Evet generaller AİHM’e gitmeliler ve ilk ders benden

Evet generaller AİHM’e gitmeliler ve ilk ders benden
10 Ağustos 2012 07:55

Şu anda gündem üstüme üstüme geliyor çünkü aynı anda yazmak istediğim en az 5 konu var.

Ama şimdi bunu seçtim.

SAFİLE USUL H&H YORUM

 
Çünkü, buyursun bu beyler, yani Hükümet beyleri, askere yaptıları zulmün fotoğrafını AİHM eliyle alsınlar.
 
Burda insanlar söyleyince, “Ergenekon” diye eşeğe damga basar gibi damga basıyorlar.
 
O nedenle…
 
Vala…
 
İşte hendek, işte AİHM.
 
YAŞ kararı ile emekliye sevk edilen TSK generalleri AİHM’e başvuracaklarını açıkladılar dün.
 
Bu kararı doğru buluyorum.
 
Generaller, “Üzgünüz, ülkemizi şikayet etmek istemezdik ama başka çaremiz yok” demişler.
 
Ama bu şikayet Türkiye’yi şikayet deği zaten, tepine tepine çok derin insan hak ihlalleri yapan ve pişkin pişkin bize ileri demokrasi diyen Hükümet’i şikayet.
 
Evet, cezaları ülkeler ödüyor, çünkü AİHM ülkelerin halklarına, “demokrasiyi sağlamak ve demokrasiyi çiğneyen siyasi iktidarları denetlemek ve demokrasiyi koruyucu gerekli dengeleri oluşturmak sizin de göreviniz, bunu yapmıyorsanız cezayı hepiniz ödersiniz” diyor ama olsun…
 
Tarih ana bunun yanı sıra kimin hangi dönemde ne yaptığını karnının içine yazıyor ve tarihin azametini bir anne gibi karnının içinde büyütüyor.
 
Şimdi, değerli okuyucular…
 
Generaller AİHM’e gidince neler olur…
 
Bu konuda ilk dersi yazmama izin verin.
 
Hatta, bu ders beni çok heyecanlandırıyor.
 
Hatta az önce yediğim tost içimde büyüyor gibi oluyor.
 
Ve, değerli okuyucu bu dersi ben yazmadım.
 
Ve de, bu derse tesadüfen iki gün önce şöyle şahit oldum.
 
Benim çok bir yakınım Avrupa’da hukuk ve uluslararası hukuk okuyor.
 
Ekim başında Anayasa ve idari hukuk imtihanı var ve ona çalışıyor.
 
Çalışıyor?
 
Bazen de kaytarıyor eşek.
 
Bunu bildiğim için skype üzeri bazen kontrol çekiyorum.
 
İki gün önce de kontrol çekerken, bana o gün çalıştığını kısaca özetlemesini istedim.
 
Bakalım sular seller gibi anlatacak mı yoksa kem küm mü edecek.
 
Anlatmaya başladı.
 
Daha ilk cümlede çarpıldım.
 
“Anayasada askerlerin yargılanmasında bütünlük ve ayrılık prensibi ve bunların mukayeseli olarak değerlendirmesi”
 
Vauuv, kitap oranın ama konu bizim, yani Türkiye’nin, o adamların tuzu kuru, inlettikleri kimse de yok, gavur eziyeti de yok ve temiz temiz yazmışlar herşeyi kitaba.
 
“Dur” dedim, “bu benim için çok önemli, iyi anlat.”
 
Kitabı tekrar eline aldı.
 
Bana anlattıklarını sadeleştirerek ve özetleyerek aktarıyorum.
 
“Ordu yargılamalarında, askeri mahkemelerin olması yargıda ayrılık prensibi çerçevesinde, askeri mahkeme olmaması, yani askerlerin de sivil mahkemelerde yargılanması ise, yargıda bütünlük prensibine dayanır. Her iki prensibin de değişik avantaj ve dezavantajları vardır. Ancak ordu bir defa en başta yaptığı işin zorluğu ve fonksiyonunun vatan (kitapta aynen “vatan” diyor kendi dillerinde, bunu belirtiyorum çünkü ileri demokrasi geri zekalı bir kavram olup, vatan kavramının Avrupa hukuk kitaplarında olmayacağını olsa olsa Ergenekoncu bir kavram olacağını sanır)açısından önemi bakımından özel bir konudur. Bu bamkımdan, ordu yargılamalar kapsamında özel olarak ele alınması gereken bir husustur. Askeri mahkeme olmaması, yani yargıda ayrılık prensibinin olmaması halinde bu durum ordunun görevlerini yerine getirirken efektif olamamasına, içinde bulunmak zorunda olduğu koşulların kendisine karşı kullanılmasının kolaylığı nedeniyle kolayca tehdit edilir hale gelebilmesine ve ordunun görevlerini yerine getirememesine sebep olur.
 
Yargıda ayrılık, yani askeri mahkeme olması prensibi durumunda ise, ordu devlet içinde devlet haline gelebilir. Bu durumda da anayasanın bu iki durumu cevaplayıcı ve dengeleyici bir kuramsallık taşıması lazımdır.
 
Bizim anayasamızda (onların anayasası) her iki prensip de mevcuttur. Ordunun kontolünün sağlanması ile birlikte aynı zamanda tehdit altında kalmayacak şekilde işini yapabilecek serbestliğe sahip olması gerekir.”
 
Bana bunları okudu kitaptan.
 
Bu arada bu dersin imtihancısı Prof. Gabriele Kucsko-Stadlmayer Avrupa Birliği Konseyi Hukuk Komitesi ile Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu üyesi bir kadın, yani ben olsam bir an önce bu kadında imtihan yapmak için parande atardım.
 
Şimdi…
 
Burda hem askerin devlet içinde devlet olmaması için kontrolüne hem de askerin işini yapabilmesine ve bunu yaparken tehdit altında olmamasına değiniliyor.
 
Bizdeki durumda ise, ilerde hep beraber göreceğiz ve bunu şimdiden buraya kaydediyorum, bunu sadece o kitaptan dinelediklerimden dolayı değil tabii, AİHM uzmanı bir gazeteci olarak da kaydediyorum ki…
 
Bu Hükümet’in bizim askere yaptığı, işini yapmasını engellemeyi bir yana bırakın, ağır bir kurumsal hukuk ihlalidir.
 
Ağır bir devlet içi hukuk ihlalidir.
 
Ağır bir, ferdi olarak askerin insan hakkı ihlalidir.
 
Tüm detaylarıyla yazacağım bu konuyu peyderpey.
 
Hatta bu dava AİHM’e gittikten sonra bu işin tüm kuramsal ve pratik boyutunu yazacağım.
 
Bakalım bu işlerin kitabı nasılmış.
 
Bakalım AİHM ne imiş, asker ne imiş, askeri ezmek demokrasi imiymiş.
 
Bakalım zulm ile abad ne kadar olunurmuş.
 
Bu arada.
 
Çok önemli bir ek not bugünlük…
 
Bu kitabın yazıldığı Avrupa ülkelerinde bizdeki YAŞ’a tekabül eden toplantılara siyasiler girmiyor bile ve bunun nedenlerini de bana, “Ordunun personel dağılımının teknik boyutuna siyasilerin karışmasına gerek yoktur, buna lüzum yoktur. Bu ordunun kendi teknik bir işidir.” şeklinde anlatmışlardı, yazmıştım önceden çalıştığım yerde. Bu arada benim tüm yazı arşivimin kamuoyuna açık olmasını eski yazdığım yerden rica ve talep ediyorum. Bunu kendilerinden de bizzat talep edeceğim bir müddet sonra.


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz