Sizler için seçtiklerim ‘Ruhuna izin ver giysiyi o taşısın, derin soğuklarda sıcak kal, kuaförlere neden psikolog muamelesi yapıyoruz?’

Sizler için seçtiklerim ‘Ruhuna izin ver giysiyi o taşısın, derin soğuklarda sıcak kal, kuaförlere neden psikolog muamelesi yapıyoruz?’
21 Ocak 2015 12:14

RUHUNA İZİN VER GİYSİYİ O TAŞISIN “LOU DESIGN”

 

Dolly KARLIYOL TOSUN H&H YORUM

 

Markanın sahibi Emel’i çok kısa süre önce bir arkadaşım sayesinde keşfettim ve iyi ki keşfetmişim çünkü bu aralar herkesin ben tasarımcıyım diye ortaya çıkması ile asıl yetenekler arada kaynayabiliyor. Beni okuyan tanıyan bilen bilir ki terzi torunuyum, çok soru soran, ince detaylara dikkat eden, argo tabirle zor ve kıl bir müşteriyimdir. Zor beğenirim, iyi tasarımcıdan anlarım ve beğendim mi asla bırakmam hep destek olurum.

 

Size öncesinde birazcık Lou Design’ın kurucusu Emel Doğan Sezginer’den bahsetmek istiyorum. Meslek hayatının ilk adımlarını kendi aile şirketi olan Emelya Haute Couture’de atarak moda, tasarım ve giyim dünyasına giren moda tasarımcısı daha sonra kendi markası olan Lou Design Studio’yu yaratmıştır. Lou Design Studio, tasarım gücünü güçlü bir ekip, üstün kalite malzeme ve kusursuz kalıplarıyla birleştirip dikkat çeken koleksiyonlar yaratıyor. Koleksiyon yaratmanın yanında bir çok ödülü de var ve beni en etkileyen projesi, 2007/08 yıllarında Sanatçı Zeki Müren’in 60 parçadan oluşan kostüm restorasyonunu yapmış olup koruma ve bakımını üstlenmesidir. Aynı süreçte Ulusal ve uluslar arası markalarla koleksiyon çalışmaları, kalıp ve ürün geliştirme anlamında işbirliğinde bulunmuştur. 2012/13 yıllarında Faruk Saraç Okullarında kendi tecrübe ve alanında Moda eğitimleri vermiştir. Daha fazlası için tıklayınız  http://en.gravatar.com/loudesignst  

 

Gayet minik bir cüsseye sahip olduğum için tasarımcılarda ilk aradığım şey artık her bedene cuk diye oturan tasarımlar yapmaları. Sevgili Emel’in koleksiyonunu incelerken, elbiselerinden birini askıda gördüğüm zaman yüksek sesle “off çok güzel ama kesin bana olmaz” dedim. Sonrada “hadi Dolly üşenme giy dedim” veeee sonuç MUHTEŞEM! Cuk üstüme oturan ve kalıbı ile beni neredeyse küçük bir betty boop yapan elbise ile kendimi bir anda flaşlar altında poz verirken hissettim. Belim inanın ince değildir ama iyi yapılmış bir kalıp bedeni buldu mu ruha kadar işler ve etrafta kim var kim yok etkisi altına alır. Bir anda hareketlerim değişti, zarifleşmeye başladım, ben ki erkek fatma bir anda usul usul kırıtmaya bile başladımmm iyi mi hahahah

 

Beni bu kadar kendimden geçirten elbise, Başak burcunun titizliği ile ele geçirdi Emel’in marifeti diyebilirim. Emel bu titizliği ile koleksiyonlarını hazırlarken ilk önce “beyninin içindeki kadınları giydiriyor”! Kadınlar neden daha fazla hoşlanır keşfetmeye çalışıyor bu da onun için hem bir oyuna dönüşüyor hem de müthiş zevkli bir yolculuk oluyor. Askıda görüp eline almayacağı hiç bir tasarımı üretmiyor. Gerçek başarıyı yaptığı işten öte ruh ve şevk işi olarak tanımlıyor.

 

– Sence koleksiyonun canlansa ve bize bir şeyler anlatmak istese ne derdi?

 

“Bu çok iyi bir soru:) … ben senin askın değilim senle nefes alıyorum senle hayat buluyorum! Ruhuna izin ver giysiyi o taşısın! Moda olgusunun sadece tüketime döndüğü şu dönem, limitli tasarımlar gerçekten vücutla buluştuğunda yaşıyor.” diye cevap verdi. (dolly notu: bu cevaba resmen bayıldım)

 

-Ruhunu nasıl beslersin?

 

“Hep daha iyi daha da iyi olanla beslenen bir ruha sahibim, öylesine suni yarına kalmayacak türden ne olaylar ne sözler nede herhangi bir şey etkilemez beni beni. Uzun vadede taze tutacak olgular başarılar ruhumu besler, o yüzden tam da bu özelliğim hem tasarım hemde üretim için bulunmaz Hint kumaşı. Yaptığım iş gerilemeyi asla kabul etmez yerinde durmayı da o yüzden her yaptığım bir öncekinden daha da iyi çıktıkça hem ruhumu besliyor hem de işimdeki doğru devamlılığı sağlıyor” dedi.

 

Kendini bu kadar iyi ifade eden bir tasarımcıdan sonra sıra bu enfes koleksiyona göz atmaya geldi :)

 

 

1

 

 

2

 

 

3
İletişim hesapları İnstagram hesabı @loudesignstudio –  loudesignstudioblog.com

 

 

DERİN SOĞUKLARDA, SICAK KALIYORUM!

 

Benim gibi sıcağı seven biriyseniz, bir anda gelen soğuklar sizi de benim gibi hem fiziksel hem ruhsal soğuk karanlıklara gömmüyor mu?
Ruhsal olarak ne yapmanız gerektiğini madde madde sıralamak haddime değil ama şifacı bitkiler ile fiziksel de nasıl daha sıcak kalabileceğinizi ünlü holistik yaşam koçu Heather Nicholds’un bilgileri doğrultusunda yapabilirim.

 

Vücut ısıtıcıları,
4
– Hindistan cevizi yağı, soğuk havalarda vücut ısısını kaybetme ile mücadele eden kuru deriyi nemlendiriyor…

 

– Kan dolaşımını hızlandırıp vücut ısısının yükselmesini sağlayan zencefil kış aylarında hepimizin kahramanı olabilecek nitelikte. Sindirim sistemini, bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor ayrıca boğaz enfeksiyonları ve tahrişler içinde mükemmel bir şifacı.

 

– Heather Nicholds, ısınmak için tarçın, kimyon, hindistan cevizi gibi baharatları önerirken sıcak baharatları önermiyor. Çünkü böyle baharatlar ter yapıp ısı kaybına yol açabilir diyor.

 

– Tahıl, buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar, pirinç vb. gibi hububatların tiroidlere yardımcı olduğunu, böbrek üstü bezlerini düzenleyip vücut ısısını dengelediğini belirtiyor.

– Son olarak önerisi sıcak çorbalar. Gün ortasında vücut ısımızın tavan yaptığını ve içeceğimiz sıcak çorbanın uzun süre etkili olacağını akşam içilen sıcak çorbanın ise tüm gece vücudumuzun sıcak kalmasına yardımcı olacağını belirtiyor.

 

 

KUAFÖRLERE NEDEN PSİKOLOG MUAMELESİ YAPARIZ?

 

5

 

 

Özellikle biz kadınlar neden her kuaföre gittiğimizde, kuaföre psikolog muamelesi yaparız hiç düşündünüz mü?

İşin garibi psikologlar hipokrat yemini edip sizin sırrınızı saklamak konusunda güven verirken kimse bozulmasın ama kuaförlerde öyle bir iddia da yok. İşin bir başka komik tarafı size sağlıklı çözüm üretmeyen (çünkü işleri bu olmayan) insanlara anlatıyoruz ve onların da içini şişiriyoruz :)

 

Kendi kendime düşünüp bazı teoriler ürettim :) belki katılanlarınız olacak belki de olmayacak…

 

Biz insanlar hayatımız boyunca kaç kişiye ellerimizi ayaklarımızı saçlarımızı dokunduruyoruz bunu hiç düşündünüz mü? Annemiz, babamız, sevgilimiz belki de en yakın arkadaşımız dışında hiç :) Yani en çok güvendiğimiz yanlarında huzur bulduğumuz kimselere, o koltuğa oturduğumuz anda hiç tanımadığımız biri gelip saçlarımızla oynamaya başladığı anda beyin otomatik olarak bu algıya giriyor olabilir. Ayrıca bir çok spiritüel öğreti de şöyle bir kavramdan bahsedilir. Kişinin enerjisi pozitif/negatif en çok saç ve ellerde birikir. Yani elleri ile saçlarınıza dokunan kişi tüm enerjisini size geçirebilir sizde ona ve fark etmeden ortak bir aura da hareket edebilirsiniz ve içinizdekileri konuşma isteği duyabilirsiniz.

 

Bildiğiniz gibi kuaföre girdiğiniz anda kesim, tarama, boyama veya bir çok işlem için saçlarınızı yıkamaya başlarlar. Su zaten ziyadesiyle bizlere huzur ve dinginlik veren bir şeydir. Su ve eller ile sizleri önce sakinleştirip elektriğinizi alıp (hemde kendi ellerinin enerjisini nötrlüyorlar) sizi rahat bir koltuğa oturtup saçlarınızı yapmaya başlıyorlar. Bu aslında enerjisel olarak düşünüldüğü zaman terapi değilde nedir :) siz söyleyin…

 

Ruhunuza ve bedeninize iyi baktığınız günler dilerim…

Dolly Karlıyol Tosun

www.lapetitedolly.com

 

 

@LAPETİTEDOLLY

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
DEPRESYON! Varlığımız yaşama programlıdır, ölüme değil…
Homeopati ile derinden şifa ‘Şeker toplarından, hücrelere mesaj var!’
Bana sıkça sorulan sorular!