Maşallah Sigorta Şirketi

Maşallah Sigorta Şirketi
3 Mart 2012 21:59

Geçtiğimiz Çarşamba günü Silivri'deki duruşmalara katılmak üzere İstanbul'un yolunu tuttum. Ülke kara kışa teslim. Yollar felaket. Elbette bilinçli bir sürücü olarak yola çıkmadan önce tüm hazırlığımı yaptım. Zaten ilk kar yağmadan önce kar lastiklerimi taktırmıştım. Her sene zincirimi yeniliyorum. İlk yardım malzemeleri, en kötü ihtimale karşı yedek yiyecek ve giyecek paketi, arabanın bakımı derken tam teşekküllü bir şekilde çıktım yola.

Ankara-İstanbul otoyolu oldukça yağışlı olmasına rağmen açıktı. Tedbirli bir sürücü olarak da hız yapmamaya oldukça dikkat ederim. Ancak insanın elinde olmayan faktörler de var.

Ne yazık ki tüm sürücülerimiz aynı bilince sahip değil. O kara kışın ortasında, yoğun tipi altında araçlar sanki ralli pistindeymiş gibi oldukça süratli bir şekilde yol alıyorlardı. Hele ki kamyonlar, tırlar ve yolcu otobüsleri. Yol boyunca en az üç tane yan devrilmiş tır gördüm. Benim gördüğümü diğer sürücülerin görmemesi mümkün değil. Ama buna rağmen otoyolda giderken ani bir canavar düdüğüyle irkilip de sol şeridinizden bir tırın ya da yolcu otobüsünün yolu yara yara geçtiğini görmek ürkütücü. Hele ki yolcu otobüsleri. Benim bildiğim kadarıyla yolcu otobüslerinin belirli bir hızı aşmaması, gideceği yere saatinden önce ulaşmaması gerekiyor. Hatta sırf bunun için özel cihazlar yerleştiriliyor. Ancak sanırım özellikle yerel şirketlerin içinde bu kurallara uyulmuyor.

Bir de kurallara uymak, daha doğrusu bu şartlar altında uymaya çalışmak, neredeyse suç. Yol boyunca çok gerekli haller dışında sol şeride geçmememe rağmen defalarca yoğun selektöre, yukarıda bahsettiğim canavar düdüklerine maruz kaldım.

İşin enteresanı otoyolu ölüm pistine çeviren bu araçların hemen hemen hepsinin arkasında, önünde, yanında devasa birer maşallah bulunması.

Tüm bunlar olurken aklıma eski bir hikaye geldi;

Fuat Paşa bir tarihte İstanbul'u ziyaret eden bir İngiliz'e şehri gezdiriyormuş. Adamın sık sık gözüne ilişen Maşallah yazıları dikkatini çekmiş.
-Her yerde gördüğüm şu yazılar nedir acaba? diye sormuş.
Çok zeki bir devlet adamı olan Fuat Paşa hemen yapıştırmış cevabı;
-Osmanlı sigorta şirketinin levhalarıdır efendim….

Galiba o günlerden bugünlere değişen pek bir şey yok…

Nazar boncukları arasında, maşallahlara emanet yaşıyoruz…

 

 

 

 

 

Deniz Bilgen ÇAKIR   H&H YORUM

 

 

Geçtiğimiz Çarşamba günü, Silivri'deki duruşmalara katılmak üzere İstanbul'un yolunu tuttum.

 

Ülke kara kışa teslim. Yollar felaket.

 

Elbette bilinçli bir sürücü olarak yola çıkmadan önce tüm hazırlığımı yaptım. Zaten ilk kar yağmadan önce kar lastiklerimi taktırmıştım. Her sene zincirimi yeniliyorum. İlk yardım malzemeleri, en kötü ihtimale karşı yedek yiyecek ve giyecek paketi, arabanın bakımı derken tam teşekküllü bir şekilde çıktım yola.

 

Ankara-İstanbul otoyolu oldukça yağışlı olmasına rağmen açıktı. Tedbirli bir sürücü olarak da hız yapmamaya oldukça dikkat ederim. Ancak insanın elinde olmayan faktörler de var.

 

Ne yazık ki tüm sürücülerimiz aynı bilince sahip değil. O kara kışın ortasında, yoğun tipi altında araçlar sanki ralli pistindeymiş gibi oldukça süratli bir şekilde yol alıyorlardı. Hele ki kamyonlar, tırlar ve yolcu otobüsleri. Yol boyunca en az üç tane yan devrilmiş tır gördüm. Benim gördüğümü diğer sürücülerin görmemesi mümkün değil. Ama buna rağmen otoyolda giderken ani bir canavar düdüğüyle irkilip de sol şeridinizden bir tırın ya da yolcu otobüsünün yolu yara yara geçtiğini görmek ürkütücü.  Hele ki yolcu otobüsleri. Benim bildiğim kadarıyla yolcu otobüslerinin belirli bir hızı aşmaması, gideceği yere saatinden önce ulaşmaması gerekiyor. Hatta sırf bunun için özel cihazlar yerleştiriliyor. Ancak sanırım özellikle yerel şirketlerin içinde bu kurallara uyulmuyor. 

 

Bir de kurallara uymak, daha doğrusu bu şartlar altında uymaya çalışmak, neredeyse suç. Yol boyunca çok gerekli haller dışında sol şeride geçmememe rağmen defalarca yoğun selektöre, yukarıda bahsettiğim canavar düdüklerine maruz kaldım.

 

İşin enteresanı otoyolu ölüm pistine çeviren bu araçların hemen hemen hepsinin arkasında, önünde, yanında devasa birer maşallah bulunması.

 

Tüm bunlar olurken aklıma eski bir hikaye geldi;

 

Fuat Paşa bir tarihte İstanbul'u ziyaret eden bir İngiliz'e şehri gezdiriyormuş. Adamın sık sık gözüne ilişen Maşallah yazıları dikkatini çekmiş.
-Her yerde gördüğüm şu yazılar nedir acaba? diye sormuş.
Çok zeki bir devlet adamı olan Fuat Paşa hemen yapıştırmış cevabı;
-Osmanlı sigorta şirketinin levhalarıdır efendim….

 

Galiba o günlerden bugünlere değişen pek bir şey yok…


Yazarın Son Yazıları:
Bizim artık bir şehidimiz daha var
Meğer ben 28 Şubatçıymışım…
MHP Erdoğan dedi!