Cumhuriyet’in kuruluşunun 98 yılında, yani yüzüncü senesine 2 kala, AKP belediyeleri Cumhuriyet’i kutlamak amaçlı fener alayları düzenliyorlar bugün.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

Mesela Bahçelievler Belediyesi.

 

 

Hatırlarsanız bundan daha birkaç sene öncesine kadar 29 Ekim’de çelenk bile koydurmuyorlardı, mesela CHP’lilere.

 

 

Çelenk koymalarına cebren engel olunuyordu.

 

 

Bugün artık 29 Ekim için fener alayı yapıyorlar.

 

 

Fener alayını oldum olası CHP örgütleri yapar.

 

 

İşte bu nedenle, dün cep telefonuma AKP’li belediyelerden fener alayı mesajı gelince, “Coştular” dedim.

 

 

Tabii, benim bu ifademde hala bir ayrılık, gayrılık var ama biraz da durum böyle.

 

 

Ancak amacımız ayrılık, gayrılıkları uzun vadede ortadan kaldırmak olmalı.

 

 

Size bugünden bir şey daha anlatayım…

 

 

Ben facebook’da İmamoğlu’nu takip ettiğim için ondan bir canlı yayın haberi gelince hemen görüyorum.

 

 

Bu sabah da geldi.

 

 

Ben de izlemeye başladım.

 

 

O anlık izlemede kaç kişi olduğu üstte bir yerde yazıyor, bilirsiniz.

 

 

İstanbul Vatan Caddesi’ndeki 29 Ekim töreni canlı olarak naklediliyordu videoda.

 

 

Ben izlemeye başladıktan sonra izleyen sayısı hızla artmaya başladı.

 

 

Ama Erdoğan’ın mesajı okunmaya başlayınca tören alanında izleyenler 100’er 100’er azalmaya başladı. Öyle komik ve tatlı bir andı ki…

 

 

Erdoğan mesajlarına tahammül yok ona oy vermeyen insanlarda.

 

 

Çok ilginç bir andı.

 

 

Yeri gelmişken şu hususu da belirtmek isterim.

 

 

Erdoğan ile partisinin tabanı ve ona oy veren seçmen arasında şöyle bir fark var…

 

 

AKP tabanı Atatürk’ü gerçekten gitgide daha çok benimsiyor.

 

 

Anlayarak benimsiyor. Kadınlar da gitgide daha çok anlıyor Atatürk’ü AKP tabanında ve seçmeninde.

 

 

Erdoğan ise, bu konuda daha ikircikli.

 

 

Bu şöyle bir durum…

 

 

Zihinsel olarak Cumhuriyet felsefesini benimsemiyor ama yaklaşık 20 yıla varan devlet tecrübesi ile gördü ki, Atatürk’ün kurduğu devlet düzeni ve Ordusu olmadan kendisi bile ne Ortadoğu’da ne bir yerde adım atabilirdi.

 

 

Diğer din devletlerindeki mezhepçilik vb. nedenlerle işleyen bir devlet sistemi bile olmayacağını gördü.

 

 

Bir de tabii şu anda her adımı TSK ile birlikte atıyor.

 

 

Bu anlamda 26. Genelkurmay Başkanımız İlker Başbuğ’un o zamanki sağ kolu diyebileceğimiz Hulusi Akar’ın yaptığı menejment, bence Erdoğan’da, “TSK beni kabul ediyor, beni dışlamıyor” hissinin yerleşmesine yol açtı.

 

 

Şu anda sadece çok çok küçük bir kısmını yazdığım bu olayın, bu noktasına da herkesin dikkat etmesi gerekir kanımca.

 

 

Netice itibariyle TSK’nın, Cumhuriyetçilerin içini dağlasa da, son 20 senede yaptıkları AKP’ye oy verenlerin ve bizzat AKP’lilerin de Atatürk karşıtlığını eriten bir faktör oldu.

 

 

Ben bugün o kutlu günün, o emsalsiz Atatürk’ün yarattığı o emsalsiz günün 98. Sene-i devriyesinde şöyle bir Türkiye görüyorum…

 

 

1-Biran önce inşa edilmesi gereken bir hukuk devleti görevi önümüzde duruyor.

2-Devletin tüm kurumlarının tarikat vb. yapılardan arındırılması görevi duruyor

3-Ama 98. senede galip gelmiş bir Cumhuriyet var. Bu galibiyet, bu doğal galibiyet, bu, giga soft güce sahip bir galibiyet, bu yok edilmesi mümkün olmayan bir galibiyet.

 

 

 

Tüm halka sirayet etmiş bir Cumhuriyet var artık.

 

 

Bunun derin tarihsel anlamı üzerinde yazılacak daha çok şey var.

 

 

Bugün ama sadece bu gururun tadını çıkarayım ben.

 

 

Tüylerim diken diken ve içim yumuşacık.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

---

Yazarın Son Yazıları:
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı