Tencere tava ile hükümet deviren Viking torunları

Tencere tava ile hükümet deviren Viking torunları
26 Ağustos 2013 10:42

Dünyanın en kuzeyindeki başkent Reykjavik, İzlanda’da genç bir bayanın rehberliğinde şehir turu yapıyoruz.

 

 

Mustafa MERSİNOĞLU H&H YORUM

 

Bizi minicik bir parlemento binasının karşısındaki meydana getiriyor ve ‘Tencere Tava Devrimini’ anlatmaya başlıyor.

 

2008 Banka krizinden sonra, Hördur Torfason adında bir adam Ekim ayında tek başına bir mikrofon ve hoparlörle meydana geliyor ve halkı düşüncelerini söylemeye çağırıyor.

 

Bir hafta sonra, Cumartesi günü daha organize bir protesto oluşuyor ve Halkın Sesi adını alarak örgütleniyorlar ve her Cumartesi hükümet devrilene kadar toplanmaya karar veriyorlar.

 

Parlementonun yılın ilk toplantısını halk tencere tava çalarak ve arabalarda kornalarını çalarak protesto ediyor ve bu yüzden basın bunu ‘Tecere Tava Devrimi’ diye adlandırıyor.

 

20 Ocak 2009’da protestolar ayaklanmaya dönüşüyor ve polis biber gazı ve coplarla müdahale ediyor.

 

En az yirmi kişi tutuklanıyor ve bir o kadar insan da yaralanıyor.

 

21 Ocak’ta başbakanın arabasına kartopu, yumurta, teneke kutuları ve yerel yoğurt benzeri skyr atılıyor.

 

Kalabalık artıyor ve istifası isteniyor.

 

22 Ocak’ta polis halkı dağıtmak için, 1949’daki NATO karşıtı protestolardan beri ilk defa göz yaşartıcı bomba kullanıyor.

 

Bu sefer halk parlemento binasının etrafını sarıyor.

 

Polise ve parlementoya havayi fişeği, boya, ayakkabı, tuvalet kağıdı ve taş  fırlatıyorlar.

 

23 Ocak’ta erken seçimler ilan edilmesine, başbakanın 26 Ocak’ta kanserim diyerek istifasına rağmen halk sokakları boşaltmıyor, yeni bir politik düzen istiyor.

 

2009-2010 arası Yurttaş Forumları yapılıyor.

 

Toplamına Düşünce Bakanlığı ya da karınca yuvası denilen bir çok halk örgütü kuruluyor ve Ulusal Meclis için 1500 kişilik çağrı yapılıyor.

 

Bunun 1200 tanesi seçmen kütüğünden rastgele seçiliyor.

 

300 tanesi şirketlerden, kurumlardan ve çeşitli örgütlerden davet ediliyor.

 

162 tane 9 kişilik çalışma gurubuna ayrılıp arabulucu yöneticiler seçip aralarında İzlanda toplumunun ana değerleri ve sorunlarını tartışıp çözüm arıyorlar.

 

En önemli değerler olarak sırası ile: Ahlaklı olmak, dürüstlük, eşit haklar, saygı, ve adalet ayrıca sevgi, sorumluluk, özgürlük, sürdürebilirlik ve demokrasi bir de aile, eşitlik ve güven olduğuna karar veriyorlar.

 

Diğer tartışılan konular da: Eğitim, sosyal yardım, ekonomi, çevre, fırsat eşitliği, kamu yönetimi.

 

Bütün bu görüşmelerden sonra, Kurucu Anayasa Meclisi seçip yeni anayasa hazırlayıp bunu 2012’de referanduma sunuyorlar.

 

Meydanın ortasına da koca bir taş anıt konmuş ve üstüne 1793 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesinden şu bölüm konmuş: ‘Devlet halkın haklarını çiğnerse, halk ve halkın her kesimi için ayaklanmak en kutsal hak ve vazifedir’.

 

 

Mustafa Mersinoğlu Ağustos 2013 Reykjavik, İzlanda.

 

44

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İngiltere’deki yeni korona variyantının yayılmasına neoliberalizm dogmasının etkisi oldu mu?
Başımız sağ olsun! Halkın Habercisi’nin vicdanlı, vatansever yazarını kaybettik
Yabancı basında Karadeniz gazı