Kendisi sorun olan sorun çözemez

Kendisi sorun olan sorun çözemez
17 Haziran 2013 12:00

İstanbul Taksim’de başlayıp tüm ülkeye yayılan olaylar artarak devam ediyor.

Hilmi SARAL H&H YORUM

Olaylarda şimdiye kadar biri polis olmak üzere dört yurttaşımız yaşamını yitirdi. Olayların zamana yayılması olayların seyrini de değiştirmeye başladı. Artık protestocular sadece polisle değil, eli sopalı sivillerle de muhatap oluyorlar. Eli sopalı siviller polislerin yanında ve muhtemelen onların desteğinde protestoculara saldırmaktadırlar.

Olaylar başladığından beri birçok kişi başbakandan olayları yatıştıracak bir iki cümle kurmasını bekledi.  Ne var ki başbakan bunun tam tersini yaptı. Olayları yatıştırıcı değil kışkırtıcı konuşmalar yaptı. Öte yandan pek ortalarda görünmeyen Cumhurbaşkanı Gül, çok munis, demokrat havalarda bir iki cümle fısıldadı. Herkese şirin görünmeye çalıştı.

Başbakan her konuşmasında protestocuların camide içki içtiği yalanını söyledi; ilgili caminin imamı tarafından yalanlandı. Bir yakınının türbanlı gelininin dövüldüğü yalanını söyledi; televizyonlar polis tarafından dövülen türbanlı ve sırtında Türk bayrağı olan kadının dövülmesi görüntülerini yayınladı. Gezi parkının sidik koktuğunu söyledi; sosyal medyada sokakta çömelmiş hacet gören polisin fotoğrafı var. Taksim’de bölücüler var dedi; PKK ile sen işbirliği yapıyorsun diye yanıtladılar onu. Amerika’da polisin müdahalesi sonucu on yedi kişinin öldüğünü söyledi; hemen yalan söylediği açıklandı elçilik tarafından. Yalanı yüzüne vuruldu.

En yakınında olanlar bile arkalanamaz oldular onu. Yüzde elliyi sokaklara dökmeyi denedi ama bedava otobüs, bedava vapur, bedava metro, zorunlu mesai ne verdilerse topladıkları kalabalık,  polisin coplayıp gazlayarak yıkadığı çapulcular kadar olamadı.

Ona dokunmayı sünnet sayan, onun için sünnet namazları ihdas eden milletvekilleri hala var ama “Ülkeyi iç savaşa mı götürüyorsun” diye soran milletvekili de var. Ona oy verenlerin onunla nikâhlandığını düşünüp söyleyen kadın kolları yöneticileri var. Hatta g.tünün kılı olmak isteyen bayan hayranları bile var. Ne var ki Bandırma-İstanbul seferini yapan vapurda onun görüntüleri çıkınca televizyonu kapattırdı yolcular. Başbakan ne kadar efelenirse efelensin bu olaylar karizmasını çizdirdi bir kere.

Kendisi de bunun farkında olduğu için erkekliği elden bırakmıyor. Dediğim dedik çaldığım düdük havasında sertlik politikasını sürdürüyor. Bunun değişik nedenleri var ama bence en önemli iki neden şunlardır:

Birincisi; hani iki kişi dövüşür de biri diğerini döver. Ayrılınca döven sessiz sakin durur da dövülen bağırır çağırır ya yenildiğini gizlemek için. Ben asacağım, keseceğim gibi tehditler savurur. Birinci neden bu psikoloji. İkinci ve daha önemli olan neden kendisini iktidara getirip BOP eşbaşkanlığı ile görevlendirenlerin onu gözden çıkarmasıdır. ABD’de on yedi kişi öldü diye yazıp eline verenler bunun yalan olduğunu ve yalanlanacağını biliyorlardı. Oysa başbakan inanarak öyle söyledi. Yalanlanınca tuzağa düşürüldüğünü anladı. Anladı ama “Bu adamı deliğe süpürmeyin, kullanın” diyene nasıl bir şey yapamadıysa ona bu tuzağı kurana da bir şey yapamaz.

O zaman ne yapıyor? Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı olduğunu bir yana bırakıyor, BOP eşbaşkanlığı görevine sarılıyor. Halkı ayrıştırabilecek ne kadar enstrüman varsa hepsini kullanıyor. Böylece kendisini görevlendirenlere ben hala sizin projenize hizmet ediyorum mesajı veriyor. Camilerde içki içildi diyor. Reyhanlı’da sünni vatandaşlarım katledildi diyor. Türbanlılar taciz edildi diyor. Diyor da diyor ya bu millet onu tanıdı kimse inanmıyor.

Artık millet çözümün kendisinde olduğunun bilincine varmış olaya el koymuştur. Anlaşıldı ki kendisi sorun olanlar sorun çözemezler. Belli ki Erdoğan gidicidir. Gidicidir ama unutulmamalıdır ki İran’da Şah’ı TUDEH devirdi, iktidara Humeyni oturdu. Aynı yazgıyı yaşamayalım!

[email protected]