Türkiye-uçaktan görünüş

Türkiye-uçaktan görünüş
14 Mayıs 2021 12:57

Türk Hava Yolları Avrupa’ya giden uçaklarında tanesi 4 liralık FFP2 maskesi dağıtıyor yolcularına.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

Türkiye’ye dönen yolcularına 1 liralık cerrahi maske dağıtıyor.

 

 

Bu, pelikan gagasına benzeyen FFP2 maskesinin görünüşü itici geliyordu bana ve onunla rahat nefes alınamayacağını düşünüyordum.

 

 

Ancak 1 ay önce kadar Viyana’ya gideceğim zaman FFP2 maskesi olmadan beni oraya sokmayacaklarını anlayınca İstanbul’dan bir kutu FFP2 maskesi almıştım.

 

 

Bende zaten vardı ama baktım THY de Viyana gidişinde sadece bu maskelerden dağıtıyor.

 

 

Evvelsi gün İstanbul’a dönerken ise, bize 1 liralığından verdiler maskenin.

 

 

Ben bu arada FFP2 maskesinin ne kadar kaliteli bir şey olduğunu ve onunla ne kadar harika rahat nefes alınabileceğini de öğrenmiştim yaşayarak.

 

 

O 1 liralık maske bana pek bir kalitesiz geliverdi.

 

 

Neyse…

 

 

Şimdi size Türkiye’nin bir uçak yolculuğundan görünüşünü maskeden başlayarak kısa notlar halinde aktarmak istiyorum…

 

 

1-Siyasi iktidarın yönetiminde olan bankalardan yurtdışı internet bankacılığı yapmak beni çok zorladı.

 

 

Ziraat Bankası’ndan uzun süre hesabıma giremedim.

 

 

Eski Türkiye’ye ait banka kurumları ise, mesela Yapı Kredi acaip müşteri dostu ve pratik.

 

 

Müşteri adına her türlü akıllı organizasyonu yapıyor.

 

 

Keza İş Bankası da.

 

 

Ama Yapı Kredi tam bir Avrupa bankası ve akıllı ve müşteri dostu.

 

 

Ve, bir bankanın müşterinin sırtına yük bindirmemesi ve karışık işleri kolay haline getirmesi sıradan vatandaş ve tüm müşteriler için çok önemli,

 

 

2-Viyana’dan İstanbul’a dönerken PCR testi lazımdı. Viyana havalimanında yaptırdım. Testin sonuçların ulaşma süreci çok kolaydı. Şifre nasıl olacak vs. herkesin kolayca yapabileceği şekilde ayarlanmış. Ki, zaten biliyorum. Avrupa’da bu tür form doldurma, sonuç alma işlemleri herkes için kolay mı diye, yönetimler baştan incelikli çalışma yapar. Bizim THY uçağına binmeden de Türkiye Sağlık Bakanlığı için bir kayıt formu doldurmak gerekiyordu. Allaaah, akla karayı seçtim. Programlayan proglamlamış, sonra salmış gitmiş. Doğum tarihini girmek bile çok karışıktı. Çok sıkıldım, çok sıkıntı çektim. Uçağa bineceği anda bir yolcu için bu kadar karışık bir form doldurma işlemi, müşteriyi, vatandaşı odak alan bir yönetimde olmaz.

 

 

3-İstanbul’a döndüm. Havalimanı çalışanları durmuş, Avrupa’dan gelen yolcuları hayran hayran ve gıpta ile ve saygıyla izliyordu. O kadar belli ki, hepsinin, “Bir yol bulsam da, keşke ben de kapağı dışarı atsam” diye düşündükleri. Ki, zaten giderken PCR testi yaptırdığım İstanbul hastanesinin çalışanları da, “Bizi de götürün yanınızda” demişti.

 

 

4-İstanbul Havalimanında Ziraat Bankası şubesi var, bankanın önünde de döviz bozdurma masası var. Orda çalışanlara bir geçerseniz, bir bakın. Hepsi siyasi iktidara yakınlık nedeniyle çalıştırılan ve bankacılık nosyon ve ehli olmayan ve görünüm itibari ile de eski Türkiye kurumlarından çok farklı.

 

 

5-İstanbul Havalimanında kullanılan kapı ve yer döşeme malzemelerine bakın geçerseniz. Ne kadar kötü malzeme kullanıldığını göreceksiniz.

 

 

6-THY’de hala Atatürk pilotları var. Anlıyorsunuz. En azından çok uzun yıllar uçakla çok dolanmış biri olarak anlıyorum. THY’de eski Türkiye’den kalma o kurumlaşma da hala var. 10 yıl sonra ne olur, bilmiyorum.

 

 

Hülasası bu yurtdışı yolculuğumda eski Türkiye’den kalan ne varsa, bana çok yardımcı oldu. İyi ki, zamanında Atatürk düzeni gelmiş de, bugün yine ondan arta kalanlarla biraz rahat ediyoruz. O eski Türkiye kurumları olmasa hiç dayanılmaz olur birçok şey. Aman çok şükür kuran zamanında kurmuş. Kalanlarla da hala idare ediyoruz işte.

 

 

ŞAŞIRDIM

 

 

Hala şaşırıyorum, çok safım.

 

 

İçişleri Bakanı Sedat Peker’i muhatap alıp, açıklamalar yapıyor.

 

 

“Aylardır bu senaryonun bu noktaya geleceğini bekliyordum.. Birilerinin elinde operasyon elemanı olan mafya pisliği, yıllarca bu ülkede tehdit ve şantajla pek çok insanın canını acıttı. Devlet ve millet gibi kutsal kavramların ardına sığınarak kan emici oldu, her türlü pisliğe bulaştı. Türkiye, tam da bunlar gibi pespayelerle mücadele ederek temizleniyor ve yükseliyor. Kullandığı uyuşturucunun beynini yok ettiği, müptezel operasyon elemanına sesleniyorum: İddianı, iftiranı, her şeyin açığa çıkması için yargıya taşıyorum. Ben adalete teslimim. Sen de operasyon faresi gibi kaçma, ülkene gel adalete teslim ol….. – Elbette ki cesaret aldığın bir yerler vardır. Tüm iftira ve ithamlarına mal bulmuş mağribi gibi sarılan ve “şereflice” siyaset malzemesi haline getiren Nasıl olsa Kemal Kılıçdaroğlu gibi ağabeyin var. Nasıl olsa Meral Akşener gibi ablan var Nasıl olsa Ali Babacan gibi kardeşin var.”

 

 

Bir devletin bakanı böyle konuşur mu?

 

 

Üstelik bu Sedat Peker’le bir ara çok iyilerdi. Hatta bu, Sedat Peker diyor ki, basında okudum, “Süleyman Soylu, sen ‘Sedat Peker’e dosya hazırlıyorlar, tehlikeli bir durum olursa haber vereceğim’ demedin mi; koruma polisimi sen vermedin mi?”

 

 

Demek ki, Süleyman Soylu yakın bir zaman önce bu adama koruma vermiş. Nitekim yalanlamadı bu açıklamayı Süleyman Soylu.

 

 

DİYOR Kİ, AZ DAHA YIKSIN…

 

 

24 Nisan’da Türkler soykırım yaptı diye 1915 ile konuşan Biden Bey’i dün, 13 Mayıs 2021’de şu sözleri söylerken izledim…

 

 

“İsrail bir müddet sonra bombalamayı durdurur.”

 

 

Yani, biraz daha bombalasın, hıncını alsın, sonra keser.

 

 

Sonra da, 1915 soykırım.

 

 

Bugün bombalat sivilleri, sonra da 100 sene evvelsi için acıklı acıklı konuş.

 

Safile USUL Twitter

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar