Ergenekon’dan çıkış

Ergenekon’dan çıkış
4 Aralık 2012 08:55

Arap Baharı ılgıt ılgıt Kuzey Afrika üzerine eserken bu rüzgardan yararlanmak isteyen NATO askerleri Libya’ya gitmek istemişti de bütün İslam Alemi’nin hamisi durumundaki Haşmetli Başbakanımız çok kızmıştı: NATO’nun ne işi var Libya’da diyerek onları hem azarlamıştı, hem de postasını koymuştu! Sonra birileri kulağına üfledi de bizimki konuyu ve konunun ciddiyetini çabucak kavrayıverdi.

 
Hilmi SARAL H&H YORUM


Durumu düzeltmek için kısa bir süre sonra bizimki bombayı patlattı: NATO, Libya’ya Libya’nın Libyalı’lara ait olduğunu tespit etmek için gidiyor açıklamasını yaptı. Böylece bütün dünya ve NATO görevlileri de öğrenmiş oldular ki NATO’nun  tapu ve kadastro görevi de varmış! NATO bu tespiti yapana kadar Libya’nın kime ait olduğu meğerse bilinmiyormuş!
 
Bilinmeyen sadece bu olsa bir şey değil. Biz Türkler Kurtuluş Savaşı veren dedelerimizin bize bağımsız bir devlet kurup verdiklerini ve bu devletin bütün dünyada Türkiye Cumhuriyeti olarak tanındığını sanıyormuşuz. Heyhat, ben de geçen haftaya kadar öyle olduğunu düşünüyordum. Haşmetli Başbakanımız sağ olsun bu yanılgıdan kurtulmamı sağladı. Meğer bizim bağımsız sandığımız ülkemiz NATO toprağı imiş. Hani Hz. Ali, demişti ya “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diye. Sayın Başbakanımıza bize öğrettiği bu gerçek karşısındaki minnet duygularımızı nasıl ifade edeceğimizi bilemez durumdayım.
 
Haşmetli Başbakanımızın NATO’ya verdiği tapu ve kadastro görevini NATO o kadar ciddiye aldı ki adamlar ellerinde metre ülkemizde il il gezip aplikasyon çalışması yapıyor, ellerindeki Patriot füzelerine mekan seçmeye çalışıyorlar. Bu arada kim bilir “Türkiye Türklerindir” tespitini de yaparlar. Biliyorsunuz şom ağızlının biri “Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar zengin bir ülkedir” demişti. NATO sayesinde bu şom ağızlının hevesi de böylece kursağında kalır inşallah!!!
 
Hazır NATO, Patriotlar için gelmişken Karargahını da İzmir’e taşıyıp yerleşti. Eğer NATO, “Türkiye Türklerindir” saptamasını yaparsa Bozdağlar’ın Bekir’in hevesi de gerçekleşir belki. Eğitimde kılık kıyafetin serbest bırakılmasından sonra, askeri ve polis okullarını kast ederek: “Artık sivilleşme zamanıdır. Üniformalı dönemlerin, tek tip kıyafetin, yasakçı anlayışın bitmesi lazım” dedi. Üniformasız asker olmayacağına göre, belli ki Bozdağlar’ın Bekir, Mondros Ateşkes  Antlaşması’nın 5. Maddesi gereği ordunun lağvedilmesini istiyor. Öyle ya nasılsa NATO var. Ne gerek var bu kadar asker beslemeye. Hem bu askerlerin güvenilmez olduğunu Bülent Arınç da “İyi ki bu orduyla savaşa girmemişiz” diyerek açıklamamış mıydı?
 
Bizim askerlerin güvenilmez olduğu “Ergenekon Davası”ndan da belli değil mi? PKK’lı, nonoş ve godoş gizli tanıklara güveniyoruz da Genelkurmay Başkanına güvenmiyoruz! Onlar tanıklık yapıyor, ordumuzun seçkin subaylarını yargılıyoruz.
 
Ergenekon’da demirden dağları eritip çıkış yolu bulan ulusumuz, geleceği üzerine oynanan bu tiyatronun son perdesinin emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin istediği gibi bitmeyeceğini bütün dünyaya gösterecektir. Bu geçmişte böyle oldu, gelecekte de böyle olacaktır. Bundan kimse şüphe etmesin.
 
[email protected]