Kuçuradi ve felsefe

Kuçuradi ve felsefe
18 Kasım 2016 08:56

İstanbul’da 12-20 Kasım 2016 tarihlerinde 35. si düzenlenen TÜYAP Kitap Fuarı’nın bu yılki teması, dünyada ve ülkemizde yaşanan insan hakları ihlalleri nedeniyle çok anlamlıydı: Felsefe ve İnsan.

 

 

 

Av. Kemal AKKURT  H&H YORUM
35. Kitap Fuarı’nın bu yılki onur konuğu ve onur yazarı, benim de insan hakları yüksek lisansından sevgili hocam Prof. Dr. İoanna Kuçuradi idi. Türkiye’nin yetiştirdiği ilk kadın filozof ve insan hakları savunucusu olan değerli hocama verilen bu ödül, hepimiz için bir gurur kaynağı olmuştur. Hemen her gün yeni bir kabusa uyandığımız ülkemizde, felsefe ve insan haklarının konuşulmasına hava gibi, su gibi ihtiyacımız olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
 

 

 

 

Türkiye’de ilk kez Türkiye Felsefe Kurumu (TFK)’nu kuran, tüm mal varlığını Kuçuradi Felsefe ve İnsan Hakları Vakfı’na dönüştüren Kuçuradi hocamızı anlatmaya ciltler dolusu kitap yetmez.

 

1990’lı yıllarda, koalisyon hükümetleri döneminde yeni kurulan İnsan Hakları Bakanlığı’nın bir personeli gibi, Türkiye’nin birçok ilinde toplantılar düzenleyen Kuçuradi, karakollara ziyaretlerde bulunmuş, kolluk kuvvetleri, hakim ve savcılara insan hakları eğitimi vermiştir. 2004-2006 yılları arasında birlikte çalıştığımız Başbakanlığa bağlı İnsan Hakları Danışma Kurulu’ndaki çalışmaları ile de, özellikle sistematik işkence vakalarının azalmasında çok büyük katkılarda bulunmuştu. Tek partili AKP hükümetleri tarafından İnsan Hakları Bakanlığı’nın kaldırılmasıyla, insan hakları karnemiz 1990’lı yılların çok gerisine düşmüştür.

 

İki yıl önce Atina’da düzenlenen Uluslararası Felsefe Kongresinde, dünyanın tüm ülkelerinden gelen ünlü felsefecilerin Prof.Dr. İoanna Kuçuradi Hocamıza duydukları saygıyı gözlerimle görünce, Türkiye’de değerinin neden takdir edilmeyişine çok üzülmüştüm. Ancak bu yılki Kitap Fuarı’nın onur konuğu/yazarı olmasıyla, Hocamızın değerinin geç de olsa anlaşıldığını görmenin sevincini ve memnuniyetini yaşadık. 14 Kasım akşamı, Kitap Fuarı’nda Kuçuradi Hocamız onuruna yapılan görkemli gece ve geniş katılımlı ödül töreni muhteşemdi. Adeta geç kalınmış bir vefa borcunun ödenmesiydi. Hocamızın ödül törenindeki şu sözleri de çok anlamlıydı: “Felsefe bilgisi, dünyamıza ışık tutmaktır. Her gün yüz yüze geldiğimiz birçok insanın harcanmasına yol açan bu aykırılığa ışık tutmaktır. Şu anda ışık tutmamız gereken çok şey var. Kötü niyetten önce, cehaletle savaşmamız gerektiğini düşünüyorum”. Aydınlığın suçlandığı, cehaletin kutsandığı günümüz Türkiye’sinde Kuçuradi, bir çoban yıldızıdır.

 

 

Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, yaşamı boyunca insanın ve insan haklarının doğru anlaşılması ve değerlendirilmesi için uğraştı. Üniversite dışında da toplumun insan hakları bilgisiyle donanmasına çalıştı. Felsefeyi sevdirmek için, başta çocuklar olmak üzere, her yaş grubuna ulaşmaya çalıştı. Kuçuradi’ye göre eğitim, çocukları ve genel olarak insanları eğlendirmek için değildir. Onları uğraştırmalıdır felsefe eğitimi. Bu nedenle, 2500 yıllık tarihi olan felsefenin doğru anlaşılması için, başta Platon, Aristotales, Descartes, Kant, Schopenhauer, Hartmann ve Nietzche olmak üzere, temel felsefecilerin eserlerinin okunması ve özümsenmesi gerekmektedir.

 

Dünyanın birçok yerinde ve ülkemizde insan hakları ihlalleri önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Prof. Kuçuradi’ye göre, bunun en önemli kaynağı; bilgisizlik ve çıkarlar. 2000’li yılların başında, Uluslararası Felsefe Kuruluşları Federasyonu Başkanı olduğu dönemde, her yıl 20 Kasım gününün “Dünya Felsefe Günü” ilan edilmesini UNESCO’ya önermiş ve kabul ettirmiştir. Tüm dünyada felsefenin yaşamdaki işlevini tanıtacak etkinlikler yapılmasını sağlamıştır. Böylece olaylara ve durumlara “değer yargılarıyla” değil, “değer bilgisiyle” bakmanın önünü açmıştır.

 

Prof. Dr. Kuçuradi’ye göre, devlet, insan haklarına saygılı devlet değil, insan haklarına dayalı devlet olmalıdır. Çünkü devlet kendi başına bir varlık değil, insanların kurduğu hukuksal bir kurumdur ve insanlardan bağımsız olamaz. Dolayısıyla temelini tarihsel konularda değil, insanın varlık koşullarında bulur.

 

Fuarda, TFK tarafından beş söyleşi düzenlendi: “Felsefenin Işığında İnsan”, “Felsefenin Işığında Hukuk”, “Felsefenin Işığında Edebiyat ve Sanat”, “Felsefenin Işığında İnsan Hakları” ve “Felsefenin Işığında Güncel Sorunlar” başlıklarıyla düzenlenen bu söyleşilerin de önümüzdeki aylarda TFK tarafından yayımlanması, söyleşileri izleyemeyenler için çok yararlı olacaktır.

 

Kuçuradi Hocamıza göre, her yıl 10 Aralık’da kutladığımız İnsan Hakları Günü’nde, bu yıl her birimizin kendisine “insan haklarını ben gerçekten korumak istiyor muyum?” sorusunu soracağı bir gün olmalı. Yanıtımız “evet” ise, ikinci bir soru olarak “kendi yetki ve sorumluluk alanımda insan haklarının nasıl korunabileceğini biliyor muyum?” sorusunu sormalıyız. Bu sorulara vereceğimiz yanıtlara göre “gereken” i yaparsak, anlamlı bir gün olur. Barış içinde ve daha güzel bir dünya için, Prof. Dr. İoanna Kuçuradi hocamızın TFK tarafından yayımlanan İnsan ve Değerleri, Etik, İnsan Hakları Kavramları ve Sorunları, Çağın Olayları Arasında, Schopenhauer ve İnsan, Nietzche ve İnsan, Sanata Felsefeyle Bakmak, Türkiye’de ve Dünyada İnsan Hakları ve İnsan Haklarına Yönelik Tehditler kitaplarının mutlaka okunması ve okutulması gerekir.

 

2400 yıl önce yaşamış Platon’a göre, barış ve huzur içinde yaşamak için, ya filozoflar devlet adamı olmalı, ya da devlet adamları filozof olmalıdır. İçinden geçtiğimiz sorunların köklü çözümü, galiba burada yatmaktadır…

 

(*) Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği Başkanı

[email protected]

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Emek ve Dayanışma Bayramı
Dünya Barış Günü
Avukatlar Günü