Z kuşağı iktidara mesafeli: Vaatlere karınları tok

Z kuşağı iktidara mesafeli: Vaatlere karınları tok
16 Nisan 2022 09:16

Seçimlerin 2023’te gerçekleşmesi halinde sayıları 13 milyonu bulacak olan Z Kuşağı, siyasetin iştihanı kabarttı. “Gençleri kucaklıyoruz” pozu kesen siyasiler, öğrenci evlerinde bağdaş kurdu. Uzmanlar, baskılar ve gelecek kaygısı nedeniyle gençlerin AKP’ye uzak olduğunu söylüyor: Sorunlarına gerçekçi çözümler bekleyen gençler yarının sahibi değil, bugünün parçası olmak istiyor.

 

 
Birgün’den Mehmet Emin Kurnaz’ın haberine göre ülke seçim atmosferine girerken iktidar ve muhalefet cephesinin gözü, peş peşe yayımlanan kamuoyu yoklamalarında. Son dönemki tartışmaların odağında yer alan Z Kuşağı ise partilerin ana hedef kitlelerinden birini oluşturuyor. Seçimlerin 2023’te gerçekleşmesi halinde 7 milyonu aşkın yeni seçmen oy kullanma hakkına sahip olacak.

Toplam seçmen içinde yaklaşık yüzde 12’lik oy dilimine sahip bu kitlenin yönelimleri oldukça kritik. Yekpare bir değerlendirme mümkün olmasa da araştırmalar, önümüzdeki seçimde ilk kez oy kullanacaklarla birlikte sayıları 13 milyonu bulacak olan Z Kuşağı’nın siyasal tercihlerinin iktidara daha mesafeli olduğu yönünde.

 

 

İFTAR SOFRALARINDA POZLAR VERİLİYOR

 

 

Başta iktidarın yasakçı/baskıcı politikalarından rahatsızlık duyan bu kitlenin temel sorununun işsizlik, gelecek kaygısı ve ekonomik sıkıntılar olduğu görülüyor. Öte yandan kendini muhalefet partilerinin içinde tanımlamaktan da uzak bu kitle daha çok AKP ve Erdoğan karşıtlığı üzerinden tutum geliştiriyor. Durumun farkına varan siyasilerin önceliği ise gençleri kucakladıkları algısı. Öğrenci evlerinde iftar yapılıyor, gençlerle yer sofralarında bağdaş kuruluyor. Parti kongre ve toplantılarında popüler müzikler açılıyor, sosyal medyadan ilgi çeken içerikler üretiliyor. Zaman zaman düzenlenen gençlik buluşmalarında bilindik vaatler uzadıkça uzuyor.

 

 

GELECEĞİN DEĞİL BUGÜNÜN ÖZNELERİ

 

 

Konuya ilişkin değerlendirmelerini aldığımız uzmanlar ise yoksulluk, işsizlik ve yoğun gelecek kaygısı taşıyan gençlerin, asıl taleplerinin sorunlarına gerçekçi çözümler bulunması olduğuna dikkat çekiyor. “Siyasetin gençlere iki uç yaklaşımı var” diyen Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi (TEAM) Araştırma Direktörü Ulaş Tol, “Her dönemde mevcut düzenin ve değerlerin devamını isteyenler, gençleri yozlaşmış bularak, onları kurtarılması gereken bir kesim olarak görüyor. Tersine mevcut işleyişin, hâkim olanın değişmesini isteyenler ise gençlere kurtarıcılık misyonu yüklüyor. Onlara göre gençler hepimizi kurtaracak. Bu iki uç beklenti ve buna uygun siyaset tasarımı gençleri siyasetten uzaklaştırıyor. Oysa gençler, ne toplumu batıracak ne de kurtaracak bir güce ya da özelliklere sahip değiller, üstelik buna motive de değiller” ifadelerini kullanıyor.

 

 

 

GENÇLER SOMUT ÇÖZÜM GÖRMEK İSTİYOR

 

 

‘Gençler geleceğimizdir’ sözünün aksine gençleri geleceğin özneleri değil bugünün özneleri olarak görmek gerektiğini vurgulayan Tol, “Gençler, yarının sahibi değil, bugünün parçası olmak istiyor. Bugün onların hayatında barınma, aileye bağlı kalmadan eğitim alabilme, çalışma yaşamına geçişteki zorluklar vb. hangi sorunun nasıl çözüleceğini duymak istiyorlar” diyor.

 

 

DİĞER KUŞAKLAR GİBİ KATI YARGILARI YOK

 

 

“Siyasetteki hâkim olan yaş almış erkek egemen kültür, gençleri cezbetmekten çok uzak” yorumunu yapan Tol, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Neredeyse tüm partiler, siyasi oluşumlar, sivil toplum yapıları gençleri çekememekten şikayetçi. Çünkü çekmek istedikleri yerin özellikleri, gençlerin ne var olmasına imkân veriyor ne de var olmak isteyebilecekleri özellikler taşıyor. Yani gençlerin siyasete ilgisiz olmasının nedeni bir iletişim sorunu değil. Soru gençleri nasıl çekeriz değil, siyaseti, partileri nasıl daha genç (en azından bir nebze) bir yer haline getirebiliriz olmalı.”

Siyasilerin Z Kuşağı’na mitler atayarak o mitlere uygun bir iletişimle desteğini alabileceğini düşündüğünü söyleyen Tol, son olarak şunları aktarıyor: “Gençler için ise konu iletişim değil. Bu kuşağın idealize edilen yanlarından biri özgürlükçü olmaları. Oysa daha çok kendine özgürlükçü bir eğilim taşıyorlar ve buna zarar veren gelişmelerden rahatsızlar. Bu yüzden gençler arasında muhalefeti destekleyenlerin oranı daha yüksek. Ama buradan gençlerin büyük bir oyun değiştirici kategori olduğu sonucu çıkmıyor. Gençlerin oy tercihi iktidarın ortalamasını yalnızca 1 puan kadar aşağı çekiyor. Kararsızların oranı ise diğer kuşakların iki katı kadar. Diğer kuşaklar gibi katı yargıları yok. Kendilerine konuşan değil, kendilerini dinleyen siyasetçilerle bağ kurmaya daha yatkınlar. Üç talep aksları var. İlki kişisel gelişim: Dünyanın dijital gelişimini yakalayabilmek ve İngilizce öğrenmek. İkincisi güncel sorunlarının çözümü: Barınma, mobilite, çalışma yaşamına geçişteki zorluklar, vb. Üçüncüsü de sosyalleşme imkanları.”

 

 

HOMOJEN OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ

 

 

Gençlerin siyasal eğilimlerine ve oy verme davranışlarına dikkat çeken Yöneylem Araştırma Koordinatörü Doç. Dr. Derya Kömürcü ise, “Önümüzdeki seçimde ilk kez oy kullanacak yeni genç seçmenler, monolitik bir kitle değil. Onları homojen bir toplumsal grup olarak görmek siyasal analizlerde hata yapmayı da beraberinde getirir” diyor.

Ancak gençlerin hangi partiye ya da dünya görüşüne yakın olurlarsa olsun, dünyayla kurdukları ilişki anne-babalarının kurduğu ilişkiden ciddi biçimde farklılaşmış olduğunu vurgulayan Kömürcü, “Dünyada olup bitenleri çok daha iyi takip ediyor, ‘yerli-milli’ hamasetinden çok daha az etkileniyorlar. Bu durum kaçınılmaz bir biçimde siyasal tutum ve tercihlerine de yansıyor. Bu seçmen kümesinden en güçlü desteği CHP alıyor. Hem yaşamak istedikleri modern, Batılı, demokratik ülke hayali CHP’yle örtüşüyor, hem de muhafazakar-milliyetçi ailelerde yetişenler bile anne-babalarına göre çok daha az ideolojik bagaja sahip oldukları için farklı partilere oy vermek konusunda çekince sergilemiyorlar” değerlendirmesini yapıyor.

 

 

ERDOĞAN’A KARŞITLIK ÖN PLANA ÇIKIYOR

 

 

AKP’nin ise yeni seçmenler arasında kendi ülke ortalamasının altında oy aldığını söyleyen Kömürcü sözlerini şöyle sürdürüyor: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın genç seçmenler içindeki performansının da pek iç açıcı olduğu söylenemez. Cumhurbaşkanlığı seçimi bağlamında genç seçmenler Erdoğan’a çok daha eleştirel yaklaşıyor ve muhalefet adayını destekleme eğiliminde olduklarını ifade ediyorlar. Önemli bir çoğunluğu Erdoğan karşısındaki adayı desteklemek konusunda, isimlerden bağımsız olarak, tereddüt etmiyor. Bununla birlikte seçim sonrası ve ülkenin geleceği, kendilerinin geleceği konusunda son derece heyecansız, karamsar ve umutsuz oldukları da görülüyor.”