
‘Tek adama karşı mücadele tek adam yöntemleriyle verilmez’
24 Temmuz 2023 09:17
Her şey 2014 Haziran ayında başladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tüm partili belediye başkanlarının toplanmasını istiyordu. Yer olarak Eskişehir seçilmişti. Kemal Bey Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen’den toplantıyla ilgili hazırlık yapmasını istiyordu. Tarih 14 Haziran 2014 Cumartesi günü olarak saptanmış ve basına açıklanmıştı. Kulisler hareketlenmiş, Büyükerşen’in Cumhurbaşkanı adayı olacağı yolunda haber ve yorumlar yayınlanmaya başlamıştı. CHP’li seçmenler de bu gelişmelerden mutlu, çok sevilen ve sayılan Yılmaz Hocanın adaylığını bekliyordu. Ama beklentiler boşa çıkmış 14 Haziran çalışması tüm partili belediye başkanlarının katıldığı sıradan bir toplantıya dönüşmüştü.
Kemal Anadol/ Ege’de Son Söz
Toplantıdan kısa süre sonra Türkiye bir haberle sarsıldı. CHP ve MHP’nin çatı adayı İslam Konferansı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu idi. Ülkenin büyük çoğunluğunun ilk kez duyduğu bir isimdi Ekmel Bey. Kamuoyu ilk kez duyuyordu ama CHP Grup Başkanvekilleri, Parti Meclisi üyeleri ve milletvekilleri de bu sürprizi televizyon ekranlarından izlemişlerdi. Çünkü hiçbirinin haberi yoktu! Genel Başkan grup başkanvekillerine talimat vermişti. Tüm CHP milletvekilleri bu önergeye imza atacaktı. Bir önceki Genel Başkan Deniz Baykal ve 21 milletvekili yoğun baskılara direnip imzalamadılar.
24 Haziran 2014 günü geçmiş dönemlerde CHP’de milletvekili ve bakan olarak görev yapmış 41 siyaset insanı “Cumhuriyetin Çankaya’sı için” başlıklı bir bildiri yayınladılar. Bildiride “Cumhurbaşkanlığı için çatı aday olarak önerilen Ekmeleddin İhsanoğlu, lâik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerine, Atatürk ilke ve devrimlerine duyarlı bir aday değildir” deniyor; “Vakit varken hatadan dönülmeli, Cumhuriyetten, Lâiklikten, Atatürk devrimlerinden, Demokrasiden yana Hukuk devleti ilkelerine, millî ve manevi değerlere bağlı, ülkemizin çıkarlarını kararlılıkla savunacak bir Cumhurbaşkanı adayı belirlenmelidir. Aksi tekdirde ortak aday olarak önerenler, önerinin altına imza atanlar tarih karşısında sorumlu olacaklardır” satırlarıyla son buluyordu.
CHP’li seçmen hayal kırıklığına uğramıştı. CHP organlarından hiçbirinin bu sürprizden bilgisi yoktu. Kamuoyundaki tepkiler üzerine Kemal Kılıçdaroğlu “bedelini öderim” diyor ve ilave ediyordu “Tıpış tıpış sandığa gidecekler.” Seçim sonuçları büyük bir yenilgiyi gösteriyordu: Recep Tayyip Erdoğan %51.79, Ekmeleddin İhsanoğlu %38.44, Selahattin Demirtaş % 9.76 oy almışlardı. İhsanoğlu ve Demirtaş’ın oylarının toplamı çok ilginçtir bugünküne çok benzeyen %48.2 oluyordu. 734.140 seçmen geçersiz oy kullanmıştı. Muhalif oyların adaylardan çok tek adam rejimine karşı olduğu anlaşılıyordu.
15 Ağustos 2014 günü geçmiş dönemlerde parlamentoda görev yapmış 50 CHP milletvekili yayınladıkları bildirinin sonunda “Sorumluluk doğrudan doğruya uyarıları dikkate almadan ve partinin yetkili kurullarında görüşülüp karar alınmadan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu çatı adayı olarak öneren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na aittir. Esasen kendisi de İhsanoğlu’nu aday göstererek kişisel risk aldığını söylemiştir. Şimdi alınan bu riskin bedelinin ödenmesi gerekmektedir. Çağdaş demokrasilerde bunun yolu genel başkanlıktan istifa etmektir. Diğer üç başarısız seçim de eklenince artık istifa kaçınılmaz olmuştur” deniyordu.
15 Haziran 2011 günü Bursa’da Olay TV programında “Genel başkan olduğumda kendime bir hedef koymuştum. Sosyal demokrat oyların anlamlı bir biçimde artması lâzım. Yüzde kırk olmazsa… Biz bu işi götüremedik, beklediğimiz sonucu alamadık hadi eyvallah deyip bırakacağız” diyen Kılıçdaroğlu’nun bırakmaya hiç niyeti yoktu. Köprülerin altından kısa sürede çok sular akmıştı. Ama olan halka ve beş yılını yitiren ülkemize olmuştu…
Yazının tamamını okumak için tıklayın