Nasihat Heyeti’ne öğütler

Nasihat Heyeti’ne öğütler
8 Nisan 2013 07:00

Umarım benzetmeden Çingeneler alınmazlar. AKP’nin PKK ile yürüttüğü ihanet sürecinde kendini “Akil adam” sanıp rol kabul edenler, Sevr Anlaşması’na imza atan Rıza Tevfik ve arkadaşlarına benziyorlar.

 


 


Av. Cemil CAN H&H YORUM


 


Rıza Tevfik ile aynı heyette yer alanlar, düşmanla işbirliği içerisinde görüldükleri için Kurtuluş Savaşı sonrasında Türk vatandaşlığından çıkartılan “Yüzellilikler” (1) arasında baş sıralara yazıldılar. Yahya Kemal,  Sevr Anlaşmasını imzalamak üzere Paris Barış Konferansı’na giden o heyettekiler için şu mısrayı yazmıştı:


 



 


“Kızmasın kimse Rıza Tevfik’e
Sevr’i imzalamaya gitti diye,
Çünkü idam olan mahkumun
Çektirirler ipini çingeneye.”


 


Aynı şekilde günümüze kadar gelen  ve adam yerine koyulmayan kişilerle uğraşma işinin,  yine adam olmayanlara verilmesini ifade eden bir atasözümüz var. Bebek katili Abdullah Öcalan’ı Türk halkına “özgürlük kahramanı” olarak tanıtma işine de uyuyor. Böyle bir durumu ifade etmek için ülkemizde: “Çingenenin ipini kendisine çektirirler” atasözünü söylerler…


 


“Akil adamlar” heyeti biraz da  Mondros Mütarekesi’nden sonra Osmanlı padişahı ve hükümetinin taşradaki denetimi sağlamak üzere kurduğu,  Heyet-i Nasiha’ya (Nasihat Heyeti)(2) benziyor… Anadolu’da asayişi sağlayarak işgalleri önlenmek ve aynı zamanda azınlıkların padişaha bağlılığı sağlamak için kurulan bu heyetler içerisinde, (Rum ve Ermeni) azınlıkların temsilcileri de  bulunmasına rağmen, ne ayrılma düşüncesini  ne de   İzmir’in işgalini  önleyebildiler!.. Bu konu ile ilgili olarak dipnottaki bağlantıyı açıp okumanızı öneririm…


 


Amerika’nın petrol kaynaklarını denetim altında tutmak için uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi’ne  (BOP) hizmet edeceği tartışmasız olan “Aki Adamlar” heyeti, yaklaşan yerel ve genel seçimlerde;  AKP iktidarını  “terörü bitiren” başarılı bir iktidar olarak halka anlatma ve bu iktidarın devamına ikna etme işlevini üstlenmiştir. Bu anlamda “Akil Adamlar” seçimler için henüz  propaganda dönemi başlamadan AKP’nin propagandasını yapma imtiyazına sahip, 63 kişilik bir propaganda ekibi olarak değerlendirilebilir!..


 



 


Bütün gününü futbol ve dizi izleyerek geçiren bir toplum üzerinde ünlülerin yapabileceği etki küçümsenemez. Sırası gelmişken, 1970 yılında yaşama gözlerini yuman, mantık ve matematik alanında çığır açmış çalışmalar gerçekleştiren ve bu çalışmalarını felsefe alanına da yayan Britanyalı ünlü filozof Bertrand Russell’in, İngiliz toplumu için söylediği, “Bir toplum at yarışı ve futboldan başka bir şey düşünmüyorsa; o topluma başkan olacağıma av köpeği olmayı tercih ederim” sözlerini hatırlatmak isterim…(3)


 


 


Türkiye’de “üstünlerin hukuku” geçerlidir diyerek, yargının hükümete bağlanmasını  ve bunun sonucunda, adaletin katledilmesi sonucunu doğuracak şekilde  işletilen sürecin, “başarılı” olmasındaki en önemli etken: hiç kuşku yok ki, Anayasa’nın 26 maddesinin değiştirilmesi için yapılan halkoylamasıydı. Oylamadan önceki propaganda döneminde, “yetmez ama evet” diyerek değişiklikleri savunan işbirlikçi yazar-çizer mızıkacı takımına eşlik eden,  Sezen Aksu gibi ünlü sanatçılar ve Hakan Şükür gibi beğenilen futbolcuların da anayasa değişikliklerine  “evet” demesinde katkısı az sayılmaz!.. Anlaşılıyor ki, BOP’nin senaristleri, bu “Süreç”e desteği sağlamak için de aynı yöntemi kullanmaya devam edecekler…


 


 


Geçen zaman içinde, arkasına ABD’nin desteğini alan AKP, iktidarını sürdürebilmek için,  Anayasa’yı ve yürürlükteki yasaları çiğnemekten hiç çekinmemiştir. Hükümet, TBMM’nde yasaları her an  değiştirme gücünü elinde bulundurmasına rağmen, çoğu kez bu yola girme zahmetine bile girmemektedir! Muhalefet ise sadece iktidarın belirlediği gündemle oyalanıyor.  Danışıklı dövüş gibi. Halkın yakıcı sorunlarının gündeme taşınamaması hükümetin işini oldukça kolaylaştırıyor… Hatta denebilir ki, muhalefet iktidarın gündeminde olan konuları tartışarak, yoldaki taşları da temizlemekle görevli gibi…


 


 


Anlaşılmaktadır ki, “analar ağlamasın” yalanı ile 74 milyonun anası bir süre daha ağlatılmaya devam edecek!..  Kim ne söylerse söylesin, içerisinden geçmekte olduğumuz koşullar, mütareke dönemindekilere çok benzemektedir. Bugünün “akil adamlar”ının o dönemin nasihat heyetleri gibi görev yapacakları bellidir…


 


 


Yurtseverlik de hainlik gibi hep böyle zamanlarda depreşir. Yurtseverlerin askeri ve siyasi önderleri hapislere tıkılıp esir alınsa bile, Türk halkı her koşul altında el yordamı ile de olsa yine yolunu bulabilecektir!…


 


Ne var ki, Türk halkını toptan esir almak mümkün olamayacaktır!..


 


8 Nisan’da Silivri’den harlanacak çoban ateşi, Anadolu’nun dört bir yanını aydınlatmaya devam edecek!.. Tıpkı Mustafa Kemal’in Samsun’dan yola çıkıp, Amasya’dan yayınladığı genelge gibi… Tıpkı Erzurum ve Sivas Kongrelerinde “Ya istiklal ya ölüm” şeklinde haykırıldığı gibi…


 


Bu defaki kurtuluş meşalesi de bir daha söndürülmemek üzere  Silivri’den  yakılmıştır!..


 


DİPNOTLAR:


Fotoğraf 1 : Rıza Tevfik resimde fes takmış. Damat Ferit Paşa’nın sağında yer alıyor. Solunda ise Maârif Nâzırı Bağdatlı Hâdi Paşa ve Bern sefiri Reşat Halis bulunuyor. Bu dört kişi, diğer 150’liklerle birlikte Türk vatandaşlığından çıkarıldılar.



 


(1)http://tr.wikipedia.org/wiki/150%27likler
(2)http://atam.gov.tr/izmirin-isgalinden-once-sehzade-abdurrrahim-baskanliginda-anadoluya-gonderilen-nasihat-heyeti-anadolu-heyet-i-nasihasi-16-nisan-18-mayis-1919/
(3) http://www.serenti.org/burasi-bagimsiz-bir-cumhuriyettir/


 


Yazarın Son Yazıları:
‘Bağımsızlık’ mı ‘hırsızlık’ mı?!..
Devletin ‘özel’i olmaz!..
‘Cesaret ödülü’nün bedeli!..