Harita ve Kadastro Odası Başkanı Candaş: Bu ülkeyi seviyoruz ve bedelini ödemeye hazırız.

Harita ve Kadastro Odası Başkanı Candaş: Bu ülkeyi seviyoruz ve bedelini ödemeye hazırız.
1 Nisan 2013 14:10

Halkın Habercisi’nin bu haftaki röportaj konuğu TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Başkanı Ertuğrul Candaş oldu.

 

 

 

Gökçe Barutcu H&H RÖPORTAJ

 

Halkın Habercisi’ne konuk olan Candaş, 2B arazileri ve yabancılara toprak satışı konularında önemli açıklamalar yaptı.

 

İşte Gökçe Barutçu’ nun yaptığı röportajın detayları:

< ?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /> 

G.B: Harita Mühendisliği nasıl bir meslektir, iş alanları nedir ve sizin meslekteki süreciniz?

E.C: Ben çocukluğumdan beri mühendis olmak istedim. Tabi ailemdeki harita mühendisleri de benim için örnek olmuşlardı. Türkiye’de ilk defa 1949 da Yıldız Teknik Üniversitesi’nde açılmıştır harita mühendisliği bölümü ve sonrasında diğer üniversitelerde de açılarak bu alandaki mühendis ihtiyaçları giderilmeye başlanmıştır. İşsiz sayısının en az olan mühendiliklerden biridir.

 

G.B: Harita Mühendisleri ne yapar ?

E.C: Harita mühendisleri yeryüzünün herhangi bir yerinde yapılacak olan mekanın uygunluğunu, uygunluğa hazır olmasını sağlayacak şartları belirler ve onay verildikten sonra yapıma başlanır.

 

 

 

G.B: Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası’ndan bahsedelim.

E.C:1954 yılında kurulan ilk 10 mühendis odalarından biridir. 50 kişi ile kurulmuştur. Harita mühendisliği alanında yapılacak olan yasalar için bizden görüş istenir. Ama genellikle usulen görüş istenmekte. Cuma akşamı görüş isterler pazartesi sabahı raporun hazır olmasını isterler. Biz oda olarak ailelerimizin de hoşgörüsü ile çalışıp çalışmalara katılıyoruz.

 

G.B: Gelelim 2B yasasına.. nedir bu 2B ?

E.C: Orman vasfını kaybetmiş arazinin kullanıma açılması demektir. Ormanın bizim için önemi, yararları anlatmakla bitmez. Orman olmazsa yaşam olmaz. Yasalara baktığımız zaman hep orman alanlarını daraltmak üzerine çalışıldığını görüyoruz.

 

G.B: Bazıları 2B yasasının orman köylülerini desteklemek için yapılan bir çalışma olduğunu söylüyorlar. Sizin bu konuda görüşünüz nedir?

E.C: Evet yasanın adı da “orman köylülerini kalkındırmak”. Ben de orman köylüsüyüm ve bizde orman talan edilmez bizim köylülerimiz ormana gidince elindeki aletlerin ağzını sarar ormana zarar vermeyeyim diye. Ağaçları korkutmazlar. Bu yüzdendir ki orman köylüleri ormanı yok etmez, yaşamın ormanda olduğunu bilirler. Asıl bu yasalar talan etmek isteyenler için çıkıyor.

 

 

 

G.B: Bu yasa ile yapılmak istenen ne?

E.C: Devlet üretemez konuma geldi. Bu yüzden elde ne var ne yok satıp gelir elde etmeye çalışılıyor. Ormanı gündeme getirmek sadece bu hükümetin politikası değil. Diğerleri için de aynısı geçerli. Başı sıkışan ormana bulaştı. Ola ki orman vasfını kaybetmiş arazi satışa çıktı. Şart şudur: arazinin gerçek değeri ile satılması. Eğer çiftçi alamazsa 3. kişi alabilir. Ancak ne yazık ki fiyat artışı söz konusu ve çiftçi alamıyor.

 

G.B: Çözüm nedir?

E.Ç: Bu ülkeyi seviyoruz ve bedelini ödemeye hazırız. Sahip çıkmalıyız ülkemize. Bürokratik anlamda değil halk sahip çıkmalı ormanına.

 

G.B: Belli dönemlerde çıkan orman yangınları için ne düşünüyorsunuz?

E.Ç: Hep güzel yerler yanıyor. Ben de sebebini bilmiyorum.

 

G.Ç: Toprak satışında son 6 aydaki artış ve satışın en çok Yozgat’ ta olmasının sebebi nedir?

E.Ç: Yozgat için yapılan açıklamada “yurtdışına çıkmış Yozgatlılar tarafından alındı.” Dediler. Onun dışında bilgilere biz de ulaşamıyoruz. Neyi açıklıyorlarsa onu biliyoruz.

 

G.Ç: Gelelim özelleştirmeye

E.Ç: Karşılıklılık ilkesi gereğince bazı ülkeler senden mülk alamaz. Ancak siz bu ilkeyi kaldırırsanız düşmanınız olan ülke gelir istediği mülkü alabilir. Bu konu hakkında bir kıssa var siz çiftçisiniz ineğinizi sattınız, arabanızı sattınız sizi sarsan bişey olmaz, yenisini alırsınız. Ama evinizi satarsanız giden siz olursunuz yenisi diye de bir şey olmaz. Toprak almanın dünyada neden önemli olduğuna gelirsek bunun için bir deyim vardır “arazi kapma” diye.. Çünkü Avrupa ülkelerinin iklimi, toprak yapısı yetersiz. İleride yaşanacak su ve tarım sıkıntılarını göz önünde tutarak geleceklerini sigortalıyorlar.

 

G.Ç: Karadenizli olarak sahil yollarının alt yapısı hakkında ne düşünürsünüz?

E.Ç: Karadeniz’in bu konuda maalesef alt yapısı yetersiz bu kadar güzel coğrafyaya sahip bölgemizin bu konuda yetersiz bırakılışı bir Karadenizli olarak beni üzüyor.

 

G.Ç: Kentsel dönüşümde izlenen politika doğru mu sizce?

E.Ç: Maalesef bizler bu işi beceremedik. İlk örneklerinden sonra yapılmamasının daha iyi olacağını düşündürdüler bize. Hem estetik açısından, hem mimari açıdan, hem güvenlik açısından kentsel dönüşümü yapamadık. Ancak bu  konuda mimarlar ve mühendisler suçlansa da bu bizim tekelimizden çıktı. Siyasiler tarafından gerekli alan ve yetki verilmediği için de yapılan hizmetler yetersiz kalıyor.