Geçtiğimiz pazar günü öğlene doğru, Beşar Esad konuşmasını yapmadan birkaç saat önce, saat 11.30 sıralarında Hürriyet’te bir haber gördüm.

Safile USUL H&H YORUM

Haberde şöyle deniyordu:
 
“Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, yedi ay sonra ilk kez bugün halkın karşısına geçerek bir konuşma yapacak. Rus kaynaklar Esad’ın bugünkü konuşmasında gidiş tarihini açıklayacağını öne sürdü.”
 
Haber hiç gerçekçi durmuyordu ama kaynak Hürriyet’in Moskova muhabiri olunca yazdığım yazıyı bıraktım ve Avrupa ve Rus basınına geçtim; ola ki ani bir değişiklik olur ve atlamış olurum diye.
 
Avrupa basınında Esad’ın konuşacağı haberi vardı ancak hiçbir yerde Hürriyet’deki haber gibi bir haber olmadığı gibi, Esad’ın geri çekileceğine dair en küçük bir yorum ve beklenti de görülmüyordu.
 
İngilizce okunabilir Rus basınında yeni bir haber yoktu ama mevcut haberlerde, “President Esad” gibi yüceltici başlıklarla anılıyordu Esad.
 
Avrupa basını ise, Esad konuşması haberini genellikle şu sözlerle vermişti…
 
“Esad Suriye’deki ve bölgedeki son duruma ilişkin bir konuşma yapacak. Günlerden beri Şam’ın da içinde bulunduğu bölgede şiddetli çatışmalar sürüyor. Suriye Rejimi bu bölgede orduya etkili operasyonlar yaptırarak isyancıları durdurmaya çalışıyor. Gelen bilgilere göre, Esad yapacağı konuşmada akan durması için bazı önerilerde bulunacak. Esad’ın bir anayasa komisyonu oluşturmayı planladığı ve muhaliflerden de katılım sağlanabilecek bir parlamento seçimi gibi öneriler sunacağı ancak bir dahaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağı da gelen bilgiler arasında.”
 
Bizde Hükümet’e teslim olmuş basının, Esad gidecek gibi yanıltıcı haberler verdiği saatlerde Avrupa basını olayı böyle duyuruyordu.
 
Ki, benim okuduğum Orta Avrupa basın kaynakları olayları hem hızlı aktarır hem de genellikle doğru haber verir.
 
Peki, tüm dünya bu Esad olayını takip edip, yazarken dünyada kimsenin yazmadığı bu tür yanıltıcı haberleri bizde basın nerden buluyor?
 
Cevap…
 
Hayal ediyorlar.
 
Çünkü bu tür hayalleri yazmalarının onları Erdoğan’ın gözünde sempatik yapacağını düşünüyorlar.
 
Lakin…
 
Yine, pazar öğlen saatlerinde bizdeki basında, “Esad geri çekilecek” haberleri boy gösterirken, Erdoğan şöyle diyordu havaalanında:
 
“Kendisinin (Esad) hala 2014’te devlet başkanlığına aday olmasının bu işi çözeceğini düşünmüyorum. Bunu nihai kararını Suriye halkı verecektir. Bu karar bizim müdahale yetkimiz yoktur.”
 
Yani, Erdoğan o saatlerde, Esad’ın gitmeyeceğini ve Suriye devlet başkanlığına yine aday olacağını biliyordu. Ve, bir daha aday olacak olmasına karşı beyanatta bulunuyordu.
 
Yani, yine, bizdeki basın Esad’ın konuşmasını Erdoğan’ın seveceği biçimde yazarken, Erdoğan’ın kendisi haberin doğrusunu biliyor ve söylüyordu.
 
Bu kadarı da fazla değil mi? Üstelik sizi gazete diye kim ciddiye alır artık?
 
Gazete, habercilik vs. doğruyu arar ve onu verir.
 
Pazar günü büyük ve sorumluluk taşıyan bir gazetenin Esad konuşmasına dair verdiği habere dayanak teşkil edecek hiçbir veri yoktu dünyada, bunu iddia ediyorum.
 
O haber Hükümet için tatlı haber olarak verildi, bu çok belliydi dünya basını ile mukayese yapılınca.
 
Ama bu kadarcık bir racon yoksa, o zaman neden bu işlerle iştigal edilir ki?
 
Restoran açın. O da para getirir.
 
Bir de…
 
Erdoğan pazar öğlen Esad’ın yeniden aday olacağını bildiği ve birazdan Esad konuşacağı ve olay zaten belli olacağı için o anda doğruya parmak bastı ama Hükümet ve ona yakın basın da Suriye olayını Türk kamuoyuna sürekli yanlış aksettiriyorlar.
 
Bu konuda çok fazla yanıltma ve manipülasyon yapıyorlar.
 
Ama tekrar edelim.
 
Esad’ın arkasında Rusya var ve Rusya ABD’den daha sağlam bir direk.
 
Hükümet bu akılla ve ardında ABD gibi yaralı bir “tilki” ile öyle olabilir ki, Esad kalıp, Erdoğan gidebilir.
 
İnsanda biraz akıl olur ya…
 
Bu arada vakit elverince Rusya ve ABD mukayesesi yaparak, bunun bize yakın ve orta vadede etkilerini de yazacağım.

 
ERTUĞRUL GÜNAY BAŞKA SEÇMEN İSTİYORMUŞ
 
Hükümet’in Kültür Bakanı eski sosyal demokrat, yeni ileri demokrat Ertuğrul Günay Bey İzmir’de AKP teşkilatlarına hitaben ve yerel seçim kapsamında demiş ki…
 
“Bu hareket okuma yazma oranı düşük yerlerden oy almayı yeterli göremez. İstanbul, Ankara’yı yönetebiliyorsak İzmir, Antalya, Aydın, Balıkesir’i bugünden çok daha iyi yönetiriz. Şimdi hedef budur.”
 
Ertuğrul Bey galiba siyasi olarak tatminsiz.
 
Partisinin seçmeni ona yetmiyor, okuma yazma oranı yüksek yerleri istiyormuş.
 
Oysa Başbakanı o seçmeni özenle buldu ve yarattı, insan beğenmez mi onun tercihlerini hiç?
 
Cık, cık, cık… Ben ileri demokrat olsam öyle demezdim.
 
Başkanımın tercihlerine göre daha da ileri demokrat olmak için özel kurs alırdım.
 
Mesela Bülent Bey çok konuşmayı ve mütaalada bulunmayı sever…
 
Ertuğrul Bey’e özel eğitim veremez mi?
 
Not: Sadece Ertuğrul Günay’ın değil, Erdoğan’ın da kendi seçmen kitlesinden mutsuz olduğunu senelerdir biliyorum. Da, işte, temaşa olsun diye yazdım.
 
Şekerim, CHP seçmenine talipler, anlayacağınız.

---

Yazarın Son Yazıları:
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı