Teknik olarak mümkün değil Türk ibaresini kaldırmak

Teknik olarak mümkün değil Türk ibaresini kaldırmak
27 Temmuz 2012 20:01

Önce şunu söyleyeyim ki, mevcut Hükümet temel bir anayasal değişiklik yap(a)mayacak.

Bunun tek sebebi yönetilmesi gitgide daha da zorlaşacak olan Suriye krizi ve bunun Türkiye’ye etkileri olmasa da, bu da şu dönemde temel bir etken.
 
H&H SAFİLE USUL

Ancak tüm olumsuz koşullara rağmen, Hükümet Anayasa işlerine devam ediyor görünümünü hiç elden bırakmıyor.
 
Dolayısıyla bu eksende konular tartışılınca yazmadan olmuyor.
 
Yoksa bunlar saçma sapan ve sonuç vermesi mümkün olmayan işler.
 
Haberlere göre, AKP’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu için Meclis Başkanlığı’na sunduğu önerilerde vatandaşlık kavramından Türklük ibaresi kaldırılıyor.
 
AKP, yani, mevcut Anayasa’nın 66. maddesinde yer alan, “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” ifadesinin yerine, “Vatandaşlık bir haktır. Vatandaşlığa kabul veya kaybetmeye ilişkin hususlar kanunla düzenlenir.” ifadesini önermiş.
 
Şimdi, bu kapsamda 2011 sonlarında yazmış olduğum ve halen aynen geçerli olan bir yazımı aşağıda aktarıyorum.
 
Alman ve Avusturya anayasalarında vatandaşlık tanımı yok.
 
Vatandaşlık tanımlamalarını ayrı bir kanunla düzenlemişler.
 
Bu kanunda yapılan vatandaşlık tanımı ise doğuma endeksli.
 
Yani, örneğin, “Alman bir anne-babadan doğan veya ebeveynlerden bir tanesi Alman olan otomatikman Alman vatandaşıdır” şeklinde tarif edilmiş vatandaşlık.
 
Diğer tüm Avrupa ülkeleri de vatandaşlığı benzer şekilde doğum esasına göre tarif etmişler.
 
Avrupa ülkelerinin çoğunda da vatandaşlık tanımı anayasadan ziyade Almanya ve Avusturya’da olduğu gibi anayasalarda değil, vatandaşlık yasalarında tarif edilmiş.
 
Bizde ise vatandaşlık doğrudan Anayasa’nın içinde; 66. maddesinde tarif edilmiş.
 
Bizdeki tanım da Avrupa ülkelerindeki tanım gibi, yani doğuma endeksli. (Türk vatandaşı anne-baba)
 
Şimdi.
 
Avrupa’ya ilişkin bilgileri Viyana Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa ve Devletler Hukuku hocası Bernd Funk’dan aldım.
 
Funk, Avusturya ve Alman anayasalarını bana kendisi sözlü olarak anlattıktan sonra tüm Avrupa vatandaşlık yasalarını içeren çok değerli bir bilgi dosyası yolladı.
 
O dosyaya baktım.
 
Dikkatimi şu çekti.
 
Ülkesinde çok fazla etnik grup veya göç akını olan ülkeler vatandaşlık tanımlarını uzun, geniş ve detaylı tanımlayıcı olarak düzenlemişler.
 
Buna mukabil çok etnisiteli değil de daha ziyade tek etnisiteli ülkeler (Almanya ve Avusturya da buna dahil) vatandaşlık tanımlarını daha kısa kılmışlar.
 
Yani, ülkelerin ihtiyacına gören şekillenmiş vatandaşlık tanımının ne kadar detaylı kılınacağı.
 
Ancak tüm ülkeler vatandaşlığı doğal bir unsur olarak o ülkenin vatandaşı anne-babadan doğmaya otomatik olarak bağlamışlar.
 
Bizde de durum bu.
 
Lakin şöyle bir nüans var.
 
Dosyada okuduğum tüm Avrupa ülkesi vatandaşlık tanımlarında kavram olarak “Fransız, Alman, Avusturya, İngiliz (British aslında İngiliz demek değil ama bunun muadili bir yorum bizim dilimizde yok) o ülkenin geleneksel ve kurucu etnisitesine doğrudan bir atıf var.
 
Mesela, “Fransız vatandaşı”, mesela, “Alman vatandaşı” gibi.
 
Bizdeki vatandaşlık tanımı ise, “Türk vatandaşı anne-babadan doğan” diyor.
 
Yani, “Türk anne-babadan doğan” demiyor.
 
Bu da muhakkak ki,
o zamanki anayasa yapıcıların etnik bir ayrıma mahal vermek istemeyişlerinden ileri geliyor.
 
Ancak buna rağmen bizde bu alanda bir sorun dile getiriliyor sürekli olarak.
 
“Türk” kelimesi, “Türk vatandaşı” tanımı içersinde dahi istenmiyor.
 
Şimdi değerli okuyucu….
 
Şunu biliyorum ki, PKK ve BDP’nin taleplerini hangi kelimeyi kaldırırsanız, kaldırın teskin edemezsiniz.
 
Ben bu konuyu o açıdan ele almıyorum.
 
Ben bu konuyu liberal bir demokrasinin anayasa dili nasıl olmalı/olabilir açısından ele alıyorum.
 
İşte bu düşünce kapsamında Profesör Funk’a bu konularda dünyanın saygın uzmanlarından birisi olarak şunu sordum…
 
“Biz Türkiye’de anayasada nasıl bir tanım yapabiliriz ki sizce, etnik olarak Kürt olanlar bu tanımdan incinmesin? Yani, Avrupa’da, Fransız, Alman, İngiliz, İtalyan vs. denen şeye biz Türkiye’de Türk demeden ne diyebiliriz?”
 
Funk sorumu şöyle cevapladı…
 
“Hiçbir etnik alan taşımayan bir vatandaşlık tanımı mümkün değil. İlla bir etnik kelime girer bir vatandaşlık tanımına. Türkiye’ye ilişkin durum ise şu; Türk kelimesi etnik bir kelime değil, hukuki bir kelime. Bu şu demektir, vatandaşlık tanımındaki Türk kelimesi etnik değil, siyasal bir kavramdır; yani devlet egemenliğini teyit eden, onu gösteren bir içerik taşır.”
 
Funk’un dediğinden bir gram kimse kaçamaz kanısındayım.
 
Bundan Hükümet de kaçamayacak, eğer varsa böyle bir niyeti, bunu görecek, bu sınıra burnunu vuracak.
 
Lakin biz Türkiye’de daha detay tanımlı bir vatandaşlık tarifi ile tüm insanların kendisini eşit ve iyi hissedeceği geniş kapsamlı betimlemeler kullanabiliriz…
 
Bir de insanlar bir devlet hakkı olarak kullanılan kavramları günlük yaşamda ve pratikte kendilerinin tercih edeceği kavramlarla içselleştirebilirler.
 
2011 sonlarında yazmıştım bunları.
 
Toplam sonuç ise, şu…
 
Hükümet anayasaya Türk kavramını koymasa bile ilgili alt kanuna koymak zorunda çünkü başka türlüsü mümkün değil.
 
Bunun mümkün olması için mevcut devletin ilga edilip, yerine federatif vs. bir devlet kurulması lazım.
 
AKP bunu mu yapacak? Mış?


Yazarın Son Yazıları:
Böyle bir kaza nasıl olur
İYİ Parti istifaları
Özel daha o gün tepki vermiş Köksal’a