Önce demokrasi hareketi

Önce demokrasi hareketi
3 Haziran 2016 12:53

Anayasalar, toplumsal sözleşmeler olarak da tanımlanırlar. Yani anayasalar, toplumun tüm kesimlerinin içinde kendilerini buldukları ve içselleştirdikleri, kimsenin kendisini dışlanmış hissetmediği metinlerdir.

 

 

 

 

Av. Kemal AKKURT H&H YORUM

 

 

 

1961 Anayasası, yapıldığı döneme göre uygar ülkeler içinde en demokratik ve insancıl Anayasa idi. Ancak 1960 darbesinin “mağdurları” için bir intikam Anayasası olmanın ötesine geçemedi. Bu nedenle, 1971 darbesiyle egemenler tarafından çok bol bulunarak budanmış ve bu bolluk, 1980 darbesinin gerekçesini de oluşturmuştur.

 

 

1982 Anayasası da memleketin demokrat ve ilericilerini hedef alarak silindir gibi ezmişti. Meydan yine merkez sağa ve siyasal islamcılara kalmıştı.

 

 

1982 Anayasası, bir darbe Anayasası olmasına karşın, zaman içinde ve çoğu koalisyonlar eliyle 17 kez değiştirilerek, büyük ölçüde demokratik bir Anayasa haline getirilmişti. Ülkenin ve insanlarımızın daha fazla hukuk devleti ve insan hakları gibi evrensel değerleri pekiştiren yeni bir Anayasa’ya ihtiyacı elbette vardır. Ancak amaç ülkenin daha demokratik, temel hak ve özgürlüklerin daha geniş olmasıysa; öncelikle mevcut Anayasa’ya uyulmalı, Anayasa değişikliği gerektirmeyen Terörle Mücadele, Seçim, Siyasi Partiler gibi yasalarda bir “yol temizliği” yapılmalıdır. Mevcut Anayasa’ya bile uymayan, yargı bağımsızlığını sıfırlayan, evrensel değerleri tanımayan bir zihniyetin yeni Anayasa yapmasını beklemek, mevcudu da feda etmek demektir.

 

 

Geçtiğimiz günlerde, Anayasa- Der, SODEV, TÜSES, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği gibi Sivil Toplum Kuruluşları, “Önce Demokrasi” başlıklı bir hareket başlattılar. Türkiye’nin içinde bulunduğu hukuktan ve demokrasiden uzak bu durumda, neden yeni bir Anayasa’nın yapılamayacağının gerekçelerini kamuoyu ile paylaştılar. Çoğu öğretim üyesi 27 uzmanın hazırladığı, soru ve cevaplardan oluşan “Türkiye’nin Anayasa Gündemi” isimli kitabı da ilgilenenlerin bilgisine sundular. Böylece rahmetli Uğur Mumcu’nun söylediği gibi: “Fikir sahibi olmadan bilgi sahibi olma”nın engellenmesini sağlamaya çalıştılar.

 

 

Önce Demokrasi Hareketi, bu ortamda neden yeni bir Anayasa yapılamayacağının gerekçelerini şöyle sıraladılar: İktidar eliyle “anayasasızlaştırma” sürecine, devlet-toplum ilişkisinde “hukuksuz alanlar” yaratılmasına, mevcut Anayasa’nın ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerin yok sayılmasına, din ve mezhep bakışı temelinde yaratılan baskıcı ve totaliter yönetim anlayışına, ülkenin yurt içinde ve yurt dışında savaş ortamına sürüklenmesine “itiraz ediyoruz” denilerek, Türkiye’nin içinde bulunduğu kaos ortamına dikkat çekilmiştir.

 

 

 

Özgürlükçü, demokratik, laik, eşitlikçi, sosyal bir Anayasa konusundaki kazanımlarımız korunarak, hak ve özgürlükleri insanlığın evrensel kazanımları düzeyine taşımaya istekli, kalıcı ve adil bir barış kurmaya kararlı tüm kurum ve kişilere demokratik değerler etrafında en geniş birliği inşa etmenin acil önem taşıyan bir yurttaşlık görevi olduğu anımsatılmıştır.

 

 

Önce Demokrasi Hareketi, parlamenter rejime karşı fiili durum yaratarak keyfi bir yönetim kuran, kuvvetler ayrılığını yok eden, temel hak ve özgürlükleri ihlal eden, dokunulmazlıkları kaldırarak yasama organını doğrudan yürütmenin (daha doğrusu Saray’ın) tahakkümü altına almaya yeltenen zihniyetin, “yeni ve katılımcı Anayasa yapıyoruz” söylemiyle yarattığı bilgi kirliliğine “hayır” demek suretiyle, kamuoyunu doğru bilgilendirmek için yola çıkmıştır.

 

 

 

Yol temizliği yapılıp ifade, basın ve örgütlenme özgürlükleri üzerindeki baskılar kaldırılmadan, bu ortamda oldu bitti ve dayatma yoluyla (parti merkezi ve Saray’da kotararak) Anayasa yapma çabalarını gayrimeşru bulduklarını ifade etmişlerdir.

 

 

 

Ülkede yaratılan kutuplaşmanın giderilmesi yerine, baskıcı yönetimi pekiştirerek bir başkanlık rejimi zorlamasına, bu amaçla tek yanlı propaganda aygıtı olarak kullanılan medya yapılanmasının ve devletin bütün organlarının partizanca seferber edilmesine karşı çıktıklarını kamuoyu ile paylaşmışlardır.

 

 

 

Önce Demokrasi Hareketi, bu dönemde yapılması gerekenleri de şöyle sıralamışlardır:

 

 

 

TBMM ve demokratik mekanizmalar işletilerek, hak ve özgürlükleri ihlal eden antidemokratik yasaların ayıklanmasını, baskıcı ve hukuk dışı uygulamalara son verilmesini,

 

 

 

İnsan hakları, demokrasi ve hukuka karşı saldırıların durdurulması amacıyla; yasama, yürütme ve yargı organlarının görev, yetki ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmesini, toplumsal barış sağlanmadan anayasa yapım koşulları yaratılamayacağından, barışçı, nefret söyleminden arınmış ve kucaklayıcı bir iklim oluşturulması talep edilmiştir.

 

 

 

Hukuka, akla ve ahlaka aykırı, gayrimeşru söylem ve uygulamalara karşı meşru direnme hakkını hatırlayarak ve hatırlatarak; “bu ortamda Anayasa yapılamaz, önce hukuk ve demokrasi” sloganıyla yola çıkmışlardır.

 

 

 

İçinde bulunduğumuz zaman; hukuku, eşitliği, laikliği sosyal devleti, kadın, LGBTİ, kent ve doğa haklarını kapsayıcı bir yurttaşlık temelinde, herkesin ve her kesimin ve özellikle de tüm azınlıkların eşit özgürlüklerini savunma ve koruma zamanıdır. Zaman; haklar toplumunu inşa yolunda, demokratik değerleri savunma zamanıdır.

 

 

 

Önce Demokrasi Hareketi, bu saik ve öncelikler konusunda hem fikir olan herkesi, her yerde “Önce Demokrasi” forumları ve Anayasa kürsüleri oluşturarak, “bu ortamda Anayasa yapılamaz; önce demokrasi fikri” etrafında en geniş birliği sağlayacak, anayasal dayatma karşısında seçeneksiz olmadığımızı ortaya koyacak demokratik tartışma ve mücadele zeminini yaratmaya ve güçlendirmeye çağırmaktadır.

 

 

 

Daha fazla demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları talebinde olan herkesin, “Önce Demokrasi Hareketi” nin önümüzdeki dönemde Türkiye’nin birçok yerinde yapacağı toplantılara katılması ve katkı vermesi gerekmektedir.

 

 

 

(*) Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği Başkanı

 
[email protected]

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Emek ve Dayanışma Bayramı
Dünya Barış Günü
Avukatlar Günü