocukların sadece çocuk mahkemelerinde veya çocuk ağır ceza mahkemelerinde yargılanacağını öngörmektedir. Kanun henüz tam olarak uygulamaya geçirilmemiştir.
 

İyileştirmeler
 
-Mayıs 2011'e kadar, sadece 11 tanesi faaliyet gösteren toplam 20 adet çocuk ağır ceza mahkemesi kanunla kurulmuştur. Kanunla kurulan toplam çocuk mahkemesi sayısı 75'dir; bunlardan 60 tanesi faaliyete geçmiştir. Çocuk Koruma Kanunu uyarınca, 81 ilde çocuk mahkemelerinin kurulması gerekmektedir. Bu mahkemelerin olmadığı illerde, çocuklar, yetişkinler için olan mahkemelerde yargılanmaktadır.

""

-Çoğu ilde, çocukların yargılama öncesi tutukluluk hallerinde kullanılabilecek veya çocukların yetişkinlerden ayrı bir yerde tutulmalarını ve gerekli psikolojik desteğe ulaşmalarını sağlayacak
uygun imkanlar henüz bulunmamaktadır.

-Yaşları 12 ila 18 arasında değişen yaklaşık 2500 çocuk hapishanede bulunmaktadır.
Ancak, çocuklar için hapis cezası en son başvurulan ceza yöntemi olmalı ve mümkün olan en kısa süreyi kapsamalıdır. Tutuklu ve hükümlü olarak hapiste bulunan çocukların sayısının azaltılması için çabalar gerekmektedir. Ülkenin hiçbir bölgesinde kapalı ıslahevi bulunmamaktadır.


Yazarın Son Yazıları:
Gezi Parkı darbesini kim planladı?
Yürüyelim arkadaşlar….
Ortada başkanlık yok, başkan yok ama 'Başkan Baba' var!