RTE’nin hüsnü kuruntusu

RTE’nin hüsnü kuruntusu
5 Mayıs 2017 09:10

RTE’nin, hırsızlık oylarıyla kazanılan bir sahte referandum sonucu siyasal yaşama geçirilen partili cumhurbaşkanı dayatma anayasasına göre 2 Mayıs 2017 günü AKP genel merkezine giderek eski partisine üye olurken sarf ettiği ‘’Davadan ayrılanlar iflah olmamıştır…’’ ifadesi ile belki bir zamanlar çok yakından çalıştığı birilerine mesaj göndermiştir ama bu çirkin söz beni de doğrudan ilgilendirdiği için bir yanıt verme gereksinimi doğmuştur.

 

 

 

 

Zira, ben de partinin ilk kuruluşundan itibaren vardım ve Erzurum kurucu il başkanlığı yaptım ve daha sonra 3 Kasım 2002 genel seçiminde milletvekili seçilerek parlamentoya girdim.

 

 

Ama 30 Mart 2005 tarihinde başta RTE olmak üzere AKP yönetim ve hükümetinin millet ve ülke aleyhine yanlış sularda yüzdüğünü görünce partiden istifa ettim.

 

 

AKP milletvekili olduğum dönemde de RTE’nin kişisel ve ailesel çıkarları uğruna yasa tasarılarına oy vermedim, tamamen milli vicdanıma, milletim ve ülkemin yüksek çıkarlarına göre oyumu kullandım.

 

 

Örneğin 1 Mart 2003 Teskeresine ret oyu kullanarak Amerikan conilerinin ülkemin topraklarını en ağır silahlarla işgal etmesine ve Türk milletinin namusunu kirletmesine izin vermedim ki, bu teskere üç oy farkla reddedilmiştir.-bu durum yaşamımım onur madalyasıdır-

 

 

Irak’ta yüz binlerce Müslüman kadının namusunun Amerikan conileri tarafından çiğnendiğini anımsarsak işin önemini daha iyi kavramış oluruz.

 

 

Amerikan askerlerinin girdikleri coğrafyadan bir daha çıkmadığını çok iyi bilmek gerekir.

 

 

Ki, o tarihlerde, o zamanki ABD Başkanı oğul Bush’un ifadesiyle ‘’at pazarlığı’’ yapılıyor ve ya 1 milyar Dolar hibe ya da 6 milyar Dolar borç karşılığında Türk toprakları işgal edilecekti.

 

 

Bu aşağılık olay sadece bir anımsatma, bu konuya daha bir dalış yapacağız ve davaya kimin ihanet ederek iflah olmadığını açıkça ortaya koyacağız.

 

 

‘’Davadan ayrılanlar iflah olmamıştır’’ derken ben ve tüm vatan millet sevdalısı yurtseverler millete ve vatana ihanet edenleri anımsar ve bu güruhun asla iflah olmayacağını, millet tarafından sonsuza kadar lanetle anılacağını burada akıl melekeleri yerinde olan herkese hatırlatmak isterim.

 

 

Davadan ayrılanlar milleti din ticareti ile kandırıp iktidara gelerek, millet aleyhine olarak milletin devletin mal varlıklarını üstlerine geçirenler ta kendileridir ve bunlar asla iflah olmayanlardır.

 

 

AKP’den ayrılmakla yaşamımın ikinci onur madalyasını boynuma taktım.

 

 

Çünkü AKP ve liderinin hiçbir cürümüne ortak olmadım.

 

 

Sıfır noktasına gelmiş PKK terörünü yeniden hortlatma cürümüne ortak olmadım.

 

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni federasyonlara bölmek için PKK ile anlaşma ihanet cürümüne ortak olmadım.

 

 

Türk askerini kışlalarına tıkarak, PKK soysuzlarının yurt topraklarına silahlar yığmasına ve adına hendek dedikleri siperler kazmasına ve daha sonra bu nedenle binlerce asker ve polisimizin şehit olması katillik ihanetine ortak olmadım.

 

 

17/25 Aralık ulusal çaptaki devasa hırsızlık, yolsuzluk, çapulculuk, alçaklık vakalarına ortak olmadım.

 

 

Bu alçakça hırsızlık olaylarının üstüne giden savcı ve yargıçların zalimce kodeslere tıkılması ağır günahına ortak olmadım.

 

 

Haksız yolla gemicikler edinilmesi ağır günahına ortak olmadım.

 

 

Suriye’deki dinci teröristlere ‘’cihat’’ düşüncesiyle binlerce tır vasıtasıyla ağır silahlar göndererek yüz binlerce masum insanın katledilmesi vebaline ortak olmadım.

 

 

On sekiz adamızın Yunan palikaryaları tarafından tek kurşun atmadan işgal ettirilmesi ihanetine ortak olmadım.

 

 

Tarihin hiçbir döneminde olmayan ve aklı başında olan yöneticiler tarafından yönetilen hiçbir ülkenin asla kabul edemeyeceği beş milyon Suriyeli çomar Arap’ın topraklarımıza sokularak Türk nüfus oranını aşağıya çekme ihaneti ile bu nedenle meydana gelen aşırı pahalılığın milletin belini nasıl büktüğü, kamburunu nasıl büyüttüğü ağır günahına ortak olmadım.

 

 

Türk askerini Suriye’de Araplar uğruna can verdirirken, Arapların’da sahillerde, şurada burada Türk kadınlarına tacizde bulunup sarkıntılık yapmaları ihanetine ortak olmadım.

 

 

Dış politikada Türkiye’yi tüm komşularla ve Avrupa ülkeleri ile kavgalı ülke konumuna getirme günahına ortak olmadım.

 

 

Yukarıda sıraladıklarım sadece prototip örnekler.

 

 

Bunlar sınırsız bir şekilde çoğaltılabilir.

 

 

Ama ben, RTE’nin ‘’Davadan ayrılanlar iflah olmamıştır’’ sözünü bir noktaya bağlayarak, kimin iflah olmadığını ayna misali yansıtmak istiyorum.

 

 

Bunun için de RTE’nin sözcüsü AKP milletvekili Mustafa Elitaş’ın bu vesileyle söylediği ‘’Bu davadan ayrılanların veya ihanet yoluna gidenleri bugün kim hatırlıyor?’’ ifadesini ortaya koyup yanıt verelim.

 

 

Önce bir hatıramı yazmak istiyorum.

 

 

AKP’den ayrıldıktan sonra konuşmak için her kürsüye çıkışımda Genel Kurul’daki partili milletvekilleri koro halinde bana saldırırlardı.

 

 

En büyük suçum da AKP’den neden ayrıldığım ve onların suç galerilerini gözler önüne sermekti!

 

 

Onlara AKP’den neden ayrıldığıma dair verdiğim en geçerli yanıt ‘’Fahri hırsız olmamak için ayrıldım’’ ifadesiydi ki, içlerinde doğrudan hırsız olmayan ama partinin içinde olmakla iktidar gücünü kullanarak devlet millet malını hortumlayanlara destek verdikleri konusunda uyarmaktı.

 

 

Mustafa Elitaş’ın ifadesi çok doğru olabilir.

 

 

Dürüst ve şerefli insanlar vatan millet için çarpışmış meçhul askerler gibidirler.

 

 

Bu nedenle kimse hatırlamayabilir.

 

 

Ama vatanına milletine ihanet edenler, alçak hırsızlar, katiller nesiller boyu, milletin bütün bireyleri tarafından lanet ve nefretle hatırlanırlar.

 

 

Biz AKP’den vatanımız ve milletimiz için ayrılıp, ihanet edenlere karşı mücadele edenlere gelence, AKP’nin hiçbir günahına ortak olmayarak vicdanımız çok rahat olduğu için şerefimizle halkın arasında huzur ve mutluluk içinde, nefretli bakışlara muhatap olmadan yaşıyoruz.

 

 

İflah olmayanlar milletine ve devletine karşı işledikleri ağır suç galerileri yüzünden sürekli vicdanları kanayanlardır.

 

 

RTE, artık bir partili olarak tarafsızlığını yitirmiştir.

 

 

Tüm muhaliflere hakaret ederek partili cumhurbaşkanlığını devam ettiremez.

 

 

Bu nedenle ilgili yasadan cumhurbaşkanına hakaretten ceza verilme maddeleri kaldırılmalıdır.

 

 

Bu maddeler kaldırılmadığı taktirde diktatörlük ve faşizmin doruk noktasına ulaşmış olacağız.

 

 

Ama milletçe hırsızlık oyları ile kazanılmış bir referandumun sonucunu asla içselleştirmeyeceğiz, siyasal konjonktür uygun olduğu anda derhal tarafsız yargıya götürülecektir.

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!