Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe: Mülkiye, devleti yönetecek insanlar yetiştirir

Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe: Mülkiye, devleti yönetecek insanlar yetiştirir
28 Mayıs 2013 13:19

Eğitim dendiğinde bir de üzerine ülke için üst düzey yönetici yetiştirlimesi söz konusu olduğunda akla ilk gelen okul “Mülkiye” dir. Yani diğer adıyla Mekteb-i Mülkiye…

H&H RÖPORTAJ

Eğitim dendiğinde bir de üzerine ülke için üst düzey yönetici yetiştirlimesi söz konusu olduğunda akla ilk gelen okul “Mülkiye” dir. Yani diğer adıyla Mekteb-i Mülkiye…

Kime sorsanız -özellikle bu okulun mezunlarına- ‘Mülkiyeli olmak bir ayrıcalıktır’ diyeceklerdir size. Peki Mülkiyeli olmak neden bir ayrıcalıktır?

Biz de Halkın Habercisi olarak ilk bu sorunun  peşine düştük ve Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe ile ‘Mülkiyeli olmak’, meşhur ‘İnek Bayramı’, Mülkiye’nin yetiştirdiği bürokratlardan tutun da dünya ülkeleri ölçeğinde Türkiye Üniversitelerinin bulunduğu yeri irdelediğimiz yelpazesi geniş ama bir o kadar da keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Nuriye Atabey: Evet, girişte de belirttiğimiz gibi bugün Halkın Habercisine bir hoca, çok ünlü bir okulun çok kıymetli bir hocası konuk:  Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe. Öncelikle hoşgeldiniz kıymetli hocam. Bizi kırmayıp buralara kadar geldiğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Prof. Dr. Yalçın Karatepe: Asıl ben teşekkür ederim davetiniz için. Burada olmaktan büyük mutluluk duyduğumu sizin nezdinizde paylaşmak isterim.

N.A: Sayın Hocam, “Ünlü Okul” dedik. Neden bu kadar ünlü olduğunu sizden dinleyelim mi?

Prof. Dr. Yalçın Karatepe: Evet ünlü bir okul çünkü yönetici yetiştiriyoruz. Çünkü devlet adamı yetiştiriyoruz. Bugün devletin yönetiminde bulunan, hem siyasette hem özel sektörde mezunu olan bir okul. Üstelik çok ta güzel bir okul. Bu sene bizim 154. kuruluş yıldönümümüz. Biz Ankara’lı bir kurum olmakla beraber kökleri Osmanlı’ya dayanan bir okuluz.

N.A: Çok özür dileyerek burada sözünüzü keseceğim kıymetli hocam zira söylediğiniz şey oldukça önemli. Kökleri Osmanlı’ya dayanan bir okul dediniz. Mülkiye adı nereden geliyor bize biraz bundan bahseder misiz?

Prof. Dr. Yalçın Karatepe: Mülkiye çok önemli bir okul. Biz belki sevdiğimiz ve bu okul ile bağımız olduğu için biraz yanlı davranabiliriz ama Mekteb-i Mülkiye gerçekten çok özel bir okul.
Özel olmasının en önemli nedenlerinden biri de: Biliyorsunuz Cumhuriyet döneminde pek çok Osmanlı kurumu Ankara’ya taşınmıştır. Mülkiye, Ankara’ya taşınan tek sivil eğitim kurumudur. Biz 1859 yılında İstanbul’da kurulmuş bir okuluz. Ben okulun kuruluş gerekçesini okudum,  Osmanlı  Tanzimat ile beraber bir modernleşme sürecine girmiştir.  O dönemde görülüyor ki koskoca imparatorluğu yönetecek, yetişmiş bir kadroya ihtiyaç var. Bu nedenle devlete hizmet edecek, kendi kişisel çıkarlarını kollamayacak,nitelikli yönetici yetiştirmek için ‘Mülkiye’ kuruluyor. 1859 yılında bu okul kurulduğunda sınavla öğrenci almaya başlıyor. Buradan Mülkiye’ye gelmesini telkin ettiğimiz öğrencilere seslenmek gerekiyor. Bundan 154 yıl önce de bu okul sınavla öğrenci almıştır.

N.A: Peki sevgili hocam bu ünlü okul eğitimine hep İstanbul’da mı devam etti?

Prof. Dr. Yalçın Karatepe : Biliyorsunuz Mekteb-i Mülkiye bizim resmi adımız ve ve Mülkiye 1936 yılına kadar eğitimine İstanbul’da devam etmiştir. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Ankara başkent oluyor ve “devlete yönetici yetiştiren okul, devletin başkentinde olmalı” düşüncesiyle Mustafa Kemal Atatürk talimat veriyor ve diyor ki, ” Bu okul, başkente taşınmalı”. Bu talimat yerine getiriliyor. Hatta bu talimatı yerine getiren dönemin Maarif Vekili Abidin Özmen de bir Mülkiyelidir. Mekteb-i Mülkiye 6 kasım 1936 tarihinde özel bir devlet töreniyle Haydarpaşa’dan yola çıkan bir trenle öğrencileri, evrakları, dosyaları dahil olmak üzere Ankara’ya doğru yola çıkıyor.

N.A: Hocam okulumuz bugünkü adına nasıl kavuştu peki?

Prof. Dr. Yalçın Karatepe : Harf İnkılabından sonra Türkçeleştirme ve dilimize yeni Türkçe kelimeler kazandırma çalışmaları devam ederken Mustafa Kemal Atatürk diyor ki; “Bu okulun adı Siyasal Bilgiler  Okulu olsun.”  Yani okulumuza adını bizzat Atatürk veriyor. 1950 yılına kadar bu isimle eğitimine devam ediyor sonrasında Ankara Üniversitesi’nin kurulmasından sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi olarak  adı değiştiriliyor.

N.A: Kıymetli hocam başta değinmiştik  ‘Mülkiyeli olmak bir ayrıcalıktır’ diye. Bize biraz anlatır mısınız, neden mülkiyeli olmak ayrıcalık?

Prof. Dr. Yalçın Karatepe : Bunun iki gerekçesi var. Biz dünya standartlarında bir okuluz ve eğitim kalitemiz son derece yüksek. Bu şimdiye has değil. Biz kurulduğumuzdan beri dünya standartlarında bir okuluz. Çok sayıda yabancı öğrenci okutan bir okuluz ayrıca. Siyasal Bilgiler Fakültesi olarak bu, benim gurur duyduğum bir şeydir. Şöyle ki; Afganistan’ın bir önceki Dış İşleri Bakanı Mülkiye’den mezun olmuştur mesela. Kendisi Dış İşleri Bakanı olduğu zamanlarda ben, dekan yardımcısıyken bir mektup yazdı ve Mülkiye mezunu olduğunu, ilk resmi ziyaretini Türkiye’ye yapacağını ve okulunu da ziyaret etmek istediğini söyledi. Bu bizim için gurur verici bir şeydi tabi ki. Hemen bir toplantı salonu düzenledik ve Bakanı orada ağırladık. Bakan o salonda bir konferans verdi ve dedi ki: Bir ülke nasıl inşa edilir? Bugün Afganistan’ı inşa etmekle görevli iki önemli kişi var. Bunlardan biri benim ve Mülkiyeliyim. Diğeri ise Hikmet ağbi ( Hikmet Çetin yani). O zamanlar Hikmet Çetin NATO’nun sivil görevlisi olarak Afganistan’ın inşası için çalışmış önemli bir bürokrat. Düşünsenize yerle bir olmuş bir ülkenin yeniden inşasında önemli bir yeri olan bakan bir Mülkiyeli. Ve tabi bu bizim için gurur verici bir şey.. Bir okulun yöneticisi olarak düşünürseniz bundan daha mutluluk verici başka ne olabilir ki?

N.A: Hocam bizim meşhuuur bir ” İnek Bayramımız” var. Bu bayramı bize anlatır mısınız lütfen ?

Prof. Dr. Yalçın Karatepe : Biliyorsunuz Mayıs ayı deyince Türkiye’deki üniversiteler açısından  ‘bahar şenlikleri’ akla gelir. Normal şartlar altında bu tür şenlikleri okulun kendisi düzenler , finanse eder ve bu şenlikler okulun şenlikleri olur. Siyasal Bilgiler fakültesinde durum böyle değildir. İnek Bayramı her şeyiyle öğrencilerin finanse ettiği, organizasyonu ile sadece öğrencilerin ilgilendiği bir bayram.  İnek Bayramı fakültenin değil üniversitenin bayramı. Biz oraya davet ediliriz. Konuğuzdur yani. Bize orada fırsat verilir ve biz öğrencilerin eleştirilerini dinler ve hocalar olarak ders çıkarırız. Güleriz, eğleniriz.

N.A: Siyasal Bilgiler Fakültesi gibi önemli bir üniversitenin dekanısınız. Hocam, öğrencilerinizle aranız nasıl? Biz duyduk ki hiçte fena değil. Hatta bizden habersiz çorba dağıtmışsınız. Hocam bizi neden çağırmadınız? ( Gülmeler )

Prof. Dr. Yalçın Karatepe : Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı olarak  şunu söyleyebilirim. İnanın ben öğrencilerimi çok seviyorum. Bir çoğu yakından görüşür, yakından ilgilenirim. Mesela onların rahatlıkla araştırma yapabilmeleri ve çalışabilmeleri için okulumuzun kütüphanesini 24 saat açık hale getirdik. Üniversitenin kütüphane içinde 24 saat çalışacak personelin maaşını karşılamayacak bir kurum olması yüzünden de kütüphaneyi asıl sahiplerine teslim ettik. Yani öğrencilere. onlar da çok mutlular. Şikayet eden yok açıkçası. Biz bundan çok mutluyuz ve umarım ki bu diğer fakültelere de örnek olur. Şartları zorlayınca ortaya mükemmel şeyler çıktığını yakinen gördüm.

N.A: Hocam, ” Önce Mülkiye sonra Türkiye” cümlesi çok tepki alıyor biliyorsunuz. Bu cümlede tam olarak ne demek isteniyor?

Prof. Dr. Yalçın Karatepe : Bu cümlede Mülkiye Türkiye’den önemlidir denmiyor aslında. Biliyorsunuz bu okulda Devlet yöneticisi yetiştiriliyor. Önce yönetmeyi Mülkiye’de öğreneceksin sonra Türkiye’yi yöneteceksin anlamında söyleniyor. Yoksa tabi ki Mülkiye Türkiye’den önemlidir denilmiyor bu cümlede.

N.A: Hocam bizi kırmayıp buralara kadar geldiğiniz ve keyifli sohbetiniz için Halkın Habercisi adına çok teşekkür ediyorum.

Prof. Dr. Yalçın Karatepe : Rica ederim. Benim de son derece keyif aldığım bir sohbet oldu. Bana bu fırsatı verdiğiniz için ben de çok teşekkür ederim.