Gültekin Uysal: Erdoğan kaybetmişlik sendromu içerisinde!

Gültekin Uysal: Erdoğan kaybetmişlik sendromu içerisinde!
19 Kasım 2022 11:43

Demokrat Parti Lideri Gültekin Uysal, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İYİ Parti’ye yaptığı çağrıyı değerlendirdi. Erdoğan’ın hiçbir kırmızı çizgisi olmadığını belirten Uysal, “Erdoğan’ın, hem de maiyetinin kaybetmişlik sendromu içerisinde olduklarını görüyorum” dedi.

 

 
Altılı Masa’nın 28 Kasım’daki toplantısına ev sahipliği yapacak olan Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, iktidara yakın, en iyimser anketlerde bile “Erdoğan’a oy vermem” diyenlerin oranının yüzde 55 olduğunu söyledi. BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’a konuşan Uysal, “Altılı Masa’nın ittifakla göstereceği her cumhurbaşkanı adayının seçimi kazanacağını” savundu.

DP lideri Uysal, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yaptığı “Altılı Masa’yı terk et” çağrısını, seçimlerden sonra “sorunlu ülkelerle sil baştan yapılabileceği” açıklamalarını “nafile çabalar” olarak nitelendirdi. Uysal, “Ben hem Sayın Erdoğan’ın, hem de maiyetinin kaybetmişlik sendromu içerisinde olduklarını görüyorum” dedi.

Uysal’ın Sayın’ın sorduğu sorulara verdiği yanıtlardan öne çıkanlar şöyle:

 

 

“ERDOĞAN YENİLDİ”

 
“Çok sıcak bir gelişmeyle başlayalım isterseniz. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e “Altılı Masa’yı terk et” çağrısını siz nasıl yorumladınız?

Tarzan zorda. Tweet de attım hatta. Erdoğan’ın meseleye bakışı o. Siyasal fayda açısından baktığı için hiçbir ilkesel temelden perspektiften değerlendirmeye ihtiyaç yok. Yeter ki onların değirmemine su taşısın. Dün Sayın Akşener’e olmadık iftiralar atıyorlardı, neler neler söylediler. Bugün siyasi konjonktürde söyleyecek sözlerinin bitmiş olmasından kaynaklanıyor. Bir şahsi iktidarın sürdürülmesi gayreti var.

Erdoğan yenildi, Türkiye’nin demografisine yenildi. Verilen yetkiyi fırsatı kötüye kullandılar. Çok uzun süreli iktidarların böyle bir psikolojisi oluşur. Oturdukları koltuklar mülkiyetleri haline gelir. O açıdan bakıyor. Artık Türkiye’de geniş kitlelerde, Erdoğanın manyetiği dışında olan kitlelerde bu karşılık bulmuyor. Onun için bir arayışı manyetiğinin dışında olan kitlelerde karşılık bulmuyor.

Anadolu’da bir söz vardır, “gönlü karda gezer” diye. Erdoğan’ın da gönlü karda. Ama Türkiye’de artık siyaset böyle işlemeyecek.

 

 

BTP’NİN KATILIMIN REDDEDİLMESİ

 
Geçen toplantıda BTP’nin Altılı Masa’ya dahil olma talebini de görüştünüz. Neden kabul görmedi masadan?

Bu konuyla ilgili yorum yapmak istemem. Açıklamamız zaten ihtiva ediyor verilecek cevabı. Bu tür birliktelikler sadece bir aritmetik toplam değil. Mana bütünlüğünü, bir kimyayı oluşturmak…Dışlayıcı bir dille yorum yapmanın doğru olmadığını da biliyorum. O nedenle kamuoyunun çok iyi anlayacağı dille bu görüş de ifade edildi. Sadece bir partiye özel değil, genel bir tutum, genel bir prensip çerçevesi çizildi.

Sadece BTP özelinde değil, bundan sonra genişlemeye her türlü kapalı olunacak. Partiler ayrı ayrı işbirliği yapabilir mi?

Olabilir, siyasi partiler bireysel olarak düşünebilir. Türkiye’nin toplumsal, tarihsel berraklaşacağı bir süreç var önümüzde. Her farklı fikrin partileştiği, her şahsi kavganın partileştiği bir düzen var. Yani çok sağlıklı işlemeyen bir partiler düzeni var. Aslında Türkiye’nin asıl problemlerinin sıklet merkezinin bulunduğu yer, işlemeyen demokratik parti düzenimiz. Yani vekalet alanla vekalet veren ilişkisinin zaten kurulamayışı. Ve bu konjonktürde kurulan da pek çok siyasi parti var…

 

 

“HER ADAY KAZANIR”

 
Adaylık meselesini konuşmayı sevmiyorsunuz ama en kritik mesele de o. Mesela Sayın Akşener “Kazanacak aday olmalı” diyor. “Kazanacak aday”, yöntem olarak nasıl belirlenecek diye sorayım?

Hepimiz siyasetin içerisindeyiz. Siyasetin tabii ölçüleri var, konjonktürel şartlar toplumsal psikolojinin çizdiği imkanlar var. Bütün bunları değerlendirdiğimizde terazinin sadece iki kefesi yok, 80 kefesi var. Türk tarihinin en kritik eşiğinde, devleti adeta yeniden yapılandıracak, erkler arasındaki uyumdan tutalım, şahıs devleti haline dönüştürülmüş devleti yeniden dünya liginde futbol oynayan bir ülke haline getirmek…

Bu açıdan kamuoyunun beklentisi ister istemez aday üzerinden değerlendiriyor ama ben muhalefetin en önemli gücünün adayla beraber bir kadroyu koyabilme yeteneği olduğu kanaatindeyim. Bu ülkenin insan kaynağı problemi yok. O noktada insanımızın beklentisini karşılayacak, Türkiye’nin, dış politikasından milli güvenliğine, terörle mücadelesinden ekonomiye olmak üzere her sahada güven verecek yönetecek bir kadroyu ortaya koyacak. O yüzden Demokrat Parti olarak ısrarla ifade ediyorum; Adayıyla, kadrosuyla bir paket programı seçmenimizin önüne koyabileceğimiz kanaatindeyim.

Kati suretle iktidarın bile en lehine çıktığını varsaydığı kamuoyu yoklamalarındaki araştırmalara biz de bakıyoruz. “Asla Erdoğan’a oy vermem” diyen, en iyimser anketlerde bile yüzde 55’ler gösterilirken, bu noktada ben Altılı Masa’nın ortak iradeyle göstereceği her adayın kazanacağı kanaatindeyim.

 

 

“GÖKTEN GÖKTAŞI DÜŞECEK YENİ BİR İSİM ADAY OLACAK DEĞİL”

 
Ama İYİ Parti’de “Kılıçdaroğlu ile kazanamayız” gibi endişeler dile getiriliyor…

Bu çizdiğimiz çerçevede içinde Altılı Masa’nın ortak iradeyle göstereceği her adayın, bu seçimin galibi olacağını kuvvetle ifade ediyorum her yerde. Bu da şahsi siyasi angajmanla ifade edilecek değil. Elbette iyinin düşmanı daha iyidir. Hem parlamento, hem de cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılması için hangi strateji, hangi öncelik, hangi çerçevede hangi kadrolarla tüm siyasi partilerin bir simülasyonu, değerlendirmesi var. Yeri zamanı geldiğinde açıklanır.

Gökten göktaşı düşecek, yeni bir isim aday olacak değil. Aday, siyasetin aktif biçimde içinde olan insanlardan olacak. O nedenle kamuoyunun bildiği tanıdığı isimler, liderler, kişiler, aktörler, liderlerden birisi aday olacaktır.

 

 

“ERDOĞAN’IN KIRMIZI ÇİZGİSİ YOK”

 
Son gelişmeler yeni bir açılım sürecinin işareti olabilir mi?

Yok. Sayın Erdoğan, için hiçbir kırmızı çizgi yok. Tek kırmızı çizgisi kendi iktidarını devam ettirebilmek. Onun için hiçbir sınır tanımadan her tercihi yapabilir. Bugün ak dediğine, yarın kara diyebilir. Hiçbir problem yok. Türkiye’de problemimiz zaten o noktada.