Sakin Olun, Toplumu Kışkırtmayın…

Sakin Olun, Toplumu Kışkırtmayın…
19 Mart 2014 01:30

Bu ülkede yaşama hakkı, hukuk devleti ilkeleri, anayasal düzen ayaklar altına alınıp çiğneniyor, İzmir’de Gündoğdu Alanı’nda iki kadın, Başbakan’ın korumaları tarafından gözaltına alınıyor…

 

Cumhuriyet Köşe Yazarı Hikmet Çetinkaya yazdı;

 

Yaşadığımız coğrafyada birliktelik ve kardeşliğin yerini kutuplaşma alıyor.

Arabalı vapur cinayetinde aracın içinde boğularak ölen beş yaşındaki Ece Su…

Vapur çalışanları bile kaptanı suçlarken, küçük Su’nun cenaze törenine katılan sanatçılar için sosyal medyadan “Gezi provokatörleri” diye tweet atanlar, bu kutuplaşmayı, din, mezhep, ırk, inanç ayrımcılığına dek götürmekten zevk alıyor.

Sanatçılara “mahluk” diyen bir kafa, fırsatını bulsa kendisi gibi düşünmeyenleri, Malatya Zirve Yayınevi katliamında olduğu gibi kör bıçakla kıtır kıtır boğazından kesecek.

 

Evrensel hukuk ilkelerinin yok sayıldığı, demokrasi ve özgürlüklerin sözde kaldığı bir toplumda, Mustafa Kemal’in fotoğrafını gösteren yurttaşa bir Başbakan şöyle seslenebilir mi:

“Atatürk’ün fotoğrafını sallama, iş üret iş!”

Aydınlı yurttaş nasıl üretecek iş?

Pamuk, incir üreticisi perişan…

Bölgede doğru dürüst sanayi yok!

Var olan zaten özelleştirildi…

Bir toplumda barış, sevgi, kardeşlik duyguları koptu mu, düzen altüst olur.

İnsanlar yerel seçimlere giderken kaygılanıyor…

Bir yerel seçim bu!

Bakıyoruz sanki genel seçim yapılıyor…

Başta iktidar partisi olmak üzere tüm partiler aynı dili konuşuyor…

Bir Başbakan ana muhalefet partisinin liderine “CHP Genel Müdürü” diye sesleniyor, 15 yaşında yaşama “elveda” diyen Berkin Elvan’a “terörist” yaftası yapıştırmaktan çekinmiyor.

 

Kanla beslenenler, dincilik sarmalında halkı ayrıştıranlar önce o çocuk mezarlarını görmeli…

Tunceli’de ölen polis memuru Ahmet’in, Berkin’in, Burak Can’ın babalarının sözlerini dinlemeli.

Farklı görüşten olan bu insanlar, birbirleriyle kucaklaşıyor çocukları için.

Çünkü benim ülkemde çocuklar da, tüm insanlar da kardeştir.

Vicdan sahibi olan herkes bu kırılmaya tavır almalı…

JİTEM’cilerin öldürüp asit kuyusuna attıklarında Seyhan 13 yaşındaydı.

Polisin gaz kapsülüyle vurduğu Berkin ise komaya girdiğinde 14’ünde…

Uğur 12 yaşında babasıyla birlikte öldürülmüştü yıllar önce…

Uğur’un bedeninde 13 kurşun vardı…

Devlet sokakta, çarşıda, bakkalın önünde kaç çocuk öldürdü bugüne değin, kaç?

Son 20 yıl diyelim…

400 çocuk!

Kaç kişi mahkûm oldu?

Hiç sanmıyorum!

İktidarını yaşatabilmek için her yolu denemenin, ayrıştırmanın, düşman yaratmanın kimseye yararı olmaz.

 

Ölenler, öldürülenler ister çocuk, ister genç, ister polis, ister asker olsun, bu ülkenin öz evlatlarıdır.

Ethem Sarısülük’ü öldüren polis kahramandı değil mi?

Peki ya Sarısülük?

Terörist!

Hasdal’da tutuklu o denizci astsubay ve subaylar da…

Suçları neydi onların?

Terörist, casus, şu bu!

Cemaate teslim ettin devleti… Binlerce insanı dinlettin…

Şimdi kalkmış, çete, haşhaşi, neo Ergenekon, diyorsun.

70’lerde başlayan, 12 Eylül darbesiyle birlikte palazlanan, gelmiş geçmiş merkez sağ iktidarlardan, bir dönem Bülent Ecevit’ten destek alan, korunup kollanan cemaati herkes çok iyi tanıyordu.

Yandaş medyanın yazarları, gazete patronları…

Hepsi biliyordu!

Yazar alıp vermelerde Hocaefendi’ye soruluyordu, diye yazsam bugün yalanlarlar!

 

Adına ister tehlikeli kutuplaşma, ayrışma deyin, kaygılı insanlar görüyorum.

Bir yerel seçim yapılıyor sadece!

Seçmen yerel seçimlerde partiye değil adaya oy verir…

İktidar partisi de muhalefet de barışçıl bir dil kullanmalıdır!

İnsan hakları, hukuk devleti, demokrasi, özgürlük ve özgür basın gün gelir herkese gerekir…