Toplumdan bir sinyal alıyorum

Toplumdan bir sinyal alıyorum
6 Mart 2013 00:20

Şimdi size birşey anlatacağım…

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

Önce bir örnek…

Herkes deprem tehlikesini biliyor di mi? Biliyor.

 

Ben de biliyorum ve mesela çalışma masamda otururken bazen sallanıyormuşum gibi geliyor bana, ki, daha geçenlerde gerçekten de sallanmıştım.

 

Ama şu ana kadar, hiç gerçekten de tehlikeli bir deprem olması gibi bir olay yaşamadım.

 

Ve, işte…

 

O an, yani, mesela, insanların gerçekten deprem olduğunu hissetmeleri/yaşamaları anı çok farklı bir andır ve ardından olağanüstü güçlü bir dinamiği söker.

 

Toplumsal olaylar da böyledir.

 

Bir tehlike hakkında konuşulur, spekülasyon yapılır, tasavvur edilir, hayal edilir vs…

 

Ama bir olay bir toplumda gerçekten hissedilmeye başlandığında, o olayın hakikaten olmaya başladığının görülmeye başlaması halinde…

 

Toplum aniden yüz değiştirir ve davranış silsilesi yeni bir hal alır.

 

İş artık ciddiyete binmiştir ve işte o anda toplumun gerçek tepkisi görülür olur.

 

İşte…

 

Şu anda Türkiye’de toplumun genelinden şöyle bir sinyal alıyorum ki…

 

Türkiye’de insanlar, halk, kamuoyu gerçekten de Türkiye’nin coğrafyasının tipinin değişeceği hissini alır ve bu durumun artık gerçekleşme aşamasına girdiğini düşünürse…

 

Bu ülkede seçim sandığının aniden, bir gecede bambaşka bir yöne kaymasından tutun da, Hükümet partisinin karpuz gibi bölünmesine kadar bir dizi olay patlar.

 

Mesela, bugünkü AKP grup toplantısında şunu izledim ki…

 

AKP milletvekillerinin çoğu Türkiye’nin bölünmesinden tedirgin ve Başbakan’a bu konuda aslında içten bir mesafe taşıyorlar ama bunu kimsenin dile getirme/belli etme gibi bir durumu şu anda yok.

 

Hatta isim vermeyeceğim ama bugün dinlediğim bir bakanın da Öcalan ile müzakerelere çok mesafeli olduğunu kuvvetle hissettim.

 

Ama birgün hakikaten Türkiye coğrafyasının altındaki toprağın kaymaya başladığı vs. hissedilir ve bu durum bir hakikat olarak algılanır hale gelirse, işte o bugün konuşmayanların davranışları ve halleri de değişir.

 

Ve…

 

Bu işler bir hakikat momentumuna geldiği zaman ortaya çıkacak rüzgar kasırga gibi eser ve tüm dengeleri alt üst eder.

 

Şimdi bugünkü grup toplantılarına ilişkin bazı notlarım var, aşağıda onları aktarayım.

 

BAHÇELİ’NİN İŞARET ETTİĞİ OLAYI FARK ETMİŞTİM

 

Bundan yaklaşık 1 hafta önce PKK’ya yakın internet sitesinde şu tür birkaç habere rastlamıştım…

 

“PYD Suriye’de Esad güçlerine karşı savaştı, şu kadar Suriye askerini esir aldı, şurayı ele geçirdi, burayı ele geçirdi.”

 

Yer isimlerini hatırlamıyorum çünkü coğrafyaya alışık olmadığımız türden yeni kelimeler yerleşti.

 

Hatta bazen neresi neresi anlamıyorum, bana bir coğrafya öğretmeni lazım, yani bu yeni isimlendirmeleri de anlayacak bir coğrafyacı lazım.

 

Onu diyordum, PKK sitesinden görülüyordu ki, PKK’nın Suriye kanadı olan PYD bundan önceki tutumunu bırakmış, yani Suriyeli muhaliflerle birlikte Esad’a karşı savaşa başlamış, hatta güya bazı Suriye bölgelerini ele geçirmişti.

 

Sadece iki haberle bir değerlendirme yapamadım ama burda yeni bir gelişme olduğu belliydi.
Bahçeli bugünkü grup toplantısında, “Denize düşen AKP, PYD yılanına sarılmıştır.” sözleri ile işte tam da bu konuya değindi…

 

Bahçeli, AKP’nin Suriye’de Esad’a karşı PYD ile işbirliği yapıyor olduğunu söyledi yani.
Şimdi…

 

Öcalan’ın basına yansıyan tutanaklardaki sözleri ile Bahçeli’nin sözleri ve PKK sitesinde gördüğüm haberler artık şu değerlendirmeyi yapma imkanı veriyor ki…

 

Öcalan ile görüşen Hükümet onu PYD üzerinde etkili olarak, Esad’a karşı tutum almaları yönünde sevk etti.

 

Öcalan bu isteğe uydu çünkü beklentileri var.

 

Tutanaklara yansıyan, “Kürtler Suriye’de kim onlara daha çok hak verecekse onlarla işbirliği yapmalı” sözleri de, Öcalan’ın Türkiye’den beklentileri karşılığında, Suriye’de Esad’a karşı AKP ile işbirliğine yanaşacağını gösteriyor zaten.

 

Çok kuvvetle muhtemeldir ki, Öcalan ile temasların nicelik ve niteliği basına yansıyanların epey ötesinde.

 

Mesela, BDP heyeti vs. henüz İmralı’ya gitmeden hayli önce, Öcalan ile Suriye-Esad ve PYD ekseninde epeyce bir görüşme yapılmış olmalı.

 

Bu konuya dair kaydetmek istediklerim bunlar.

 

Bugünkü grup toplantılarına dönersek yine…

 

Bahçeli sabahki konuşmasında ağır ifadeler kullandı ve Hükümet Partisi’ni Atlantik’in etkisiyle Suriye’de savaş çıkarma politikası izlemekle, devleti bölmekle vs. suçladı.

 

Suçlamalarının Başbakan üzerinde çok etkili olduğunu ise, Erdoğan’ın grup toplantısında Bahçeli’ye karşı takındığı tutum ve söylediği sözlerden anlamak mümkündü.

 

Erdoğan konuşmasında uzun uzun kendilerinin milliyetçi olduğunu, MHP ve CHP’nin ise, milliyetçi olmadığını vs. anlattı.

 

Sözlerini argümanlandırdı ve epey uzun bir savunma yaptı.

 

Ama Bahçeli’ye sert bir söz söylemedi.

 

Sanırım MHP’yi tam olarak karşısına alıp, Kürt meselesi temelinde sert bir kutuplaşma oluşmasından kaçınıyor.

 


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan