Orduya Menderes mesajı

Orduya Menderes mesajı
11 Haziran 2013 17:37

Öncelikle…

Safile USUL H&H YORUM

Erdoğan çığırından tamamen çıkmış vaziyette.

Bugünkü grup konuşması haline aşağıda değineceğim ama önce…

Gezi Parkı protestolarını taşıyan Taksim Dayanışma Platformu’nun adını neden vermediğimi aşağıda anlayacağınız önemli bir üyesi benim çocukluğumdan/ilk gençliğimden tanıdığım birisi.

Ondan yıllardır haberim yoktu, sonra Gezi Parkı kapsamında çok sayıda haberi çıkınca gazetede, onu tanıdım.

O zaten çok akıllı bir kızdı, çok yetenekli idi.

Taksim’e gittim ama onu göremedim, çok kalabalıktı.

Fakat birkaç gündür ona ulaşmak isteği içimi yakıyor.

Ve, nihayet bu sabah bağlı olduğu kurumdan cebini aldım.

Bana gerçi, “Ulaşamazsınız” demişlerdi ama hemen ulaştım.

“Ben Safile” dedim.

Sanırım çok afalladı kadıncağız ama hemen tanıdı.

Eskiden ona abla mı diyordum, adıyla mı hitap ediyordum, onu hatırlayamadım ama adını kullandım hitap olarak.

Onunla hem derin bir nostalji içinde merhabalaşacak hem de bazı şeyler soracaktım.

Fakat konuşmamızın içeriği son derece normal olmasına rağmen telefonda konuşmaktan çekindiğini fark ettim.

Bu Hükümet var ya, mahvetti insan iletişiminin normalliğini. Mahvetti.

Neyse, konuştuk biraz.

Yarınki Erdoğan görüşmesini sordum…

“O gazetelerdeki liste yalan; yok, Erdoğan ile görüşmeye Mümtaz Taylan gidecekmiş, yok ben gidecekmişim, yok öyle birşey” dedi.

Sonra devam etti…

“Hem Erdoğan’ın görüşmecileri AKP Genel Merkezi’ne çağırdığı söyleniyor. Ben AKP Genel Merkezi’ne de gitmem. Korhan Gümüş filan gidebilir belki. Giderse, gitsin.”
dedi. (Google’dan baktım, İTÜ’de hocaymış)

Nitekim, ben onunla sabah erken saatlerde konuştuktan sonra, Taksim Platformu bir açıklama yaparak, Erdoğan’ın görüşme çağrısını reddetme anlamına gelen bir açıklama yaptı.

Açıklamada özetle, “Biz taleplerimizi Arınç’a söylemiştik, daha o taleplerimize cevap bile vermeden, yeni bir görüşme anlamsız, Arınç’a ilettiğimiz talepler karşılansın” deniyordu.

Şimdi, bir de…

Erdoğan, anlaşılıyor ki, polise, “Yoklayın sürekli ve imkan bulur bulmaz tüm Taksim’i boşaltın” talimatı verdi.

Bu sabah Vali Mutlu’nun mutluluk verici açıklamaları eşliğinde önce meydan, Atatürk anıtı ve AKM çevresi boşaltıldı ama Gezi Parkına dokunulmadı.

Fakat polis öğlen saatlerinde bir Gezi Parkı yoklaması yaptı fakat henüz boşaltamayacağını gördü. (İstanbul Adliyesi’ndeki avukatlara bugün yapılanı yaparlar da aslında seve seve, tüm dünya tv’leri Gezi Parkı’nı izliyor)

Bundan sonra aralıklarla Gezi Parkı’nı yoklarlar artık.

Erdoğan’ın bugünkü konuşması olur da, gençleri çok etkiler diye düşünmüş olmakla beraber, Erdoğan’ın konuşmasının gençler üzerinde herhangi bir sihri olmadığından eminlikleri arttıkça Gezi Parkını daha da sık yoklayacaklardır.

Gelelim, Erdoğan’ın grup konuşmasına; yazıyı uzatmamak için notlar halinde yazayım…

1-Erdoğan zaman zaman gençleri yumuşatma amaçlı bazı cümleler kursa da, konuşması bir savaşa programlanmış bir özellikteydi.

2-“Faiz lobisinin figüranları”, “alçaklar, paçavralar” vs. gibi kelimeleri bol bol kullandı.

3-Muhalifleri düşman ilan edeceğini şu sözlerle ifade etti, “Şimdi bu dönemde kimin, hangi medyanın,hangi sanatçının dost, kimin düşman olduğunu bize gösterecek.” Bu dil çok tipik bir Ortadoğu dili. Muhalifler ya düşmandır, ya haindir, ya ajandır Ortadoğu’da. Bu nedenle de oralara demokrasi gelemez hiç.

4-Erdoğan’ın konuşmasını grupta oturan milletvekilleri alkışlamadı, arkada 50 kişilik bir genç grubu tezahürat yapıyordu sadece. Milletvekillerinden bazıları sadece Erdoğan başörtüsü yasağından söz ederken alkışladı ama diğer bölümleri alkışlamadı. Bu şunu gösteriyor; AKP milletvekilleri, eskiden kendi yakınlarının yaşadıkları dolayısıyla muhtemelen, başörtüsü konusuna tepki verseler de, Erdoğan’ın bunun dışındaki sözlerine olumlu tepki vermiyorlar.

5-Erdoğan’ın savaşa karar verdiği belli ve bu savaştaki mevzisini, önceden de olduğu gibi, “Milli iradeye müdahale” olarak belirlemiş.

6-Menderes efektine oynuyor yine.

7-Bugün orduya da şu sözlerle bir mesaj verdi, (mealen) “Menderes’e yapıldığı gibi, şimdi de milli iradeye yeniden darbe vurmak isteyenler varsa, bu sefer sert kayaya çarpacaklarını bilmeleri lazım.”

8-Zaten, Hükümet gazeteleri Gezi olaylarının başlamasından beri bir “Beyaz Kuvvetler” tutturmuş, gidiyorlardı. Yani, orduya bağlı özel harp kuvvetleri Taksim’de olayları provoke ediyormuş gibi bir şey diyorlardı. Herhalde Erdoğan’da yine bir ordu nörotizmi başlamış olmalı.

Erdoğan’ın iç dengeleri onu çok kötü noktalara doğru sürüklüyor.


Yazarın Son Yazıları:
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı