Syriza, Podemos ve yükselen Avrupa Baharı

Syriza, Podemos ve yükselen Avrupa Baharı
27 Ocak 2015 11:46

“2015 İspanya ve Avrupa’da değişimin yılı olacak. Yunanistan’la başlayacağız. Hadi Alexis!! Hadi Syriza!!”

 

 

Çağların IŞIK H&H YORUM

 

İspanyol Pademos partisinin 36 yaşındaki lideri Pablo Iglesias’ın kısa süre öncesine kadar kehanet gibi duran bu sözleri Yunanistan’da zaferi kazanan Syriza ile gerçeğe dönüştü.

 

Şimdi sosyal devlet modeli üstüne kurulu Avrupa Liberal demokrasisi, derinleşen krizlerin faturasını daha çok emekçilere çıkarmasının bedelini ödemek riskiyle karşı karşıya kalıyor.

 

Her krizde faturası biraz daha kabarıklaşan bu öfkeli milyonlar artık sosyal devlet olmanın yetmeyeceği bir siyasal düzen talebiyle ortaya çıkıyorlar.

 

Avrupa siyasetinde yükselen genç nesil politikacılar da merkez sağ ve sol partilerin kendilerinden uzaklaşan bu geleneksel seçmenlerini radikal değişim vaatleriyle peşlerinden sürüklüyor.

 

Zenginlerin daha yüksek vergiler ödeyeceği bir vergilendirme sistemi,

 

Yurttaşların bankalara olan ödenemeyecek borçların silinmesi,

 

Asgari ücretin arttırılması,

 

Bedava ısınma, gıda ve kira desteği, ücretsiz sağlık hizmetleri reformu,

 

Emekli maaşlarının yükseltilmesi gibi sosyal devletin daha ötesine geçen vaatler.

 

Bu anlayış; Avrupa’da ulusal ve uluslararası sermayeyi pazarlık masasına oturtmaya ve taviz vermeye zorlayan, modern siyasetin Robin

 

Hodd’u olmaya aday bir politik anlayış olarak ortaya çıkıyor.

 

Zaten Syriza’nın genç ve başarılı lideri Alexis, parlak zaferinin ardından “...kaybeden ve kazananlar yok. Yenilenler elitler ve oligarklar.” diyerek Avrupa’nın seçkinci partilerine ve zenginlerine milyonların bu mesajını iletmiş oldu.

 

İspanya’da 2011 yılındaki Öfkeliler Hareketiyle sokaklara dökülen milyonları –zaten- aidiyet duymadıkları geleneksel partilerinden kopararak Podemos (yapabiliriz) çatısı altında örgütleyen 1978 doğumlu Iglesias’ta oligarşiyi yenme hedefiyle milyonları bir başka ülkede peşinden sürüklüyor.

 

Onun da hedefinde yeni bir Avrupa yapılanması var.

 

Avrupa Birliği’nin geleceğini, % 20’leri aşan işsizlik oranı, %90’ları aşan kamu borç stoku zaten tehlikeye atıyordu.

 

Güney Avrupa’daki bu değişim rüzgarı tehlikeyi büyüteceğe benziyor.

 

Avrupa artık yeni bir başlangıcın arifesinde duruyor olabilir.

 

Brüksel’den yönetilen Avrupa’nın bu değişim rüzgarından kendisini kurtarıp kurtaramayacağını, domino etkisiyle oligarkların Avrupa’sının emekçilerin Avrupa’sına dönüşüp dönüşmeyeceğini zaman gösterecek.

 

Ancak bir gerçek var ki, Sosyal Devlet Modeli artık Avrupa’ya yetmeyecek.

 

 

Çağların IŞIK Twitter

 

 

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Seni başkan yaptıracağız
Yarının gülüşleri bugünün gözyaşlarında boğuldu
Dağlıca saldırısının Cizre’yle ilgisi var mı?