İşgal ve çekilme

İşgal ve çekilme
26 Nisan 2013 17:21

BOP’un iki taşeronu AKP ve PKK, Oslo ve İmralı görüşmeleri sonucu anlaşmış oldukları Türkiye Cumhuriyeti’ni imha etme konusunu millete yutturabilmek için güzel sloganlar uydurdular.



Hilmi SARAL H&H YORUM


“Analar ağlamasın”, “Barış süreci”, “Silahlar sussun”,  “Silahlar gömülsün”
gibi ifadelerle herkesin konuyu kabul etmesini sağlamaya çalıştılar. Öyle ya bu ifadelere kim, niye karşı çıksın ki? İnsan olan herkesin isteğidir bunlar.

Kazara konuya biraz eleştirel yaklaşacak olsanız “Akil”li akılsız ne kadar yandaş yalaka varsa hepsi birden “Sen anaların ağlamasını mı istiyorsun?”, “Sen barıştan yana değil misin?” diye hemen susturmaya çalışıyorlar sizi. Siz düşüncelerinizi açıklayamadan, söylemek istedikleriniz gürültüye gidiyor. Konuyu istedikleri alana çekiyorlar.

Birkaç gazete ve televizyon dışında aykırı ses çıkmıyor. Bu aykırı sesler de büyük orkestranın içinde kaybolup gidiyor. Ulusal Kanal, Halk Tv., Bengi Türk televizyonları ve Aydınlık, Yeniçağ ve Yurt gazeteleri bu aykırı seslere yaşam alanı oluyor. İnsanlar kendilerini ifade edebilmek için sosyal medyada ve internet gazetelerinde seslerini duyurma yollarını arıyor.

Son bir haftadır yukarıdaki güzel ifadelerin yerini ÇEKİLME ifadesi aldı. Şimdi herkes çekilme konusunu konuşuyor. PKK’lı Karayılan, 8 Mayıstan itibaren ÇEKİLECEKLERİNİ açıkladı. BDP’li ulak Sırrı Süreyya Önder, PKK 25 Nisandan itibaren ÇEKİLMEYE başlayacak dedi. MHP Genel Başkanı Bahçeli, PKK sınır dışına ÇEKİLME kararıyla yeni mevziler elde etmeyi planlıyor, açıklamasını yaptı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ÇEKİLİRLERSE memnun oluruz, diyerek konuya katıldı.

İyi de nedir bu çekilme, kim nereden çekiliyor? Çekilme sözcüğünün birden çok anlamı var. Buradaki anlamı şu:   İşgal edilen toprakların terk edilmesi. PKK Türkiye’den çekiliyor. PKK Türkiye’yi terk ediyor. Konuşulan ÇEKİLME bu.
Demek oluyor ki hem hükümetimiz, hem de muhalefet partilerimiz ülkemizin bir bölümünün işgal altında olduğunu biliyor ve kabul ediyorlar. Şimdiye kadar hep Kandil’den, Kuzey Irak’tan gizlice ülkemize sızan teröristlerden söz edilirdi. Şimdi anlaşılıyor ki ülkemizde yerleşik karargahı bulunan bir işgal ordusuyla muhatabız. Bu işgal ordusu PKK’dır.

PKK, AKP hükümetleri döneminde Türkiye sınırları içinde karargah kuracak duruma getirilmiştir. Demek ki TSK’nin yurt dışına sınır ötesi harekat yapabilmesi için gereken teskere onun için uzun gecikmeler sonucu çıkarılabilmiş, çıkarılan tezkere onun için başbakanın cebinde uzun zaman bekletilmiş, onun için ağır kış koşullarında sınır ötesi harekata izin verilmiş, ABD’lilerin isteğiyle bu harekat onun için yarım bıraktırılmıştır.
PKK ile mücadele eden TSK mensupları onun için Silivri zindanındadır. PKK’lıların gizli tanık olarak TSK mensupları aleyhine gizli tanıklık yapmaları onun içindir. Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan mahküm AKP, onun için T.C ibaresini tabelalardan sildirmektedir. Onun içindir anayasadan Türk sözcüğünün çıkarılmak istenmesi. Onun için Türk bayrağı taşımak cesaret ister duruma gelmiştir.
Artık görülmüştür ki AKP-PKK ittifakı oluşmuş, Erdoğan-Öcalan el ele vermiştir. Hedefleri Türkiye Cumhuriyetini parçalamaktır.

Onun için yüz binler, milyonlar Cumhuriyet Bayramında Ulus’ta, 10 Kasımda Anıtkabir’de, 8 Nisan’da Silivri’de toplanmışlardır. 20 Nisan’da İzmir’deki “Bayrak Mitingi” onun için görkemli olmuştur. 23 Nisan’da yapılan“Milli Merkez” toplantısı onun içindir. Çünkü, “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır”.
CHP ve MHP yöneticileri bu gerçeği görmeli ve mesailerini bu gerçeğin millete anlatılmasına ayırmalıdırlar. Muhalefette olmak onları ülkenin parçalanması günahına ortak olmaktan kurtarmaz.
Yoksa onlar da AKP-PKK ittifakının ortağı olurlar.