Tayyip Erdoğan, kurucu iradeye sadakat istedi

Tayyip Erdoğan, kurucu iradeye sadakat istedi
21 Şubat 2013 20:03

Şu gerçeği bütün çıplaklığıyla söylemek gerekir ki, Tayyip Erdoğan Refah Partisi’nden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten sonra, parti içerisinde ve kamuoyunda siyasal imajı hızla yükselmeye başladı.

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Bu imajasyon grafiğinin hızla yükselme işinde şansı da yaver gitti; siyasal algısını yükseltme çalışmaları da çok etkili oldu.

Çünkü, özellikle politikada başarının yüzde 90’ı iyi bir algı oluşturmaktır.
Algı nedir; öncelikle bunu açıklamamız gerekiyor.
Algı, insanların sizi olduğunuz gibi değil de; düşündükleri, hayal ettikleri, kendi değer yargılarına göre değerlendirip beyinlerinde oluşturdukları resimdeki gibi sanmalarıdır.

Örneğin, siyasette öne çıkan bir isim sahtekar, yalancı, hortumcu, cahil olduğu halde, halkın nazarında tam tersi algılanabilir.

Yani dürüst, doğru sözlü, milletin hakkını yemeyen, bilgili ve iyi bir devlet adamı olarak sanılabilir.

İşte kısaca algı bu.

Halka karşı iyi bir algı oluşturan her siyasetçi, her zaman siyasette öne geçip başarılı olabilir.
İşte Tayyip Erdoğan’ın siyasetteki başarısının sırrı, algı oluşturmada bir üstad-ı azam olmasından ileri geliyor.

Tayyip, öyle bir algı üstad-ı azamı ki, örneğin kırmızıyı beyaz, tenekeyi altın, fakiri zengin, zengini fakir, dostu düşman, düşmanı dost, kendisini yetim hakkı yemeyen bir evliya vs. göstermede üstüne kimse tanımam.

Ayrıca Tayyip, en dürüst insanı karalama; yani rakiplere halk nazarında çamur atıp iz bırakma işinde, onlar üzerinde olumsuz algı oluşturmada da bir üstad-ı azamdır.

Çok uç bir örnek vereceğim bu hususta.

Örneğin, diyelim ki, rakibi namaz kılan dindar ve mütedeyyin bir insan.
Bu rakibi için halka hiç yüzü kızarmadan ve utanmadan beden dilini, mimiklerini kullanıp, uygun sözcükler seçerek der ki, duydunuz mu bu din düşmanını; namazlarda Fatiha suresini okuyormuş.

Bakın ben bunları komiklik olsun diye söylemiyorum; aynen böyle yapıyor.

Tıpkı ipte oynayan cambaz gibi, her şeyi elindeki sırıkla dengeleyerek ve yığınlar halinde yaşayan halkın akıldan ziyade duyguları ile hareket etmesinden yararlanarak bunları yapıyor.

Anımsayın; adam, ”Terör örgütü ile görüşen şerefsizdir, alçaktır; bunu ispat edemeyen de şerefsiz ve alçaktır, her yerde bunun hesabını vereceklerdir” dedi; sonra terör örgütü ile görüşüldüğünü ve bugünlerde de kamuoyuna deklare ettiği gibi defalarca yineledi ama bu rezaletlikleri, ne zerre kadar yüzü kızardı ne de utandı.

Atalarımız ”Haya damarı patlamış” sözünü boşuna söylememişler.

Bir de, RTE’nin siyasette şansı yaver gitti.
Yani, Kemal Sunal’ın filimlerindeki gibi tesadüf kahramanı oldu.

Örneğin İstanbul’un su problemini çözmek için ‘’Su barajı’’nı yaptıran Nurettin Sözen.
Ama bu barajı açmak RTE’ye kısmet oldu ve buradan da halkta çok iyi bir algı oluşturdu.
Çünkü İstanbul’un o tarihlerdeki su problemi o kadar büyük bir belaydı ki, insanlar vücutları köpüklü olarak banyoya hapsoluyorlardı.

Bu konuda, kulakları çınlasın büyük sanatçımız Levent Kırca az mı parodi yaptı ‘’Olacak o kadar’’ programlarında.

Birde mit olarak üretilen, şiir okuduğu için yargılanıp hapse konuldu yalanı RTE’yi halkın gözünde kahraman yaptı.
Halbuki kendisine verilen ceza okuduğu şiirden dolayı değil; halkı isyana teşvikten dolayı idi.
Yani her şey biçilmiş kaftan gibi getirilip üzerine giydirildi.

Ne diyelim, işbirliği yaptığı ‘’Küresel güçler’’in canı sağ olsun.

Asıl konumuz bu değil.

İşleyeceğim konu BOP eş başkanının son olarak Mardin’de ve grup toplantısında sarfettiği ”Her türlü milliyetçiliği ve Türk milliyetçiliğini ayakları altına alma” işi ile ilgili kendisine ait bir anekdot anlatıp işi buraya bağlayıp, adamın ne dehşet bir ”megaloman” ve ”Büyük ego”ya sahip bir kişilik yapısına sahip olduğunu ispat edip bu hususta Devlet’in istikbalini bile harcamaktan çekinmeyeceğini ispat etmektir.

Öncelikle BOP eş başkanı Bay Erdoğan’ın bir bilinmeyen özelliğini daha aktarıp konuya geçelim; olayı daha iyi anlamamız için.
O da, RTE’nin kendi şahsına hizmet eden yakın siyaset arkadaşlarını veya geçmişte kendisine kıyak geçmiş bürokratları veya grupları devlet olanakları ile ödüllendirmesidir.

Örneğin, kendisini belediye başkanlığı döneminde teftiş edip suç unsuru isnat etmeyen İçişleri Bakanlığı teftiş müfettişlerinin hepsini bugün önemli üst bürokrasiye getirmiştir.

Esas olan kendisine yapılan hizmettir; devlete yapılan katkıların hiçbir önemi yoktur onun gözünde.
Devlete yapılan zararlarında hiçbir önemi yoktur onun gözünde.
Varsa yoksa kendisi.
Ona göre kendisi dünyanın mihenk taşıdır.
O yine kendi inanışına göre evrenin bir numaralı yaratılmışıdır.

Neyse örneğimize dönelim.
 
Hüseyin Avni Coş’un Adana valisi olması gibi.
Egosunun büyüklüğü ‘‘Everest Tepesi” kadar yüksek olan RTE’nin diğer bir özelliği de beraber siyaset yaptığı partisinin taşra ve merkezi kadrosundan kendisine tam bir bağlılıkla ”sadakat” gösterilmesini istemesidir.

Okuyucularımın yakından bildiği gibi ben 22.Dönem’de yani 2002’de, AKP’den milletvekili seçildim ama bu iktidarın milletin lehine hayırlı işler yapmadığını görünce ayrıldım bu çıkar tezgahı partiden 2005’in başlarında.

İşte 2004 senesinde BOP eş başkanı, ABD dostu Tayyip, bugünkü ”Bilim, Sanayi ve Teknoloji’‘ bakanı Nihat Ergün’ü görevlendirerek tüm vilayetlerde ”Yerel Yönetimler Toplantısı” adı altında toplantı ve seminerler düzenlenerek ”Muhafazakar demokrasi” anlatılıyor, tüm parti teşkilat mensupları ve seçilmiş belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ve il genel meclisi üyelerinden AKP kurucu iradesi için ‘‘sadakat” isteniyordu.
Bu seminerler bizzat BOP eş başkanının talimatıyla yapıldı, kendisini ‘’Büyük önder’’ olarak beyinlere kazımak için.

Yani yerel yönetimler toplantısı bir bahane idi, bunun adına ‘‘Sadakat Toplantısı” demek daha doğru olur.

Daha da ilerisini söylersek, ”Muhafazakar demokrasi” anlatılırken bunun İslami boyutta ki gereği olarak bir nevi ”biat” isteniyordu BOP eş başkanı Bay Erdoğan için.
Bu toplantı ve seminerler ilçe teşkilat ve belde mensupları ile yine ilçe ve belde belediye başkanları, diğer seçilmiş belediye meclis üyeleri,il genel meclisi üyelerine il teşkilat mensupları ve seçilmişlerine birlikte veriliyordu.

Bu toplantılar uzun bir süre tüm 81 vilayette yapıldı.
Bu seminerlerin hepsini Kocaeli milletvekili Nihat Ergün verdi ve daha sonra BOP eş başkanı RTE, onu ödüllendirerek bakan yaptı; bildiğiniz gibi.

”TAYYİP TÜRKLÜĞE VURARAK; KÜRT IRKÇILIĞINI BESLİYOR” makalemde belirttiğim gibi her devletin bir kurucu iradesi vardır.

Bu yazımı bir daha okumanız olayın bütünlüğünü anlamamız bakımından çok önemlidir.
”TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ”nin kurucu iradesi de ”Türk Milleti’‘dir; ve onun adına bunu yürüten ULU ÖNDER ATATÜRK‘tür.

Ama BOP eş başkanı diyor ki, ben her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım, Türk milliyetçiliğini de ayaklarımın altına aldım.
Adamdaki cesarete bakın en az beş bin yıllık kahraman Türk Milleti’nin adını silmek istiyor tarih sayfalarından.

Boşuna ‘’Cahil cesur olur’’ denmemiş.

Sil de görelim; Halep orada ise arşın da burada.

Bu düpedüz devletin kurucu iradesi olan TÜRK MİLLETİ’ni ayakları altına almak anlamına gelir.
ABD işbirlikçisi Tayyip her türlü milliyetçiliği derken de, ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ’ni kastediyordu tahmin edeceğiniz gibi.

Çünkü yasal duvara çarpabilirdi.

Şimdi ”megaloman”lığa bakın kurduğu ve belli bir ömrü olan partisi nedeniyle yukarıda anlattığım gibi kendisine ”sadakat” istiyor ama ”Devlet-i ebed-i müddet” olan ”TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ”nin kurucu unsuru olan ve bütün etnik gurupları kapsayan ad olarak ”TÜRK MİLLETİ” için ”sadakat” istemediği gibi bir de onu ayakları altına alıp çiğneyeceğini defalarca ifade ediyor.

Yarabbi bu adamın, Türk Milleti’ne olan bu kin ve intikamı nereden geliyor; demekten kendimi alamıyorum.

Bu makaleyi yazmamın nedeni bir fani olan kendisi için sadakat isterken, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ‘nin kurucusu TÜRK MİLLETİ’nin değerleri olan TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ‘ni ayakları altına alıp çiğnemesini kıyas ederek hastalıklı egoyu görmeniz içindir.

Bir BOP eş başkanının ifadelerine, bir de Büyük ATATÜRK’ün ”ELBET BENİM NAÇİZ VÜCUDUM BİRGÜN TOPRAK OLACAK AMA TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR” vecizesine bakın.

Uyan ey milletim.

SOSYAL MEDYA ÇAĞIMIZIN DEMOKRATİK ”ÖZEL HARP” ARACIDIR

Ben bu yazımın başlığında bir metafor yapıyorum.
Yani teşbih yapıyorum; Demokratik ”Özel Harp” diyerek.

Yurtseverlere, ulusalcılara, milliyetçilere, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü savunanlara, Cumhuriyet ve Atatürkçülük değerlerini gönülden kabul eden herkese önemli bir gerçeği anlatmak için bu yola başvurdum.

Ben askerliğimi eğitimde dahil olmak üzere, Ankara Mamak Muhabere ve Elektronik Okulu”nda 1980-1981’de yedek subay asteğmen olarak yaptım.

Yani 12-Eylül-1980 askeri darbesinde ben askerdim ve darbe olduğu zaman biz henüz yedek subay eğitimindeydik.

Bu yedek subay eğitiminde çok iyi bilgiler edindik.
Komuta edecek bir subaya lazım olacak her türlü dersi gördük.
Örneğin, askeri sınıfımız olan ‘’Muhabere’’ ile ilgili spesifik derslerin yanında ”İSTİHBARAT” dersinden ”ÖZEL HARP” dersine kadar bir yığın askeri dersi teorik ve pratik olarak öğrendik ve bunlar bize hayatımızda da yol haritası oldu, işaret fişeği görevi yaptılar.

Ben burada adına askeri tabirle ”ÖZEL HARP” denilen, halk arasında ”GERİLLA SAVAŞI” olarak adlandırılan çok önemli bir dersi de gördüğümüzü ve çok şey öğrendiğimizi tekrar anımsatıp bir noktayı belirttikten sonra, meramımı açıklayacağım konuya geçeceğim.

Bu dersin o kadar çok konusu vardı ki, ”Pusu kurma”, ”Düşmandan Kaçıp Kurtulma”, ”Vur kaç”, ”Düşmanı yanıltma”, ”Psikolojik Savaş Eylemleri”, ’’Halkı işgalci düşmana karşı örgütleme’’ vs…

Ama işleyeceğim konuyu da açıklığa kavuşturacak en temel vasfı ”ÖZEL HARP”in, çağımızda hiçbir ”DÜZENLİ ORDU”nun ki, bu askeri bir tabirdir, subaylar iyi bilir; bu harp türüyle baş edemediğidir.

Dolayısıyla devletler bu tür gerilla hareketlerine karşı, eğittikleri askeri birliklerle ”ÖZEL HARP”i devreye sokarlar.
Ben bu çağımızda ”SOSYAL MEDYA”yı demokratik mücadele aracı olarak yukarıda kısaca izah ettiğim askeri ”ÖZEL HARP” çok benzetiyorum.

”ÖZEL HARP’‘ birlikleri her zaman her yerdedir ve ne zaman, nereye hücum edeceğini düşman taraf kolay kolay kestiremez.

Bu gerilla taktiğini, teröristlerin kullandığını ve nereden ne zaman saldırıya geçeceğini artık bilmeyenimiz yok.

Bugün günümüzde bir fikrin, bir ideolojinin, bir görüşün, bir siyasal atraksiyonun vs. halka kabul ettirilmesi; ”Psikolojik savaş” yapılırken halkın direncinin kırılıp, ”Beyin yıkama” işleminin tamamlanması ve halk desteğinin topyekun sağlanıp, kendilerine karşı direnen siyasal grupların küçük düşürülüp arkalarındaki halk desteğinin tamamen boşaltılması için ”SOSYAL MEDYA” gerçekten halkın adına ”Gerilla Savaşı” dediği ”Özel Harp”in demokratik ve hukuksal versiyonudur.

Bir bakıyorsunuz ”Sosyal medya” ile yüz binlerce, milyonlarca insan aynı fikir ve ideoloji etrafında kenetlenmiş oluyor.
Bunun dünyada her gün oluşan bir yığın örneği var.

”Arap Baharı” denilen emperyalistlerin tertip ettiği olaylar dizisinde bile meydanlara biriken demokratik yığınların bile oluşmasında esas etken ”Sosyal medya”nın olağanüstü sihirli gücüdür.

Çünkü ”Sosyal medya”nın kontrolü hükümetlerce imkansız gibi bir şey.

Ayrıca insanlar ”Sosyal medya’‘da kendilerini daha güvende ve özgür hissediyorlar.
Bu nedenle destek verdikleri fikir veya karşı oldukları hükümet kararlarına karşı  düşündükleri her şeyi birbirlerine yazıyorlar.

Böylece biranda, bir fikir etrafında milyonlarla ifade edilebilecek kamuoyu oluşuyor.
Gerekirse demokratik tepkilerini ortaya koymak için şehir meydanlarına birikiyorlar.
Bakın şimdi tüm yurtsever ulusalcı-milliyetçi herkese sesleniyorum; BOP eş başkanı Tayyip Erdoğan bölücü anayasayı millete kabul ettirmek ve bu topraklarda bin senedir yaşayan Türklüğü yok etmek için, ‘‘Sosyal medya”yı çok korkunç bir şekilde ekibine kullandıracaktır.
Zaten şimdiden başlamışlar buna.

Örneğin, Tayyip Erdoğan’a destek yorumları, ampul ekibinin yorumlarıdır; bundan hiç şüpheniz olmasın.

Sosyal medya halkın beyninin yıkandığı en önemli vasattır.
Her vatansever, Tayyip Erdoğan’ın bölücü ve Türklüğü ayaklar altına alıcı maceraperestliğine karşı, ”Demokrarik Özel Harp”te yerini alıp,Turgut Özakman’ın ortaya koyduğu birer demokrat ”Çılgın Türk” olmalıdır.

Çünkü ”Küresel güçler”in kendisine ödev olarak verdiği ”Bölücü ve Türk Milliyetçiliğini Ayaklar Altına Alıcı Anayasa’’ hazırlama işi, BOP eş başkanı için siyasal hayat-memat(Politik yaşam-ölüm) meselesidir.

Türk Milleti’nin en büyük sorunu BOP eş başkanı, ABD dostu ve işbirlikçisi RTE’nin başbakan olmasıdır.

Ya RTE’nin siyasal yaşamı bitecek ya da Türk Milleti bölünüp parçala nacak.
Tüm ulusalcı-milliyetçi yurtseverlerin kutsal boş zamanlarının çoğunu bu hususta ”Sosyal medya” başında geçirmelidir.

Çünkü, zaman çok daraldı, Allah korusun; ülkemiz bölünmek üzere.

CHP’NİN BU İŞİ TAKDİR EDİLECEK TÜRDEN

Malum, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun tarifiyle ‘’Yürüyen yalan makinesi’’ Tayip Erdoğan’ın birbirlerini yalanlayan sözleri için hazırlanan doküman sosyal medyada oldukça büyük yer etti ve bayağı ses getirdi.

 

Ayrıca HALK TV’de gösterilmesi de fevkalede taktire şayan bir uygulama.
Adına ‘’RECEP LAROUSSE’’ denilen bu görsel döküman, siyasal olarak BOP eş başkanı, ABD işbirlikçisi RTE’ye siyasal olarak çok zarar vereceğe benziyor ki, gözünaydın TÜRKİYE’m derim ben.
Çünkü TÜRK ULUSU’nun tek sorunu var, o da Türk ve Türklük karşıtı RTE’nin başbakan olmasıdır.
Peki, bu uygulama yeterli mi?
Bence yeterli değil.
CHP Genel Merkezi’nden ricam, bu ‘’RECEP LAROUSSE’’yi ‘CD’ olarak çoğaltıp, tüm örgütlere göndererek, onlardan da bir genelge ile bu ‘CD’leri çoğaltıp halka dağıtılmasını istemek olmalıdır.
Öyle bir hedef tutturulmalıdır ki, bu yılın sonuna kadar Türkiye’de her evde, bu RTE yalanları ‘CD’si bir tane olmalıdır.
Çünkü yığınlar tekrarlar sonucu ikna olur.
Bu şekilde Türkiye yepyeni aydınlık ufuklara girer; RTE’nin siyasetten demokratik olarak diskalifiye edilmesiyle.
Üç büyük seçim ardı ardına gelecek;çok büyük gayret sarf edelim hep birlikte.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!