Hükümet Suriye sınırı ile başedemiyor, PYD’nin ardında Esad da var

Hükümet Suriye sınırı ile başedemiyor, PYD’nin ardında Esad da var
31 Temmuz 2013 17:37

Şu anda PKK, Esad vb. herkes ama herkes bizdeki Hükümetten çok daha fazla kendisi açısından sonuç alıcı bir politika izleme kapasitesine sahip.

Safile USUL H&H YORUM

Bizdekiler ise, monşer diye diye gelip, PYD’nin eteğine düştüler, ondan aman diliyorlar ama o da olmuyor.

Şimdi…

Erdoğan Hükümeti Suriye sınırı etrafındaki etkisini, gücünü ve belirleyiciliğini tamamen kaybetti.

Kısa kısa notlar halinde giderek açalım konuyu…

PYD aslında Suriye şartlarına özgü ve PKK benzeri bir hareket.

Ancak PKK gibi bir güce sahip değildi hiçbir zaman.

Sadece, mesela şöyle düşünün, aynı etnisiteden ve aynı değerlerden beslenen bu iki yapı birbiri ile doğal bir ilişki içindeydi.

Bu ilişkide daha baskın ve yönlendirici olan ise PKK idi hep.

PKK PYD’yi Suriye’de küçük kardeş gibi destekliyor ve ona yol gösteriyordu.

Ancak Erdoğan’ın Esad ile düşman hale gelmesinden sonra Esad, Rusya ile birlikte oluşturduğundan emin olduğum bir taktikle, Suriye’nin belirli bölgelerini PKK yönlendirmeli olarak PYD’ye bıraktı.

Esad bunu iki nedenle yaptı…

1-Erdoğan’ı cezalandırma ve ona onun yöntemleri ile mukabele etmek için

2-Suriye’deki egemenliğini yeniden tam olarak tesis etmede tek başına zorlanıyor olduğu için, tüm bölgeleri ele geçirmeyi adım adım olarak planlayıp, bu kapsamda Kürtlerin yaşadığı kuzey bölgeyi de PYD’ye bıraktı.

Esad aslında bilhassa son aylarda Hizbulah’ın da yardımıyla muhalif silahlı güçleri hemen hemen eledi.

Kısmi toprak hakimiyeti sorunları var ki, bunu da zamanla halletmeyi düşünüyor.

Bu esnada da PKK ve PYD ile bir ittifak yapıyor.

Ki, Rusya’nın Kürt politikası da aslında Kürtlere özerklik vb. bir şey vermeye öteden beri meyilli ve müsait.

Esad muhtemelen de şu anda PYD/PKK’yı yanında tutup, zamanla da Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde bunu bir yere oturtmak. (Esad’ın hesabı tutar mı, o ayrı bir konu ve cevabı multifaktörel, yani çok etkenli ama o şimdi kalsın yazının çok uzamaması için)

Hal böyle olunca PYD çok iyi bir şans yakalmış oluyor çünkü hem Esad’dan hem Türkiye’den taleplerini sıralıyor.

Biri vermezse ötekine gitme imkanı olduğu için de, Erdoğan Hükümeti üzerinde yaptırım gücüne sahip.

Hükümetin monşer karşıtı derin stratejik adamları da işte şimdi PYD’yi tatlı dille iknaya çalışıyor.

PYD’ye, “Bak, Esad’a destek olma, benim yanımda dur, ben sana ekonomik destek sağlarım hem de ilerde özerk olmanın yolunu açarım.” filan diyor.

PYD ama PKK ile birlikte bizdeki Hükümetten çok daha etkin bir politika izleyerek, kendi yolunu açacak yöntemleri kendisi belirliyor.

Örneğin, Türkiye-Suriye sınırını kendi hakkı olarak görüyor ve liderleri Salih Muslim Ankara’da, “Tabii, biz Esad’ı desteklemeyiz, amacımız da devlet kurmak değil” dese de, PYD tabanındaki toprak gerilimi TSK’ya açılan ateşte ortaya çıkıyor.

PYD olaya, “Buralar Kürt toprağı olarak bakıyor.”

PYD Erdoğan Hükümetinin güçsüz olduğunu da biliyor ve önümüzdeki dönemi şekillendirmede atıl kalacağını da görüyor.

Ve de…

PYD/PKK, Türkiye’nin tutumunun orta ve uzun vadede AKP ile şekillenmeyeceğini de gördüğü için, stratejik olarak Esad’a daha çok dayanıyor.

Yani, Esad’ı daha çok hesaba katıyor.

Önümüzde Türkiye açısından çok dalgalı ve çalkantılı bir dış politika alanı olacak ve Erdoğan Hükümeti açısından bir çıkış yolu görünmüyor.

ASHTON-MURSİ GÖRÜŞMESİ

Dünyada etki ve etkisizlik nedir diye merak eden olursa, AB temsilcisi Ashton etkiye, Erdoğan da etkisizliği giden yol nasıl döşenire örnek.

Ashton Mursi ile görüştü, biliyorsunuz.

Bu görüşme, emin olabiliriz ki, ABD ve Mısır ordusu üzerinden gerçekleşti.

ABD ve Mısır ordusu Ashton’dan Mursi’yi ikna etmesi için aracılık istedi, o da yaptı.

Fakat burda asıl önemli olan şu…

AB Mısır ordusu taraftarı ve Mursi’ye karşı bir siyasi pozisyon taşıdığını bundan daha iyi görülür kılamazdı.

AB devletleri dini siyasal olarak kötüye kullananlara bakıştaki müsamaha kapitalini eskisinden çok daha büyük bir güçle kapatıyorlar artık.

Ve, AB, ABD cephesinde bu sayfa 21. yüzyılın tamamı için kapandı artık.

21. yüzyılın en stratejik yeni parametrelerinden biri de bu.

Not 1 : Bundan yaklaşık 6 sene önce, AB içinde dış politika kapsamındaki seküler kaideciliğin ve seküler hukukun gitgide güçleneceğini yazmıştım. Bunu yazdığım için affınıza sığınırım ama bunu benden başka yazan hiç olmadı tüm dünyada. Biraz çiğlik yaptım bunu yazarak ama affedin lütfen.

Not 2 : Değerli Halkın Habercisi okurları Pazar akşamı görüşmek üzere…


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz