Ermeni zulmüyle iktisadi mücadele şart
1 Mayıs 2021 18:12
Türküm diyenin özünü göstermek gerekir. Bu Ay-yıldız ışığıdır. Türk tarihi, iki yanı Kahramanlık, şan ve ahlak heykelleriyle süslü uzun ve ulu bir yoldur.
Numan ALADAĞ H&H YORUM
Türklerde millet devletin, devlet de milletin hizmetindedir. Bu yolun her adımında Türkün göğsünü kabartacak, başını dikleştirecek ve üstünlüğü belirtecek bir kahraman, Türklük için nöbet beklemektedir. Bu Kahramanların çoğunu, biz tarihin yolu aydınlatan ışıkları altında görebiliyor, onlardan kafalarınıza bilgi, gönüllerimize güç ve ruhlarımıza İman alıyoruz.
Ermeni’ye, her konuda destek veren ve ayrıca PKK’ya da destek vererek, 2020-2021 eğitim dönemlerinde, “Kürt Devleti Kurulmalıdır” diye tarih kitaplarında yer vererek, Türkiye Cumhuriyeti Devletini suçlamıştır.
Fransa iyi bilmelidir ki, Türk Milleti sadece kendisi için değil, aynı zamanda hâkimiyeti altındaki tüm milletler için Türk’e yakışır bir şekilde hareket etmiştir. Türk Milletinin, yaptıklarını tarih de onaylıyor.
Biz Türk Milleti olarak, Fransa sermayesinin, hayati önem taşıyan su ve süt ürünlerde Türkiye de faaliyet gösteren Fransa sermayesini boykot etmeliyiz ki, Fransa’ya haddini bildirmiş olalım.
Önemli hatırlatma: Su ve süt ürün markalarını, İnternetten arattırarak, sahibi ve hisse oranları kime aittir diye araştırdığınız zaman, Fransa sermayesi karşınıza çıkacaktır.
Fransa’nın yaptıklarına karşı, Fransa’ya haddini bildirmek, ekonomik boykottur.
ERMENİ’NİN, KIZ İSTEME KURNAZLIĞI
Bir şehirde Ermeni yaşıyormuş. Ermeni çok zengin. Eskiden remil atardılar. Tahmin ederdiler. Bu Ermeni, padişahın kızını istiyor ama padişah kızını bir türlü vermiyor. Bu remil atıyor. Bakıyor ki, fırıncının oğlu Hüseyin’in kaderine yazılmış, kız rüyasında Hüseyin’i görmüş. Bu Ermeni padişahın kızını istiyor ama padişah kızını bir türlü buna vermiyor. Bu remil atıyor bakıyor ki, fırıncının oğlu Hüseyin’in kaderine yazılmış. Kız gece rüyasında Hüseyin’i görmüş.
Ermeni hemen memleket usulü biz onu cuhut ederiz. Ermeni’ye şimdi neyse cuhut hemen varıyor fırına. Ulan fırıncı diyor ben bu kadar zengin variyet sahibiyim. Benim hesaplarım kabarık bayağı, sen şu genci ver de ben götüreyim. Benim hesaplarımı birkaç güne kadar düzeltsin. Al sana on tane altın. E fırıncı hayatında on altın mı görmüş. Olsun diyor benim başım gözüm üstüne veriyor Hüseyin’i bu Ermeni’ye. Ermeni bunu alıyor direkmen padişahın sarayına. Buyur cuhut diyor. Pdişahım sağolun diyor. Ben Allah’ın emriyle senin kızını oğluma istemeye geldim. E padişah bi cuhuta bakıyor, bir oğluna bakıyor hiç birbirine benzemiyor. Cuhut diyor bu çocuk senin mi? Evet efendim benim. Diyor oğlum sen onun oğlu musun? Çocuk diyor “sakin”. Yani Arapça’da yok demek. (Cuhut) Efendim sağ olsun diyor o kadar Arapçası ilerlemiş ki, evet, ben cuhut’un oğluyum diyor. (Padişah) Eyi diyor eğer (kız) görüp beğenirse veririm. Çocuk kızın penceresi altından geçiyor. Kız eğilip bakıyor dün gece rüyasında gördüğü aynı genç. Evet diyor babama söyleyin beni versin.
Nişan takıyorlar. Nişan taktıktan sonra işte ben haftaya Cumartesi-Pazar geliyor bu tabi düğün halayını kuruyor. Düğün halayını kurduktan sonra Hüseyin diyor en iyisi ben bir traş olayım. Bu berberde oturup traş olurken bir tarafı traş edilmiş bir tarafı tarafı traş edilmemişti cuhut berberden içeri girdi. Kalk ulan it oğlu it dedi. Ben kızı sana (mı) getirdim. Ben kızı kendime getirdim. Berber dedi kardeşim bir dakika sakin ol. Traş edeyim gene sen gel otur. Hüseyin’ traş ettikten sonra Hüseyin kızın yanına koşuyor tabi. Biz de baştan unuttuk söylemeyi kızın adı Şehriban. (Hüseyin) Şehriban diyor. Ne var diyor? Cuhut diyor seni kendisine getirmiş, bana getirmemiş. E başının çaresine bak, bunun şimdi adam öldürme yahut adam zindana atma bir yerleri var bu gavurun. Bu gavur boş durmaz. Belki o zaman biz kurtuluruz.
Ermeni, bakıyor ki, Hüseyin çarşıda geziyor. Hemen hemen koşuyor kasaba. Kasap diyor. Sen bunu öldür ben sana bir teneke altın vereyim. Olsun diyor Kasap çıkıyor dışarı. Hışt hışt hemşerim diyor gel bir dakika. ne var? Diyor ben sana yanlış para verdim. Yav hemşerim ben sana bir gıda verdim sen bana bir mecidiye verdin bunun yanlışı nerede? Yok diyor ben sana yanlış para verdim gel. Hüseyin’i kasap dükkanının arkasına alıyor, eline alıyor bıçağı ben seni öldürecem. Öldürecem. Yav sen beni niye öldüreceksin? Valla diyor cuhut bana bir teneke altın vermiş ben seni öldürecem. Yav diyor sen bir teneke altınını aldın mı? Aldım. Yav sen beni niye öldürüyorsun ben gencim. Al sana atletimi vereyim kana bula. Hayvan kanıyla insan kanını cuhut ne anlayacak. De al cuhut bu adamı öldürdüm al sana kanlı atletini. E kasap insafa geliyor Doğru ben bunu niye öldüreyim Tamam deyip atletini veriyor, kana buluyor, kasap dükkanının arka kapısından çıkıp gidiyor. İşte Ermeni’nin zulmü, işte kurnazlık!
Sözde Ermeni soykırımı diye bahane edip, Fransa sermayesine destek veren, 2200 Mağazası olan mağaza markası.
Değerli okuyucularımız, Türkiye genelinde yaklaşık 2200 mağaza zincirine sahip bu mağaza markası, müşteri temsilcisi T…. kanalıyla tepki göstererek, Kahraman Türk Mehmetçik vakfına Kurban derisi bağışlayamayız diyor. Ayrıca bu mağaza markası, Helal ürünlerle DOMUZ eti ürünlerini aynı dolapta satıyor. Vatansever yerel su ve süt üreticilerinin ürünlerine ilgi gösterilmiyor. Neden? Nedeni, raf bedeli şartıdır. Raf bedeli şartı demek, anarşik-ekonomik terörün oluşma adresidir. Ve insanların işsizliğe sebep olup, günah ve suç işlemesine de yol açıyor.
Bu mağa za zinciri, 2021 Kurban bayramında, Kurban derilerinin dağıtımına Kahraman Türk Mehmetçik vakfını dahil edecek mi? Ve ayrıca halen müşteri temsilcisi T…’nın, Kahramam Türk Mehmetçik vakfına Kurban derisi bağışlayamayız sözü geçerli midir?
Bir zamanlar Fetö denen “İhanet şebekesi” nin de yaptıklarına dikkat edilmedi ve 15 Temmuz da ki zulmünü gördük. Onun içindir ki, DOMUZ eti ürünlerini satan bu mağazalar zincirinin yaptıklarını, bir hadis-i şerif ile Türk kamuoyuna duyuralım. Hadis-i şerif: “Kötü kişiyi anmaz, kötülüğünü söylemezseniz halk nereden bilecek onu? Kötü kişiyi kötülüğüyle anın da halk, ondan çekinsin.” buyuruyor. Onun içindir ki, bu mağaza zincirine, Kur’an-ı Kerim’in İSRA Suresi, 16’cı Ayetin mealini esas alarak, yaptıklarını Türk kamuoyunun bilgisine sunuyorum ki, Türk kamuoyu bu mağazalar zincirini yakinen tanıyıp, ilgi göstersin. “Gün dostunu düşmanını tanıma günüdür.”
TÜRKLER KİMDİR?
Türkler için dil de önemli bir milliyet unsurudur. Çünkü bugün bütün Türkler, tarih de ki ana Türk dilinin devamından başka bir şey olmayan Türkçeden başka dil konuşan Türkler de varsa bu, büyük çoğunluğun yanında hiç denebilecek kadar önemsiz bir sayı teşkil eder. Bu sebepten de, Türkler için çok önemli bir unsurdur.
Türkler için kültür de, önemli bir milliyet unsurudur. Bizim kültürümüz tarihten geçirdiğimizi, geliştirerek bugünkü neticesine ulaştırdığımız ve bugün Türk dünyasında yaşamakta olan Türk kültürüdür.
Türkler için ülkü de önemli bir unsurdur. Milletimizin, yüzyıllar boyunca, ”Kızılelma” diye adlandırdığı ve ülkü, tarihteki büyük hamle ve hareketlerimizde büyük rol oynamıştır. Dünün sınırı belirsiz, bugün ise hedefi belli bu ülküsü, Milli varlığımızda en önemli unsurlardan birisidir.
Türkler için Vatan da önemli bir unsurdur. Ancak Vatan unsurunun Türk’e has özelliği ile düşünülmesi şarttır:
Başta bütün milletlerin, tarihleri boyunca tek anavatanları bulunduğu halde, Türkler, Doğu Türkeli ve Türkiye olmak üzere iki anavatana sahip olmuşlardır. Tarihte, bu iki anavatanın tek vatan haline geldiği zamanlar vardır. Bugün ise, çevresindeki bazı parçalarını yabancılara kaptırmış halde bulunan Türkiye’ye karşı Doğu Türkeli, yabancı çizmesi altındadır. Bu durum, Vatan unsurunu gölgelemekte ise de, bu gölgenin geçici bir karanlık olduğunu kabul etmek gerekir. Hiçbir zaman Irak’taki, Azerbaycan’daki veya Orta Asya’daki Türkü, nasıl bir millet kadromuzun dışında bırakmıyorsak, Vatan toprakları için de durum aynıdır. Yani, Vatan unsurunu bugünkü geçici, tabiilikten ve gerçekten uzak şekliyle değil, tarihi ve gerçek olan asıl şekliyle düşünmeye mecburuz. Bu şekliyle de vatan, Türk Milleti için, önemli bir unsurdur.
Türkler için tarih de önemli bir unsurdur. Bugün yeryüzünde yaşayan bütün Türkler, aynı tarihin insanlarıdır. Bu tarih, iki anayurdumuzda veya o anayurtlar odağında daha başka topraklarda geçmiştir. Eğitimci ve fanatik bir Türk Milliyetçisi olan Abdulkadir Açar diyor ki: ”Türk Her Yerde Türk’tür.” özdeyişi de büyük önem taşımaktadır. Yani bütün bu tarih, Türk Milletinin tarifinde yer alacak bir unsurdur.
Türkler için önemli bir unsur da dinidir. Bugün Türklerin hepsi denecek kadar büyük çoğunluğu İslam dinindendir. Başka dinlere de olan Türklerin sayısı, bu büyük çoğunluğa göre çok küçük bir sayıdır. Türkler, İslamiyet’i benimsemede, yaymada ve Hristiyan dünyasına karşı korumadaki davranışlar ile adeta, Milli bir din haline getirmişlerdir. Bu sebepten de din, Türkler için önemli unsurlar arasına girmiştir
Değerli okuyucular,
Görülüyor ki, Türk Milletinin oluşunda ve gelişip devam etmesinde, milliyet unsurları; “yani ırk, dil, din, kültür, ülkü vatan ve tarih” rol oynamışlardır. Türk soyunun, yeryüzünün geniş alanlarına dağılmış ve yayılmış olan kütlelerinden küçük parçaların Türkçeden başka dil konuşmaları veya İslamiyet’ten gayrı dinlere mensup bulunmaları ile yurtlarının bir kısmının yabancıların elinde bulunması, bu büyük tarihi gerçeği gölgeleyecek bir durum meydana getirmiş oluyor.
Buna göre, Türk Milletinin ilmi anlayışa uygun ve gerçeği dile getiren tarifi, kendiliğinden ortaya çıkmış oluyor.
Türk Milleti, soy, dil, ülkü Vatan, tarih ve din unsuru ile birbirine bağlı bir cemiyettir.
Soylar, boyutlar ve budunlar:
Soylar, kan bağlarıyla birbirine bağlı olan kişilerden oluşan en küçük içtimai toplumlardır. Göktürkler bu sözü, daha büyük toplumlar için de kullanmışlardır. Irmak ve dereler, boyların meydana geliş ve gelişiminde büyük tesir etmiştir.
Atalarımızın miraslarını ve milletine hizmetlerini adayanların çalışmalarını dikkatli araştırmalarla değerlendirmek, yaşatmak, ortaya koymak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekası ve gelecek kuşakların yaşayabilmeleri için zorunludur. Bu eserlerin bilimsel bir şekilde ortaya konması, Milli tarih bilincinin uyanıklığı ve kuşakların, başta tarım olmak üzere her iş kolunda modernleşerek, üretici güçlere sahip olabilmeleri için de gereklidir.
Değerli okuyucular,
Dış düşmanlardan çok iç düşmanların bir milleti çökertmeye hazırlandıkları tehlikeli günlerde, o milletin milliyetçi evlatları zorla hasta edilen, çürütülen Milli terbiyenin, Milli ahlakın sağlamlaşması için gerekli olan tedavi yolunu arar ve bu tedavisinin ”Milli tarih” olduğunu ortaya koyarlar. Çünkü millet en büyük ziyneti, süsü Milli terbiye ve ulusal ahlakı, gerçek Milli hükümetin yolu, Milli politikası, ancak Milli tarihini bilmekle güçlenir ve pekleşir. Millet gelecekte başarılar yolunu açacak olan örnekleri, ancak geçmişin gerçekleşmesinden alır.
Vatanımıza, Toprağımıza, Bayrağımıza, Ordumuza göz dikenleri ve Büyük Türk Milleti’nin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozma hayalinde olan, iç ve dış da ki vatan hainlerini, Cenab-ı Allah, Kahrı perişan etsin inşallah. AMİN
Büyük Türk Milletinin savunması uğrunda,Türk varlığının sönmez güneşi tarihteki Mehmetçiğe, bugünkü Mehmetçiğe ve yarınki Mehmetçiğe bugüne kadar olan zaferleri armağan ediyoruz.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Cümle Vatan şehitlerini, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Rahmetle, Gazileri minnetle anar. Hasta ve yaralılara acil şifalar dileriz.
Kaynakça:
Yaşayan Kültür Ahlat sayfa 98-99 Kültür Bakanlığı yayınları 2001
Hadis-i şerifler: Hz. Muhammed ve hadisleri, sayfa 92 Yazar: Abdulbaki Gölpınarlı Kasım 1964
Mehibe Cırık (Tarihçi)
Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun