TBMM’de 6284 Sayılı kanun için skandal sözler: Koruyucu önlem için delil aranmalı

TBMM’de 6284 Sayılı kanun için skandal sözler: Koruyucu önlem için delil aranmalı
11 Haziran 2021 11:42

İstanbul Sözleşmesi’nden sonra uzun süren mücadeleler sonucu kabulü sağlanan 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da değişiklik yapılması önerildi. Hakim Yılmaz Çiftçi’nin TBMM’de dile getirdiği öneriler, muhalefetin “Kanun çöpe atılsın, diyorsunuz” tepkilerine yol açtı.

 

 

 

Birgün’den Hüseyin Şimşek’in haberine göre TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nun önceki günkü toplantısında sunum yapan Ankara Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyon Başkanı Yılmaz Çiftçi, 2012 yılında yürürlüğe giren Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da değişiklik yapılması önerilerinde bulundu.

 

 

Kanunun kapsamının net olmadığını savunan Çiftçi, şu eleştiri ve önerilerde bulundu:

 

 

BELGE ARANSIN: Koruyucu tedbir kararı verebilmek için şiddetin uygulandığı hususunda delil ve belge hususu birtakım suiistimallere de neden olmaktadır. Bu nedenle kolluk ya da savcılığa yapılan başvurularda beyanlar alınıyor, raporlar alınıyor, birtakım belgelerle evrak tamamlanıyor ama kişilerin doğrudan yaptığı başvurularda sadece iki satır bir dilekçeyle müracaat durumu söz konusu olmaktadır. En azından bu tür durumlarda, şahıs başvurularında şikâyet bilgisine, şikâyet olgusuna ilişkin olarak bilgi ve belge aranmalı diye düşünüyoruz.

 

 

MAĞDURUN RIZASI VARSA: Şiddet uygulayanın müşterek konuttan uzaklaştırma tedbirine rağmen, mağdurun rızasıyla ortak konutta yaşamaya devam etmesi, tedbir kararının ihlali olarak ya da verilen kararın ortadan kaldırılması sonucu gibi değerIendirilmemelidir. Bu tür durumlarda şiddet mağdurunun rızasıyla ortak konuta aldığı şahıs hakkında şikâyeti olmadığı hâllerde tazyik hapis cezasının uygulanmaması gerekir.

 

 

ARABULUCULUK: Aile Arabuluculuğu Kurumu’nun düzenlenmesi yerinde olacaktır. Hukukçu ya da psikologlar eşliğinde aile ara buluculuğu müessesesinin yürütülmesinin kabulü şiddetin önlenmesinde etkili bir çözüm olabileceği değerlendirilmektedir. En azından fiziki şiddet içermeyen konularda arabuluculuk müessesesinin olması meseleyi çözme anlamında yardımı olur.

 

 

BOŞANMALARDA UYGULANMAMALI: Boşanma davalarında 6284’ün uygulanması cezai boyutuyla delil olarak dikkate alınmamalı, önleyici tedbir niteliği korunmalıdır. Bu durumun tarafların boşanma davalarında kötü niyetle kullanılmasının da önüne geçebileceği değerlendirilmektedir.

 

 

NAFAKA KANUNDA OLMAMALI: Nafaka ve çocukla kişisel ilişkinin kanunun kapsamında yer almaması gerektiğini düşünüyoruz. Yasaya göre, gerekli araştırmaya girmeden evrak üzerinden karar verildiği için bazı olumsuz sonuçlara da yol açabilmektedir. Tarafları dinlemeden ve delil toplamadan bu konularda karar vermek hem taraflar için hem de müşterek çocuklar açısından bazen mağduriyetlere neden olmaktadır.

 

 

ÇÖPE ATMAK

 
CHP’li Aysu Bankoğlu, tazyik hapsi uygulanmaması önerisine tepki göstererek, “Şiddetin olduğu yerde zaten özgür irade ve rıza beyanından bahsedemeyiz. O yüzden bu önerinizi lütfen tekrar değerlendirin, gerçekten kabul edilemez, felaket bir sunum” diye konuştu.

 

 

Kravat indirimini savundu

 

 

AKP Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir, “Kravat indirimi meselesinde biraz fazla yüklendik. Bence gerçekten haksızlık yapıyoruz çünkü bu hukukun en temel kurallarından bir tanesi, ağır cezalarda şüpheli durumlar varsa cezaların hafifletilmesi ilkesi bütün dünya hukuk sistemlerinde geçerli bir ilkedir” dedi. Özdemir, eşini aldatan erkeğin “mağduriyeti” hakkındaki konuşmasında şunları söyledi: “Hanımı, arkadaşımızın tanıdığı bir aile reisinin çapkınlıklarından bıkmış, en son şikayet ediyor. Şikayetle de evden uzaklaştırma kararı verilmiş mahkemece. Tabii, şikayete maruz kalan zat, valizini hazırlarken hanımı geliyor, diyor ki, ‘Nereye gidiyorsun?’ ‘Şikâyet ettin, evden uzaklaştırma aldım, valizi hazırlıyorum ben.’ ‘Sen rahat durmazsın, ben bunun için şikayet etmemiştim, çabuk valizi boşalt, evden bir yere çıkamazsın.’ ‘Hanım, mahkeme karar verdi, gitmem lazım, mahkemenin kararına aykırı davranamam.’ ‘Yok, bir yere gidemezsin.’ Hanım ile mahkemenin kararı arasında kalan trajikomik bir durumdur.”