Teröre Lanet…

Teröre Lanet…
21 Mart 2014 09:00

Bu ülkenin acıları vardır bitip tükenmeyen…

 

Cumhuriyet Gazetesi Köşe Yazarı Hikmet Çetinkaya yazdı;

 

Ölümler vardır, çocuklar vardır mermilerle delik deşik edilen…

Yargısız infazlar vardır!

Afyon’da cephanelik patlar, Memetler ölür, dağlarda çocuklar.

Herkesin devleti, hükümeti seyirci kalır…

Necla’ya, Ceren’e, Berkin’e, Burak Can’a…

Ülkemin tüm çocuklarına kendi çocukları dışında.

Herkesin devleti, hükümeti kimi oğulları zengin ederken devletin koskoca eski İçişleri Bakanı, Sarraf’ın önüne yatmaya hazırdır:

“Senin önüne yatarım Reza!”

Oğullar malı götürmüştür götüreceği kadar!

Dolarlar, Avro’lar, milyonlar…

Villalar, kutular, kutucuklar…

Başörtülüsü, başörtüsüzü, yoksullar, emekçiler…

Yoksul haneler!

Mayın tuzaklarında ölmüş, öldürülmüş çocuklar!

Şiddet ve nefret!

Bakan oğlu ise yürekli mi yürekli…

Evinde para sayma makinesi, çelik kasalar…

Güven içinde; dokunulmazlığı var.

Tezkere mi!

Geçin efendim geçin, kapağı bile açılmadı Meclis’te…

Milletin vekilleri mi, dediniz…

Yapmayın, yargının gizlilik kararı var!

Oysa fezlekeler sosyal medyada dolaşıyor…

Dolaşsın, köylünün, esnafın, emekçinin, yoksulun haberi mi var!

 

Haksızlık, hukuksuzluk…

Hepimizin alın yazısı mı?

Polis iddianame hazırlamış, savcı imzalamış, yargıçlar karar vermiş.

Sahte kanıt, dinleme-izleme, koca kulak, minik kulak…

İnsanlar zindanlarda çürümüş…

Hüküm giydikleri gün “havuz medyası”yla birlikte manşet atmışlar, güle oynaya…

“Darbeye yaşam boyu hapis cezası… Derin devlet derinde boğuldu…”

O dönem sarmaş dolaş; kardeş kardeş Pensilvanya’ya gitmişler, Fethullah Gülen’i, cemaat okullarını öve öve bitirememişler.

Şimdiler düşman kardeş!

Bel altı atışları serbest!

Gözünü sevdiğim ileri demokrasisi ne diyorsun sen bu işe!..

Bu sözüm de Hüseyin Gülerce’ye…

Anımsıyor musun, Bedrettin Dalan’ın İSTEK Vakfı’nın arandığı gün, Samanyolu’nda benim hakkımda konuşulanları, benim için “bunu da alın” anlamını içeren yazını…

Açık açık ihbar ediyordun beni!

Bak ben bunu bugün yapmıyorum sana!

Eski dostlarına bak, yanına yaklaşmıyor bile.

Bu yüzden demokrasi, evrensel hukuk, özgürlük, dedik.

Daha doğrusu dönek değildik…

Neyse geçelim!

 

Bizim Reza’lar serbest kalırken Tuncay Özkan, Merdan Yanardağ ve öteki tanıdıklar da özgürlüğüne kavuştu.

Reza özgür, oh ne güzel!..

Fezlekelerin kapağı bile açılmadı, çok iyi…

Milletin vekilleri nasılsınız, iyi misiniz?

Sözüm elbet AK mı, AK Partililere…

Bakın size Bakırköy Kadın Cezaevi’nden yazılan bir mektuptan alıntı yapacağım:

“Ben Berna Yılmaz. Hani şu ‘Parasız eğitim istiyoruz’ pankartını Başbakan’ın karşısında açtığımız için tutuklanmıştık.

19 ay sürmüştü tutsaklığımız. Demokratların, öğrencilerin, öğretmenlerin desteğiyle tahliye olmuştum.

1.5 yıl sürdü özgürlüğüm. 18 Ocak 2013 yılında 13 kişiyle birlikte uydurma iddialarla yeniden tutuklandım.13 aydır tutsağım.”

Berna’nın suçu örgüt suçu mu, bireysel suç mu?

Hiçbiri değil mektuptan anladığım kadarıyla…

Tümünün yayımlanması için editör arkadaşlara verdim…

Bu çocuklar terörist değil, hırsız değil, soyguncu, kutucu değil…

Yalnız yapayalnız!

 

Öğle saatlerinde bir kanlı terör haberiyle sarsıldık…

55 K 088 plakalı bir kamyonet Niğde-Ulukışla- Adana yolu…

Uzun namlulu silahlarla saldırıda bulunuldu uygulama yapan polis ve jandarmaya.

1 polis, 1 asker ve aracın sürücüsü şehit düştü; 2’i ağır 5 asker yaralandı. Çatışmada kamyonet sürücüsü öldürüldü. İki törörist yakalandı.

Teröristlerin Suriye uyruklu oldukları öne sürülüyor…

Yüreğime kor düştü!..