Recep Tayyip Erdoğan’ı bitirecek propagandanın akaryakıtı tekrarlardır

Recep Tayyip Erdoğan’ı bitirecek propagandanın akaryakıtı tekrarlardır
2 Mart 2013 00:38

Siyaset yapan herkesin mutlaka propaganda bilgi ve tekniğini çok iyi kavraması gerekir.

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Aksi halde boşuna zaman ve enerji harcar; belki sadece siyasal mastürbasyon yapmış olur ki, bu da hazcılıktan öteye geçmeyen ve neticeye ulaştırmayan bir durumdur.

Öncelikle siyasal pazarlama ile ticari pazarlama arasında ince bir çizginin olduğunu belirtelim.
Siyasal pazarlamayı propaganda sözcüğü ile karşılıyoruz.
Ticari pazarlama ise reklamcılık olarak adlandırılıyor, kısaca.

Propagandanın öğrenilmesi gereken önemli teknikleri var ama ben, çok önemli ve esas temelini oluşturan bir ilkesinden bahsedeceğim bu makalemde. O da, bir propaganda etkinliğinin başarıya ulaşması için aynı içeriğe sahip sözlerin ve sloganların sürekli tekrarlanması gerektiğidir. Ki, bu durum siyasal propagandanın olmazsa olmazıdır.

Rakiplerin defo ve cürümlerini kitlelere bir kaç defa söylemenin hiçbir etkisi yoktur.
Sadece boşuna kürek çekilmiş olur. Ayrıca rakip partilerin ve yöneticileri ile liderlerinin yanlışlarını topluma anlatırken konuları dağıtmakta bir yarar getirmez.

Sadece kitlelerin dikkatini dağıtırsınız ki, bundan da eleştirdiğiniz siyasal parti ve onun lideri kazançlı çıkar.

Ya nasıl yapacaksınız?

Aynı noktaya vurgu yaparak ve sürekli her yerde, her ortamda, her zaman eleştirinizi tekrarlayacaksınız.

Ünlü oyun yazarı Brecht ”Halkın hafızası yoktur” der ki, bu tespiti hiçbir politikacının göz önünden uzak tutmaması gerekir.

İşte hafızası olmayan halka sürekli tekrarlar ve anımsatmalar gerekir.

Yani arabamızın benzini bittiğinde ona yeniden benzin koymamız gerekiyor.

Aksi halde siyasal propaganda mekanizması istop eder ve bundan sadece rakipler yararlanır.
Rakiplere özellikle aynı noktalardan bindirmek, halkın bilincinde o konu üzerinden yoğunlaşma oluşturarak rakibi perişan etme ve gözden düşürme anlamına gelmektedir.

Yani, yukarıda değindiğim gibi hafızası olmayan halka sürekli anımsatacaksınız, aynı konular ve rakip kusurları üzerinden.

Bu tıpkı birisiyle kavga ederken eğer elinizdeki sopa ile rakibinizin vücudunun değişik yerlerine vurursanız onu yere deviremezsiniz.

Ama örneğin, elinizdeki sopa ile rakibinizin sadece bir bölgesine, kafasına kafasına vurursanız; gücünüzü o noktada yoğunlaştırdığınız için rakibiniz kısa sürede yere yığılacaktır.

Derdimiz ülkemizi bölünme noktasına getiren ABD işbirlikçisi, BOP Eşbaşkanı Tayyip’i siyasal mevta haline getirmek.

Bakın, 20.yüzyılın çok önemli adamlarından felsefe profesörü ama gerçekte derin bir düşünür olan, Batı dünyasının öğretilerinden yararlandığı ve bugün hala daha eserlerinden öğretilerini takip ettiği ki, kendisinin Hint kökenli hiçbir inançla ilgisi olmayan 1931-1990 yılları arasında yaşamış, insanlığa on binlerce sayfalık eserler bırakmış olan Hindistanlı OSHO ”Propagandanın tüm mekanizması tekrarlar üzerine kuruludur. Politikacılar belli şeyleri tekrarlamayı sürdürür. Onları sürekli tekrarlarlar ve senin dinleyip dinlemediğinle de ilgilenmezler. Dinlemek önemli değildir; çünkü sadece tekrarlayacak olurlarsa yavaş yavaş ikna olursun, kabul edersin, bunu mantıkla, akılla yapmazlar, seninle asla tartışmaya girmezler; sadece tekrar yoluyla HİPNOTİZE olursunHitler öz yaşam öyküsü olan ‘KAVGAM’da bir yalanı gerçeğe dönüştürmenin basit bir süreci olduğunu yazar; bu da tekrar etmektir.
Hitler bunu kendi deneyiminden biliyordu. “Eğer belli bir şeyi sürekli tekrarlarsan-sigara içersen, her gün içmeye devam edersin- bu bir hipnoza dönüşür. O zaman bunun gereksiz, yarasız, aptalca sağlığa zararlı bir şey olduğunu bilsen bile hiçbir şey yapılamaz, çünkü o artık bir oto hipnoza dönüşür” gerçeklerini insanlığa aktararak makalemin konusunu içeren ”PROPAGANDANIN AKARYAKITI TEKRARLARDIR”
bilgisine çok aydınlatıcı ışık tutmaktadır.

İşte bugün ne yazık ki, ABD, kendisini her bakımdan, ”Propaganda” ve ‘‘Psikolojik Harekat” desteği ile de ayakta tuttuğu yerli işbirlikçisi Tayip, seçmeni yukarı da bahsi geçen yöntemle kitleleri ”İllüzyonist sahte cennet’‘le hipnoz etmiştir.

Türk Milleti’nin, Türk ve Türklük karşıtı bu adamdan kurtulması gerekiyor.

Aynı eşdeğer de hatta daha fazlasıyla etkili propagandanın yöntemlerini uygularsak BOP Eşbaşkanı Tayyip’i siyasal mevta yapmamak için hiçbir neden yoktur.

Devlet imkanları, STK’lar, medya elinde, Okyanus ötesi arkasında gibi hiçbir bahanenin ardına sığınamayız.

Bir defa şu soruyu sormamız lazım, halka hakaret ettiği, koca koca yalanlar söylediği, çocukları her cinsten nice gemiciklerin sahibi olduğu, süper seri katil Öcalan ile Devlet’i müzakere masasına oturttuğu yani bizzat kendisi bu masaya oturduğu ve sayılmayacak derecede bir yığın cürümü olduğu halde ülkemizi bölünmenin eşiğine getiren ABD’nin yerli işbirlikçisi Recep
Erdoğan neden hala daha yüksek oy oranına sahip?

İşte bu sorunun yanıtı onun acımasızca uyguladığı ”Propaganda sanatı’‘nda gizli.

Meclis’teki veya dışarıda ki tüm muhalefet partileri ile tüm yurtsever örgütler ve yurtsever aydınlar, yurtsever gazeteciler bilimsel etkili propaganda yöntemleri ile RTE’yi altı ay sürmez, demokratik olarak, halkın gözünden düşmüş, sefil bir şekilde iktidardan uzaklaştırırlar.
 Bilgisel cüssesi benim gözümde bir kuş tüyünden bile daha hafif olan BOP’un kıdemli Eşbaşkanı Recep Erdoğan’ın, milleti enayi yerine koyucu propaganda yöntemlerinden birisi de, halkın hoşlanmayacağı ve bu yüzden kendisini reddedeceği bir politik girişimi olacağı zaman, önce kitlelere bunun tersini söylüyor; ondan sonra bildiğini okuyor.

Ama sürekli olarak yaptığı bu icraatın tersini söylemeye devam ediyor.

Örneğin, sürekli olarak ”Terör örgütü ile mücadele, uzantıları ile müzakere ediyoruz” diyor ki, külliyen yalan olduğunu, aslında tam tersi olarak; terör örgütü ile müzakere, uzantısı BDP ile başkanlık sistemini getirmek için mücadele ediyor.

Tıpkı, yine ünlü oyun yazarı Bertolt Brecht’in ifadeleriyle:

”Başkan barıştan söz ediyor,
Demek ki savaş çıkacak yakında.
Savaşı lanetliyor bay başkan
Demek ki başladı seferberlik.”
dizelerindeki gibi.

Evet, ABD’nin işbirlikçisi Recep Erdoğan çok hassas bir konuda bir şey söylüyorsa anlayın ki, tam tersini yapacak.

Recep Erdoğan neden medyanın yüzde doksanını korkuttu?
Çünkü medyanın yüksek oranda güce sahip olduğunu çok iyi biliyor.

Napolyon ”Düşmanca yayın yapan üç gazete, binlerce süngüden daha korkutucudur” diyor.

Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels ‘‘Biz bir şey söylemek için değil, belli bir etki sağlamak için konuşuruz” sözünü aktardıktan sonra önemli bir konuya temas etmek istiyorum. O da, RTE’nin tüm medyayı sindirip korkuttuktan sonra, yurtsever milliyetçi-ulusalcı insanımızın yayınlarını izleyip takip edeceği çok az gazete ve televizyonların kaldığıdır.
Bunlar iki elin parmak sayısını asla geçmez.

Bu nedenle bu yayın organlarından ricamız BOP Eşbaşkanı Tayyip’i yıpratıcı yayınları yukarıda izah ettiğim çerçeve dahilinde sık sık tekrarlayarak yapmalarıdır.

Bunu en iyi ‘‘ULUSAL KANAL” televizyonu ve ”AYDINLIK” gazetesi yapmaktadır.
Bilhassa televizyonun değişik yayın saatlerinde bu tekrarlar olursa mümkün olduğu kadar bütün yurttaşlar izleme olanağı bulur.

”SÖZCÜ”
gazetesinin de fevkalede başarılı bir AKP ve Tayyip muhalifliği yaptığını ve vurucu gücünü iyi kullandığını belirtelim.

Ulusalcı-Milliyetçi yayınlar yapan ”YURT”, ”YENİÇAĞ”, ”CUMHURİYET” gazeteleri de belli bir ivmeyi yakalamışlardır.

BOP Eşbaşkanı RTE’nin de kendisini birebir modellediği propaganda ilahı Hitler ”Halkın çoğunluğu kadın gibidir. Öylesine zaafları vardır ki, düşüncelerini yönelten, muhakemeden ziyade, duygular üzerinde yapılan etkidir” der ve kitleleri yönlendirmek için hep duygulara hitap eder.

Yine Hitler, yukarı da yazdığım öneriler çerçevesinde ”Propaganda gayet sınırlı konulara temas etmeli ve bunları devamlı bir şekilde tekrarlamalıdır. Dünyadaki diğer işlerde olduğu gibi bunda da sebat ve ısrar başarının en önde gelen koşuludur… Propaganda en çok coşkular üzerinde etkili olması amaçlanmalıdır ve akıl çok sınırlı bir yer tutmalıdır. Halka konuşurken aşırı entelektüel isteklerden kaçınmalıyız. BÜYÜK KİTLELERİN KAVRAYIŞI ÇOK SINIRLI, AKILLARI KÜÇÜK AMA UNUTMA YETENEKLERİ DE ÇOK KÜÇÜKTÜR. EN BASİT KAVRAMLARI BİLE DEFALARCA TEKRAR ETMEDEN KİTLELER HAFIZASINI ONLARA AÇMAZ” deneyimlerine dayalı tespitlerini belirtir ki, siyaset yapanların ve Recep Erdoğan muarızlarının bundan ders alması gerekir.

Hitler’in Propaganda Bakanı Goebbels ”Propagandanın anlamı, tekrar ve daha çok tekrardır.En kalın kafalı bile anlayıncaya kadar tekrar et” der ve bu eylemin özünü belirtir.

Son olarak, her alandaki, BOP Eşbaşkanı ve Amerikan dost ve işbirlikçisi Tayyip’in muhaliflerinin ders alması temennisi ile bu konuda yazacaklarımı SMİTH’in şu sözleriyle bağlıyorum: ”Propaganda, halkın anlayabileceği bir seviyede ve entelektüel düzey konuşmayı dinleyen en sınırlı zekadaki kişinin zekasıyla uyumlu olmalı. Sonuç olarak, en geniş kitleye ulaşmak isteniyorsa entelektüel düzey tamamen en alt seviyede olmalıdır.”

Etkili propaganda yöntemi ile kitleler ne kadar kalabalıklaştırılırsa, o kadar çok duygusallaştırılır ve istenilen yöne rahatlıkla sevk edilir.
Kitleler akılla değil, duygularla hareket ederler.
Kitlelerdeki duyguları yoğunlaştıran temel öge ise sürekli yapılan ve belli konular üzerinde odaklaştırılan tekrarlardır.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!