Kilise ve emperyalist projesi 4+4+4 ucubesi ile amaçlananlar

Kilise ve emperyalist projesi 4+4+4 ucubesi ile amaçlananlar
3 Eylül 2012 09:50

Beş gazetenin (Sabah, Zaman, Star, Türkiye, Bugün) genel yayın yönetmenleri, gerdana dizilen beşibirlikler gibi, 31 Ağustos 2012 Cuma gecesi, Kanal Türk televizyonunda, “Başbakan'la özel” canlı yayınında, hastalığının ilerlemişliği sesine, yüzüne yansıyan Başbakan'ın karşısına dizildiler. Sözüm ona, sorular sordular. Başbakan da, sözüm ona, yanıtlar verdi.
 
Baki KARAKOL H&H YORUM

Sorulardan biri… Uzun süredir Suriye ve başka rezaletlerin unutturduğu, uzun süre de Suriye ve başka rezaletleri unutturacak “4+4+4 ucubesi” idi. Başbakan'ın yanıtı “Gidip rapor alanları, öncelikle ben, evlatlarına ihanetle vasıflıyorum. Niye? 'Benim evladım geri zekâlıdır' diyor. Yani 2 ay mı senin evladını iyi noktaya getirecek? Ben de babayım. Biz de çocuklarımızı yaşı gelmeden okula başlattık. Benim bir çocuğum okul öncesi eğitim aldığı için 1'inci sınıf değil 2'inci sınıftan başladı. Biz bu 66 ayı söylerken rasgele atmadık ki. Dünyadaki uygulamalar önümüzde. Bizim kendi ailemizde yaşadıklarımız önümüzde. Biz istiyoruz ki, yavrularımız bir an önce okula başlasınlar” biçimindeydi. Ne kadar boş, kuru, gerçeklerden, bilimsellikten uzak sözler! Acı olan, bu sözleri söyleyenin, bir zamanlar çevresine, bölgesine, dünyaya aydınlık saçan Atatürk Türkiyesi'nde Başbakan olmasıdır!
 
Ne bu ayrıntıya, ne de Başbakan'ın sözlerindeki çelişkilere, çarpıtmalara, çarpıklıklara değinmeyeceğim. Şu kadarını söyleyeceğim: Kimin “geri zekâlı” olduğu biliniyor… Tarih de yazacak…
….
 
Yeni CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, 29 Ağustos 2012 Çarşamba günü CNN Türk televizyonunda, Hande Fırat'ın canlı yayınlanan “Ankara Günlüğü” programında çıkmış “Sayın Başbakana sesleniyorum: Bu uygulamayı lütfen bırakın. Biraz daha olgunlaştırın. Eski sisteme göre devam edelim. Yeni sistem olgunlaştıktan sonra, tartışıldıktan sonra getirin uygulamaya” diyor! Çok değil, “bir dakika” sonra da “Dünyada böyle bir garabet, asla ve asla hiçbir demokratik ülkede görülmemiştir” diyor! Kendisine sormak isterim: Demokratik ülkelerin hiçbirinde görülmediğini çok doğru biçimde vurguladığınız “garebet”i, bir yıl içinde nasıl düzelteceksiniz?! Garabetin, bir yılda, on yılda düzeltilmesi olası mı?!
….
 
Hepimiz, bu ulusun insanlarıyız. İç içe yaşıyoruz. “4+4+4 ucubesi” ile halkımızın, çocuklarımızın neler çektiklerini biliyoruz! Daha neler çekeceklerini de kestirebiliyoruz. Görmemiz gereken, “sunulan vitrin”in gerisidir, o vitrinin gerisindeki ayrıntılardır! Bu konudaki benim düşüncem ve öngörülerim, satırbaşlarıyla özetle şunlardır:
 
“Ucube” sözcüğü ile tanımladığım “4+4+4 eğitim sistemi”, dörtdörtlük bir “Kilise ve emperyalist projesi”dir!
 
Kilise ve emperyalistler, Ortadoğu'daki ve Anadolu'daki yeraltı zenginliklerine ulaşmada, onlara sahip olmada… Anadolu Müslümanlığı ve Anadolu Müslümanları ile… Ülkede olduğu kadar, bölgede de dalga dalga yayılan Atatürk sevgisi, Atatürk düşüncesi yüzünden geç Kalmışlardır. Bu geç kalmışlıktan ötürü Atatürk'e, Atatürk düşüncesine, Atatürk sevgisine, Atatürk Türkiyesi'ne, Anadolu Müslümanlığına, Anadolu Müslümanlarına kızgınlar, “intikam ateşi” ile yanıp tutuşmaktalar. 1071'deki Haçlı seferleri yenilgilerini de ekleyebiliriz…
….
 
Anadolu Müslümanlığı ve Anadolu Müslümanları, Kilise ile Kilise'nin “kan” verdiği emperyalizmin ağababalarını başından beri rahatsız etmiştir. Onlar, Arap Müslümanlığını çok kolay devşirmişler, Arap Müslümanlarını da çok kolay egemenlikleri altına almış, köleleştirmişler. Anadolu Müslümanlığı ve Anadolu Müslümanları ile çok uğraşmalarına karşın, amaçladıklarına ulaşamayınca, kızgınlığın, öfkenin, kinliğin, intikamın, düşmanlığın kasırgasında kaldılar.  
 
Osmanlıyı “hasta adam” yapıp amaçlarına ulaşacaklarını umarken, ulusunun Kamutayı'nın (Meclis'inin) “Atatürk” soyadını verdiği “Mustafa Kemal” adlı aydın, yurtsever, yiğit çıktı, heveslerini kursaklarında bıraktı; Anadolu Müslümanlığı'nı, Anadolu Müslümanlarını, Kilise ve emperyalistlerin güdümündeki Arap Müslümanlığı, Arap Müslümanları gibi yapacaklardı ki, çekti kurtardı. Bu kadarla kalmadı… Devrimler gerçekleştirdi, ilkeler koydu… Yalnız kendi ulusuna değil, emperyalist kıskacındaki tüm “mazlum” uluslara…  
 
Kilise'nin ve emperyalistlerin, Atatürk'e, Atatürk Türkiyesi'ne, Atatürk devrim ve ilkelerine, Atatürk sevgisine, Anadolu Müslümanlığı'na, Anadolu Müslümanlarına kinleri, öfkeleri, düşmanlıkları bu noktadan itibaren daha bir artmış, “azgınlaşma” derecesine varmıştır.  
 
Kilise ve emperyalistler, düşündüler taşındılar, “yöntem değişimi”nde karar kıldılar. Başka da seçenekleri yoktu.
 
İki ana koldan harekete geçtiler: Biri; Anadolu Müslümanlığını ve Anadolu Müslümanlarını yozlaştıracak “din”di! Diğeri; ekonomiyi, ekini (kültürü) askeri gücü vb kapsayan “siyaset”ti!
 
Önceki deneyimlerinden biliyorlardı: Hareketlerinden sonuçlar alabilmeleri anca, “yerel” ya da “yerli işbirlikçileri” ile olasıydı. “Osmanlıdan kalma kadrolar” vardı. Onları derledi toparladılar, “güncelleyip” devreye soktular.
 
Gelinen noktada durup bakalım: Kilise'nin ve emperyalistlerin ne kadar yol kat ettiklerini görürüz! İşte… Din ne noktaya geldi! Böyle Anadolu Müslümanlığı, böyle Anadolu Müslümanları mı olur?!. Arap Müslümanlığından, Arap Müslümanlarından ne ayırt (fark) var?!. İşte… Siyasa ve siyasetçi ne halde! Arap siyasasından, Arap siyasetçilerinden ayırt etmek olası mı?!.  
….
 
Kilise'ye ve emperyalistlere, “yerel işbirlikçi” yetiştiren kurumların en başında –ne acıdır ki- siyasallaştırılan, “Kilise'nin ve emperyalistlerin arka bahçesi” yapılan “İmam Hatip Okulları” gelir!  
 
Oralarda, “sözde dindar”, “sözde kindar” ama “özde işbirlikçi” yetiştirilenler dahi, Kilise'nin ve emperyalistlerin hızını kesmemiştir! Atatürk Türkiye'sinde hala “yüzde 75” gibi “karşıt” bir “kitle” var. Bu kitlenin eriyip yok edilmesini, çok daha bir bağımlı, “itaatkâr kuşak”larıın yetişmesini “isterik”li bir biçimde istemektedirler. Bu da ancak, projelendirdikleri, yerel işbirlikçilerinin ellerine sıkıştırdıkları, o yerel işbirlikçilerine “Derhal uygulayın” emrini verdikleri “4+4+4 ucubesi” ile olacaktı.  
 
Başbakan'ın ve hükümetinin yaptığı budur!..
….
 
“Kilise ve emperyalist projesi 4+4+4 ucubesi”, Türkiye'nin ve Türkiye'de yaşayan insanların geleceklerini “karartacak” projedir! Geri kalmışlıktan, terörden, irticadan, Ulusal Kurtuluş Savaşı öncesi Osmanlıya imzalatılan Sevr'den çok daha tehlikeli, çok daha beterdir! Ulusu parçalamakla kalmıyor, yutuyor, yok ediyor!
 
Kilise ve emperyalistler, “Başları öne, boyunları sağa ya da sola eğik” insanların yetiştiği “imam hatip okulları”nı bile aratacak “4+4+4 ucubesi” ile kendilerine kökten bağlı “itaatkâr insan yığınları” yaratmak peşindeler. Ondan sonra… Türkiye'de ve bölgede, canlarının dilediği gibi at koşturacaklar, iştahlarını kabartan yeraltı zenginliklerinin üstüne konacaklar. O nedenle… Her defasında “Kilise ve emperyalist projesi 4+4+4 ucubesine karşı çıkmak, onu yırtıp parçalamak için 'seferberlik' ilan etmek, yaşama geçirilmesine olanak tanımamak, 2'inci Ulusal Kuruluş Savaşı'nı başlatmak gerek” diyor, çağrıda bulunuyorum.
….
 
Anadolu Müslümanlığı'na ve Müslümanlarına… Atatürk'e, Atatürk devrim ve ilkelerine, Atatürk sevgisine, Atatürk Türkiyesi'ne, 1920'lerdeki Ulusal Kuruluş Savaşı'na… Kilise ve emperyalistler kadar düşman kesilen Suudi Arabistan yönetiminin, “emperyalist projesi 4+4+4 ucubesi”ne her tür, her oran ve miktarda maddi, manevi katkı verdiğini… BOP Projesi'nin, özünde Atatürk'ü, Atatürk Türkiye'sini, Atatürkçü düşünceyi, Atatürk sevgisini, Anadolu Müslümanlığı'nı, Anadolu Müslümanlarını hedef aldığını… “Arap Baharı” soytarılığın kandırmacadan başka bir şey olmadığını vurguladıktan sonra yazıma nokta koyayım…
 
[email protected]


Yazarın Son Yazıları:
Molla Kasım
Başbakan diyor ama lafla 'sağlıklı millet inşa edilmez'
Birand, hastalığın mı, ihmalin mi, gündemin mi kurbanı?