Jandarma biz Türkiyeyiz

Jandarma biz Türkiyeyiz
14 Aralık 2012 01:36

Dün Silivri’de benim için ekranlara yansıyan en çarpıcı görüntü barikat kurmuş olan Jandarma idi.



Safile USUL H&H YORUM


Jandarma eskilerde devlete ve orduya karşı 141-142’den yargılananlara ve o doğrultuda miting yapanlara karşı barikat kurardı.

Dün ise, İlker Başbuğ ve hapisteki diğer askerlerin durumu için toplananlara karşı kurmuştu Jandarma barikatı.

Bu tablo gün boyu bana Türk Solu’nun eski bir şarkısı (marşı) olan, “Jandarma”yı hatırlattı.

“Ay ışığı jandarmanın süngüsünü yakıyor

Mapus yoldaş pencereden jandarmaya bakıyor.”

Sonra geç saatte haber özeti izlerken gördüm ki, CHP İzmir Milletvekili Musa Çam dün Meclis Genel Kurulu’nda bu marşı kürsüden okumuş.

Hangi bağlamda olduğunu anlayacak kadar geniş değildi haber ama Musa Çam marşı okurken İdris Naim Şahin’e bakıyordu. Belki konu Silivri idi. Bilmiyorum.

Görünce ama Musa Çam’ı bu marşı melodisi ile okurken, çok şaşırdım.

Belki de dün herkese malum oldu bu eski marş.

Garip, çok garip….

Diyemeyeceğim…

Bugünlere nasıl geldik diyenlere yapacak çok açıklamam var.

Ama hislerimde garip…

Çok garip.

Şu anda da Cem Karaca dinliyorum.

Eski şarkı olacak illa.

Yenisi olmaz şimdi…

Ama yazmam lazım, şarkıya fazla teslim olmamalıyım o nedenle…

Ne diyecektim?

Savcı mütaalasını okuyamadı. Orasını hala tam anlamadım. Zor olduğu için kendi mi kaytardı yoksa avukatlar mı bunu istiyordu. Bunu sonraya bırakalım.

Fakat bence zor işti de.

Nasıl mütaala edeceksin yani.

Örgütün çatısını nasıl kuracaksın?

Şöyle ki…

Bir örgüt aynı ideolojiye, aynı bakış açılarına, aynı davranış biçimlerine, aynı kültüre, benzer kişilik yapılarına, benzer davranış kalıplarına, benzer felsefelere ve benzer kişisel psikolojilere sahip olanların birliğidir.

Fakat bu iddianamede mütaala edilecek olan şeye verilen isim olan, “Ergenekon” kelimesi ile başlıyor bir defa problem.

“Ergenekon” Türkiye’de MHP ideolojisinin geçmişinin kök bir bileşkesi olup, Türklük olgusunu sivriltmeye matuf bir sembol idi. (geçen gün Hükümetten birisi -ya Hüseyin Çelik ya Arınç- Ergenekon Türklerin değil Moğollarındır diyordu. Zeka fışkıran bu açıklama da durumu değiştirmiyor. Moğollar’dan da gelse, Türkiye’de Ergenekon kavramı bunu temsil ediyor)

Şu anda bu davadan hapiste olanlar ise, çok farklı dünya görüşlerinden, çok farklı bakış açılarından, çok farklı davranış akültürasyonlarından, çok farklı felsefelerden, çok farklı kişilik psikolojilerinden, farklı siyasal görüşlerden gelen insanlar.

Örneğin İlker Başbuğ ile Veli Küçük çok farklı dünya görüşlerinden, çok farklı kişisel psikoloji ve davranış akültürasyonlarından geliyorlar.

Başka bir örnek…

Mustafa Balbay sol görüşten geliyor ve “Ergenekon” kalıbına sonuna kadar bastırsanız da elinizle, girmez.

Mehmet Haberal daha da farklı. Ergenekon felsefesine girebilecek birisi hiç değil.

Kaldı ki, bugün MHP’liler de artık bu felsefeye uymuyor.

Bunların içinde askeri hakimler var ki…

Bunlar Ergenekon düşünce kültürüne fersah fersah uzak ve tamamen farklı bir devlet kültüründe formasyona uğramış kişiler.

Bu örnekleri çok fazla daha uzatabiliriz ama gerek yok.

Yukardaki örnekler yeterli.

Bir savcı eğer bir örgütün varlığını iddia ediyorsa buna uygun moral, düşünsel, felsefi, ideolojik, kriminal vs. vs. ortak kalıbın örgüsünü ortaya koymak zorunda.

Bunu ortaya koyamaz ama koyamayacak da.

Birşey daha.

Bu yukarda yazdıklarım AİHM savunması için de geçerli.

Bunlar bir savunmada olmalı. AİHM aptal değil ve bu yargılanan insanların aynı örgütten olamayacağını hemen anlar.

Bu örgüt neymiş diye bakar.

Bakar, bakar, bakar…

Bir örgüt göremez.

Bir tren görür sadece içinde.

Bir de ona bakan öküzler.


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan