Erdoğan: Avrupa Birliği, stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor

Erdoğan: Avrupa Birliği, stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor
13 Ocak 2022 15:15

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) elçileriyle bir araya geldi. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecine ilişkin olarak konuşan Erdoğan, “AB’nin 2022’de stratejik miyopluktan kurtularak Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinde daha cesur davranmasını bekliyoruz” dedi. Erdoğan, “Coğrafi tarihi ve beşeri olarak Avrupa kıtasının bir parçası olan Türkiye elbette AB tam üyelik hedefine bağlıdır. Maruz kaldığımız onca adaletsizliğimize rağmen AB bizim stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Nitekim bu yönde gayret göstermeye devam ediyoruz” diye konuştu.

 

 

 

Kıbrıs sorunu için Avrupa’ya “Samimi bir muhasebe yapma zamanı geldi” diye seslenen Erdoğan, “Şayet AB çözüme gerçekten katkı yapmak istiyorsa 2004’te verdiği taahhütleri yerine getirerek Kıbrıs Türklerinin varlığını ve iradesini tanımalı Cenevre’de sunulan çözüm önerisini değerlendirmelidir” sözlerini kaydetti.

“Ortak göç politikası oluşturulması, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı başta olmak üzere birçok kemikleşmiş sorun karşısında AB maalesef kayda değer hiçbir adım atamadı” eleştirisi getiren Erdoğan, “Konuya objektif bakabilen herkes birliğin karşı karşıya olduğu bu tehditlerin aşılmasında anahtar ülkenin Türkiye olduğunu görmekte ikrar ve itiraf etmektedir. Türkiye müzakere sürecini yürüten aday ülke olarak terörizm, göç, savunma, İslam ve yabancı düşmanlığı, sağlık gibi temel konularda sorun çözücü role sahiptir. Bu kritik dönemeçte Türkiye ve AB ilişkilerini daha da ileri taşıması daha da önem kazanmıştır” diye konuştu.

Erdoğan son olarak, “Türkiye 2022 yılından da girişimci ve insani dış politikasıyla daha adil bir dünya hedefi yönünde gayretlerini sürdürecektir. Bu anlayışla müzakere eden aday ülke olarak AB ile işbirliği ve diyalogumuzu güçlendirmeye hazırız. Uzun vadeli stratejik bir bakış açıcıyla hareket edilmesi ortak menfaatimizdir” sözlerini kaydetti.

 

 

Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

 

 

“Küresel sisteme demokrasiye sosyal barış ve istikrara risk oluşturan tehditlerden hiçbir ülke azade değildir. Salgına bağlı ortaya çıkan bu olumsuz iklimden AB de etkilenmiştir. Birliğin geleceğine dair Brexit süreciyle alevlenen tartışmalar salgınla beraber yeni bir boyuta taşındı. AB içindeki siyasi coğrafi ve ekonomik ayrışmalar daha belirgin hale geldi. Bu durum AB gündemindeki pek çok önemli konunun geri, plana itilmesine yol açtı. Ortak göç politikası oluşturulması, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı başta olmak üzere birçok kemikleşmiş sorun karşısında AB maalesef kayda değer hiçbir adım atamadı. Konuya objektif bakabilen herkes birliğin karşı karşıya olduğu bu tehditlerin aşılmasında anahtar ülkenin Türkiye olduğunu görmekte ikrar ve itiraf etmektedir. Türkiye müzakere sürecini yürüten aday ülke olarak terörizm, göç, savunma, İslam ve yabancı düşmanlığı, sağlık gibi temel konularda sorun çözücü role sahiptir. Bu kritik dönemeçte Türkiye ve AB ilişkilerini daha da ileri taşıması daha da önem kazanmıştır.

“Üst düzey ziyaret ve temasların yanı sıra iklim güvenlik göç ve sağlı kalanlarında yüksek düzeyli diyalog toplantıları gerçekleştirdik attığımız tüm bu adımlara üzülerek ifade etmeliyim ki AB tarafından beklediğimiz karşılığı göremedik. bize karşı oyalama taktikleri uygulandı.

 

 

“Türkiye’nin olağanüstü çabaları olmasaydı bugün hem Suriye hem de Avrupa çok farklı bir manzarayla karşı karşıya kalacaktı. Bizim gayretlerimiz olmasaydı göç krizi daha fazla derinleşecek, can kayıpları daha fazla artacak, terör daha fazla azacak, istikrarsızlık çok daha geniş bir coğrafyaya yayılacaktır.

“Geri itme hadiselerine ve göçmenlere yönelik uluslararası uygulamalara da son verilmesi şarttır. Özellikle basına da yansıyan Ege’deki müessif olaylarla ilgili Avrupa’dan daha vicdanlı daha yürekli sesler yükseltmesini bekliyoruz.

“Vize serbestisi diyalogu kapsamında kalan kriterler bakımından üzerimize düşenleri yerine getirmeye yönelik adımları zaten atıyoruz. 72 kriterden kalan 6sının karşılanması hususunda önemli bir mesafe katettik. Türkiye’nin tam üyeliği önündeki önyargıların kırılmasında da katkı sağlayacaktır. Gümrük birliğinin güncellenmesi ise ortak menfaatimizedir. Sürecin siyasi saiklerle engellenmesi tüm taraflara zarar veriyor. AB’nin 2022’de stratejik miyopluktan kurtularak Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinde daha cesur davranmasını bekliyoruz.

 

 

“(Yunanistan) Ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirmek amacıyla pozitif gündem oluşturulması yönünde mutabık kalarak çalışmalara başladık. İki komşu ülke olarak doğrudan ve yapıcı diyalogla aramızdaki meseleleri halledebileceğimize samimiyetle inanıyorum.

“(Kıbrıs) Sergilenen çifte standartlar artık hepimizi dünün güneşiyle bugünün çamaşırlarını kurutmaya çalışmanın zaman kaybı olduğu konusuna getirdi. Kıbrıs meselesinin adadaki gerçekler temelinde tüm tarafların yararına olacak şekilde çözüme kavuşturulması için KKTC ile çaba harcamaya devam ediyoruz. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi çözümün önünü açacaktır.

 

 

“Artık samimi bir muhasebe yapma vakti gelmiştir. Şayet AB çözüme gerçekten katkı yapmak istiyorsa 2004’te verdiği taahhütleri yerine getirerek Kıbrıs Türklerinin varlığını ve iradesini tanımalı Cenevre’de sunulan çözüm önerisini değerlendirmelidir. Diğer türlüsü yeni bir oyalama özellikle taktik olarak görülecek vakit kaybından başka bir şeklide görülmeyecektir.

“Coğrafi tarihi ve beşeri olarak Avrupa kıtasının bir parçası olan Türkiye elbette AB tam üyelik hedefine bağlıdır. Maruz kaldığımız onca adaletsizliğimize rağmen AB bizim stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Nitekim bu yönde gayret göstermeye devam ediyoruz.

“Birlik içi dayanışma bahanesinin özellikle ardına sığınılarak Türkiye-Avrupa ilişkilerinin sabote edilmesinin önüne geçilmelidir. Bunun için de bazı üyelerin Türkiye ile problemlerini Birlik koridorlarında çözmeye çalışmaktan vazgeçmesi gerekiyor.

 

 

“Yakın coğrafyamızda vuku bulan hadiseler dış politika ve güvenli kalanında iş birliğimizi güçlendirmemizin en kadar önemli ve hayati olduğuna işaret ediyor. Bu kapsamda Bosna Hersek’teki krizin çözümü konusunda yoğun gayret gösteriyoruz. Bölgenin 1990’ların olumsuz havasına dönem sinyalleri vermesinde AB üyelik perspektifinin sekteye uğraması büyüktür.

“Ermenistan’ın bölgedeki barış fırsatını iyi değerlendirmesi önem taşıyor.

“Bir diğer konu da Suriye’dir AB Suriye meselesine sadece göç perspektifinden yaklaşmak yerine, siyasi sürecin ivme kazanması için somut gayret göstermelidir. Libya’da ise sükunetin muhafazası öncelik kazanmalıdır.

“Türkiye 2022 yılından da girişimci ve insani dış politikasıyla daha adil bir dünya hedefi yönünde gayretlerini sürdürecektir. Bu anlayışla müzakere eden aday ülke olarak AB ile işbirliği ve diyalogumuzu güçlendirmeye hazırız. Uzun vadeli stratejik bir bakış açıcıyla hareket edilmesi ortak menfaatimizdir.”