Hüseyin Aygün tabii ki ziyaret edebilir

Hüseyin Aygün tabii ki ziyaret edebilir
16 Ocak 2013 00:08

Ama size önce birşey anlatmalıyım.


Safile USUL H&H YORUM

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün Paris’te katledilen Sakine Cansız’ın ailesini ziyaret ettikten hemen sonra, CHP Milletvekili İsa Gök’ün Halkınhabercisi’nde bir röportajını okudum bundan sanırım 2 gün önce.
 
Hızla okudum ve o anda Hüseyin Aygün de öldürülen Sakine Cansız’ın ailesini ziyaret etmiş olduğu için ben İsa Gök’ün açıklamasının bu ziyareti de hedef aldığını düşündüm.
 
Bu konuda yazacaktım ama araya birşeyler girdi filan.
 
Ve, şimdi yazıya oturup da, bu konuyu yazmaya başlamadan önce İsa Gök’ün sözlerini bir daha okuyayım diye bulup dikkatle okuduğumda gördüm ki, İsa Gök şöyle demiş aslında, 
 
“Ölü evine taziyeye herhangi birşey denilemez ama…”

 
İsa Gök bundan sonrasında Hüseyin Aygün’ün geçtiğimiz günlerde Kurtuluş Savaşı’nda Rumlara etnik temizlik yapıldı vs. şeklindeki sözlerini eleştirmiş.
 
Fakat bu sözleri sadece ben değil, birçok kişi öyle algılamış olmalı ki, basında, “CHP’li ulusalcılar Hüseyin Aygün’ün ziyaretine karşı çıktı.” haberleri yer aldığı gibi, Kılıçdaroğlu’na da Çin’de bu konu sorulmuş, o da Hüseyin Aygün’ün ziyeretini yanlış bulduğunu söylemiş.
 
Şimdi anlatmak istediğim birinci husus şu…
 
Kamuoyu, gazete okuyanlar, tv izleyen seyirciler vs. siyasetçilerin söylediklerini çok dikkatli okuyup, doğru algılamada uzman değiller.
 
Ve, bu tür konularda algılar birşeyin hangi durumda söylendiği ile otomatikman artikule ediliyorlar.
 
Mesela, Hüseyin Aygün Sakine Cansız’ın ailesini ziyaret ederken, İsa Gök Hüseyin Aygün’ü eleştirdiğinde olay kamuoyunda otomatikman, İsa Gök Hüseyin Aygün’ün zavallı kızları öldürülmüş Kürt aileye ziyaretine karşı çıktı, ne acımasız adam vs. gibi kolayca algılanabiliyor.
 
Kürtler açısından da şöyle oluyor, “CHP’li ulusalcı bize karşı.”
 

Oysa kanımca, uzaktan gördüğüm, izlediğim kadarıyla İsa Gök de pekala böyle bir aileyi ziyaret edip, insanca onların acısını paylaşabilecek bir insandır.
 
Zaten de bir sürü PKK’lının ailesi de PKK’lı değil, hemen hepsi Türkiye vatandaşı ve onlar da bu durumlardan dolayı mutlu değiller, onlar da huzur ve rahatlık istiyorlar.
 
Hüseyin Aygün’ün öldürülen Sakine Cansız’ın ailesini (galiba abisi idi) ziyaret etmesini çok normal hatta gerekli buluyorum.
 
Çünkü…
 
Hüseyin Aygün kendisi de Tunceli’de doğmuş, büyümüş, o ilde geniş bir sosyal çevresi olan, siyasi mazisi olan, gençliğinde veya ailesi CHP’li olup da çocukları PKK’ya katılmış bir sürü kişiyi ve ailesini hayatını geçirdiği doğal ortamda tanıyor.
 
Belki uzaktan akrabaları da var PKK çevrelerinde.
 
Dolayısıyla PKK fenomeninin orta çıkışının şekillendiği illerden biri olan Tunceli ortamı Hüseyin Aygün’ün hem mazisi, hem sosyal ortamı ile onun yaşamının ve hafızasının bir parçası.
 
Şimdi böyle bir insan siyasetçi ise hele de, nasıl olur da kendi doğup, büyüdüğü ildeki insanlara uzak durabilir ve bir PKK’lının ailesi dahi olsa onları eğer tanıyorsa, onlara ziyarette bulunmayabilir.
 
Kaldı ki, tanımasa bile aileleri ziyaret edip, onlara, “Biz ölümlerden acı duyuyoruz, hiçbir gencin burnunun bile kanamasını istemiyoruz.” niye demesin ve neden onlara başsağlığı dilemesin?
 
Şimdi birşey daha…
 
Kılıçdaroğlu Çin’de neden Hüseyin Aygün’ün bu ziyaretini eleştirir gibi konuştu?
 
Bence şundan…
 
Bundan hemen önce Hüseyin Aygün’ün Rumlara etnik temizlik şeklindeki saçmalığını duyulmuş ve zaten bundan rahatsız olmuştu.
 
Hüseyin Aygün’ün söylediği herşey Kılıçdaroğlu’na karşı da kullanılıyor çünkü onu Kılıçdaroğlu seçmiş.
 
Şimdi bu durumda, bir de Çin’e gider gitmez ardından yine Hüseyin Aygün’le ilgili bir problem yetişince, muhtemelen içinden, “Yine mi sen?” dedi ve bu duyguyla o ziyareti eleştirdi.
 
Oysa ziyarette bir sorun yok.
 
Sorun olanı sorun olduğu yerde çözmek lazım.
 
Ama olay, “Bana nasıl zarar veriyor” duygusu ile ele alındığında ve siyasi konularda belirsizlikler olunca, çizgiler de birbirine karışıyor.

 
O ADAMI PRİME TİME’DA ÇIKARIYORLAR

 
Geçtiğimiz gün, “Cinsel ilişki namaz gibi ibadettir.” demesiyle yine gündeme gelen Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan’ın babası Ali Rıza Demircan cinsel konulara ilişkin olarak tv’lerde çok sık yer alıyor.
 
Sadece o konuda değil ama; birçok siyasi konuda da tv’lere bilirkişi sıfatı ile çıkarılıyor.
 
Ama beni deli eden asıl bu değil…
 
Bu adam bu lafları ettiği akşam görmüştüm, Habertürk televizyonunun tüm Prime Time’ını işgal etti o akşam.
 
Habertürk’ün sahibi Turgay Ciner Hükümet’e işlerinden dolayı çok muhtaç, bunu biliyorum ama insana biraz da bir seviye lazım değil mi hayatta?
 
Bir haber kanalının prime time’ı böylesine birine tahsis edilir mi Hükümeti olumlu etkilemek için?
 
Üstelik bu adamı siyasi ve toplumsal konularda din uzmanı sıfatıyla tartıştırıyorlar.
 
Turgay Ciner bu serveti ve yaşadığı modern ve dolgun hayatı borçlu olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı bu kadar saygısız ve bigane ise…
 
Ona ve bu tür tüm işadamlarına bol paralı…
 
Ama, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve onun siyasal birikiminin onlara sunduklarından mahrum kalacakları bir yaşam diliyorum.


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan