Hamzaçebi: MYK ve tüzük değişikliği partiyi bir adım ileri götürmez!

Hamzaçebi: MYK ve tüzük değişikliği partiyi bir adım ileri götürmez!
7 Ağustos 2023 07:45

CHP’nin kıdemli isimlerinden Akif Hamzaçebi, seçim sonrası başlayan tartışmalara ilişkin görüş ve eleştirilerini paylaştı, “Üçüncü Yol” önerisini anlattı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) seçimden sonra başlayan, kimilerinin ‘değişim’, kimilerinin ‘yenilik’ diyerek yürüttüğü tartışma devam ediyor.

Seçim sürecinde yapılan hatalar, seçim sonrasında atılan ve atılmayan adımlar, başta CHP seçmeni olmak üzere kamuoyu için de hararetli bir tartışma konusu. Parti içinde de dışında da CHP yönetimi cesurca eleştirilirken partide aktif siyaset yapmayan ama partinin kıdemlileri olan isimler de açıklamalarıyla sürece katkı sunuyor.

 

CHP’nin kıdemli isimlerinden Hamzaçebi ile hemen her gün güncellenen CHP içi tartışmaları Gazete Duvar’dan Ceren Bayar ile konuştu.

 

 

‘KILIÇDAROĞLU MUHALEFETİN ÖNCEKİ CUMHURBAŞKANI ADAYLARIYLA EŞİT OY ALDI’
Başta CHP’yi ilgilendiren pek çok tartışmayı beraberinde getiren seçim sonuçlarını nasıl okuyorsunuz?

 

 

Genel Merkez, sonucu başarısızlık olarak görmüyor. Kılıçdaroğlu’nun aldığı yüzde 48’lik oy için “Fena değil, hatta iyi, cumhurbaşkanlığını kıl payı kaçırdık” deniliyor. Bir kere bu tamamen yanlış. Sayın Erdoğan bugüne kadar üç cumhurbaşkanlığı seçimine girdi, üçünde de yüzde 52 oyla Cumhurbaşkanı seçildi. Muhalefet adaylarının her üç seçimde aldığı oyların toplamı da her üç seçimde yüzde 48 oldu.

Durumu daha çarpıcı kılan ise AK Parti’nin oyu düşerken Erdoğan’ın oyunun azalmaması. CHP’nin oy oranı ise 2011’den 2023’e pek değişmemiş, yüzde 25 civarında kalmış. Son seçimlerde 4 siyasi parti CHP listelerinden seçime girmiş olmasına rağmen Sayın Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olarak girdiği ilk seçim olan 2011 seviyesinin 0,5 puan altında oy almışız.

 

 

‘CHP YÜZDE 25’TEN YUKARI ÇEKİLMEDİĞİ SÜRECE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ HEP KAYBEDİLİR’
Durum böyle olduğu halde seçim sonucunu başarı olarak değerlendirmek Erdoğan iktidarını tahkim etmekten başka bir şey değildir. Ana muhalefet partisi için başarının tek bir ölçüsü vardır; iktidar olmak. CHP’yi sıkışıp kaldığı yüzde 25’lik banttan yukarı çekemediğimiz sürece bugün Kılıçdaroğlu, yarın Ahmet, Mehmet; CHP Genel Başkanı kim olursa olsun adaylar Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hep kaybedecektir. CHP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanabilmesi için oy oranının yüzde 30 seviyesinin üzerine çıkarılması şarttır.

 

 

‘ORTADA CHP AÇISINDAN AĞIR BİR TABLO VAR’
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’de başlayan değişim tartışmalarının ardından “Değişime değil yenilenmeye ihtiyaç var” dedi. MYK değişikliği, danışman değişikliği gibi birtakım adımlar da attı. Sizce bu “yenilenme” adımları ‘yaraya merhem’ olur mu?

Ortada CHP açısından ağır bir tablo var. Seçim sonuçlarına göre önümüzdeki 5 yılı da kattığımızda Erdoğan tam 26 yıl süreyle, yani çeyrek yüzyılı aşan bir süre Türkiye’yi yönetmiş olacak. ‘Biz iyi mücadele ettik ama ne yapalım’ diyerek geçiştirilecek bir durum değil bu.

Siyaset bilimciler bir partinin dört kez seçim kazanmış olması halinde siyasal sistemin “Hakim Parti Sistemi”ne dönüşmüş olduğunu kabul ederler. Hakim Parti Sistemi otoriterleşme için uygun bir iklim yaratır veya var olan otoriterleşme eğilimini daha da güçlendirir.

Liberal demokrasi ve onun kurumları olan genel ve eşit oy hakkı, düzenli aralıklarla yapılan seçimler, siyasal partiler, parlamento gibi araçlarla seçmenler demokratik ideolojiye zaten bağlıdırlar. Seçmenlerde iktidarın demokratik yollarla değişeceği inancı yerleşmiştir. Bu şekilde yapılan seçimlerle iktidar olan partiler için artık meşruiyet sorunu yoktur. Muhalefet partileri oy tabanlarını genişletemezler ve giderek “Devletin İdeolojik Aygıtları”na dönüşerek rejimin meşruiyet sağlayıcıları olurlar.

 

 

‘ATATÜRK’ÜN DEDİĞİ GİBİ ‘İDARE-İ MASLAHATÇILAR ESASLI DEVRİM YAPAMAZLAR’
Şimdi Türkiye’yi bu açmazdan kurtarmak, CHP’yi kadro partisi değil, Cumhuriyetimizin temel değerlerini referans alan kitle partisi yapmak; kimlik ve her türlü değerler üzerinden yaratılan kutuplaşmayı sona erdirmek; özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve dayanışma gibi evrensel değerlere yaslanarak iktidara taşımak için yola çıkmanın zamanı geldi. Bu büyük hedefe değişim, yenilenme gibi laflarla ulaşılmaz. Bunlar zaman kaybıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “İdare-i maslahatçılar esaslı devrim yapamazlar.”

 

 

‘MYK DEĞİŞİKLİĞİ, TÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ PARTİYİ BİR ADIM İLERİ GÖTÜRMEZ’
Bu durumda değişim ve yenilenme gibi kavramları yetersiz, karşılıksız mı buluyorsunuz?

Evet. Değişim kavramını yüzeysel bulduğumu ifade etmek isterim. Yenilenme de bana bir şey ifade etmiyor. MYK ve danışman değişiklikleri derde deva değildir. Kurultayda Parti Meclisi ve sonrasında MYK değişikliğine gidilecek olması, tüzük değişikliği gibi hususlar da temeldeki sorunu çözmez. Bu adımlarla parti bir santim ileri gitmez. Seçmen de bu adımları asla ve asla yeterli görmeyecektir.

 

 

‘ERDOĞAN’A ÇEYREK YÜZYILI AŞAN BİR İKTİDAR SUNMANIN MAZUR GÖRÜLEBİLECEK HİÇBİR TARAFI YOK’
Peki, ne yapılmalı? Bu soruyu hemen her paylaşımınızda altını çizdiğiniz vurguyu hatırlatarak soralım: “Ne statükonun devamı, ne ‘sen git ben geleyim'; Üçüncü yol.”

Kılıçdaroğlu gerçekten çok çalıştı, çok mücadele etti. Ama siyasette önemli olan sonuçtur. Seçimi kazanamayıp Erdoğan’a çeyrek yüzyılı aşan bir iktidarı sunuyorsanız bunun mazur görülebilecek hiçbir tarafı yoktur.