Prof. Dr. Süheyl Batum: Anayasa toplum sözleşmesidir, parti ziyaretleriyle yapılmaz

Prof. Dr. Süheyl Batum: Anayasa toplum sözleşmesidir, parti ziyaretleriyle yapılmaz
5 Kasım 2022 10:46

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum, Anayasa değişikliklerinin hazırlanıp seçim öncesi referanduma sunulma ihtimalini değerlendirdi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Anayasa’da değişiklik için muhalefet partileriyle görüşmesini eleştiren Prof. Dr. Batum, “Anayasalar toplum sözleşmesidir, bir partinin hazırlayıp diğerlerini ziyaret etmesiyle yapılmaz, beraber yapılır. Toplum yapar, iktidar partileri toplum adına yapamaz. O yüzden anayasalar kanunlardan daha zor usullerle yapılır, bir parti yapsın diğerlerini ziyaret etsin diye değil” dedi.

 

 

“Yargı bağımsızlığı, devlet organları, temel hak ve özgürlükler, hepsi felaket, hepsi sorunlu” diyen Batum, “Dezenformasyon Yasası”yla ilgili olarak da, “Anayasa’nın ‘temel hak ve özgürlüklerle ilgili’ maddelerine açıkça aykırı” dedi. “Anayasa ‘seçimler özgür, serbest olacak’ diyor, buna rağmen getirdikleri son Seçim Yasası’yla seçimlerin eşit şartlarda olması hükmünü tamamıyla bozuyor” diyerek seçim yasasını da eleştiren Batum, “Özel TV’lerin ‘yayınlarında eşitliğe riayet etme’ hükmünü kaldırıyor, cumhurbaşkanına sınırsız propaganda hakkı veriyor. Şimdi de ‘aileyi koruyacağız’ diye kendisinin hazırladığı anayasayı parti ziyaretiyle yapmaya kalkıyor. Sonuçta ‘Ben ziyaret ettim, onlar da görüşlerini söylesinler’ dese de, bugüne kadar 2010’da, 2017’de neye uydular, hangi yaptıklarını değiştirdiler, ‘çoğunluğumuz var’ diyerek bütün değişiklikleri kendileri yaptılar, gece 8-9’da başladılar sabaha kadar madde madde geçirdiler. Bunlar toplum sözleşmesinin ne olduğunun aslında farkında ama bilerek, isteyerek Cumhuriyeti istediğimiz gibi şekillendiririz diyorlar” görüşünü ifade etti.

 
Sözcü yazarı Ruhat Mengi’nin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Batum’un açıklamaları şöyle:

 

“2010 anayasa rezilliği ortaya çıktı, ‘FETÖ’ye kaptırdık, bir daha alalım’ dediler!”

 
■ Önce “Cumhuriyet dilimizi, alfabemizi aldı” sözleri büyük bir çoğunluğun zihninde yer ediyor, yayılıp tartışılıyor ama geri adım atıldığında o fazla duyulmuyor. Daha önce benzerleri yaşandı. Bu siyasi bir taktik midir?

Yıllardan beri böyle gitti, örneğin; 2010’da “hepinize inanılmaz sendikal haklar veriyoruz, bütün memurlar sendikalı oldu, toplu sözleşme yapacağız” filan dediler, sonra kendi gazetecileriyle, kendi televizyonlarında “ilk defa sivil anayasa yapıyoruz” diye ortalara attılar, ters gelen noktaları “değiştiririz” dediler, sonunda ne çıktı ortaya? 2010 Anayasası rezilliği çıktı. “Ah, biz bilerek FETÖ’cülere kaptırmışız bunları, tamam şimdi bir daha alalım” dediler. Bunu yapanlar aynı insanlar, ben neden karşı olayım bu insanlara ama yaptıkları o kadar net ve açık ki. Kadir Mısıroğlu benim için normal olmayan biri, hiçbir şey bilmeden konuşan bir adamdı ama ona “Devletimizin resmi tarihçisi, kadim gerçekleri söyleyen kişi” olarak bakanlar vardı. Hatırlamıyor musunuz, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş cüppesini de giymiş, “hazır ol”da durarak onu ziyaret ediyordu.

 

 

“‘Canım sıkıldı, ben anayasa yapacağım’ denirse…”

 
■ İktidar partisinin tek başına hazırladığı Anayasa değişikliği için Cumhurbaşkanı Erdoğan “Aileyi koruma ve başörtüsünü anayasal güvenceye alma” konusunda yapıldığını söyledi ve muhalefet partilerinin de katılmasını bekledikleri açıklandı. “Aileyi koruma ve başörtüsü” kullanıldığında muhalefet partileri katılmazsa aleyhlerine propaganda aracı yapılabilir. EŞİK Platformu 41’inci maddede “Sınırlarını kendisinin belirlediği bir aile formunun dayatılacağını, kadınların ve LGBTİ’lerin haklarını ortadan kaldıracağını, 24’üncü maddede “kadınların kıyafeti üzerinden kadınların hayatlarına müdahale alanı açılacağını” vurgulamış. Bu, aileleri etkileyecek bir yöntemle hatalı maddelerin de gelmesi mümkün değil mi, sizce ne yapılmalı?

Önce “aileyi koruyacağız, sapkınlıkları önleyeceğiz” şeklinde değerlendirmeler ya da “Din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili 24’üncü maddeyi değiştireceğiz, kadını özgürleştireceğiz” demelerinin hukuki hiçbir geçerliliği ya da doğruluğu yok. Bir genel saptamada bulunayım; Anayasalar, bütün kanunların üzerinde, toplumun uzlaştığı toplumsal bir sözleşmedir. Bütün kanunlar Anayasa’ya uyumlu olmak zorundadır. Bu yüzden “sık sık değişmesinin önlenmesi için” diğer kanunlardan farklı usullerle yapılır, çünkü toplumda çok ciddi bir değişim olmadan anayasayı her gün değiştiremezsiniz, yasaları, kararnameleri değiştirebilirsiniz. Bu yönden baktığınızda bir ülkede eğer “anayasa yapma ihtiyacı ortaya çıkmışsa, bir iktidar gelip “canım sıkıldı anayasa yapacağım” demişse dünyanın her yerinde 3 soru sorarsınız:

 

 

1- Bu iktidar neden bu değişikliği istiyor, amacı ne? İşte biri “aileyi korumak” der, bir başkası “size özgürlük getirmek” der, bir başkası “demokrasi getirmek” der, önce “neden” sorusunu sorarsınız.

2- Nasıl yapıyorsun, kim yapıyor ve hangi yöntemle?
3- Hedefine ulaşmak için neler getiriyorsun?

 

 

Ben hemen 2’inci sorudan başlayayım; Sayın Cumhurbaşkanı “Aileyi sapkınlıklara karşı koruyacağız, kadına anayasal başörtüsü özgürlüğü getireceğiz” demiş ya, şimdi Sayın Erdoğan ve AKP iktidarı 10 yıl içinde benzer gerekçelerle 3 tane anayasa yaptı, dünyada 10 yıl içinde 3 defa anayasa yapmış ve “Yine yapamadık, eksiğimiz kaldı bir daha yapalım” diyen –bakın İngiltere, Almanya, Fransa filan demiyorum- ciddi, devlet sayılabilecek bir tek devlet varsa bana söyleyin! Yoktur, çünkü şu gelir o zaman; “Sayın Erdoğan ve AKP iktidarı yöneticileri, siz 2007’de yaparken bilgisiz miydiniz, bilginiz eksik miydi? 2010’da bir daha yaparken yine mi bir şeylerin farkında değildiniz, 2017’de “artık her şey bitti” diye yaparken yine mi farkında değildiniz “Bizim cahilliğimize geldi, kusura bakmayın, yapamamıştık, şimdi aklımız başımıza geldi” mi diyorsunuz? 2007’de kimseye sormadan kendileri hazırladılar “Özgürlük getiriyoruz”, 2010 “Tamam, bitti, yargıyı düzeltiyoruz” dediler, yargıyı mahvettiler, 2017’de “Gerçek demokrasi geliyor” dediler, şimdi “Yahu bırak demokrasiyi, filan aileyi bile koruyamamışız, şimdi aileyi koruyalım” diyorlar. 2007’de “Bir sistem getiriyoruz, cumhurbaşkanını halk tarafından seçeceğiz, bütün dertler bitecek” deyip cumhurbaşkanı seçtiklerini unutup Anayasa değişiklik metnine “11’inci cumhurbaşkanını şimdi seçeceğiz” diye yazan bir AKP iktidarı var. Şimdi 2022’de “Biz aileyi koruyoruz” deyip aileyi yok edecekler herhalde. Bu açıkça ortada!