Savaş hazırlığı mı var?

Savaş hazırlığı mı var?
27 Ağustos 2012 02:59

Önce… Trajikomik bir gelişmeyi paylaşayım: Aman… Sakın Başbakan, Hakkari civarında önemli miktarda petrol bulgusuna rastladıklarını vurgulan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın “Ancak, hem özel sektör, hem de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), petrolü, terör nedeniyle aramaya başlayamadı” dediğini duymasın! “PKK terör örgütünün propagandasını yapıyor” diye kıyameti koparır, Bakanı Yıldız'ı, Bakanlıktan atıverir! Gündem bombardımanında bir de bununla “meşgul” olmayalım.

 
H&H BAKİ KARAKOL

Sonra da… Sizden bir istemde bulunayım: Lütfen… Alttaki, 24 Ağustos 2012 Cuma günü Hürriyet Gazetesi'nde manşetten “Tolga Tanış” imzasıyla “WASHINGTON'DA GAZİANTEP BOMBASI” başlığıyla verilen, Hürriyet'in internet sitesinde “O bomba ABD'de oynanmış” başlığıyla yer alan, aynı başlıkla çok sayıda internet gazetesinde yayınlanan haberi çok dikkatli okuyup bitirin, yazımı okumaya öyle geçin…
….

Böyle bir haberi, Türkiye gündemine taşıdığı için Hürriyet Gazetesi'ni… Bu haberi köşelerinde işleyen yazarları; manşetlerine çeken gazeteleri; haber bültenlerinde kullanan televizyonları, radyoları; televizyonlarda ve radyolarda tartışı konu yapanları kutluyorum.

Dikkatinizi çekti mi?!. Böylesi “ses getiren haber”i, hiçbir siyasi parti genel başkanı gündemine almadı! Haberin içeriği ile ilgili tek sözcük etmedi!

Hadi… “Genel başkanlar etmedi” diyelim. Genel Başkan Yardımcıları etti mi? Hadi… Onları da anlayışla karşılayalım. Parti sözcüleri etti mi? Derim “Gelin, bunlara da hoşgörü gösterelim”. Pekiii… Bir milletvekili çıkıp bir şey söyledi mi? Söylenenler olduysa, onlardan özür diliyorum, görememişimdir.

Söylemeyenlerle birlikte, siyasi parti sözcülerine, genel başkan yardımcılarına ve genel başkanlarına, “Ulusu böylesine yakından ilgilendiren haberden, haberde işlenen gelişmeden, halkın gerçekleri bilmesi için neden söz etmediniz, söz etme gereğini duymadınız?!.” sorusunu sormayacağım. Sormayacağım, çünkü… “Neden söz edemediklerini” kendilerinden çok iyi biliyoruz! Çok iyi biliyoruz ki… Baylar, başı ABD'nin, İngiltere'nin, Almanya, Fransa, Hollanda, İtalya'nın çektiği emperyalist ülkelerin yerel işbirlikçileridirler!

Ve… Ulusal acı gerçeğin altını bir defa daha çizelim: Emperyalistler, yerel işbirlikçileri sayesinde, ülkeyi işgal etmişlerdir!

Evet! Ülke, emperyalist işgal altındadır! Tek kurtuluş da… “2'inci Ulusal Kurtuluş Savaşı”dır!..
….

Gerçeğin üzerini örtmek için siyasilerimizin abuk sabuk söylemlerini bir kenara koyalım… Gaziantep Valisi Erdal Ata, basının karşısına oturuyor, eline aldığı fotoğrafı sallayarak, “İşte bayramın ikinci günü (20 Ağustos 2012 Pazartesi) Gaziantep'de bombayı patlatan terörist… Firaz kod adlı Murat Filiz…” diyor.

Vali Bey, geç bunları!.. O maşanın arkasındaki gerçek katilin, emperyalistler olduğunu biliyoruz.

Kaldı ki… Hürriyet'in haberinden anlıyoruz ki, adamlar, “Gerçek katil biziz” diye adeta bas bas bağırıyorlar!..

Bu ulusun insanları, bu bağırtıyı duymayacak kadar sağır, duyup da algılamayacak, tepki koymayacak kadar duyarsız değillerdir!..
….

Hürriyet Gazetesi'nin haberindeki şu iki tümceyi yeniden okuyalım: “Ve sonunda Türkiye, Suriye'ye tek başına girmek zorunda kaldı. Böylece ABD ve Suudi Arabistan ekiplerinin istediği oldu, Türkiye Suriye'ye bir askeri müdahaleye başladı.”

Yani… Er ya da geç… Türkiye, Suriye topraklarına girecek, halkının yüzde 75'inin Suriye ile savaşı istemediğinin bilimsel çalışmayla saptanmasına; bunun, Başbakan'a “rapor” edilmesine karşın, “emperyalist senaryosu gereği” Suriye ile savaşacak…

Gaziantep benzeri bombalamalarla “savaş karşıtı yüzde 75”, ikna edilmeye çalışılacak!
….

Kaç günden beri, Başbakan'ı ortalarda gören yok! (Bugün Bakanlar Kurulu toplanacak, ona başkanlık edecek.) Genelkurmay Başkanı'nı da!.. (İptal edilmezse, yarınki Milli Güvenlik Kurulu'na katılacak.) Ve… Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü de kaç günden beri ortalarda gören yok! (Gül de, iptal edilmeze, yarınki Milli Güvenlik Kurulu toplantısına başkanlık edecek.)

Cumhurbaşkanı Gül'ün, sağ kulağındaki sorundan ötürü şu an Hacettepe Üniversitesi'nde yattığını… Kulak sorunu yüzünden, Kırgızistan gezisini yarıda kesip yurda döndüğünü biliyorum. Sizler de biliyorsunuz. Yapılan “resmi açıklamalar”la yetiniyor, bilgileniyoruz.

Emperyalistlerin senaryolarındaki ayrıntılardan biri olan “Türkiye'nin Suriye ile savaşması” noktasına odaklandığımızda, usuma (aklıma) “Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı, gözlerden ırak kalarak, savaş hazırlıklarını mı görüştüler, görüşüyorlar?!.” sorusu takıldı!

(Bu arada… Cumhurbaşkanı Gül, böylesi bir olasılıktan dolayı değil de, gerçekten kulak rahatsızlığından dolayı Kırgızistan gezisini yarıda kesmek zorunda kaldıysa… Ortada “skandal bir durum var” demektir! Cumhurbaşkanı'nın sağlığıyla böylesi üstünkörü ilgilenilmez, ilgilenilmemeli! Kulaktaki rahatsızlık, geziden günler öncesinden belirlenmeliydi, geziye izin verilmemeliydi!..)   
….

Şimdi de sizden, “Terör, emperyalist ürünüdür, diyemeyenler Gaziantep'te neye gittiler?..” başlıklı bir önceki yazımı anımsamanızı isteyeceğim. Emperyalistlerin, yeni anayasa “isteriği”ne vurgu yapmıştım…

Bakınız… 20 Ağustos 2012 Pazartesi akşamki patlamadan 4 gün sonra (25 Ağustos 2012 Cumartesi günü), 12 sivil toplum kuruluşu Gaziantep'e gitti. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu başkanlığındaki heyet, ziyaretlerin, taziyelerin ardından bir basın toplantısı düzenledi. Konuşmacı, heyet başkanı Hisarcıklıoğlu idi. Sözlerinin bir yerinde “Demokrasimizi sağlamlaştıracak yeni bir anayasa, bu hain planları bozacak en önemli unsur olacak” dedi. Neden dedi?! Böyle bir tümce etmeyi, o tümcede “yeni anayasa” vurgusunu yapmaya neden gereksinim duydu?! Çünkü… Oraya asıl gidiş nedenleri, bu tümce, bu vurgu içindi!..

Allah aşkına… Emperyalistlerin hazırlayıp bitirdiklerine inandığım, Türkiye'yi parçalayacak, karanlığa gömecek, gericiliğe götürecek “yeni anayasa” ile… Elerkimiz (demokrasimiz) nasıl “sağlamlaşacakmış?!. Sağlamlaşacak elerkiyle emperyalistlerin hain planları nasıl bozulacakmış?! “Yeni anayasa” safsatası, emperyalistlerin hain planlarını bozmada nasıl en önemli unsur olacakmış?!. Terörle, hain planlarla, yeni anayasanın ne gibi bağı, ilişiği olabilir?!. Neden ve nasıl böyle bir ilişkilendirme yapıldı, yapılıyor?!.

Taziye olayında dahi gülerek pozlar veren Hisarcıklıoğlu ve arkadaşları kimi kandıracaklarını sanıyorlar?! Türkiye'deki “sivil toplum kuruluşları”nın, emperyalistlerin “arka bahçe”leri olduklarını bilmeyen Türk mü var?!. Olanları, biz Atatürkçüler, “Türk” kabul etmiyoruz ki!..

[email protected]

O BOMBA ABD'DE OYNANMIŞ
 
ABD'nin en önemli 3 düşünce kuruluşu 27 Haziran 2012 tarihinde liberallerin kalesi olarak bilinen Brookings'te bir araya gelerek Suriye kriziyle ilgili savaş oyunu oynadı.
 
ABD, Türkiye ve Suudi Arabistan'ı temsilen üç takım halinde yürütülen ve bir gün süren simülasyonda, Gaziantep ve Kahramanmaraş gibi bölgelerde bombalamalar olması da konuşuldu. Oyunun sonunda Türkiye, Suriye'yi kısmen işgal etti. Esad rejimi düştü. Irak'ta şiddet 2006 seviyesine döndü. Lübnan'da mezhep çatışmaları başladı.

TÜRKİYE, ağustos ayının başından beri, önce Şemdinli'de yaşanan çatışmalar, Foça'daki pusu, Tunceli'de kaçırılan milletvekili ve en son Gaziantep'teki bombalamanın ardından Hakkâri'de yapılan mayınlı saldırıyla sarsılırken, ABD'nin en önemli düşünce kuruluşlarının 27 Haziran'da Washington'da çok çarpıcı bir “savaş oyunu” oynadıkları ortaya çıktı. Düşünce kuruluşlarının Suriye'ye ilişkin senaryosu dikkate alındığında, son günlerde Türkiye'de yaşanan gelişmelerin iki ay önceden öngörüldüğü anlaşılıyor. Hürriyet'in edindiği bilgiye göre, simülasyonda, Ağustos 2012'den Nisan 2013'e kadar bölgede yaşanacaklar tartışıldı. 

3 büyük kuruluş 

Washington'daki düşünce kuruluşları tarafından çok sık tekrarlanan simülasyonlardan biri olan çalışma, pek alışılmadık bir biçimde liberallerin kalesi Brookings ve Cumhuriyetçilerin toplandığı American Enterprise ile Savaş Çalışmaları Enstitüleri tarafından ortaklaşa yürütüldü. Brookings Enstitüsü, simülasyonun sonuçlarını önceki hafta 11 sayfalık bir memoya dönüştürüp üyelerine de dağıttı. Ancak kural gereği, bir gün süren savaş oyununa katılanların ismini ve üzerinde konuşulan senaryoyu açıklamadı.

Türkler ve Suudlar

Hürriyet'e bilgi veren kaynaklar, savaş oyununun üç grup halinde oynandığını anlattılar. Buna göre bir grup ABD, bir grup Türkiye, bir grup da Suudi Arabistan ekibi oldu. Ve aralarında Pentagon, ABD Dışişleri Bakanlığı ve CIA'de çalışmış Ortadoğu uzmanlarının yer aldığı ekipler, senaryo uyarınca temsil ettikleri ülkeler adına kararlar aldı. Ve bir gün süren simülasyonun ardından da ABD ve bölgedeki iki yakın müttefiği Türkiye ile Suudi Arabistan'ın 2013 Nisanı'nda hangi durumda olacakları tahmin edilmeye çalışıldı.

Kilit ülke Türkiye

Simülasyonun en kilit ülkesi Türkiye'ydi. Çünkü hem ABD, hem Suudi Arabistan ekipleri, oyun boyunca atacakları adımlarda önce Türkiye'yi gözledi, Türkiye'den liderlik beklendi. Türkiye ise hiçbir aşamada tek başına hareket etme ve olaylara tek başına müdahale etme yanlısı olmadı. Son derece muhafazakâr bir politika izleyen Türkiye ekibi, özellikle ABD ve NATO'nun bir askeri müdahale durumunda yanında olması ve uluslararası meşruiyet şartı aradı. Senaryonun en kritik kısmını da bu denge oluşturdu. Türkiye oyunun sonuna kadar Suriye'ye tek başına müdahale etmekten kaçındı. ABD ve Suudi Arabistan ekipleri ise Türkiye'yi buna zorladı.

Bombalar başlayınca

Önce Suriye'deki olaylarda ölenlerin sayısının artması meselesi gündeme geldi. Türkiye yine müdahaleden uzak durdu. Bu kez Suriye'den kaçan mültecilerin sayısı arttı. Bu da Türkiye'nin müdahalesine yetmedi. Senaryonun ilerleyen kısımlarında ne zaman ki Türkiye'de bombalama olayları başladı. Tüm dengeler değişti. Ve sonunda Türkiye, Suriye'ye tek başına girmek zorunda kaldı. Böylece ABD ve Suudi Arabistan ekiplerinin istediği oldu, Türkiye Suriye'ye bir askeri müdahaleye başladı.

Tahmin: Gaziantep

Senaryoda bombalamaların nerelerde olduğu tek tek belirtilmedi. Ama Türkiye ekibinin konuyu kendi içindeki değerlendirmesinde Gaziantep ve Kahramanmaraş gündeme geldi. Bombalamaları kimin yaptığı da söylenmedi. Bir kaynak, “Türkiye ekibi askeri müdahalade bulunmamak için oyunun sonuna kadar direndi ama bombalamalar artınca, buna mecbur kaldı” dedi.

Sevinen Suudi Arabistan

Toplantının sonunda hazırlanan raporda, Türkiye'nin sınırlı müdahalesiyle senaryo şu şekilde sonuçlandı:

- Şam'daki Esad rejimi düştü. Irak karıştı ve 2006'daki şiddet sarmalına döndü. Lübnan, mezhep savaşına doğru sürüklenmeye başladı.

- Türkler ve ABD'liler, Esad sonrası için iki farklı açıdan kaygı içine girdi. ABD, Esad'ın düşmesinden sorumlu tutulmak istemedi. Türkiye ise nasıl bir hükümet kurulacağını düşünmeye başladı. Suudiler, Suriye'de Sünnilerin kontrolü ele geçirmesi dışında hiçbir detaya aldırmadı.

- Irak'ta kötüleşen duruma ABD çok az ilgi gösterdi. Türkiye de Barzani ile ilişkisini düşünüp Bağdat'a nazaran Suriye'ye öncelik tanıdı. Suudiler ise Irak'ta etkili olmayacaklarını düşündüler.

- Ancak Lübnan'da başlayan kaosu, Suudiler başarı olarak gördü. Türkiye endişe duyarken, ABD Esad'ın düşmesini başarı saydı.

Tolga TANIŞ  24 Ağustos 2012 Cuma Hürriyet


Yazarın Son Yazıları:
Molla Kasım
Başbakan diyor ama lafla 'sağlıklı millet inşa edilmez'
Birand, hastalığın mı, ihmalin mi, gündemin mi kurbanı?