Toplu tecavüz davasında tüm sanıklar beraat etti

Toplu tecavüz davasında tüm sanıklar beraat etti
16 Temmuz 2024 08:37

Diyarbakır’da ilkokul 8. Sınıf öğrencisi yüzde 50 zihinsel engelli 14 yaşındaki kız çocuğu F.B’nin babası öldükten sonra kimsesiz kaldığı için toplu tecavüze uğradığı dava 8 yıl sonra karara bağlandı. Mahkeme tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi.

 

 

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu 21kişinin ayrı ayrı tecavüzüne uğrayan 14 yaşındaki zihinsel engelli F.B ile ilgili dava 8 yılın ardından beraatla sonuçlandı.

 

 

Sözcü’den Özgür Cebe’nin haberine göre F.B’nin öğretmeni A.C mahkemedeki ifadesinde, “Bizim öğrencimizdir, zihin problemiyle ilgili rehabilitasyon merkezine gelirdi. Beni çok sevdiği için ders dışında da beni ziyarete gelirdi. Sürekli uzun kollu ve etek giyinirdi. Son dönemde başını da kapatmıştı. Özellikle sağ kolu omzuna kadar darp iziyle doluydu. Sağ elinin üstünde bileğe kadar çizikler, boynunda morluklar ve tırnak izleri vardı. Darp izlerinin ağabeyinden kaynaklandığını söylüyordu. Vücudundaki morluklar 2-3 haftada bir oluyordu” dedi.

Sanıkların tümü F.B’yi tanımadıkları, kendisiyle cinsel ilişkiye girmediklerini belirterek iftira kurbanı olduklarını belirterek beraatlarını istedi.

Geriye dönük HTS kayıtlarını inceleyen mahkeme, sanıkların birçoğunun mağdur kızın annesini defalarca aradıkları tespit edildi.

 

 

SAF ÇOCUKSU VE ÇABUK KANDIRILABİLİR KİŞİLERDENDİR

 

 

Çocuk izleme merkezindeki uzman psikolog tarafından tutulan gözlem raporunda, F.B’nin normal mental kapasiteye sahip olmadığı, zekâ yaşının gerçek yaşına uygun olmadığı, gerçek yaşından daha düşük bir zekâya sahip olduğu, saf ve çocuksu diye tabir edilen kişilerden olduğu, çabuk kandırılabilir olduğu bildirildi.

Gerçeği ve geleceği ayrıntılı irdeleme ve planlamada zorluk yaşayan, düşünce sürecinde istikrarsızlık yaşayan, çevrede tembel, haylaz, dikkatsiz olarak bilinen kişilerden olduğu, gerçeği algılamada zorluk çektiği, anlattıklarının gerçek olabileceği, çevredekiler tarafından kandırılmış olabileceği, cinsel istismara uğramış olabileceği ifade edildi.

Adli tıp kurumunca iç beden muayenesinde ise, mağdurun kızlık zararının yırtık olduğu, anal bölgeden de livataya maruz kaldığı ve eski yırtık olduğu rapor edildi.

Akran ilişkilerinde kısıtlılık yaşadığı, entelektüel kapasitesinde kısıtlılık olduğu, öz bakım becerilerinde kısıtlılık olduğu, hafif düzeyde mental retardasyon olduğu, engelli durumunun tüm bunlar dikkate alınarak yüzde 50 olduğunun tespit edildiği, maruz kaldığı cinsel istismara ilişkin, fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin gelişmediği bildirildi.

 

 

UZUN ZAMAN GEÇMİŞ İFADELERİ ÇELİŞKİLİ

 

 

Savcı mütalaasında tüm sanıkların delil durumuna göre, çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve cebir, şiddet, hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak suçundan cezalandırılmalarını istedi.

Mahkeme, tanık ifadelerinin görgüye dayalı olmadığını, mağdur kızın ifadelerinin ise birbiriyle çeliştiğini, cinsel istismarın kesin tarihlerinin belirlenemediğini belirtti.

Mağdurun birden fazla tecavüze uğradığı tarihteki yaşı göz önüne alındığında olayın uzun zaman sonra adli makamlara intikal etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu vurguladı.

Mahkeme, suç tarihi ile şikâyet tarihi arasında uzunca bir süre geçtiğini, mağdurun ifadelerinin somut delillerle desteklenmediğini, çelişkili ve soyut ifadeleri dışında somut ve ikna edici sanıkların cezalandırılmalarına yeterli delil bulunmadığını kaydetti.

Mahkeme, ATK raporuna göre anal; vajinal bölgedeki yırtık ve cinsel istismar bulgularının sanıklarca işlendiğine dair delil bulunmadığına vurgu yaparak, bu tespitlerin kendi başına sanıklarla ilişkilendirilemeyeceğinin altını çizdi.

 

 

RUH SAĞLIĞINI BAŞKALARI DA BOZMUŞ OLABİLİR

 

 

Sanıklara ait biyolojik bulguların elde edilmediğini, zira istismar olayının sanıklar haricinde başkaca kişiler tarafından da işlenmiş olabileceğine dikkat çekildi. Mağdurun sanıkları tümüyle de teşhis edemediğini belirten mahkeme, Ruh sağlığının bozulduğuna dair rapor alınmış olsa da, ruh sağlığı bozukluğunun başka şekil ve kişilerle ilişkili olarak da meydana gelmiş olabileceğinin muhtemel olduğunu kaydetti.

Sanıkların suçu işlediklerine dair şüpheden uzak kesin bir delil bulunmadığını bildiren mahkeme, aksi halde masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkına aykırılık olacağı ifade edildi. Kuşkulu iddiaların, sanığın aleyhine yorumlanamayacağını belirten mahkeme, ceza yargılamasının en önemli amacı olan maddi gerçeğe ulaşma gayesi nazara alındığında yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak ceza verilemeyeceğinden tüm sanıkların ayrı ayrı beraatlarına karar verdi. Mahkeme, kendini avukatla temsil eden sanıklara 29.800’er lira da vekâlet ücreti ödenmesine hükmetti.

 

 

ÜYE HAKİM MUHALİF KALDI: DELİLLER SABİT CEZA OLMALI

 

 

Üye hakim ise sanıkların cezalandırılması gerektiği yönünde karara muhalefet şerhi yazdırdı.

Hakim, mağdurun ruh sağılının bozulduğu ve istismara uğradığının ATK raporuyla sabit olduğunu, ayrıca zihinsel engelli olmasına rağmen beyanlarına itibar edilebileceğine dikkat çekti.

Tecavüze uğradığı tarihte 15 yaşından küçük olduğunun kemik yaşıyla da tespit edildiğini, teşhis ve ifadelerine göre sanıkların cezalandırılmaları gerektiği için karara katılmadığını vurguladı. Dosya bölge istinaf mahkemesine gönderildi.