Metrobüs artık bitti, yerel seçim kampanyasında yeni ufuk lazım

Metrobüs artık bitti, yerel seçim kampanyasında yeni ufuk lazım
11 Mart 2013 01:52

İBB Başkanı Kadir Topbaş’a metrobüsü öneren kişi Dünya Mimarlar Odası Başkanı Jaime Lerner idi.

 


 


Safile USUL H&H YORUM


 


 


Jaime Lerner, 2005’de eline bir kağıt kalem alıp onunla röportaj yaparken bana da çizmişti metrobüs düşüncesini; o kağıtlar muhtemelen benim kilerde duruyordur.


 


Şöyle anlatmıştı çizgilerle…


 


Sadece otobüslere ait bir yol hattı, otobüsler duraklara 2 dakika arayla gelecekler ve hızla yolcu aldıktan sonra hemen hareket edecekler, zaten 2 dakika sonra arkadaki otobüs gelmiş olacak, bilet alımı da olmayacak duraklarda yığılmayı engellemek için, biletler ya önceden veya otobüsün içinde alınacak.


 


Jaime Lerner 1934 doğumlu bir Brezilyalı ve Güney Brezilya’daki Parana şehrinin belediye başkanlığını yapmış eskiden ve taşımacılıkla ilgili projeleri ile dünyada meşhur olmuş.


 


Sonradan da Dünya Mimarlar Birliği’nin başkanlığına seçilmiş.


 


Şu anda aktif çalışmıyor olmalı, internette hakkında yeni bir bilgiye rastlamadım.


 


İşte o zamanki Dünya Mimarlar Odası Başkanı Jaime Lerner 2005’de gerçekleşen bir sempozyuma da katılmıştı İstanbul’da.


 


Onun öncesinde de Kadir Topbaş’la görüşmeleri olmuş ve Topbaş’a metrobüs fikrini vermişti.


 


O sempozyumda ben de kendisi ile röportaj yapmıştım.


 


Jaime Lerner bana metrobüs projesini anlatırken şunu da belirtmişti…


 


“Metrobüs yardımcı bir unsurdur, asla tek başına İstanbul’un trafik sorununu çözmez. Asıl olan yer altı taşımacılığı, yani metrodur. Bunu belediye başkanınıza da söyledim.” demişti.


 


Ancak Kadir Topbaş, hem de içinde bulunduğu siyasi iktidarın bakış açısının darlığı ve kısa dönem popülist tarzı nedeniyle, metrobüsü İstanbul’un ana sorun çözücüsü gibi almıştı programına.


 


Fakat 2012-2013 itibari ile metrobüs olayı bitti artık.


 


İstanbul’un ana arterlere paralel kurulmuş yerleşim birimlerinden metrobüse akan halkın hacmi o kadar büyük ki, metrobüs hatta fena halde eziliyor bu hacim altında.


 


Haberlerden duyduysanız, mesela geçtiğimiz cuma günü metrobüs köprüsündeki izdiham nedeniyle bir kadın bayıldı.


 


Metrobüs köprüleri pic saatlerde öylesine doluyor ki, köprüde bir stadyuma dolmuş yüzbinlerce insanın durumunda olacağı gibi, bir adım dahi atılamıyor ve o köprüler bazen saatlerce geçilmez ve yürünmez hale geliyor.


 


Ki, metrobüs duraklarına da yanaşılamıyor, öylesine izdiham var.


 


Bunun da dışında, biz artık İstanbul’da yaşayamıyoruz.


 


Araba ile oturulan semtlerin dahilinde bile hareket etmek çok zorlaştı.


 


Artık Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçmeyi ise, düşünemiyoruz bile çünkü yolda tıkılıp, kalıyoruz.


 


Seyyar tuvalet ve seyyar lokanta lazım ayrıca da.


 


Şu anda tahayyül dahi edemiyorum ki, bugün mesela karşı yakaya geçeyim.


 


Bundan 2 sene evveline kadar İzmit gibi yakın şehirlere gitmeyi sık sık planlayabiliyordum ama artık asla.


 


Benim için oralara gitmek kalmadı artık.


 


İstanbul’un yakın çevresindeki kuzenlerimi de artık göremiyorum bu yüzden.


 


Onların gelmesi lazım buraya ama onlar da, “gelemeyiz.” diyorlar.


 


İstanbul’u yakında kapatmak dahi gerekebilir, bana inanın.


 


Hükümet partisi döneminden sonra, ben ki yol, trafik ve tıkanıklık konusunda cesurumdur, İstanbul’u artık yaşayamıyorum.


 


Bir ara Kadir Topbaş metrobüs nedeniyle prim yapmıştı ama o olay öldü artık.


 


Ve, bence, İstanbullu detayları belli ve inandırıcı İstanbul projelerine artık daha da güçlü oy verir.


 


Projeler net, detaylı ve detay planlı olduğunda seçmenin en azından bir kısmı bundan etkilenir.


 


Yalnız şunu söylemeliyim.


 


İstanbul’a dair inandırıcı, net ve somut proje üretmek iddiası taşımak için çok zorlu bir çalışma lazım.


 


Çünkü bu çok zor bir iş.


 


Hatta İstanbul konusunda uluslararası çok seçme ve kendini kanıtlamış bir danışma heyetinden de yardım alınmalı.


 


Finansman konusu da net olmalı halka sunumda.


 


Yoksa, bizim halkın en temel ve aslında haklı özelliklerinden birisi de şu ki…


 


“Herkes konuşuyor ama laf olsun diye konuşuyor, zaten söylediği de bal kabağı, bakalım da olur mu bu dediği.” şeklinde düşünüyor.


 


Veya şöyle düşünüyor…


 


“Bu azman İstanbul’u kimse düzeltemez ki.”


 


Yani, bu anlamda çok aktif bir oy motivasyonu yok.


 


Ama inandırıcı, çok detaylı ve akıllı projeler seçmeni ikna eder.


 


O kadar inandırıcı olmalı ki, en başta da projeyi sunanın kendisi buna çok inanmalı ve kendisi çok ikna olmuş olmalı.


 


JAİME LERNER BUNU ÖNGÜRMÜŞTÜ


 


Adam nasıl olsa artık aktif çalışmıyor, yazabilirim.


 


Jaime Lerner’e 2005’de, “Bizimkiler nasıl sizce, İstanbul sorunlarını çözmede ehil gibi geliyorlar mı size?” diye sorduğumda, yüzünü buruşturmuş ve olumsuz anlamda kafasını sallamıştı.


 


Jaime Lerner İBB Başkanı’nın sadece metrobüse yoğunlaştığını ve bu ufukla bu işin olmayacağını görüyordu çünkü.


 


Ben sorumu gerçekten önyargısız sormuştum ama ondan gelen tepki işi bilen bir profesyonelin tepkisi idi.


 


Zaten bir işi iyi bilen o işi iyi bilir.


 


Birinin bir adımı atışından, bir sonraki adımının nasıl olacağını da öngörür.


 


Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar