Florya Atatürk Deniz Köşkü ve İBB Florya Sosyal Tesisleri

Florya Atatürk Deniz Köşkü ve İBB Florya Sosyal Tesisleri
28 Ağustos 2017 22:30

Değerli okurum, bugün size iki gözde kuruluşu ve buralarda AKP ve onun doğal lideri tarafından Türk ulusu ve Atatürk’ün aleyhine olarak değiştirilen Arapçılık konseptini kısaca anlatmak istiyorum.

 

 

 

 

 

İbrahi ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

Yaklaşık bir haftadır kaldığım TBMM Atatürk Deniz Köşkü ile yemek yemem ve dinlenmek için gittiğim İBB Florya SAosyal Tesisleri’ndeki yürek yakan manzaraları anlatmak istiyorum.

 

Bu vesile ile önce Atatürk Deniz Köşkü’nden başlayıp, tarihi ile ilgili kısa bir bilgi verip, dikkatimi çeken yıkıcılığı anlattıktan sonra İBB Florya Sosyal tesislerindeki olumsuzluğa geçmek istiyorum.

 

Marmara Denizi kıyısında, Yeşilköy ile Küçükçekmece arasında bir yerleşim bölgesi olan Florya’nın 19. yüzyılda sönük bir avcı uğrağı konumunda olduğu bilinmektedir. Atatürk’ün buraya olan ilgisiyle önem kazanan Florya giderek yazlık bir dinlenme merkezine dönüşmüştür. Atatürk için İstanbul Belediyesi tarafından 1935 yılında açılan proje yarışmasını kazanan mimar Seyfi Arkan’a yaptırılan köşk, yazlık bir konut olarak deniz tabanına çakılan sütunlar üzerine yapılmış ve karaya bir köprüyle bağlanmıştır. 1935 yılı 14 Ağustos tarihinde kullanıma açılan köşkte Mustafa Kemal Atatürk, 1936 yılının Haziran ve Temmuz aylarında uzunca bir süre yaşamış, siyasî ve bilimsel toplantılar için köşkü özellikle kullanmış, aralarında İngiliz Kralı VIII. Edward ve Madam Simpson’un da bulunduğu kimi önemli konukları burada ağırlamıştır. Köşk, Atatürk tarafından son olarak 28 Mayıs 1938 günü kullanılmış, kendisinin ölümünden sonra bu yapılar Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın yazlık konutu olarak İsmet İnönü, Celal Bayar, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk ve Kenan Evren dönemlerinde kullanılmıştır. 16 Eylül 1988 tarihinde Cumhurbaşkanlığı’nca, Milli Saraylar Daire Başkanlığı’na devredilen bu yapılar topluluğu, restorasyonu tamamlandıktan sonra dönemi içinde modern bir anlayışla inşa edilmiş köşkün tarzına uyacak dönem eşyası ile tefriş edilerek Atatürk Müzesi haline getirilmiştir. Atatürk Köşkü’nün arkasında karada yapılmış olan Yaverlik ve Genel Sekreterlik binalarının bir kısmı günümüze ulaşmamış, kalanlar ise onarılarak TBMM sosyal tesisleri haline getirilmiştir.

 

Atatürk Deniz Köşkü’ndeki en önemli tarihsel kimlik yukarıda anlatıldığı gibi Büyük Atatürk’e ait müzedir ve Türk ulusunun ebedi önderi ile ilgili kişsel eşyaları vardır ki, gezmiş olanlar bunu çok yakından bimektedir.

 

1988 yılında Milli Saraylar Daire Başkanlığı’na bağlandıktan sonra TBMM üyeleri ve birinci dereceden yakınları(eş ve çocuklar) için sosyal tesisler haline getirilmiştir.

 

Ama gelin görün ki, bu güzide(seçkin) mekan bakımsızlıktan nerede ise bir mezbelelik haline gelmiş durumdadır.

 

Yatılıp barınılacak odaların her biri her açıdan kırık dökük durumdadır, suit odaların bir bloku tamir edilecek maksadıyla kasıtla kapalı tutulmaktadır.

 

Atatürk Deniz Köşkü’nün cepheden gördüğü Marmara’nın o masmavi denizine yosun ve kirlilikten girilememektedir.Göstermelik olsun diye İBB’ye ait bir kepçe her gün güya yosun temizliğiş yapıyormuş gibi oyalanmakta ama deniz gırtlağına kadar pislikle dolu bulunmaktadır.Bu ucuz üçkağıtçılığı gördüğümde bir gün kepçeçi ve çalışan 3-5 işçinin yanına gidip ne yaptıklarını sorduğumda ‘’denizi temizliyoruz’’ yanıtını alınca ben ‘’ama hiç temizlenmiyor’’ deyince ‘’yeniden doluyor dediler ki, buralarda bir kaç senesine öncesine kadar nice kalabalıklar denize girerdi.

 

Lokanta hizmetleri ve temizlık işleri de aynı minval üzere gitmektedir.

 

Bir yığın olumsuzluğun tek bir nedeni var değerli okurlarım, o da Atatürk Deniz Köşkü’nün pencerelerinden bize bakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü zihinlerden silip unutturmak ve zamanı geldiğinde burayı yıkıp yok etmektir.

 

Ben bu adamların stratejisi ve Cumhuriyeti yıkma yöntemlerini çok iyi biliyorum.

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti dört koldan saldırı altındadır ve her gün, her yıl yeni bir ivme ile artış kaydetmektedir.

 

 

İBB FLORYA SOSYAL TESİSLERİ

 

TBMM Atatürk Deniz Köşkü’nün üst tarafındadır ve her türlü olanağın bulunduğu geniş bir Alana sahiptir ki, halka da açık olduğu için gidenler çok iyi bilmektedir.

 

Istanbul’a geldiğim geçen hatanın ertesi günü İBB Florya Sosyal Tesisleri’ne çeşitlilik, hijyenik ve kalite bakımından mükemmel olduğu için yemeğe gittim.

 

Şimdi burada dikkatimi çeken hususları anlatmak istiyorum.

 

Gerçekten yemekler çok çeşitli, kaliteli, hijyenik ve iç-dış mekanlar tertemiz.

 

Ama butrası Suriyeli sığınmacılar için bir cennet haline getirilmiş.

 

Masaların önemli bir kısmında Suriyeli sığınmacı Araplar yemek yiyorlardı.

 

Bir şey dikkatimi çekti.

 

Yanımdaki masada altı Suriyeli Arap sığınmacı hem yemek yiyor hem de yemeğe eşleri veye çocukları ile birlikte gelen Türk kadınlarını gözleri ile sürekli taciz ediyorlrdı.-taciz Arabın genlerinde var-

 

Et çeşitleri başta olmak üzere bolca yemek yedikten sonra bu Arap çopurları hiç para ödemeden kalkıp gidince ben peşlerinden bakarak ‘’belki kasada öderler’’ düşündüm ama burada da ödemeden çıkıp gittiler.

 

Onlara ve bu arada bana servis yapan garsona ‘’Araplar hiç para ödemedier’’ dediğimde amirleri tarafından şark kurnazlığı ile bu konuda eğitilmiş çopur herif ‘’olur mu, hem yemek ücretini ödediler, hem de bana on beş lira bahşiş verdiler’’ şeklinde yanıt verince ben ‘’gözlerime mi imanayım yoksa sana mı?’’ yanıtını verdim.

 

Çopur garson o kadar açık yalan söylüyor ki, yalanı yakalama kurallarına göre zaten doğruyu söylemiş olsaydı ‘’siz görmediniz, ücreti kasada ödedi’’ yanıtını verirdi.

 

Tüm Suriyeli sığınmacılar bu şekilde bedava yemek yiyenler ellerini kollarını sallayarak dışarı çıkıyorlardı ki, ben resturandan dışarı çıktığımda yeni grup grup Arap dölleri Türk karşıtı super ağalarının sayesinde yemeğe geliyorlardı.

 

Resturandan çıktıktan sonra yine sosyal tesislerin içindeki plaja gittim.

 

Gördüğüm manzara gerçekten yürek yakıcıydı, Suriyeli Arap gençleri her tarafı işgal etmiş, derman niyetine bir Türk arasan bulanazdın çünkü kadınları taciz ettikleri için artık kendi yurttaşlarımız oraya gitmiyor.

 

Ama daha acı olanı TBMM üyeleri için hizmet veren Atatürk Deniz Köşkü kıyısındaki deniz pislikten kavrulurken, burası Arap döllerine hizmet için tertemiz durumdaydı.

 

Neden?

 

Yıldırarak, yavaş yavaş Atatürk Deniz Köşkü’nü yıkmayı planladıkları için!

 

Sadece Suriyeli Arap döllerinin keyfini değil, 13-14-15 vs. yaşlarındaki Arap veletlerinin bisijklet keyflerini de unutmamışlar ve bu şımarık piçler de Amerikan gençliğine özenti olarak şapkalarını enselerine doğru çevirmiş vaziyette Arap kıçı yalayıcısı ağalarının direktifi ile yaptırılan bisiklet yolunda bisiklet turu atıyorlardı ve tek bir Türk çocuğu orada yoktu.

 

Ey Türk:

 

‘’Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya’’

 

1300 küsür sene öncesinden Büyük Türk Hükümdarı Bilge Kağan sana sesleniyor:

 

‘’Ey Türk; üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir, titre ve kendine dön!’’

 

 

ÇİFTE BAYRAM

 

Biri milli, diğeri dini bayram.

 

Öncelikle şunu belirtelim ki, 30 Austos Zafer Bayramı Çnakkale Savaşı’ndan sonraki Türk’ün en büyük milli bayramıdır çünkü ulusumuz bu zaferle kesin bağımsızlığına kavuşmuştur.

 

Büyük Türk Hakanı Alparslan 26 Ağustos 1071’de Anadolu’nun kapısını Türklere açmıştır ama ondan 900 sene sonra yine Bizans’ın torunları tarafından işgal edilen yurdumuzu Mustafa Kemal palikaryalardan temizlemiştir.

 

Atatürk’ü Türk ulusunun her bireyinin zihninden silmek için 30 Ağustos’u yok saymaya çalışanların niyetini 18 Türk adasını Bizans dölü Yunan’a zevkle peşkeş çekenlerin gayretinden çok iyi anlaktayız.

 

18 Türk adasını Yunan’a peşkeş çekerek, 26 Ağustos’da çok anlamlı olarak Bizans Bayrağı çekilmesini sağlamak bir uluslararası adalet gereği mi yoksa vatana ihanet suçu mu?

 

Bu soruya yanıt verilmelidir.

 

Kurban bayramında ise insanımız toplumsal yardımlaşmanın en güzel örneklerini sergilemeli ve Cumhuriyetimizin yoğun bir yıkım tehlikesi altında olduğu anlatılmalıdır.

 

Türk’ün en büyük bayramı olan 30 Ağustos Zafer Bayramınızı ve Kurban bayramınızı içten duygularımla kutlar, nice zaferlere ve bayramlara erişmenizi Yüce Tanrı’dan dilerim.

 

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!