Gündemi muhalefet oluşturmadıkça, hep AKP kazanacak

Gündemi muhalefet oluşturmadıkça, hep AKP kazanacak
11 Şubat 2013 09:23

Bütün ileri Batı ülkelerinde de siyaset, lider eksenlidir ama bizdeki gibi kültürel bakımdan geri kalmış olanlarda bu kadar ileri safhada değildir.


İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Yani bizim gibi şark zihniyetinin olanca gücüyle hüküm sürdüğü ülkelerde sürekli kazanan siyasal parti liderleri birer fetiştir. (Tapınılan kimse) 
 
Böyle ülkelerde kimse o siyasal partinin kadrosuna bakmaz.
 
İşte bu nedenle çok yakın tarihimizde Adnan Menderes, aday olarak odunu koysam kazanırım demişti.


 
Yine işte bu saiklerle, günümüzdeki tüm siyasal parti liderleri, milletvekili adaylarını kendi kafalarına ve kişisel çıkarlarına göre istedikleri şekilde ayarlıyorlar.
 
Kendi açılarından çok haklılar.
 
Çünkü şunu çok iyi biliyorlar ki, ahlaksızı da, hırsızı da, vatan hainini de, kallavi hortumcusunu da aday yaparsam mutlaka kazanırım.
 
Neden buna cesaret eder?
 
Eee toplumun koyun sürüsü psikolojisi ile hareket ettiğini çok iyi biliyor.
 
Bir şeyi daha iyi biliyorlar.
 
O nedir?
 
Bu yazdıklarımda eksen olarak iktidar partisini ele aldığımı farzedersek birşeyi daha, çok iyi biliyorlar ki, oda muhataplarının kendileri ile başedecek güçte olmadıklarını.
 
Dolayısıyla ellerinde sopa, muhalefet parti liderlerinin ve zaman zamanda yakın kurmaylarının istedikleri yerlerine, istedikleri şiddet de vurup haşat ediyorlar.
 
Yani kısaca, gündemi kendileri oluşturuyorlar.
 
Yani sürekli hücumdalar, taarruz halindeler.
 
Savunma siyaseti yapmazlar; çünkü bu bir acizlik ve yenilgiyi baştan kabullenmektir.
 
Klasik bildiğimiz savaşlarda bile savunma savaşlarının tamamına yakını, tarih boyunca ve günümüzde hep yenilgiyle sonuçlanmıştır.
 
Bu durum normal kişisel mücadelelerde de böyledir.
 
Yani diyelim ki iki kişi arasında yapılan bir mücadelede bir taraf sürekli rakibini, muhatabını veya karşıtını suçluyor ama karşı taraf bu suçlamalara karşı kendini temize çıkarmak için sürekli bir savunma halinde ve kendisine sıçratılan çamurları temizleme psikolojisi içerisinde ise bu savaşı baştan kaybettiğinin en açık fotoğrafıdır.
 
Bizim siyasetçilerin tamamına yakınının çok büyük bilgi eksiklikleri var.
 
En büyük eksikliği ise ”Sosyal Psikoloji” denilen bir bilgi kaynağından habersiz olmalarıdır.
 
Yani ‘‘Toplum Psikolojisi”, diğer adıyla ”Kitle Psikolojisi” disiplini.
 
Hele hele liderlerin bu bilgiden yoksun olmaları bırakın bir eksiklikten bahsetmeyi, affedilir bir durum değildir.
 
”Sosyal Psikoloji” bilgisi bir siyasal parti liderinin elindeki, her an kullanmaya hazır atom bombası mesabesindedir.
 
Şu anda ismini anımsayamadığım bir düşünür ”Toplum psikolojisini bilen dünyayı yönetir” der ki, olağanüstü bir şekilde hak vermemek elde değil.


 
Siyasal yöntemlerle kitleleri yönetmeye kalkanların, bu konularla ilgili bilgileri en azından ortalama olarak öğrenmesi gerekir.
 
Aksi halde kullandığı uzman derecesindeki danışmanların kendisine aktardığı bilgileri, bilgisizliği nedeniyle sağlıklı bir şekilde değerlendiremez.
 
Bu nedenle kendime ait anı olarak bir anekdot anlatmak istiyorum.
 
Tayyip Erdoğan 1999’da hapisten çıktıktan sonra aynı senenin Ekim ayında randevu alarak kendisini ziyarete gittim.
 
Ziyaret Üsküdar’daki oturduğu apartmanın, ki üç katlıdır; birinci ve ikinci katını ofis, üçüncü katını ev olarak kullanıyordu o zaman; ikinci katında gerçekleşti.
 
Bu ziyarette, elbette ki, insani olarak eli boş gitmek olmazdı, Erzurum’dan kalkıp gelen ve o zamanlar yerel siyaset yapan birisi olarak, Erzurum’u sembolize eden hediyelerin yanında Amerikalı bir yazarın Türkçe’ye çevrilmiş ‘‘Kitle Psikolojisi’‘ adlı kalın bir yapıtını götürdüğümü çok iyi anımsıyorum.


 
Tayyip Erdoğan’ın, yanımda bu kitabı inceledikten sonra gözlerimin içine bakarak memnuniyetle çalışma masasının üstündeki sümenin üzerine koyduğunu daha dün gibi anımsıyorum.
 
O andaki beden dili ve yüz ifadesi ile bana şunu demek istiyordu aşağı yukarı; evet bu kitap çok hoşuma gitti bayağı işime yarayacak ve mutlaka okuyacağım.
 
Bu anekdotu neden anlattım?
 
Bugün Türkiye’de Tayyip Erdoğan kitleleri istediği gibi yönlendiriyorsa, topluma kendini sevdirmişse ve istediği istikamette yönlendiriyorsa şuna kesinlikle inanın ki, bunun nedeni hakim olduğu ”Toplum Psikolojisi” bilgisidir.
 
Ayrıca Türkiye’yi değiştirip dönüştürmek ve parçalamak isteyen ABD, Ankara’ya gönderdiği danışmanlarla sürekli olarak kendisine bilgi, taktik ve strateji desteği sağlamaktadır.
 
Thomas Hobbes ”Bilgi güçtür” der.
 
Şimdi, konu başlığındaki soruna geleceğim de, yalnız Konfüçyüs’ün ‘‘Halk bir kimseden nefret ettiği zaman, bunu incelemek gerekir; halk bir kimseyi seviyorsa, yine bunu da incelemek gerekir” sözlerini de anıtsatmaktan geçemeyeceğim.
 
Bu konuda benim en önemli önereceğim hususlar CHP ve MHP’nin bilgi ile bilhassa ”Sosyal Psikoloji” bilgisi ile hiç alakası olmayan sözde danışmanlar çalıştırmaları ve bunun sonucu olarak Tayyip Erdoğan’ın aklınıza gelebilecek her zeminde  bu sayın liderleri ve partilerini dövüp dolandırmasıdır.


 
Peki BOP eş başkanı Tayyip Erdoğan bu dayak işini nasıl beceriyor?
 
Yoksa Tayyip Erdoğan bir kaç ”Dan” sahibi siyaset tekvandocusu mu?
 
Evet aynen öyle.
 
Peki Tayyip Erdoğan bunu nasıl yapıyor?
 
Yazının başında da anımsattım; muhalefet liderlerine ve tehlikeli gördüğü muarızlarına karşı, onların siyaset bilgisi yetersizliklerinden ve ”Sosyal Psikoloji” bilgisinin hiç olmamasından, aynı zamanda danışman diye çalıştırdıkları kişilerin bu konularla uzaktan yakından hiçbir ilgilerinin olmayışından yararlanarak bu dayağı sürekli atıyor.
 
Bu yöntemin temel esprisi nedir?
 
Rakiplerini kendi çizdiği alanlara, tabir yerindeyse kendi mahallesine çekerek yapıyor bir.
 
İkincisi rakiplerinin sürekli olarak açıklarını ve zaaflarını gündeme getirerek onları savunma mecburiyetinde bırakıyor.
 
Halbuki, her savunma toplumun gözünden düşme nedenidir.
 
Toplum güçlüden yanadır; savunma acizliğin sembolüdür ve kitleler tarafından nefret edilme sebebidir.
 
Tayyip Erdoğan’ın siyaset stratejisinde üçüncü olarak uyguladığı taktik ”Sürekli Taarruz”dur ki, bu durum onu ve AKP’yi sürekli dinamik halde tutuyor ve kitlelerin gözünde her geçen gün büyütüyor.
 
Zaman zaman televizyonda ”Safari’‘ programlarını izlerim; siyaset için hayvanlar aleminden çıkardığım önemli derslerden birisi ‘‘Su hayvanları” ile ‘‘Kara hayvanları”nın birbirlerini ham etme savaşlarında en önemli uyguladıkları taktik olarak,rakibi kendi alanlarına çekme orada işini bitirme stratejileridir.
 
Yani kara hayvanı rakibi su hayvanını karaya, su hayvanı rakibi kara hayvanını suya doğru çekme mücadelesi veriyor öncelikli olarak.
 
Hayvanlar bile içgüdüsel olarak şunu iyi biliyorlar ki, düşmanı bitirme yeri ancak kendi sahalarıdır.
 
Bu stratejiyi çok iyi uygulayan Tayyip Erdoğan’ın rakiplerine yani muhalefet liderlerine ve mensuplarına aynısını uygulamalarını tavsiye etmekten başka diyeceğim birşey yoktur.
 
Aksi halde sürekli perişan olacaksınız.
 
Ne yapmaları gerektiğini kısaca bir çerçeveye oturtayım.
 
1-Tayyip Erdoğan’ın sizi suçlamaları üzerinden harekete geçerek sakın savunma yapmayın; bu suçlamaları aklınızda bile tutmayın, unutun gitsin. Çünkü onun amacı sizi savunmaya mecbur etmek ve böylece kendi açıklarını gündeme getirme zaman ve fırsatı tanımamak size ve böylece toplumun gözünde sizi suçlu göstermek ve küçük düşürmek.


 
Bu konuyu daha iyi anlamanız için bir anımsatma yapayım hemen;mahkemede kim savunma yapar? Tabii ki suçlanan kişi.
 
İşte savunma yaparak mahkemede ki davalı konumuna düşmeyin.
 
2-Tayyip Erdoğan’a karşı sürekli taarruz halinde olun ve onu şimdiye kadar işlediği ve işlemeğe devam ettiği açıklarından vurun.
 
Hem de öyle açıklarından vurun ki, psikolojisi alt üst olsun, kendini mahkemede suçlanan bir suçlu gibi savunma mecburiyetinde hissetsin.
 
Tayyip Erdoğan’ın psikolojik yapısının ne kadar hassas olduğunu ve çabuk kırılgan yapıya sahip olduğunu çok yakinen biliyorum.
 
Muhalefete şu müjdeyi vereyim ki, Tayyip Erdoğan’ı savunma mecburiyetinde sürekli olarak bıraktığınız zaman onun çok çabuk olarak sırtının yere geleceğinin en açık işaretidir.
 
Bu konuda uzman danışman kullanın ve bir ekip oluşturarak Tayyip Erdoğan’ın fena halde sarsıldığı suçlamaları tespit ederek, oralardan kendisine bindirin.
 
3-Tayyip Erdoğan’ı yukarıda hayvanlar aleminden verdiğim örnekte olduğu gibi kendi alanınıza çekerek perişan edin.
 
Bakın, siz onun oluşturduğu bölücü anayasa komisyonuna katılarak adeta kendisine destek verdiniz ve bugün öyle bir noktaya geldiniz ki, ve çıkarılmak istenen bu ölüm fermanı nedeniyle sizi masadan kalkmanız halinde bu işe BDP ile devam edeceği tehditini savurarak meydan okuyor, yani sizi kendi yaşadığı alanda boğmak istiyor.
 
Bu tehdite sakın aldanmayın, aynı taktiği siz kendisine karşı uygulayarak onu sizin alanınıza çekerek perişan edin.
 
Yani bu bölücü anayasanın Türk Milleti için bir ölüm fermanı olduğunu işleyerek BOP eş başkanı, ABD işbirlikçisi Tayyip’i Kürtçü BDP ile başbaşa bırakarak kendisini siyaseten ve demokratik olarak millete boğdurun.
 
Bunu yaptığınız taktirde eğer Tayyip bu hususta bir adım atarsa ben şimendiferim.
 
Bunu nereden mi biliyorum?
 
Türk Ulusu’nun BDP ile PKK’yı aynı kefede bölücü olarak değerlendirmesinden biliyorum.
 
Tayyip’te bunu çok iyi biliyor.
 
BOP eş başkanı ve ABD işbirlikçisi RTE usta bir blöfçüdür.
 
Ama onun blöfü yutan için geçerlidir.
 
Sakın blöflerine aldanmayın bu şark kurnazcısının.
 
Siyaseti cesur ve ”Sosyal Psikoloji’‘nin kurallarına göre yapın; bir alt birim olan ”Siyaset Psikolojisi’‘nin inceliklerini uygulayarak, ey muhalefet.
 
Görevli Devlet Bahçeli’den asla bir ümidim yok.
 
MHP bir an önce genel başkanlarını değiştirmelidir.
 
Bakalım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bundan sonra siyaset de hangi stratejiyi uygulayacak?

 
ERGENEKON SAVCISI EMEKLİ ORGENERAL ERGiN SAYGUN’U ZİYARET ETTİ
 
Evet, tabii ki Tayyip Erdoğan’dan bahsediyorum.
 
Birkaç yıl önce ‘‘Ben Ergenekon savcısıyım” dememiş miydi Tayyip Erdoğan?
 
Herkesin anımsadığı gibi büyük bir iştahla ve zevkle bunu söylemişti.
 
Ama önceki gün uydurma ‘‘Ergenekon Davası”nın bir parçası olan ”Balyoz Davası”ndan yargılanıp 18 yıl hapse mahkum edilen eski ordu komutanı emekli orgeneral ağır bir kalp ameliyatı olunca kendisini hastanede ziyarete gitti.


 
Sizce RTE bunu iyi niyetle ve vicdanı sızladığı için mi yaptı?
 
Asla, sakın buna inanmayın.
 
Şunu çok iyi bilin ki, BOP eş başkanı RTE, siyasal ve kişisel bir çıkar görmediği ve geleceğini ilgilendirmeyen hiçbir konuda asla ve katiyetle bir adım atmaz.
 
Tayyip Erdoğan bir taşla birkaç kuş vurmadığı bir siyasal etkinliği de yapmaz.
 
Peki, emekli orgeneral Saygun’u hastanede ziyaret edişinden hangi hedeflerine katkı sağlamak istemiştir?
 
1-Allah korusun,Saygun Paşa emr-i hak vaki olup ölürse, seçmen tarafından suçlanmasının önünü almak ve böylece oylarının yıpranmasının önüne geçmek için.
 
2-Toplum da hem kendi seçmeni hem de karşıt seçmen arasında çok merhametli adam imajını oluşturarak yeni oylar kazanmak.
 
Bir metafor yapayım; tıpkı katilin, maktulun cenazesine giderek sahte gözyaşı dökmesi ve orada çelenk bulundurması gibi birşey.
 
3-Çok yakında süper seri katil Öcalan’ı affedecekler; işte bu ziyaretle halkın tepkisinin önüne bir set daha çekmek istiyor.
 
Çünkü bildiğiniz gibi Saygun Paşa’nın tutukluluk hali ortadan kaldırıldı aynı zamanda.
 
Bundan bir önceki ‘‘Tayyip Erdoğan’ın Şımarık Oğlanı” yazımda, ünlü siyasetçimiz rahmetli Osman Bölükbaşı’nın ”KOLTUĞUNUN ALTINDA HAÇ TAŞIYAN, FAKAT HACI GÖRÜNMEYE ÇALIŞAN, GAVUR DİYE ÖLDÜRÜP, ŞEHİT DİYE NAMAZ KILDIRAN SİYASETÇİLERDEN SAKINILMALIDIR” sözlerini yazıp ardından ‘‘Bunu herkes bir yere not etsin” diye belirtmiştim.
 
Çünkü Tayyip Erdoğan’ın bundan sonra bu metaforik taktiğe çok sık başvuracağını tahmin etmiştim.
 
Yineliyorum, BOP eş başkanı Tayyip bu yöntemi, bu satten sonra sıklıkla uygulayacaktır.
 
”Havuç ve Sopa”
yöntemi insanları en fazla etkileyen ve güdüleyen yöntemdir.
 
Bu durum insanoğlunda genetiktir.
 
Küçük bir çocuğa bile önce hafif bir dayak (tamamen insanlık dışıdır) atarsınız sonra eline elmalı şekeri verdiğinizde çok daha rahat güdülersiniz ve istediğiniz doğrultuda yönlendirirsiniz.
 
Nitekim emekli orgeneral Ergin Saygun’un çocuklarının, Tayyip’in babalarını hastanede ziyareti ile ilgili medya ya verdikleri demeçlerden çok belirgin bir şekilde yumuşadıklarını görmemek olası değil.
 

Ah çocuklar, Tayyip Erdoğan hiç de bildiğiniz gibi değil.
 
Keşke yürekten olsaydı.
 
Gerçi ”Yüce Divan’‘lık suçları okadar kabardı ki BOP eş başkanı, ABD işbirlikçisi RTE’nin; onu hiçbir nedamet(pişmanlık) ne Allah ne de kul nazarında kurtarır.
 
Zira vatanın bölünme ve federasyonlara ayrılma işi ile suçsuz bir yığın insanın hapislerde çürümesi ve yakınlarının çektikleri çileler en büyük kul haklarıdır.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!