Millet İttifakı liderlerine yönelik tehditler artıyor mu?

Millet İttifakı liderlerine yönelik tehditler artıyor mu?
7 Nisan 2023 10:40

Cumhurbaşkanı adayları, kurulan ittifaklar, dağılıp toplanan masalar gündemleri bir kenarda dursun, toplumun alışık olmaması gerekirken “alışık olduğu” seçim gerginlikleri ufak ufak kendini göstermeye başladı. 5 Nisan’da gerçekleşen İYİ Parti Grup toplantısında yere saçılan mermiler, bunun en son işaretiydi.

 

 

 

 

Meral Akşener’in grup toplantısı sırasında kürsüye getirdiği mermilerin çıkış noktası 31 Mart’ta İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’nın camını delip geçen kurşunlardı.

İstanbul Valiliği, bölgedeki bir inşaat bekçisinin hırsız kovalarken ateşlediği silahtan çıkan kurşunların İl Başkanlığı’na da isabet ettiğini söylerken, Akşener, bunun bir gözdağı olduğu kanısında.

Zira bu olaydan bir süre önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Akşener’e yönelik, “Biz bir şey yapıyoruz dersek biz bunu yaparız Meral Hanım. Bizim adımıza dikkat et. Benim adım Tayyip, soyadım da Erdoğan. Erdoğan’a da dikkat et. Tayyip ismine de dikkat et. Konuşurken buna göre konuş” ifadelerini kullanmıştı.

31 Mart olayının ardından ise Akşener, “Tehditlerini vazife bilerek üzerimize gelen kurşunları çek; eğer geleceksen, sen gel!” sözleriyle seslenmişti.

İktidar kanadı Akşener’in “özür dilemesi” gerektiğini savunurken, İYİ Parti lideri Akşener, 5 Nisan’daki grup toplantısında “Bunca engeli aştıktan sonra, şimdi bize bu mu dur diyecek?” diyerek elindeki mermileri gösterdi.

 

 

Salıcı: Duyumlar var

 

 

Independent Türkçe’den Gökçen Tuncer’in haberine göre “Seçim öncesi tehditler”, CHP’nin de bir süredir gündeminde ve çoğunlukla hedeflerinde kendilerine “Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi” diyen SADAT var.

Son olarak CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, 3 Nisan’da Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda, toplumda “oyların çalınacağı, iktidarın verilmeyeceği” gibi kaygıların olmasının “haksız ve anlamsız” olmadığını savundu.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının, İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun hapis cezasının Yargıtay’ca onanmasından bir gün sonra 13 Mayıs 2022’de, SADAT’ın İstanbul’daki merkezinin önüne gitmesini hatırlatan Salıcı, şunları söyledi:

Biz SADAT’ın önüne neden gittik. ‘Böyle bir şeye tevessül etme kardeşim’. Bize gelen bilgiler de var. Biz Türkiye’deki demokratik sistemi sokakta bulmadık. Mücadele ile kazandık. Paramiliter grupları da akıllarının ucundan dahi geçirmesinler.

 

 

Salıcı’nın açıklamasına göre hâlâ aldıkları duyumlar var.

Sokak hareketlerine ya da toplumda kaygı yaratacak hareketlere soğukkanlı biçimde yaklaştıklarını söyleyen Oğuz Kaan Salıcı, “Seçime giderken ki siyaset ikliminin de güvenli olması lazım. Gazetecilerin, aydınların, televizyon programlarının girişinde ve çıkışında… Kimin yaptığı belli, hedef gösterenler belli ama tutuklu yok. Bu da seçim güvenliği meselesidir. Seçime, kutuplaşmanın olmadığı bu tür saldırıların gerçekleşmediği ortamda gidilmesi seçimin daha rahat bir ortamda olmasını sağlar” ifadelerini kullandı.

 

 

Kılıçdaroğlu, vasiyetini açıklamıştı

 

 

CHP-SADAT gerginliği 2022’den bu yana sürüyor.

Kendilerini “savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren şirket” olarak tanımlayan SADAT için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “terörist yetiştiren bir kuruluş” ifadelerini kullanmış ve “Türkiye asla paramiliter kuruluşlara teslim edilmeyecektir. Seçim güvenliği önemlidir” demişti.

SADAT Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi de 13 Mayıs 2022’de yaptığı açıklamada “SADAT ne bir paramiliter ordudur ne de milis gücü yetiştirir” demişti. Kuruluş, şirketin kişilik hakkına saldırı” suçlaması ile Kemal Kılıçdaroğlu aleyhinde 1 milyon lira tazminat davası açmıştı.

TV100’de katıldığı bir programda alt bantta SADAT reklamının geçmesini bir tehdit olarak kabul eden Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı, 17 Ocak 2023’te grup toplantısında şunları söyledikten sonra vasiyetini açıklamıştı:

Be gafiller, be şerefsizler, be akılsızlar, be müptezeller, be çakallar… Be çakallar, siz mi beni korkutacaksınız?

Sizin önünüzde diz çöküp yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim. Hodri meydan, gelin görüşelim. Allah nasip eder de yaşarsak hayatınız boyunca görüp görebileceğiniz en büyük kâbus olmaya devam edeceğim.

Trolleriniz beni yolumdan çeviremez. Durduramazsınız.

Eğer bana bir şey olursa halkıma emanetimdir. O 418 milyar doları siz tahsil edeceksiniz.

Gençlerimizin geleceğidir bu para. Bu ülkenin doğmamış bebeklerini parasıdır o para. Her kuruşunu tahsil edeceksiniz.

 

 

Kulis: Kılıçdaroğlu, bu kadar çok güvenlik önlemi istemiyor

 

 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun 6 Mart itibarıyla cumhurbaşkanı adaylığının kesinleşmesiyle seçim kampanyası süreci de hızla başlamış oldu.

Bir yanda her parti için milletvekili adaylığı kesin listeleri belirlenmeye çalışılırken bir yandan da Türkiye’nin farklı şehirlerinde halkla buluşmalar devam ediyor.

Ancak önceki seçimlere kıyasla daha sıkı güvenlik önlemleriyle.

Örneğin, 15-21 Mart’ta gerçekleşen İzmir İktisat Kongresi’nin beşinci gününde Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın liderleri ile birlikte İzmir’e gelmiş, kongrenin yapıldığı salonun çevre sokakları tamamen trafiğe kapatılmıştı.

Kulislerde konuşulanlara göre Kılıçdaroğlu da bu kadar güvenlik istemiyor ancak birtakım tehditler bu durumu zorunlu kılıyor.

 

 

Millet İttifakı yetkilileri güvenlik konusunu tartışmak üzere toplanacak

 

 

Seçim öncesi hem parti ve liderlere yönelik bir tehdit olup olmadığını hem de sandık güvenliğini Millet İttifakı’nın diğer üyelerine sorduk.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Şenol Sunat, bir tehdit duyumu almadıklarını söyledi. Şu süreçte bir güvenlik artışı talebi olup olmadığına dair soruya da “Onu İçişleri Bakanlığı düşünecek” yanıtını verdi.

DEVA Partisi Seçim İşleri Başkanı İdris Şahin de Sunat gibi partilerine ya da genel başkan Ali Babacan’a bir tehdit almadıklarını söyledi.

Ancak Şahin’in açıklamasına göre altı partinin seçim güvenliği komisyon üyeleri bir hafta içerisinde bir toplantı yapacak.

“Yaklaşık iki aydır biz yan yana gelmemiştik. Seçim takvimi netleşti. Dolayısıyla biz bu hafta içerisinde ev sahibi Cumhuriyet Halk Partisi’nin gündem önerisiyle yan yana geleceğiz. 3-5 gün içerisinde belli olur” açıklamasını yapan Şahin, “Onlara herhangi bir tehdit gelip gelmediği konusunda o süreç içerisinde haberdar olacağız. Yoksa parti olarak kulağımıza gelen bir duyum söz konusu değil” dedi.

 

 

“Endişelerimiz var”

 

 

“Seçimin gergin bir ortamda geçeceği görülüyor” ifadelerini de kullanan İdris Şahin şöyle devam etti:

Kullanılan dil, üslup bile bunu göstermiyor mu? Bu üslup bu dil, olduğu müddetçe sahada belirli gerginliklerin olması gayet makul. Bu tür bir şeyin olacağına dair endişelerimiz var.

Sandık güvenliği ile ilgili olarak da bugüne kadar sandık başı işlemlerinden kaynaklı, seçim sonuçlarına gölge düşüren bir hadise olmadığını söyledi İdris Şahin.

Şahin’e göre sıkıntı, oy verme işlemleri tamamlandıktan sonra oluşabilir:

Şunu kabul edelim ki Yüksek Seçim Kurulu (YSK) hem referandumda hem de İstanbul seçimlerinde hadiselere doğrudan müdahale etti. Bu da sürecin aleyhlerinde sonuçlanmasına sebep oldu.

Dolayısıyla biz burada ‘sandık başı işlemlerinde gerekli tedbirleri alalım, kapımızı kilitleyelim, hırsızı günaha sokmayalım’ diyoruz. Bu yönde çalışmalarımız devam ediyor.

Sandıklarda gerekli tedbiri alır ve vatandaşı da bu konuda yeterince bilinçlendirirsek sandık başı işlemlerinde herhangi bir sıkıntı olacağı kanaatinde değilim.

 

 

Ali Babacan’ın korumaları parti kurduktan sonra azaltıldı

 

 

Şahin’in açıklamasına göre Ali Babacan’ın da az sayıda bir koruması var.

“Ali Bey uzunca süre Milli Güvenlik Kurulu’nda, Dışişleri Bakanlığı’nda görev yaptığı için kamudan talep ettiği koruma sayısı, parti kurup, genel başkan olduktan sonra belirli sayıda düşürüldü” diyen Şahin, şunları kaydetti:

Korumaları kanun gereği geri çekebilmeleri söz konusu değil. Tabii ki bir ihtiyaç olduğunda ve İçişleri Bakanlığı’na o yönde bir talep gittiğinde sayıyı artırmıyorlar ama bu mevcut halini şu an itibarıyla koruyorlar. O konuda şu aşamada herhangi bir talebimiz söz konusu değil.

 

 

“Genel Merkez’e verilen polis geri alındı, itiraz ettik”

 

 

Demokrat Parti Seçim İşleri Başkanı Adnan Turfan ise seçimle ilgili gerginliklerin şu anda ufak tefek olduğunu söyledi.

“Daha vakit var” diyen Turfan, şöyle devam etti:

Son günlere doğru…. Tam kaybettiklerini anladıklarında söz konusu olur ama şu anda çok az, ufak tefek. Ancak ona yelteneceklerini sanmıyorum. Akıllarının gitmiş olması lazım.

Bayadır Türkiye’yi geziyoruz ve ne Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki ne de iktidar partisindeki gibi koruma yok bizde. Tamamen kendi tanıdıklarımızın desteğiyle geziyoruz.

Genel merkezin korunmasıyla ilgili sorun var. Onu birkaç defa dile getirdik. Bir polis verdiler. Onu da geri aldılar. Sonradan biz bunu gündeme getirince bir tane polis lütfettiler koruma şubeden. Akşamları da bir tane olmak üzere iki, bazen üç polis koruyor.

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın da devletin verdiği korumaya sahip olduğunu söyleyen Turfan, bugüne kadar sandık güvenliğinin konuşulduğunu ancak liderlerin korunması ile ilgili hiçbir şeyin konuşulmadığını söyledi.

Gültekin Uysal’ın da bir koruma artışı talebi olmayacağını söyleyen Turfan, “En fazla bir veya iki koruma daha fazla verirler. Bunun da güvenlik bakımından çok etkisi olacağı kanaatinde değilim. Türkiye’de bu tip şeyler gündeme gelebilir. Ben çok aşırı bir şey olacağı kanaatinde değilim” yorumunda bulundu.

 

 

“Cumhur İttifakı’nın kaybettiğine dair hırçınlaşan tavrını görüyoruz”

 

 

Taraflarına bir tehdit duyumu gelmediğini söyleyen diğer bir isim ise Saadet Partisi Seçim İşleri Başkanı Hasan Bitmez.

Bitmez “Cumhur İttifakı’nın dolayısıyla iktidarın, kendisinin kaybettiğine dair hırçınlaşan tavrını görüyoruz. Bunun seçim gününe bir tehdit olarak yansıması olur mu bilemiyorum” diye konuştu ve ekledi:

Elbette birileri art niyetli neticeler almak için çalışabilir. Ama bu kaybediş görüntüsünün getirdiği hırçınlaşmadan kaynaklı, seçimlerin nezafetini (temizlik, paklık) ortadan kaldıracak çeşitli atraksiyonlar olur mu? Sandıklar boyutunda çok olacağı düşüncem yok. Ancak en yukarıdaki birleştirmelerde bir süreç olur mu? Onunla ilgili seçim kurullarında gerek bizim, gerekse diğer muhalefet partilerinin itiraza yetkili seçim kurulu üyeleri var. Bunların en iyi şekilde eğitimleri yapılıyor.
Millet İttifakı, sandık güvenliği için STK’larla temas halinde

 

 

Anayasa’nın seçim dönemi öncesinde, seçim takvimi içerisinde, seçim günü ve sonrasında itiraz gözetleme takip yetkisi verdiğini hatırlatan Bitmez, sandık güvenliği için sivil toplum kuruluşları ve çeşitli platformlarla da çalıştıklarını aktardı.

Bitmez’in açıklamasına göre Millet İttifakı’nın seçim komisyonu, bu kurumlarla birebir temas halinde:

Gerek bu işin dijital ortamda takibi noktasında onların da katkısını almak, gerek seçim günü sandıklarının gözetimi noktasında sonuçların birleştirilmesi noktasında, bizim eksik kaldığımız yerler olması durumunda onların desteğini alarak bir süreç yürütme işbirliği içerisindeyiz.

Bitmez de ilave bir güvenlik artırıcı talep içerisinde olmadıklarını aktararak, “Ancak seçim yoğunlaşıyor. Bu süreçte özel bir talep olur mu onu arkadaşlarla konuşacağız” ifadelerini sözlerine ekledi.