Korona virüsü salgını nedeniyle 28 Mart 2020 tarihinden itibaren Yüksek Hızlı Tren (YHT), Anahat ve Bölgesel Tren seferleri geçici olarak durduruldu. Ramazan Bayramı’nın ardından YHT’lerin yüzde elli kapasiteyle faaliyete geçeceği gündeme geldi.

 

 

Gazete Duvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre Haziran ayı başı itibariyle YHT’lerin faaliyete başlaması için hazırlıkların yapıldığı bilgisinin kendilerine ulaştığını ve kararı merkezi hükümetin vereceğini ifade eden Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) Genel Başkanı Hasan Bektaş, “İlk etapta sefer sayılarının yoğun başlamaması gerekiyor. Halkımız da zorunlu olmadıkça seyahat etmesin” dedi.

Salgının atlatılmadığını, normal şartlarda alınan önlemlerin daha fazlasının ve toplu taşıma araçlarında alınması gerektiğini ifade eden Bektaş, “Toplu taşıma araçları insanları bir yerden bir yere taşıyorlar ve her ne kadar maske taksanız da aynı ortamda bulunmak zorunda kalıyorsunuz. Özellikle yolcuların trene kabulü esnasında kısa bir denetimden geçirilmesi, maske takılması ve tren içerisinde de çıkarılmaması gerekiyor. Dezenfektan konusunda yolculara destek olunması ve tren görevlileriyle yolcuların temaslarında dikkatli olunması gerekiyor” dedi.

Koltuk sayılarının azaltılarak seyahat edilmesinin zorunlu olduğunu, önlemler alınmadan da tren seferlerinin başlamaması gerektiğini ifade eden Bektaş, “Trenlerde elektronik bilet uygulamasına geçildi ve sadece barkot okuyucularla yolcular trenlere alınabilir. Makinist arkadaşlarımız yolcularla temas etmiyor. Şu anda yük trenleri çalışıyor. Şehirlerde aldığınız önlemin en az iki kat daha fazlasını yolculuk yaparken almanız lazım. Normal şartlarda alınan tedbirlerin fazlası ulaşımda alınmazsa bir şehirden bir şehire virüs kolaylıkla taşınır” diye konuştu.

 

 

‘İŞ GÜVENCESİNİN ŞART OLDUĞUNU PANDEMİYLE GÖRMÜŞ OLDUK’

 

 

Seferlerin durduğu salgın sürecinde TCDD bünyesinde çalışanların hak kayıplarının ortaya çıkmadığını, bunun da “güvenceli çalışmanın” önemini ortaya koyduğunu ifade eden BTS Başkanı Bektaş şunları kaydetti:

“Demiryollarında çalışan iki farklı grupta arkadaşlarımız var. İlk grup, 657 ve 399 sayılı kararnameye bağlı devlet memuru arkadaşlarımız. Bu arkadaşlarımızla ilgili maddi yönden bu süreçte herhangi bir hak kaybı olmadı. İkinci grup olan şirket çalışanlarında da herhangi bir hak kaybı yaşanmadı. Özel sektör gibi bu süreçten etkilenilmedi. En azından iş güvencesinin olmasının ne kadar iyi olduğu, ne kadar şart olduğu bu pandemiyle görmüş olduk. Bu güvence sayesinde insanlar mağdur olmadılar. Sadece tren üzerinde çalışan arkadaşlarımızın, tren kullandıkları süre içerisinde ek tazminat alıyorlardı. Trenler çalışmadığı için sadece o tazminatı alamıyorlar. Sadece böyle bir kayıp ortaya çıktı.”