Tayyip, Haçlı-Hıristiyan emperyalizmi ile işbirliğini İslam ambalajı ile yapıyor

Tayyip, Haçlı-Hıristiyan emperyalizmi ile işbirliğini İslam ambalajı ile yapıyor
27 Mayıs 2013 22:40

Yazıma çok küçük bir anekdot ile başlamak istiyorum, hem Recep Erdoğan’ın ne kadar kurnaz bir karaktere sahip olduğunu hem de meramımı daha iyi anlatmak için.

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM


Ben AKP’nin kurucu ilk Erzurum il başkanıyım.

İl başkanlığı ”Yetki Belgesi” verilmek üzere 10 Ekim 2001 tarihi için Ankara Balgat’taki geçici genel merkez binasında görüşmek üzere randevu verildi.

Şimdi diyeceksiniz ki, AKP 14 Ağustos 2001 tarihinde kuruldu;10 Ekim tarihi nereden çıktı?

Evet buradan Recep Erdoğan’ın başka bir özelliğini daha öğrenmiş olacaksınız.

Recep Bey, siyasal kadrolarını seçerken asla acele davranmaz, kırk elekten geçirdikten sonra ilgili göreve getirir; milletvekili ve belediye başkan adayları da buna dahil.

Çünkü Millet ve Devlet aleyhine kendi kişisel ve siyasal çıkarları için yanlış politikalar izlediğini bildiği için bu duruma başkaldıran milliyetçi-yurtsever hiçbir insanı siyasal kadrosunun hiçbir alanında istemez.

Örneğin,onun en yakınında bulunanlar ya Türk ve Türklük karşıtı ‘’Seccademi serdiğim her yer vatanımdır’’ diyen vatansızlar ya da bölücü ırkçı Kürtçüler’dir.

İşte bu nedenle Ağustos’un ortasında resmen kurulan AKP yurt çapında teşkilatlanma işini ancak Aralık ayı sonunda tamamlamıştır.

Ben 9 Ekim gecesi Erzurum’dan özel arabamla yola çıktım;çünkü o akşam, o zamanki teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcısı Sayın Abdullatif Şener beni arayarak derhal gelmemi istedi.

10 Ekim Sabahı genel merkezdeydim,bizzat Abdullatif Şener beni Recep Erdoğan’ın odasına götürdü, hatta gitmeden önce kravatımı falan eliyle düzelterek ”Patronun karşısında yakışıklı ol seni beğensin” esprisi ile ama sonradan Recep Efendi’yi tanıdıkça bu işin aynı zamanda bir gerçeği ifade ettiğini, aşırı paranoyak olan bu adamın önceden tabii ki, birçok kişinin de tavsiyesi ve Erzurum kamuoyunda gizli bir kamuoyu yoklaması yaparak kurucu il başkanı olarak kesinleştirmesine rağmen küçücük bir şüphe ile ret edebileceğini elbette ki çok iyi biliyordu.

Çünkü,siyasal yaşamımda tanıdığım en dürüst ve namuslu siyaset ve devlet adamı olan Abdullatif Şener benim il başkanı olmamı yürekten istiyordu.

Nitekim Sayın Şener’in dediği çıktı;5-10 dakikalık görüşmeden sonra Recep Erdoğan ”Biraz daha düşünmem lazım,eğer il başkanlığına karar verirsem akşama doğru çağırtırım” dedi.

Adama herhalde benim yurtsever-milliyetçi düşüncelere sahip bir yapıda olduğumu antenleri haber verdi.

Sanıyorum sayın Şener’in de bastırmasıyla o gün akşam beni genel merkeze çağırdılar.

Recep Erdoğan’ın odasına girdim,adıma yazılan ”Yetki Belgesi” görevlilerce getirildi.

Recep Bey henüz imzalanmamış olan bu ”Yetki Belgesi”ni imzalarken kati bir talimat olarak ”Konuşmalarında hiçbir zaman dini literatür kullanmayacaksın” sözünü söyledi.

Kuvvetle tahmin ediyorum ki,bunu o zaman atadığı tüm il başkanlarına söyledi.

Bugün geldiğimiz nokta itibari ile ‘’Nereden nereye’’ demekten kendimizi alamıyoruz.

O tarihte laik-demokratik  Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni teslim alabilmek için karşısında dini siyasete alet etmeye engel gördüğü ve henüz teslim alınmamış güçlü bir mekanizmanın varlığını bildiği için politikalarını ona göre yapıyordu.

Bugün Haçlı-Hıristiyan emperyalistlerle kendi çıkarları ve siyasal iktidarı adına sarmaş dolaş olarak ülkemizi parçalama noktasına hızla getirdi; bunu da ben Müslüman’ım diyen milyonlarca seçmenden gizleyip dümenini çevirmek için başka bir politika izliyor.

Bunların hepsi aldatma politikalarıdır ki, temeli dini inançları kullanmaya dayanır.

Bu aldatma işi, din tüccarlarının genlerine yerleşmiş ve İslam’ın şartlarından saydıkları sıradan işlerdendir.

Aslında İslam’ın ret ettiği bu hastalıklı yönetim tarzı Emeviler’in  İslam dünyasına yerleştirdikleri hastalıklardır.

İslam tarihinde ilk uygulaması 657 tarihinde Muaviye ile Hz.Ali arasında yapılan ‘’Sıffin Savaşı’’nda,Muaviye’nin ordusu yenilmek üzereyken askerlerine ‘’Mızraklarınızın ucuna Kuran ayetlerinin bulunduğu sayfaları takın’’ emrini veriyor ve Hz.Ali’nin askerleri karşı tarafın askerlerinin mızraklarında ‘’Kuran’’ sayfalarını görünce kılıçlarını kınlarına koyup,’’Kuran’a kılıç çekilmez’’ deyip yeniliyorlar.

Bu kalleşçe tutuma karşı Hz.Ali askerlerine çok direktif veriyor ama bir türlü ikna edemiyor;tıpkı bugünün İslamı’da çok iyi bilen yurtseverlerin Tayyip’in İslam’ı kullanma kurnazlıklarına karşı Müslüman’ım diyenleri uyarmasına karşın bir türlü ikna edemediği ve bu BOP Eşbaşkanı bedbaht adamın volelerini lokum yercesine yutmaları gibi.

Maalesef tüm dinlere, tarihin zalim kurnazları tarafından çıkarları için kullanmak üzere ‘’Dogmatik,Allah inancı ile ilişkisi olmayan’’ inançlar yerleştirilmiştir.

Bakın,şimdi bu Emevi sultanı Muviye denilen kurnaz herifin başka bir numarasını anlatacağım ki,Recep’in başka bir numarasının ilham perisi olmuştur.

‘’Sıffin Savaşı’’nın kalleşlikle, Muaviye tarafından kazanılmasından sonra bu durumu Hz.Ali kabul etmiyor ve kendisinin halife olduğunu belirtiyor.O zaman Muaviye ‘’Hakemler bu işi halletsin’’ diyor ve Hz.Ali bu teklifi kabul ediyor,her iki tarafta hakem tayin ediyor. Arap geleneğine göre öncelikle hakemlerin parmaklarındaki yüzükleri sırayla çıkararak ‘’Ben hakemi olduğun falanı görevden alıyorum’’ demesi ve daha sonra müzakere ederek yeni görevlinin aralarında kararlaştırılan kişiyi ataması şeklinde gerçekleştiriliyor.

İşte bu işi halletmek üzere iki hakem masaya oturuyorlar.Hz.Ali’nin hakemi parmağındaki yüzüğü çıkararak masanın üstüne koyuyor ve ‘’Bu yüzüğü çıkardığım gibi Ali’yi de halifelikten çıkarıyorum’’ diyor.

Muaviye’nin hakemi de kendi yüzüğünü çıkarıp ‘’Bu yüzüğü çıkardığım gibi Muaviye’yi de halifelikten çıkarıyorum’’ demesi gerekir öncelikle.

Fakat o öyle yapmıyor,Hz.Ali’nin hakeminin biraz önce çıkardığı yüzüğü de alıp parmağına takıyor ‘’Bu yüzüğü parmağıma taktığım gibi Muaviye’yide öyle Halifeliğe getiriyorum’’ diyerek Müslümanların kaderini kötülükler çukuruna sokan tarihin en çirkin işini yapıyor.

Çünkü, Muaviye ve ondan sonra gelenler ki, hepsi çocukları ve torunlarıdır,‘’Yüce İslam Dini’’nin içine dogmatik ve akıl dışı Arap geleneklerini sokarak çıkarlarını putlaştırmışlar;İslam’ıda geldiğimiz nokta itibari ile ‘’Kuranı Kerim’’den uzaklaştırarak bugün hepsini de bildiğimiz ama sıradan insan topluluklarına anlatamadığımız ‘’Şirkler galerisi’’ haline getirmişlerdir.

İşte kendisini çok taktir ettiğim ve yazılarını sürekli okuduğum değerli gazeteci Sabahattin Önkibar kardeşimizin ‘’Amerikan İslamı’’ dediği gerçek İslam’dan uzak ve BOP Eşbaşkanı Tayyip gibi ‘’Muaviyeist’’ kurnazlarını iktidar yapıp Müslümanlar’ın kaderini kendi siyasal çıkarları adına ABD’ye teslim eden bedbaht kişiler üretiyor.

Değerli okur,şimdi size bir soru sormak istiyorum.

Yukarıda anlattığım ‘’İslam Tarihi’’ndeki ‘’Hakem Olayı’’ neyi anımsatıyor?

Bu olay bana tıpkısının aynısı gibi bir Muaviye kurnazlığı olarak ‘’Muaviyeist’’ Tayyip’in,Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni federasyonlara ayırıp,bölüp parçalamak için tıpkı ‘’İslam Tarihi’’ndeki ‘’Hakem Olayı’’ gibi Anadolu insanını kandırmak üzere yollara dökülen ‘’Akil İnsanlar’’ heyetine benziyor.

BOP Eşbaşkanı Recep Erdoğan kurnazlıkta Muaviye’ye ters pabuç giydirir.

Ve yine Recep, zulmetme işinde Muaviye’nin oğlu ‘’Yezid’’e de ters pabuç giydirir.

Ve yine iddia ile söylüyorum; devrin kalelerin duvarlarını yıkıcı silahı olan ‘’Mancınık’’la ‘’Kabe’’nin duvarlarını yıkarak yerle bir eden ‘’Yezid’’den,Recep’in İslami hassasiyeti daha azdır,aslında hiç yoktur.

Böyle bir hassasiyeti olsaydı,Irak’ta birbuçuk milyon  Müslümanı katledip on binlerce kadının ırzına tecavüz eden ve ülkelerinde taş üstüne taş bırakmayan Haçlı-Hıristiyan Amerikan askerlerine, ülkelerine sağ salim dönmesi için dua etmezdi.

Şimdi meselenin anlatmak istediğimiz öz kısmına gelelim.

BOP’un uzatmalı çavuşu Recep, Müslümanları mahvedip ölüme sürükleyen ne kadar büyük cinayetler ve yolsuzluklar varsa kendi çıkarları adına Amerikan politikalarına destek veriyor.

Örneğin sıcaklığını koruyan olay Suriye’de 70 bin Müslümanı katleden teröristleri bizzat besleyip barındıran,ceplerine harçlık koyan,askeri eğitim verdirerek Suriye’nin içine Amerikan’ın emriyle salan bizzat bu Recep’tir.

Dolayısıyla 70 bin Müslüman’ın katledilmesinden doğrudan sorumludur.

‘’Tetiği çekenle,azmettiren aynı sorumluluğa sahiptir’’
kuralı hem hukukta hem İslam’da geçerlidir.

Son Reyhanlı’daki konuşmasında Cehennemlik olanları söylerken adam herhalde aynaya bakıyordu.

Reyhanlı katliamı onun Suriye politikalarının bir sonucudur ve siyasal işleri için tepe tepe kullandığı İslam Peygamberi ‘’Bir kişinin katledilmesinde yarım kelimelik katkısı olan birisi bile kıyamet günü Allah’ın huzuruna,alnında ‘Allah’ın rahmetinden ümidini kesmiştir’ yazılı olarak gelecektir’’ demiştir.

Hangi yarım kelimelik katkıdan bahsedelim ki,milyonlarca söz ve ellerine silah verilerek eğittiği yüzbinlerce katil.

Beyefendi söyle bakalım kimmiş katil,kimmiş Cehennemlik?

‘’Kuran’’ ve ‘’Peygamber’’ mi katili ve Cehennemliği tarif edecek yoksa sen mi?

Hadi oradan canım.

Irak’ta ölen birbuçuk milyon Müslüman’dan da doğrudan sorumlusun.

Orada Müslümanları katleden bombardıman uçakları ‘’İncirlik’’ hava üssünden kalkarken buna izin veren o zamanki Başbakan kimdi Beyefendi?

İslam’ın ret ettiği bu cinayetlerin üstünü örtmek için Recep,halkın benimsediği İslam’da ‘’albenisi’’ olan ambalajları kullanıp üstünü örterek korkunç bir şekilde iktidarını devam ettiriyor ve maalesef yüksek oranda da başarılı oluyor.

Nedir göz boyayan bu ambalajlar?

Meydanlarda ayetler okumak.

Sembolik değeri çok yüksek olan yerlere cami yapma girişimleri ve sürekli olarak bunun propagandasını yapma etkinlikleri.

Başörtüsü ve turban mağduriyeti destanları.

Ezanın Türkçe okunma dinsizlik masalları!

Camilerin vakti zamanında ahır yapılması hikayeleri.

Kuranı Kerim okuma yasaklamaları ağıtları!

Atatürk alimlerin kafasını kesti yasları!

Vs.vs.vs.bir yığın artistik dinsizliğin katmerlisi olan,halkı aldatmak ve İslam’ın şiddetle yasakladığı ama onların işlediği cürümlerin üstünü örtmek için uydurdukları sembolik dinsel sözler.

Şimdi de adam içkiye takmış.

Sakın şuna inanmayın,Recep çok Müslüman adam da onun için içkiyi kısıtlamaya gidiyor.

Hayır derdi o değil, önümüzdeki 3 seçimi ‘’Ne büyük bir Müslüman’’ algısı oluşturup almak için bunu yapıyor.

Recep’te İslami hassasiyet olsa televizyon dizilerindeki insanlığın en şeref dışı olayı olan ve ‘’İslam’’ında en büyük günahlardan saydığı  ve çokça işlenen ‘’Ensest’’ ilişkilere bir ayar çekerdi.

Bunu neden yapmıyor?

Çünkü orada siyasal bir çıkarı var.

O konulara çok meraklı olan ve büyük izleyici kitlesi oluşturan halk AKP iktidarının zulümlerini görmeye zaman bulamıyor.

Sakın şunu demeyin,’’Muhteşem Süleyman’’ dizisine ayar çekti ya.

Oradaki olay farklıydı ve ‘’Tarihsel bir olaya ayar çekerek’’ milliyetçi-muhafazakar insanları tarafına çekme girişimi idi.

Tayyip Erdoğan, basit İslami ambalajlarla ‘’Sünni İslam’’ı emperyalizmin at oynattığı uçsuz bucaksız bir saha ‘’Sünni Müslümanlar’’ıda ABD’nin emrindeki askerler yapmıştır.

Yurdum insanı çok masum bir şekilde yapılan bu zulmün farkında değildir, Recep’e çok kalbi saf olarak kanmaktadır.

Suriyeli teröristler buna en açık örnektir.

Recep bunu nasıl başarıyor?

Amerikan’ın malına davarına zarar vermeyen çok basit ama ‘’cicili-bicili’’,’’Müslümanları beyninden avlayan’’ ‘’Çok renkli İslami ambalaj’’lar ile yapıyor.

Tayyip Erdoğan’ın bu ‘’Muaviyeist’’,Müslümanları mahveden korkunç kurnazlıklarını toplumumuza nakşedecek yepyeni bir ‘’Propaganda’’ taktiğini ortaya koyup iktidardan en kısa zamanda demokratik olarak uzaklaştırmak zorundayız.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!