İleri demokrasinin başkanı

İleri demokrasinin başkanı
19 Kasım 2012 09:34

Açlık grevi “Masa Ortağımız”ın talimatıyla sonlandırıldı. Artık “Başkanlık Sistemi”ni daha rahat bir ortamda tartışabiliriz. Zaten sağ olsun “Masa Ortağımız” hemen her konuda bize yardımcı oluyor.

Hilmi SARAL H&H YORUM

Biz de onun isteklerini ortamı hazır hale getirerek sırasıyla uyguluyoruz. Kamuoyunu hazır hale getirmeden “Masa Ortağımız”ın isteklerini halka yutturmak kolay değil. Onun için Yeni Anayasa’da Başkanlık Sistemi konusunda bize destek vermeleri gerekir.
 
BM Genel Kurulu sırasında dostum Celal Talabani’nin bize ilettiği “Masa Ortağımız”ın istekleri zaten bizce malumdu. Oslo’da bizim çocuklarla varılan anlaşmanın içerisinde o konular da vardı. Neymiş; Anayasa’dan “Türk” sözcüğünü çıkarmalıymışız. Bu kolay, ben milliyetçi değilim ki, Müslüman’ım. Sonra, “genel af” çıkarmalıymışız. Bu daha da kolay. Görmediniz mi Habur’a gelenleri nasıl serbest bıraktık? Yandaşları onları davul-zurnayla karşılayıp beraber halay çekmediler mi? Ama onlar bizim kendilerini af ettiğimizi parmaklarını bütün milletin gözünün içine sokarcasına otobüsün üstünden herkese ifşa ettiler. Buna gerek yoktu. Bizim de yandaşlarımız var değil mi? Ne gerek vardı gürültü yapıp onları uyandırmaya! Bırakın rahat rahat devam etsinler uyumaya. Biz kamuoyunu hazır hale getirelim şenliği hep beraber yaparız.
 
Hele şu  “Başkanlık Sistemi”ni Anayasa’ya yerleştirelim, bütün bu istekleriniz kolay. Zaten BOP Eşbaşkanlığı görevimiz gereği sizin istekleriniz bizim de isteğimizdir. Bakmayın Karagöz’le Hacivat gibi kavga eder göründüğümüze. Şimdilik bunu açıklamanın da bir anlamı yok. Görmüyor musunuz 29 Ekim’de, 10 Kasım’da yüz binlerden hala çatlak sesler geliyor. Yok, Cumhuriyeti yeniden kuracaklarmış da, Atatürk’te birleşmişler de. Bunca yandaş gazete ve televizyondaki tetikçilerimize rağmen bu insanlar nereden çıktı anlayamadım ya neyse, bunları bırakalım. Rüyalarıma giriyorlar, karabasanlarla uyanıyorum.
 
Görmüyor musunuz ders kitaplarından, okullardan, cadde ve sokaklardan Atatürk’ün adını bir bir sildiriyoruz. Heykellerini kaldırmaya ancak sıra geldi. Öyle hemen her şey birden olmuyor ki. Yoğurt bile mayalanırken zaman ister. Sabırlı olmak gerek.
 
Fark etmediniz mi Türk modeli başkanlık diye bir sistem uydurduk. Şimdiye kadar bizim ağzımızdan “Türk” sözcüğünü duymuş muydunuz? Sırf bu sistemi kabul ettirebilmek için onu da söyledik. Niye? Çatlak ses çıkarabilecek milliyetçileri de avlayabilelim diye. Gerçi hepsine mesai harcamak gerekmiyor. Sağ olsun Sayın Bahçeli gerektiğinde yeteri kadar yardımcı oluyor. Akıllı olmak lazım.
 
Bazı müzevirler bizim padişahlığa özendiğimizi söyleyip duruyorlar, haşa yalan. Hangi padişah Yeniçeri Ocağını’nın istemediği birini Vezir-i Azamlık makamına atayabilirdi ki? Biz, hamdolsun istediğimizi Milletvekili, istediğimizi Belediye Başkanı, istediğimizi TBMM Başkanı, istediğimizi Cumhurbaşkanı yapmadık mı? Bize hangi Yeniçeri Ocağı karşı gelebildi?
 
TBMM Genel Kurulu’nda Meclis Başkanı’nı herkesin gözü önünde azarladık da karşılık verebildi mi? Veremedi. İstediğimiz kanunu çıkarmadık mı? Çıkardık. Satmak istediklerimizi satıp, almak istediklerimizi almadık mı? Sattık da aldık da. Muhalefeti susturmadık mı? Susturduk. Susmayanları kodese tıkmadık mı? Tıktık. Tarihe baksanıza, Uluhakan Abdülhamit Han bile İsrailli’lere yer satmamıştı. O satmadı diye biz de satmadık mı? Sattık ve de satıyoruz.
 
Onun için bizim kimseye özenmeye ihtiyacımız yok. Sadece “ İleri Demokrasi”mize ayıp olmasın diye işi kılıfına uydurmak, fiili durumu hukuka uygun hale getirmek istiyoruz.
 
İşte o kadar.
 
[email protected]