Reyhanlı’nın suçlusu

Reyhanlı’nın suçlusu
19 Mayıs 2013 10:40

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir yarab savrulur enkazı beşer.

Hilmi SARAL  H&H YORUM

REYHANLI’NIN SUÇLUSU

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir yarab savrulur enkazı beşer.
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak,
Boşanır sırtlara, vadilere sağanak, sağanak….

Bilirsiniz, bu dizeler Mehmet Akif’in Çanakkale Şehitlerine adlı destanındandır. Savaş meydanındaki görüntüleri film sahnesinde canlandırır gibi çok belirgin olarak gözümüzde canlandırır. Geçen hafta bu görüntüler şiirden çıkıp evlerimizin içine doldu.

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde patlatılan bombalar ilçeyi cehenneme çevirdi. Elliden çok yurttaşımız yaşamını yitirdi, yüzlercesi yaralandı. Binalar çöktü, arabalar yandı. Sokaklar kan gölüne döndü. Olay bütün ülkede üzüntü ve endişe yarattı. Neler oluyordu? Savaşa mı girmiştik? Tam PKK’lılar bile silahlarıyla ülkeyi terk edip, ülkede barış sağlanırken bu olay da nereden çıktı? Kim yapmış olabilirdi böyle insanlık dışı bir olayı?

Herkes kendince olayı yorumlarken hükümet yetkililerimiz birkaç saat sonra olayın faillerinin kimler olduğunu ve yakalandıklarını açıklayıverdiler. Arkasından bombaların araçlara nerede yerleştirildiğini, araçların ne zaman, nereden ülkeye giriş yaptıklarını da bildiklerini söylemeye başladılar. “Olur böyle vakalar, Türk polisi yakalar.” deyimindeki gibi olayı şip şak aydınlatıverdiler.

Ne var ki kamuoyu bu açıklamalarla tatmin olmadı. Açıklamalar gerçekçi bulunmadı. Suçlu ilan edilen örgütün lideri yetkililerimizi yalanlayarak olayı insanlık dışı bulduğunu ve kınadığını açıkladı. Şam’da, Halep’te kim bomba patlatıyorsa Reyhanlı’daki bombayı da o atmıştır diye de ekledi.

Yetkililerimiz olayı Suriye yönetimine ve onun müttefiki olduğunu söyledikleri sol bir örgüte yıkmaya çalışsa da kamuoyundaki yaygın kanaat suçlunun Suriye muhalifleri olduğu yönündedir. Sınırlarımızdaki denetimsizlik, silahlı Suriyeli muhaliflerin Hatay sokaklarında serbestçe dolaşmaları, bomba imalathaneleri görüntülerinin BBC televizyonunda yayınlanması, Rize’li minare ustası Hasan Yazıcı’nın oğlu ve benzerlerinin Suriye’de savaşa gönderilmesi, AKP gençlik kollarının Suriye’de savaşa gönderilecek gençler ayarlaması, bu gençlere örtülü ödenekten maaş verildiği gibi söylentilerin çoğalması doğal olarak insanların kafasını karıştırıyor.

Geçen yıl CHP milletvekillerinin Suriye’li mültecilerin kampına sokulmaması da o kamplarda Türkiye aleyhine bazı işlerin döndürüldüğünün işareti olarak bugün ortaya çıkıyor. Reyhanlı halkı olayı protesto etmek için yürüyüş yapıyor, polis engel oluyor, gaz bombaları atıyor. Sanırsınız ki Reyhanlı’da yabancı olup silahla dolaşmak serbest, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olup bu silahlı adamları protesto etmek yasak!..

Olayla ilgili en önemli tedbir olarak hükümet yetkililerimizin aklına “yayın yasağı” koymak geldi. Özellikle büyük televizyon kanalları sanki böyle bir olay olmamış gibi davranmaya devam ettiler. Bu yüzden Myanmar’da, Gazze’de, Suriye’de katledilen çocuklar için ağlayan dövlet böyyüklerimizin Reyhanlı’da katledilen çocuklar için ağladığını göremedik. Yoksa mutlaka bizim çocuklarımız için de gözyaşı dökmüşlerdir!

Fırat nehrinin kenarında kurdun yediği kuzunun sorumlusu Hz. Ömer’se Reyhanlı’da patlayan bombanın sorumlusu da Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Zaten olayda yayın yasağı konmuş olması failinin kimliği hakkında yeterince ipucu vermektedir. Sadece suçlular gerçeğin öğrenilmesinden korkarlar.