İnadına Aydınlık gazetesi, inadına Ulusal Kanal

İnadına Aydınlık gazetesi, inadına Ulusal Kanal
15 Ocak 2013 10:30

Değerli okuyucular, bana göre bugün en önemli konuyu işliyorum; Türk Milleti’nin milli haykırış medya araçları olan ”Aydınlık” gazetesi ve ”Ulusal ”Kanal”ı ele alıyorum.
 
İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Öncelikle şunu belirteyim ki, bu iki medya aracı ile ne doğrudan ne de dolaylı organik veya inorganik hiçbir ilişkim yoktur; sahipleri ve yöneticileri ile de bir tanışıklığım olmamıştır.

Sadece 2011 genel seçimleri öncesi ”Cumhuriyet Güç Birliği” adaylarına destek vermek için bir defa ”Ulusal Kanal”a Elif Hanım’ın ‘‘Neler oluyor” programına çıktım ki yaklaşık iki saat sürdü. Bir de yine aynı maksatla 22.Dönemde merkez sağda ki bir partinin ”Anavatan Partisi” milletvekili olarak yine sağ ve milliyetçi seçmen tabanının desteğini bu yiğit ve yurtsever adaylara yönlendirmek için ”Aydınlık” gazetesine röportaj verdim.

Bu vesileyle o zaman ki, ”Ulusal Kanal’‘ genel yayın yönetmeni olan sayın Turhan Özlü ve sayın Halil Nebiler ile tanışmıştım; ondan sonra da hiçbir ilişkim olmadığı gibi ”Aydınlık Grubu”nun doğal lideri ve gerçekten yiğit ve bilge bir yurtsever olduğuna inandığım sayın Doğu Perinçek ile de şu zamana kadar  herhangi bir tanışıklığım olmamıştır.

Türklüğün önemli sembollerinden olan ”dadaşlık” ruh ve karakterim bana hep hakkın ve gerçeklerin yanında olmamı emretti.

Ben ”Ulusal Kanal’‘ ve ”Aydınlık” gazetesini, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda kurduğu ve o zamanlar ulusal tek milli sesimiz olan (ki şimdi AKP’nin işgali altında emperyalizmin borazanlığını yapmaktadır) ”Anadolu Ajansı”na benzetmekteyim.

Şimdi de büyük milletimiz bir kurtuluş mücadelesi vermektedir ve yüzde yüz, tam anlamıyla ödünsüz olarak bu demokratik savaşı ABD işbirlikçisi, BOP eş başkanı Tayyip ve hempalarına karşı savunan, karşı taarruzları yapan ”Ulusal Kanal” ve ”Aydınlık” gazetesinden başka tam bağımsız medya grubu yok.

İsim vermeyeceğim, gazete olarak belki sayı beşe çıkabilir ama bu iki medya aracımız kadar diğerleri tam özgür değil.

Çünkü diğerlerinde yurtsever insanlarımızın çok değer verdiği ulusalcı, bilge, gerçekleri bütün çıplaklığı ile aktaran yazarlarımızın yazısı yayınlanmayarak biletleri kesildiği için çokta saygı duyamıyorum onlara, her gün alıp okumama rağmen.

2. Dünya Savaşı’nın azgın ve zalim başlatıcısı ve yayıcısı Hitler’in Propaganda ve Enformasyon Bakanı Joseph Goebbels ‘‘Gerçek olaylar ve durumlar hakkında açık seçik bir malumata sahip olsalardı, bu haberleri okuyarak gitgide gevşeyip çökebilirdi insanlar. Alman halkının bütün bunları öğrenmemesi ne iyi! Sahip olacağı kanaat, hazır halde önüne konuyor” diyor.

‘Goebbels’in bu sözleri ve buna göre bugünkü Türk halkının acıklı durumu, o günkü Alman halkının zavallılığını anımsatmıyor mu?

BOP eş başkanı, ABD dostu ve işbirlikçisi RTE aynen Hitler gibi medyayı gerek ağır para cezalarıyla gerek yazar ve aydınları uyduruk suçlarla hapislere tıktırarak gerekse ”kartel medyası” nın yem borularını keserek veya kesme tehditleri savurarak bugün yaygın ve yerel medya da dahil olmak üzere hepsini baskısı ve denetimi altına almadı mı?

İstediği gazeteden istediği köşe yazarını attırmıyor mu BOP eş başkanı Tayyip?

İstediği televizyon kanalından, genel yayın yönetmeni dahil olmak üzere istediği elemanı attırmıyor mu Recep Efendi?

İstediği gazete veya televizyon kanalına genel yayın yönetmeni  ve haber müdürleri  tayin ettirmiyor mu ”uluslararası güç odakları”nın yerli işbirlikçisi RTE?

AKP öyle bir ekip kurmuş ki her gün gazetelere ve televizyonlara, hangi yayını ve ne tarzda yayınlayacaklarını dikte ettiriyor.

Sadece görsel ve yazılı basına değil bu baskılar internet medyasına dahi bu ”Hitler faşizm”i uygulanıyor.

Bu ”führerizm” o kadar ağır uygulanıyor ki; programların formatı değiştiriliyor, en ince ayrıntılara karışılıyor, dizilere varıncaya kadar ayar çekiliyor.

Yaşama midelerinden ve apış aralarından bakan bir yığın medya patronu ve bir yığın adlarına ”gazeteci-yazar” denilen zavallı satılık yaratıklar da, yalakalığın ve çıkarcılığın en adi şekilleriyle yapmadıkları yalakalık kalmıyor.

Bunlara insan demek mümkün değil; Tayyip istediği takdirde bunlar şeref ve onurlarının(kaldıysa eğer) sembolü olan her şeyi teslim etmeye zevkle hazırdırlar.

Mahatma Gandhi ”Kimseye kirli ayaklarıyla, beynimde gezme fırsatı vermem” diyor.

Anımsarsanız, BOP eş başkanı birkaç yıl önce yine medyaya bir ayar çekmek için ”Bu gazeteleri alıp okumayın…” mealinde bir şeyler söyledi.

Halbuki bu gazetelerin ve televizyonların tamamı zaten emperyalist ABD’nin dostu ve işbirlikçisi Tayyip için çalışıyorlardı kendi kirli çıkarlarını korumak ve devletin olanaklarını hortumlamak için

Peki, makyavelist Tayyip bunlardan ne istiyordu?

”Hitler faşizmi”nin yüce temsilcisi Tayyip, bunlardan onurları da dahil her şeyi kendisine teslim etmelerini istiyordu.


”Hitler faşizm”
i asla doymak bilmez, kitleleri ve grupları teslim aldıkça ”açım” diye bağırarak yenilerini ister; çünkü kanser hastalığına yakalanmış bir yapıdır.

İşte BOP eş başkanına teslim olmadığı gibi bilakis her gün, her dakika taarruzlarıyla çıkış yapan tek ”milli medya” niteliğindeki yayınlarıyla ”Ulusal Kanal’‘ ve ”Aydınlık” gazetesidir.

İşte biz yurtsever ulusalcı-milliyetçiler olarak Gandhi’nin ”kimseye kirli ayaklarıyla, beynimde gezme fırsatı vermem” önerisini yerine getirmeliyiz; yukarıda yazdığım gibi dünya ya midelerinden ve apış aralarından bakan bu Tayyip yalakası yandaş medyanın ne televizyonlarını izlemeliyiz ne de gazetelerine para verip almalıyız.

Çünkü buralar hastalıklı yapılardır, vereceğimiz her kuruş para Türkiye’nin ve yurtsever ulusalcı-milliyetçilerin aleyhine dönecektir.

Sonra şunu da yazayım ki ”yandaş-çıkarcı medya”da program yapan, köşe yazanlar sürekli olarak BOP eş başkanına ve ”çıkar tezgahı” AKP’ye yalakalık, mürailik, şaklabanlık yaptıkları için okuyucunun beynine hastalık aşılamaktan başka verecekleri hiçbir şey yoktur.

Çünkü bunların beyinleri hastadır, kirli bilgileri ve uyduruk tümceleriyle kendi tertemiz beyinlerimizi kirletemeyiz.

Bunlar, yazarların namuslarının sembolü olan kalemlerini ülke bölünsün diye satmışlardır; yeşil dolarlar karşılığı.

İki gün önce bu tescilli hainlerden birisi Paris’te öldürülen 3 PKK’lı kadın dolayısıyla, köşesinde bu vatan uğrunda eli kanlı terör örgütü tarafından şehit edilen binlerce Mehmetçik ve onun kaynağı Türk Milleti yerine çil çil yeşil dolarlar için Kürtlerin kadersizliğinden bahsediyordu.

Alçaklık dipsiz bir kuyudur, bahsedebilir iğrenç herif. 

Bir de ben bunların yazılarına ve program içeriklerine çok dikkat ettim, hepsi zır cahil.

Çünkü kitap okumuyorlar, dünyada yeni gelişmeleri ve olayları takip edemiyorlar, uslarını da çıkarları için kullanınca okuyucularının beyinlerini darmadağın ediyorlar.

Örneğin ”Aydınlık” gazetesine baktığımız zaman, sayfalarının tamamında bir ‘‘milli duruş” görürüz.

”Aydınlık” hep ulusal bağımsızlığımızı ve ”milli çıkarlarımız’‘ı savunur, haber akışı hep kalitelidir ve kaynakları çok güçlüdür.

Öyle ki diğer medya grupları çoğu zaman,”Aydınlık’‘ gazetesi ve ”Ulusal Kanal”dan alıntı yaparlar.

Ayrıca şunu da belirtelim ki ”Aydınlık‘ın tüm yazarları birer ayaklı kütüphane, birer bilge.

Çünkü bu insanlar diğer ”yandaş-çıkarcı medya”nın yazarları gibi saygısızca ”damdazlak” bir şekilde okuyucunun karşısına çıkmıyorlar; gayet hazırlıklı ve sürekli yeni bilgiler öğrenmenin ve okuyucusuna aktarmanın gayreti içinde oluyorlar.

Bunu nereden biliyoruz?

Beynimize tat veren çok lezzetli bilgi yüklü yazılarından biliyoruz.

Örneğin, bana göre gerçek bir lider ve bilge olan ve hapishane koşullarına rağmen her gün yılmadan yazan sayın Doğu Perinçek’in yazıları her okuyucuyu aydınlatma bakımından eşsiz ve benzersizdir.

Diğer yazarlar da aynı şekilde.

Bir örnek verecek olursak, milliyetçi tabandan gelen ve uzun yıllardır Türk kamuoyunu aydınlatan, Türkiye’ye yönelen tehlikeleri yazıp; hain, hırsız ve hortumcuları hiç korkmadan kahramanca yazan, deşifre eden Sabahattin Önkibar’ı anmadan elbette ki geçemeyiz.

Şule Perinçekler, Fikret Otyamlar, Kurtul Altuğlar, Mehmet Faraçlar, Eren Erdemler, İsmet Özçelikler, Yıldırım Koçlar, Ferit İlseverler, Hasdan Bögünler, Hikmet Çiçekler, Hayati Asilyazıcılar, Hüseyin Haydarlar, Levent Kırcalar, Mehmet Ali Gülerler, Mehmet Perinçekler, Özdemir İnceler, Yalçın Küçükler, Semih Koraylar, Tuncer Cücenoğlular ve adlarını sayamadığım ara sıra yazan bir çok yazarımız birer cesur yürek, ayaklı kütüphane, milli dik duruşları olan ilkeli ve çok değerli insanlar.


”Ulusal Kanal” her konuda aydınlatıcı yayınlar yapan, politikadan sanata kadar, uluslararası ilişkilerden işçi ve köylünün sorunlarına kadar her konuyu ele alan, bölünme aşamasına gelmiş ülkemizi kahramanca yayınlarıyla savunan sahasında bilgili insanların program yaptığı bir televizyon kanalımızdır.

Evimizde, iş yerimizde ve elimizin ulaştığı her yerde ”Ulusal Kanal”ı sürekli açık bırakmalıyız, beynimiz kirlenmesin diye,diğer yandaş kanalları ne evimize ne de işyerimize konuk etmemeliyiz.

Her gün en az iki ”Aydınlık’‘ gazetesi almalıyız, birisini insanların gelip oturdukları, kafe, pastane vs gibi toplumsal ortamlara bırakmalıyız diğerini de kendimiz okumalıyız.

Ben kişisel olarak her gün dört adet ‘‘Aydınlık” gazetesi alır, üçünü toplumsal ortamlara koyarım, diğerini de kendim okurum.
Çünkü biz bir demokratik kurtuluş savaşı veriyoruz, karşıtlarımız bize ağır ”psikolojik savaş” taktikleri uyguluyor, biz de misliyle birer yurtsever olarak yanıt vermeli, taarruza geçmeliyiz.

Laf kalabalığı ile yurtseverlik olmuyor.

Bakın ”milli kahraman’‘ımız Doğu Perinçek ‘TÜRK ORDUSU KUŞATMAYI NASIL YARACAK” kitabında ”Psikolojik savaş, adı üzerinde, savaştır. Psikolojik harekata karşı koymak, savaşın bir cephesidir. Kendisine kurşun ya da top mermisi veya füze atılan bir ordu, ne yapmak durumundaysa psikolojik harekatın hedefi olduğu zaman da aynı durumdadır. Savaşın biricik kuralı, savaşmak ve düşmanı imha etmektir” der ve ulusalcı-milliyetçi Atatürkçü yurtseverleri çok net bir şekilde uyarır.

Evet, o tümceyi bir daha yineleyeyim: ‘‘Savaşın birici kuralı, savaşmak ve düşmanı imha etmektir.”

Sen imha etmezsen düşman ”psikolojik harekat”la bile imha eder, yok eder.

Rahmetli Kaşif Kozinoğlu nasıl öldü dersiniz?

Yine rahmetli Kuddisi Okkır nasıl öldü?


”Sözcükler taş gibidir, ağırdır, iz bırakır, kalıcıdır, yıpratıcıdır, yaralayıcıdır” İtalyan sözünde olduğu gibi çıkarcı, hortumcu, ülkeyi bölüp parçalayıcı,”hırsızların imparatoru’nun yanaşmacısı” olan ”yandaş medya”nın sözcüklerine hedef olup beynimizde iz bırakmamak ve yaralanmamak için o televizyon kanallarını izlememeliyiz, o gazetelere para verip okumamalıyız.

”AYDINLIK” gazetesi ve ‘‘ULUSAL KANAL” habercilik ve bilgi aktarımı bakımından onların hepsine  milyon çeker.
Çünkü onlar program veya habercilik yapmıyor kendi çıkarlarının karşılığında yandaşlık yapıyorlar.
 
Modern gazeteciliğin kurucusu ve aynı zamanda medya patronu olan Lord Northcliff ‘‘güç odaklarının örtbas etmeye çalıştığı şey haberdir, gerisi reklamdır” der ve bu sözler bugünkü Türkiye’nin halini anlatmaktadır.

”Yalaka yandaş medya”
da bir tane gerçek haber bulamazsınız. Haber adına yayınlanan yalanların hepsi BOP eş başkanı  RTE’nin yalanları ve reklamıdır.

Ben saf katıksız haberleri ve gerçekleri sadece ”AYDINLIK” gazetesi ve ”ULUSAL KANAL’‘da buluyorum.

Eric Hoffer ”düşmanınızın neden korktuğunu anlamak için, sizi ne ile korkuttuğuna bakın” der.

BOP eş başkanı aleyhte yayın papan medyadan o kadar çok korkuyor ki, onları yıllardır sürekli tehdit ediyor ve fırsatını bulduğu an her türlü darbeyi indiriyor.

RTE, Napolyo’nun söylediği ”aleyhte yayın yapan 3 gazete, binlerce süngülü askerden daha tehlikelidir” gerçeğini çok iyi biliyor.

Bu gerçekten hareketle, bugün Tayyip’in yaygın medyada tek korkusu olan ”AYDINLIK” gazetesi ve ‘‘ULUSAL KANAL”ı her yurtsever güçlendirme azim ve kararlığında olmalıdır.

Burada bir gerçeği daha dile getirelim ki, ABD dostu ve işbirlikçisi RTE’ye cesurca karşı koyan internet medyası alanında tek yürek, bizim de hafta da bir kaç defa siyasal düşüncelerimizi yasalara uygun olarak hiç çekinmeden yazdığımız ‘‘HALKIN HABERCİSİ” yurtsever haber sitesidir ki, her yurtseverin bu sitemizi kitlelere tanıtma yükümlülüğü vardır.

Jamies Fenimore Cooper ”gazeteler tiranlarla mücadele ederler, sonra da kendi tiranlıklarını kurarlar” der ki, bu da bugünkü Türkiye’nin halini anlatmaktadır.

Türkiye’de medyanın yüzde 95’i tiranlıklarını kurmuş, AKP yalakalığı ile milletin mal varlığını hortumluyorlar.


”Gazeteler dünyanın aynalarıdır”
demiş James Ellis…  Ama bu söz gerçekleri aktaran ”AYDINLIK” gazetesi,”ULUSAL KANAL” için geçerlidir.

Bugün Türkiye’de, gazeteciler ”kodes”e tıktırılarak, çıkarcı medya patronları korkutularak, basın özgürlüğü ”Hitler faşizmi”ne yaraşır bir şekilde kaldırılmıştır.

Roosvelt, ”basın özgürlüğü kalkarsa; vicdan, eğitim, konuşma özgürlükleri de kalkar” der ki Türkiye bu kahredici olumsuzlukların hepsini yaşıyor.

”Sözcüklerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsınız” diyen Konfüçyus o kadar haklıdır ki; tüm ulusalcı milliyetçi Atatürkçü yurtseverlerimiz bunu bilincine vardıkları an, milli ve cesur yayın yapan RTE faşizmine  hiç çekinmeden meydan okuyan ‘‘AYDINLIK” gazetesi  ve ”ULUSAL KANAL” kısa bir sürede ayağa kaldırırlar.

Gerçi bu iki milli sesimizin epeyce büyüdüğünü ve belli bir düzeye geldiğini edindiğim bilgilerle öğreniyorum ama bu yetmez, daha üst seviyelere çıkması gerekir.

Bu millet her gün diğer yandaş-yalaka medya da BOP eş başkanı RTE’nin nutuklarını dinleyerek fikirden ve düşünme gücünden yoksun kaldı.

Osler ”nutuklar fikirleri saklamak için atılır” der ki, tam bizim halimizi anlatıyor.

S.Lec de ”öyle büyük boş laflar vardır ki içinde bir millet esirdir” der.

İşte ABD dostu, BOP eş başkanı Tayyip’in boş büyük laflarına esir olmuşuz.

Bunu yenmenin yolu ”AYDINLIK” ve ”ULUSAL KANAL’‘ı desteklememizden geçer.

Değerli dostlara son olarak Went Worth Dillo’nun ‘‘arkadaş seçmekte gösterdiğiniz titizliği, yazar seçmekte de gösterin” der ve bu bizi hangi medya organlarını takip edeceğimizin ve destekleyeceğimizin çok açık işaretini de verir ki bu bize ”AYDINLIK” gazetesi ve ”ULUSAL KANAL’‘ı gösterir.

Tabii ki internet medyasında da ‘‘HALKIN HABERCİSİ” yani bizim haber sitemizi işaret eder ki gerçekten fikir ve düşüncelerinden çok yararlandığım çok değerli yazarlar yazılar yazmaktadırlar. Ayrıca son zamanlarda herkesinde yakından takip ettiği gibi çok taze ve kaliteli haberlerle birlikte video haberlerinin çokluğu ve niteliği de dikkat çekmektedir.

Tüm yurtseverleri AKP faşizmine karşı bu konuda hassas olmaya ve ulusal birliğimiz adına bir milliyetçi-ulusalcı yurtsever olarak göreve çağırıyorum.

Hadi işbaşına.

İnadına “AYDINLIK GAZETESİ“, inadına ‘’ULUSAL KANAL.’’


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!