Tayyip Erdoğan ve tüm kadrosu Türkiye yönetiminden demokratik yöntemlerle uzaklaştırılmalıdır!

Tayyip Erdoğan ve tüm kadrosu Türkiye yönetiminden demokratik yöntemlerle uzaklaştırılmalıdır!
11 Ekim 2019 19:02

Tayyip Erdoğan’ın 17 yıllık iktidarı sürecinde Türkiye Büyük Atatürk’ün hedef gösterdiği ve belirli mesafeler aldığı Batı uygarlığından savrularak Ortaçağ karanlıkları içinde hala daha debelenen kan, ateş, katliamlar, savaş, yoksulluk, hurafeler ve dogmatizm içinde debelenen Ortadoğu bataklığına saplanmıştır.

 

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Erdoğan siyasal ömrünü uzatmak ve bir kral gibi emr-i hak vaki oluncaya kadar demokrasi ve hukuku baskıcı yöntemlerle yok ederek egemenliğini sürdürmek istemekte, hatta kendinden sonra siyasal varislerinden birinin veya bir kadronun Türkiye’nin başına oturmasını planlamaktadır.

 
Kısaca Erdoğan ‘’Ben varsam Türkiye vardır, ben yoksam Türkiye yoktur, hatta ben sonrası tufandır!’’ anlayışı ve tutumu içerisindedir.

 
Tüm icraatlarını da bu anlayış üzerine kurmuştur.

 
Tayyip Erdoğan bir devleti yönetmiyor, çünkü devleti yönetecek he türlü bilgi ve beceriden yoksundur.

 
Tayyip Erdoğan ancak baskıcılığa dayanan gücünü devam ettirmek, kitleleri ve devletin belirli güç odaklarını korkutup sindirmek için çok etkili korkunç siyaset yapıyor.

 
Tayyip Erdoğan sosyolojik kavramla her türlü bilgi, erdem ve insanlık değerlerinden uzak ‘’yığınlar’’ denilen cahil milyonları hamaset duyguları ile kandırıyor, onların duygularına hitap ediyor.

 
İşte bu nedenle kültürel gelişimini tamamlanmamış toplumlarda demokrasiyi işletmek gerçekten çok zor.

 
Tayyip Erdoğan 17 yıllık iktidarı sürecinde Türkiye yönetimindeki irili ufaklı tüm devlet kurumlarında en alt tabakasından en üst tabakasına kadar tüm kadroları alabora edip değişti.

 
Ta devletin kılcal damarlarına kadar girip kan değişikliği yaparak mikroskobik çapta müdahalelerde bulundu.

 
Atatürk’ün kurduğu devletin hücreleri ile oynadı.

 
O devlet hücrelerinin içindeki nukleusa(çekirdek) bile operasyon yaparak müdahale edip değiştirdi.

 
Esas işleyeceğimiz konu olarak Tayyip Erdoğan 17 yıllık baskıcı iktidarında kendi çağdışı Ortaçağ Ortadoğu Arap anlayışına göre siyasi ve bürokratik kadrolar yetiştirdi.

 
Bu siyasi ve bürokratik kadroların yakın veya uzak geleceğin Türkiye yönetiminde olduğunu düşündüğümüz zaman Türkiye’nin ve Türk ulusunun bitişini anlatmaya yeterlidir.

 
Bu nedenle Türk ulusu Tayyip Erdoğan ve irili ufaklı tüm kadrolarını demokratik ve hukuksal yöntemlerle Türkiye yönetiminden behemehal diskalifiye etmelidir.

 
Şimdi sadede gelelim!

 
Deniyor ki, Tayyip Erdoğan sonrası-siyaseti bırakma veya emri hak vaki olursa-siyasal üç varis gruptan bahsediliyor.

 
Bunlardan biri Erdoğan’ın oğlu Bilal.

 
Diğeri Damat Berat Albayrak.

 
Üçüncüsü ise Süleyman Soylu.

 
Elbette Türk halkı bunlara ve bunlar gibi yeltenenlere fırsat vermeyecektir ama kötü bir kader olarak bunlardan biri Türkiye’nin başına geçtiği taktirde Tayyip Erdoğan’ın tezgahından geçmiş oldukları için yine mevcut Arapçı Ortaçağ bürokratik kadroları ile birlikte millete kan kusturacaklardır.

 
Bilal Erdoğan dinci vakıflar, çeşitli ticaretleri, gemicikleri ile birlikte milletin malını höpürdetmeye alışmış.

 
Damat Berat ise Erdoğan’ın kızının kocası olmaktan başka hiçbir niteliği olmayan zavallı birisi.

 
Süleyman Soylu bir zamanlar Demokrat Parti genel başkanıyken Erdoğan’a en çok hakaret eden adamdı, sonra bakan olunca efendisinin kulu kölesi oldu ve o kadar çok ileri gitti ki onu Türk milletinin ezeli ve ebedi önderi ilan etti; bu ne biçim yalama!
Erdoğan sonrası için bu üç prototipi anlatmamın nedeni şudur.

 
İnsanlarda iki unsur çok önemlidir.

 
Bunlar kimlik ve kişiliktir.
İnsanların bazen kimlikleri olur ama kişilikleri olmaz.

 
Belirli kimlikleri olsun veya olmasın kişilikleri olmayan insanlar siyaset ve devlet yönetiminde çok fena işler yapar, ulusu felakete sürüklerler.

 

 
Tayyip Erdoğan gerek siyasal, gerekse bürokratik kadrolarında hep kurşun asker emir kullarını seçmiştir ve bu nedenle de tek adamlığını devam ettirmektedir.

 
Bu anlayış ve uygulama Türkiye yönetimini virüs olarak sarmıştır.

 
Yakın veya orta vadede Tayyip Erdoğan iktidardan uzaklaştıktan sonra oluşturulacak acil eylem planı ile yapılandırdığı tüm siyasi ve bürokratik kadrolar demokratik ve hukuksal yollarla diskalifiye edilmelidir.

 
Öyle ki, Tayyip Erdoğan sonrası bırakın siyasal varislerinin ülkeye egemen olması, en küçüğünden en büyüğüne kadar O’nun ve yönetiminin atadığı siyasi ve bürokratik kadrolar Türkiye’ye gusül abdesti aldırırcasına ayıklanmalıdır.

 
Bu yoldan başka kurtuluşumuzun olmadığını haykırmak istiyorum.

 
Yargıya hızla Atatürkçü yargıç ve savcılar yetiştirmek gerekiyor çünkü cemaatlerin yargı ve yüksek yargıya yargıç ve savcı yerleştirdiklerini çok iyi biliyoruz.

 
Cemaatler o kadar çok ileri gitmiş ki, yüksek yargıya üye bile atıyor.

 
Cemaatin yüksek yargıya üye olarak atadığı kıdemi az yargıç yılların deneyimli kıdemli tetkik hakimine bir şey bilmediği halde hükmediyor.

 
Yargının henüz tam olarak fetöcü yargıçlardan temizlenmediği ve buna paralel olarak diğer cemaatlerin, örneğin Hakyol Vakfı’nın yargıç ve savcı atadığı gözlerden uzak değil.

 
Tayyip Erdoğan sonrası Emniyet ve Milli Eğitim hızla Atatürkçü Cumhuriyetçi kadrolarla yenilenerek taze kan verilmelidir.

 
Ve çok önemli husus olarak Tayyip Erdoğan sonrası Türk ordusu ve subay, astsubay yetiştiren okullar eski statülerine, eski gücüne kavuşturularak öğrenciler tamamen Atatürkçü gençler arasından seçilmelidir.

 
Tayyip Erdoğan ve ekibinin Türk ulusunun başından gitmesi uzak bir olasılık değil.

 
Son İBB seçimi ile Türk ulusunun gaflet uykusundan uyandığını görüyoruz ki bu ivme giderek yükselecektir.

 
Tayyip Erdoğan siyasi ömrünü uzatmak için güney sınırımızda her ne kadar savaş tiyatroları oynasa da O’na bir yararı olmayacaktır bunun, çünkü halk yemiyor artık.

 
Tabi bu tutmazsa başka siyasi oyunlara baş vuracaktır ama bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

 
Tayyip Erdoğan siyasi ömrünü uzatmaya kendini zorunlu görüyor çünkü iktidar değiştiğinde çok çetin yargılamadan geçeceğini biliyor.

 
Demek ki, Türk ulusunun Tayyip Erdoğan sonrası en önemli işinin en küçüğünden en büyüğüne kadar atadığı Arapçı Ortaçağ biatçı siyasi ve bürokratik kadrolarını değiştirmek olmalıdır, öyle ki Türkiye’nin vücudunda iğnenin burnunun ucu kadar kuru yer kalmayıncaya kadar gusül abdesti aldırırcasına.

 
Ve, bu yeni Atatürk yolundaki Türkiye yönetiminde, Tayyip Erdoğan ile en küçük yönetimsel ilişkisi olmuş hiçbir kimse yer almayacak, böyle bir şey varsa onun sicil kaydına işlenecektir.

 
Çünkü virüsler bulaşıcı ve yayılmacıdır.

 
Tayyip Erdoğan dönemindeki tek adamlık, kulluk, despotizm yerine yeni yönetimde akıl, bilim, anayasa ve yasalar geçerli olacaktır.

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!